Datça’nın su sorununun çeşitli boyutları ve çözüm önerileri, uzman görüşleriyle birlikte Piray Akarer tarafından hazırlanan “Datça’nın su sorunu haber dosyası”nda.
Haber dosyası: Piray Akarer
İklim krizi dünyayı pek çok yönden etkiliyor. Bu krizin etkilerinden biri de tatlı su kaynaklarının hızla tükenmesi. Özellikle Akdeniz Havzası’nda bulunan bölgelerde bu sorun giderek artıyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün 1 Ekim 2023-30 Eylül 2024 dönemini kapsayan verilerine göre; ülke genelinde yağış miktarı 579 mm. Genel olarak yağış miktarı yükselmiş gibi görünse de yağışlar bakımından Muğla, yüzde 20’nin üzerinde azalmanın olduğu iller arasında.
Datça ise kuraklığın yanı sıra, ada özellikleri taşıması ve tek tatlı su kaynağının yeraltı suları olması nedeniyle dezavantajlı bir konumda bulunuyor. Buna turistik popülaritesinin artmasıyla birlikte hızla yükselen nüfus ve yapılaşma da eklenince sorunun boyutları büyüyor. Datça’nın sınırlı yeraltı su kaynakları, artan talep ve iklim değişikliği nedeniyle sorun kritik bir noktaya ulaştı.
Piray Akarer, Datça’nın su sorununun çeşitli boyutlarını ve çözüm önerilerini bir araya getirecek; yerel halk, uzmanlar ve yetkili kurumların görüşlerini içeren “Datça’nın su sorunu haber dosyası”nı Gündem Fethiye’ye hazırladı.
SU SORUNU DATÇALILARI NASIL ETKİLİYOR?
Datça’nın köylerinde yaşayan yurttaşlar, su sorunun her geçen gün daha fazla gündelik yaşamı etkilediğini ifade ederken; ağaçlarının, derelerinin ve kuyularının kuruduğunu belirtti. Ayrıca, yurttaşlar akan sularının da tuzlu olmasından şikayetçi.
“ÖNLEM ALINMASI GEREKİRDİ, GEÇ KALINDI”
Yazı Mahallesi’nden Cengiz Ayaydın; çocukluk yıllarında Datça’da suyun yeterli olduğunu belirterek, her geçen yıl suların azaldığına dikkat çekti.
Ayaydın, yapılan çalışmaların yetersiz olduğuna dikkat çekerek, “Kuraklık böyle gidiyordu, önlem alınması gerekirdi. Geç kalındı” dedi.
“YEDİ GÜN BOYUNCA SU GELMEYEN GÜNLERİMİZ OLDU”
Belen Mahallesi’nden Cansu Ergin ise, dört beş sezondur çok büyük bir su sorunu yaşadıklarını belirtti ve “Yedi gün boyunca su gelmeyen günlerimiz oldu” dedi.
Yağmur suyunun depolanması gerektiğini vurgulayan Ergin, altyapının iyi yapılmadığını bu sebeple de hatlarda sürekli patlama meydana geldiğini ifade etti.
YURTTAŞLAR TUZLU SUDAN ŞİKAYETÇİ
Yazı Mahallesi’nden Osman Köse ise, çeşmeden akan suların tuzlu olmasından şikayet ederek, “Bir içme suyuna bizi mahkum ettiler. Deniz suyuyla ne yıkanılıyor, ne yemeklere kullanılıyor ne de başka bir şey yapılıyor” dedi.
“BETON YIĞINI OLDU MEMLEKET”
Yazı Mahallesi’nden Muradiye Akdeniz, eskiden köy çeşmelerinin aktığını ve oradaki suyu kullandıklarını ifade etti. Akdeniz, betonlaşmanın artması sebebiyle su sorunun meydana geldiğini söyledi ve “Beton yığını oldu memleket” diye tepki gösterdi.


DATÇALI MUHTARLAR ÇÖZÜM İSTİYOR
Datça’nın mahalle muhtarları; kuraklığa ek olarak, kaçak kuyular, eskiyen borular ve bilinçsiz su tüketiminden kaynaklanan su sorununun ancak uzun vadeli ve iş birliği içinde çözümler üretilerek sona erdirilebileceğini düşünüyor.
“BUNDAN SONRA ÇOK CİDDİ SIKINTILAR BEKLİYOR”
Yazı Mahallesi Muhtarı Mert Yalçın, özellikle 4-5 yıldır su sıkıntısı yaşadıklarını belirterek, su sorununun nedenlerini şu şekilde anlattı: “Yağışın az yağması, yeraltı suların çekilmesi, bilinçsiz kullanım, bu gibi nedenlerden dolayı Datça’da su sıkıntısı var hatta olmaya da devam ediyor. Doğal kaynaklarla gelen çeşmelerimiz vardı. Bundan üç dört yıl öncesine kadar artık o çeşmelerimiz tamamen kurudu. Bundan sonra çok ciddi sıkıntılar bekliyor.”
Yalçın, son bir buçuk yıldır bölgeye Muğla Büyükşehir Belediyesi tarafından tankerlerle su taşındığını belirtti.
“UZUN YILLAR VAAT EDEN BİR PROJE DEĞİL”
Muğla Büyükşehir Belediyesi tarafından başlatılan Datça-Betçe içme suyu projesine değinen Yalçın, şöyle devam etti:
“Bu proje bittikten sonra da geçici bir süre olarak su sorunu ortadan kalkacaktır. Büyük bir proje aslında ama bu proje çok uzun yıllar vaat eden bir proje değil. Yaklaşık olarak 15-20 yıllık bir proje ama 50 yıllık bir proje, ömür boyu kalıcı bir proje olduğunu düşünmüyorum.”
Yağmur sularının biriktirilmesinin önemine dikkat çeken Yalçın, şunları söyledi: “Belediye başkanı olmuş olsam, eğer bir yere ev izni verecek olsaydım şu anda yapmak istediğim tek şey bence izni vermeden önce evlerin altına sarnıç yapılmasını isterdim. En azından evlerin acil durumlarda su kullanımı ve bağ bahçe sulama işlerinde bence gerekli olur. Bir de yağmur sularını bizlerin biriktirmesi gerekiyor. Çünkü az yağış alan bir bölgedeyiz.”
KAÇAK SONDAJ KUYULARI: “ZABITA TUTANAK TUTUP, DEVAMINI GETİREMİYOR”
Datça’nın su sorununun en önemli sebeplerinden birisinin kaçak sondaj kuyuları olduğunu belirten Eski Datça Muhtarı Rıdvan Çevik, “Günümüzde ilçemize yerleşen veya ilçemizde yaşayan birçok kesim de yaptıkları evlerin bahçelerinde sondaj çalışması yaptıklarını görüyoruz. Biz bu konuyu zabıtaya gerekli kurumlara bildirim yapsak dahi gelen ekipler tutanak tutup, devamını getiremiyor” ifadelerine yer verdi.
“ESKİ DATÇA’NIN TEPELERİNDEN ÇIKAN KAYNAK SUYU BOŞA AKIYOR”
Çevik, 20 – 30 yıl öncesine kadar mahalledeki beş köy çeşmesi kullandıklarını belirtti ve şunları söyledi: “Şebeke suyunun gelmesiyle dağ suyumuzun bağlı bulunduğu depo aktifliğini yitirdi. Günümüzde de Eski Datça’nın tepelerinden çıkan kaynak suyu, boşa akıyor. Depo atıl durumda, bunun tadilatının yapılıp tekrar mahalleliye ücretsiz bir şekilde ulaşmasını talep ediyoruz.”
“SU KAYNAKLARI TÜKENDİĞİNİN BİLİNCİNE VARILMALI”
Datça’nın su kaynakları ile ilgili bilimsel verilerin toplanması ve yurttaşların bu veriler ışığından bilgilendirilmesi gerektiğini belirten Çevik, “Bu insanlar bilgilendirilmeli ve su kaynakları tükendiğinin bilincine varılmalı” ifadelerini kullandı.
ESKİ İSALE HATLARI KAYIPLARI ARTIRIYOR
İskele Mahallesi Muhtarı Meriç Bora ise, eskiyen ve sürekli olarak patlamalar meydana gelen isale hatlarına dikkat çekerek şu ifadelere yer verdi:
“Sürekli yapılaşma arttığı için eski hatlar üzerine ek şeklinde yapılaşma devam etti. Bu da yanında problemleri getirdi. Su kesintilerinden sonra bir anda suyu verdiklerinde hatlar eski olduğu için hatların çeşitli yerlerinde patlamalar meydana geliyor. Eleman sıkıntısı Türkiye genelinde her yerde olduğu için eleman azlığından müdahaleler gecikiyor ve vatandaşa bu eksi olarak yansıyor.”
“İNSANLAR NÜFUSUNU DATÇA’YA ALDIRMADIĞI İÇİN HİZMET DE DÜŞÜK GELİYOR”
Datça’da yaşayan yurttaşlara, ikamet adreslerini Datça’ya aldırma çağrısında bulunan Bora, “Şu anda nüfus resmiyette 25 bin göründüğü için ama normalde yazın 300 – 500 binleri buluyor ve insanlar nüfusunu Datça’ya aldırmadığı için tabii ister istemez hizmet de düşük geliyor. Vatandaşlara çağrımdır nüfusunuzu Datça’ya aldırın” dedi.
“YENİ YAPILACAK EVLERE BİR SU DEPOSU ŞARTI KOYULABİLİR”
Datça’da su sorununun hemen çözülemeyeceğini ancak uzun vadede çözüme ulaşılabileceğine inandığını belirten Bora, şunları söyledi: “Çözüm aşamasında yeni yapılacak evlere bir su deposu şartı koyulabilir, tarımla uğraşılan yerlere sulama kuyuları yapılabilir. Fonlara başvurulabilir, hibeler yazılabilir. Gerekirse anketler düzenlenebilir, vatandaşlara da danışılabilir.”
“KIZLAN’DA SU SORUNU YOK AMA OLMAYACAK ANLAMINA GELMİYOR”
Kızlan Mahallesi Muhtarı Uğural Suat Karaman, mahallesinde su sorunu yaşamadıklarını hatta Datça’nın su ihtiyacının mahallesinden karşılandığını belirtti ve şöyle devam etti:
“Tabii ki yeraltı sular çekiliyor biraz derinleşiyor ama şu anda mahallemde sıkıntı yok. Şu anda Kızlan’da böyle bir sorun yok, olmayacak anlamına gelmiyor. Tabii ki 30 sene sonra bu şekilde giderse, Kızlan’da da olacak. Nüfusun artması etkiliyor ister istemez.”
“BU SIKINTILAR BİZDE DE BAŞ GÖSTERECEK”
İlerleyen süreçte mahallesinde yaşanabilecek sorunlara değinen Karaman, “Şu anda depom yeterli bir depo, 200 tonluk tahmin ediyorum. Gün gelecek bu da yetmeyecek çünkü biz daha sitelere su vermiyoruz. Bizde şebeke gittiği zaman elbette ki bu sıkıntılar bizde de baş gösterecek” dedi.
DATÇA’NIN SU SORUNU NASIL ÇÖZÜLÜR?
Datça Kent Konseyi Su Çalışmaları Grubu’ndan Tuğrul Kınıkoğlu, Nurcan Erdik Kaya, Emre Rona “kısıtlı su kaynaklarıyla yaşamın sürdürülebilmesi için yerel çözümlerin neler olabileceğini araştırmayı, tartışmayı ve yaygınlaştırmayı amaçladıklarına” vurgu yaparak bu çerçevede Datça için neler yaptıklarını, ne tür çözüm önerileri geliştirdiklerini anlattı.


Tuğrul Kınıkoğlu, Datça’nın su sorunun çözümü için; en fazla katkı sağlayacak, direnci en az olan ve maliyeti de en az olan alternatifleri bulmaya çalıştıklarını söyledi.
“AKİFERDEKİ SU MİKTARINI ARTTIRMAK GEREKİYOR”
Datça’nın hemen hemen tüm tarımının suyunun kuyulardan sağlandığını, bu nedenle yeraltı sularının artışını sağlayacak ve koruyacak yöntemlere önem verdiklerini ifade eden Kınıkoğlu, sözlerine “Datça’nın coğrafyası dolayısıyla sert yağmurlarda hızlı bir şekilde erozyonla denize kaybettiğimiz suyu yavaşlatıp bu akiferin civarında toprağa emdirip akiferdeki su miktarını arttırmak gerekiyor. Datça’nın hemen hemen tüm tarımının suyu buradaki kuyulardan sağlanıyor. O yüzden bizim Datça’nın coğrafyası dolayısıyla sert yağmurlarda hızlı bir şekilde erozyonla denize kaybettiğimiz suyu yavaşlatıp bu akiferin civarında toprağa emdirip akiferdeki su miktarını arttırmak gerekiyor” diye devam etti.
Kınıkoğlu, Datça’daki Atık Su Arıtma Tesisi’nden deşarj edilen atık suyun denize değil de tarım ya da park bahçe sulamalarında kullanılabilmesi için neler yapılabileceği, altyapısı olmayan küçük yerleşimlere kurulacak atık su arıtma tesisleriyle su kazanımının faydaları ve maliyetleri konusunda sundukları önerilerden bahsetti.
Sorunların stratejik anlamda çözülebilmesinin önünde kimi kurumsal engellerinde olduğuna vurgu yapan Kınıkoğlu, güncel su verilerine ulaşabilmek için MUSKİ ile bir protokol imzalamak üzere olduklarını, böylelikle sorunu daha iyi analiz edebileceklerini, ilgili kurumlarla iş birliği içinde çalışmanın bu engelleri aşmak için zorunlu olduğunu söyledi.
“DATÇA’DAKİ SU KAYNAKLARININ SÜRDÜRÜLEBİLİR KULLANILABİLMESİ İÇİN PROJELER ÜRETMEYE ÇALIŞIYORUZ”
Nurcan Erdik Kaya ise Su Çalışmaları Grubu’nun hangi amaçla kurulduğunu, 2017 yılından beri neler yaptıklarını ve Datça’nın su sorunun temelde neden kaynaklandığı hakkında bilgi verdi.
Kaya, “Datça’daki mevcut su kaynaklarının daha sürdürülebilir kullanılabilmesi için projeler üretmeye çalışıyoruz. Mevcut kaynaklara eklemeler yapılmasına, var olan kaynakların da daha sürdürülebilir, daha etkin kullanılması için çalışıyoruz” dedi.
“YAĞAN YAĞMUR HEMEN DENİZE AKIYOR”
Datça’nın jeolojik yapısı sebebiyle yağmur sularının doğrudan denize aktığını belirten Kaya, şöyle devam etti: “Datça ülkemizin güneybatı bölgesinde, doğudan batıya doğru uzanan bir yarımada. Yarımadanın tam ortasında dağ sıraları bulunuyor. O nedenle de yağan yağmur hemen denize akıyor. Biz su gurubu olarak yapılabilecek en önemli çalışmaları yağmur sularının yavaşlatılarak, toprağa indirilerek akiferin beslenmesi olarak kabul ediyoruz. Bizim tek su kaynağımız yağmurlar. Akifer, yağmurlarla besleniyor sadece. Bu nedenle de yağmurların Datça için önemi çok büyük.”
“YAĞMUR HASADI İÇİN ÇEŞİTLİ DEPOLARIN ÖRNEKLERİNİ KURDUK”
Permakültür üzerinden sürdürülebilir tarım, ekolojik tarım ve ekolojik yaşam şekilleri ve bunların uygulamaları konusunda çeşitli deneyimler kazanmış ve yağmur suyu hasadı üzerine çalışmalar yapmış olan Emre Rona ise yağmur suyu hasadının ne olduğu, Datça için uygulanabilirliği ve maliyetini anlattı.
Rona, “Burada biz Sokak Hayvanları Rehabilitasyon Merkezi’nde yağmur hasadı için çeşitli depoların örneklerini kurduk ve bunların nasıl yapılabileceği ile ilgili çeşitli rehberler hazırladık ve bunu da herkesin kullanabileceği şekilde açıklamaya çalıştık” dedi.
“MANZARA OLDUKÇA İÇ KARARTICI”
Tüm su kaynaklarının yağmur suyu olduğuna dikkat çeken Rona, “Ne kadar yağmur yağarsa o kadar suyumuz oluyor. Yağmur yağmazsa suyumuz olmuyor ve zaten her senede su kuyularının gittikçe seviyeleri düşüyor. Buna tarımı eklediğiniz zaman, turizmin gittikçe artmasını eklediğiniz zaman esasında manzara oldukça iç karartıcı” ifadelerine yer verdi.
“SU KUYULARININ DAHA FAZLA SU TUTMASINI SAĞLAYACAK HER TÜRLÜ YÖNTEME BİZ AÇIĞIZ”
Evlerde yapılacak olan su hasadı çalışmalarının yanı sıra arazide yapılabilecek yağmur hasadı çalışmalarına da değinen Rona, şunları söyledi: “Arazide bizim yağmur suyu hasadı dediğimiz şey, araziyi şekillendirerek yağan yağmurun doğrudan akıp denize karışmasını engelleyip bunu yavaşlatıp toprağın altında süzülmesini kolaylaştırması. Dolayısıyla sadece su kuyularına mecbur olan bir bölgede su kuyularının daha fazla su tutmasını sağlayacak her türlü yönteme biz açığız.”
ATIK SU ARITMADA CALİFORNİA ÖRNEĞİ
Datça Kent Konseyi Su Çalışmaları Grubu üyelerinden Aysel Tantuğ Atasoy ile California’da uygulanmakta olan atık su projesi ve bunun Datça için uygun olup olmadığı ve maliyeti konusunda konuştu.
Sürdürülebilir konutlar ve su tasarrufu üzerine çalışmalar yapmış olan Tantuğ, California’nın gerçek bir çöl olmasına rağmen atık suyun çeşitli aşamalardan geçirilerek tarımda, bahçede ve hatta içme suyunda kullanıldığını anlattı.
DATÇA’DA YAĞMUR SUYU HASADI ÖRNEĞİ: ALTERNATİF BİR YAŞAM VE EV TİPİ SARNIÇLAR
Yurtdışından 18 yıl önce gelip Sındı Köyü’ne yerleşmiş olan Nina ve Refik’in yerleştikleri bölgede su sıkıntısı olduğunu öğrendikten sonra evlerinin bahçesine sarnıç örnekleri yaptı.
“Belediyeden ya da başka kurumlardan büyük finans kaynakları gerektiren çözüm yöntemleri yerine biz ne yapabiliriz sorusuyla başladık işe” diye sözlerine başlayan Refik Bey, yılda ürettikleri 60 ton suyun kendilerine yettiğini çünkü çok su isteyen bitkiler ekmediklerini, bundan sonra başka sarnıç yaparak su elde etmek isteyenlere deneyimlerini aktararak yaygınlaştırmak istediklerini belirtti.


Yağmur hasadı çalışmalarıyla birlikte çorak bir arazide yeşil bir bahçe oluşturan Nina ve Refik, ayrıca bir yüzme havuzu da yaptı. Yüzme havuzundaki suyun ise, bahçe sulamasında kullanılması sağlandı.
Nina ve Refik, su sorunun çözümünde önemli bir yer tutan yağmur suyu hasadının aşamalarını somut örneklerle Piray Akarer’e açıkladı.
YEREL YÖNETİMLER SU SORUNUNUN NERESİNDE?
Datça Belediye Başkanı Aytaç Kurt, ilçede yaşanan su sorunu hakkında Piray Akarer’in sorularını yanıtladı.
Kurt; ana kara ile bağlantıları olmadığını belirterek, mevcut su kaynaklarını en iyi şekilde değerlendirmek zorunda olduklarının altını çizdi.
Kaçak sondaj kuyuları ve isale hatlarındaki patlamalar gibi sorunların hala devam ettiğini ifade eden Kurt, “Yaklaşık 30 yıl önce yapılan bu eskiyen boruların da değişmesi gerekiyor. Ama bu çok hızlı bir süreçte değil, zamana yayılması gereken bir problem. Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin bununla ilgili bir çalışmaları var” dedi.
“ÖNÜMÜZDEKİ SEZONA O BÖLGEDE HERHANGİ BİR SU SORUNUYLA GİRMEYECEĞİZ”
Datça-Betçe içme suyu projesine değinen Kurt, şöyle devam etti: “Datça-Betçe su hattı ile ilgili çalışmalar sonuçlandı. Bunun üçüncü etabı dediğimiz; Cumalı, Yazı ve Belenköy hattının bir ay içerisinde tamamlanacağını söyleyebiliriz. Önümüzdeki sezona o bölgede herhangi bir su sorunuyla girmeyeceğiz.”
“YÜZDE 40 GİBİ BİR SU KAYBIMIZ VAR”
Nüfusun artışıyla birlikte su sorununun da büyüdüğüne dikkat çeken Kurt, yüzde 40 civarında da hatlarda su kaybı yaşadıklarını belirtti ve şunları söyledi:
“2023’de yaklaşık 5.5 milyon ton su tüketilmiş. 2024’de kasım ayı itibariyle 7 milyon ton civarında hatlara su verilmiş. Üretilen su ile tüketilen su arasındaki fark, yüzde 40 gibi bir su kaybımız var. Yeraltından geçen boruların patlak mı çatlak mı olduğunu ancak su yer yüzeyinin üstüne çıkınca görebiliyoruz. Bu iki yılda yaklaşık 2 milyon ton civarında artış olabilir. Nüfusa bağlı bir sorunumuz da var. Su kaynaklarımız belli, nüfusu kontrol edemiyoruz. Hızlı bir biçimde nüfusumuz çoğalıyor.”
Kurt, nüfus artışıyla ilgili sorunun yurttaşların ikametgahlarını Datça’ya getirmesiyle çözülebileceğini belirtti.
“ACİLEN SUYUN GERİ DÖNÜŞÜMÜ GEREKİYOR”
Atık suyun arıtılarak yeniden kullanılması gerektiğini belirten Kurt, şöyle devam etti:
“Suyun acilen geri dönüşümü gerekiyor. Çünkü biraz önce bahsettiğim 2023’teki denize akıttığımız ya da insanlara verdiğimiz su 5.5 milyon metreküp su demek ki denizle buluşturulmuş, denize gitmiş. Bu su doğaya dönse bu ne olurdu dediğiniz zaman, çok şey olurdu ama doğanın da kendi dinamikleri var. İşte endemik bitki alanları, doğal alanlar, arkeolojik alanlar. Bu alanlara atık suyu verdiğimiz zaman oradaki tabiatın kendi ürettiği ürünler ne olur diye baktığımız zaman belki zarar da veriyor.”
*Bu haber, bir Avrupa Birliği projesi olan Demokrasi için Medya / Medya için Demokrasi projesi kapsamında Avrupa Birliği’nin maddi desteği ile oluşturulmuştur ve sürdürülmektedir. İçerik tamamıyla Gündem Fethiye‘nin sorumluluğu altındadır ve Avrupa Birliği’nin görüşlerini yansıtmak zorunda değildir














