Milas Belediye Başkanı Fevzi Topuz, 2006’da hakları özel bir firmaya devredilen Güllük’teki arıtma tesisinin atık su deşarjı ve yüksek su tarifeleriyle ilgili soruları yanıtlarken, tesisin verimli çalışmadığını belirtti. Bölgedeki yurttaşlar ise hem su fiyatlarındaki artış hem de su kesintileri nedeniyle şikâyetlerini dile getiriyor. Tesis geçmişte yedi kişinin metan gazından zehirlendiği ‘iş cinayeti’yle de gündeme gelmişti.
Milas Belediye Başkanı Fevzi Topuz, 31 Temmuz’da katıldığı Bodrum Belediyesi’nin Yüzer Deniz Suyu Arıtma Platformu’nun tanıtımında Güllük’teki arıtma tesisinin atık su deşarjı meselesini ve arabuluculuk sürecine dair soruları yanıtladı.
Etkinliğe katılan bir yurttaşın, “Güllük’teki su ve kanalizasyon problemiyle ilgili olarak konunun arabulucuda olduğunu söyleniyor MUSKİ’ye devredilmesi konusunda. Arabulucunun sonucunda ne çıkabilir” sorusunu Topuz şöyle yanıtladı:
“Biz zaten vatandaşlarla da görüşme halindeyiz geçen hafta mevcut firmanın atık suları denize deşarj ettiğini tespit ettik. Noterden tutanak da yaptırdık.
Büyükşehir Belediyemizin birkaç aydan bu yana gündeminde, o firmanın kamulaştırılmasıyla ilgili bir çalışma da vardı. Görüşmeler yapıldı ancak biraz fiyat farkı olduğundan dolayı sıkıntılı.”
Yurttaş, “Tazminat olayı vardı” diye ekledi, Topuz da onaylayarak konuşmasını sürdürdü:
“Dolayısıyla uluslararası tahkime gitmeden önce bu firmayla oturup bir kez daha görüşelim dedik. Hatta MUSKİ Genel Müdürümüz ile geçen hafta yaptığımız Genel Kurul toplantısında gündeme getirdik, ben de gündeme getirdim.
Bir sonuca gideceğimize inanıyorum. Zannederim o firma da gönüllülük esasına dayanarak verecek ama ticaret sonuçta. Para kazanıyor ve beklentisi farklı.”
“KANALİZASYON SIKINTISI VAR GÜLLÜK’TE”
Suyun pahalı olduğunu belirten yurttaş, “Yani suyumuz var hiç olmazsa ama benim derdim, kanalizasyon sıkıntısı var Güllük’te” şeklinde cümlesini bitirdi.
Topuz ise “Bu arıtma sisteminin tam rantabl (gelir getiren, verimli) çalışmadığını görüyoruz” şeklinde yanıtladı.
Topuz, “Bunun takibini MUSKİ yapamıyor mu” sorusunu ise şöyle yanıtladı:
“Yapamıyor tabi, şu anda bunun takibini Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yapması lazım. Bakanlığın kontrolünde Büyükşehir’in kontrolünde değil.
Biz vatandaşlarla dün akşam da bir toplantı yaptık, bu konuyu önemini arz ettiler. Dedik ki onlara siz imza toplayın bir kamuoyu yaratalım.”
“BU, BÖLGEDEKİ PLAJLARI DOĞRUDAN ETKİLEYEN CİDDİ BİR SORUN”
Topuz, MUSKİ Genel Kurulu’nda Güllük ve Kıyıkışlacık bölgelerinde atık suların denize kontrolsüz şekilde aktığını belirterek konuyu şu sözlerle dile getirmişti:
“Gelen ihbarlarla, gece saatlerinde arıtma tesisi çalıştırılmadan doğrudan denize deşarj yapıldığını duyuyoruz. Halk sağlığı açısından yaptığımız ölçümlerde kolibası oranının yüksek çıktığını gördük. Bu, bölgedeki plajları doğrudan etkileyen ciddi bir sorun.”
Topuz, o toplantıda Milas Belediyesi’nin imtiyaz hakkını önce Akfen firmasına, daha sonra ise HZR firmasına geçtiğini de hatırlatmıştı.
Akfen’in internet sitesinde bu süreç, “2005 yılında kurulan Akfen Güllük Çevre ve Su Yatırım Yapım İşletme A.Ş. 2006 yılında 35 yıl süreli Güllük Belediyesi Su ve Atıksu Tesisleri Yapım ve İşletme İmtiyaz Projesi ihalesine katılmış ve kazanmıştır” şeklinde ifade ediliyor.
Ayrıca, “Proje şirketi hisselerinin tamamı tüm hak ve yükümlülükleri ile grup dışı bir yatırımcıya 19 Nisan 2021 tarihinde devredilmiş olup bu tarih itibarıyla Akfen Çevre ve Su’yun proje şirketi ile bir ilişkisi kalmamıştır” ifadesiyle Akfen firmasının haklarının 35 yıl dolmadan devredildiği de anlaşılıyor.
ARITMA TESİSİ’NDE 2013’TE YAŞANAN İŞ CİNAYETİNDE YEDİ KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ
Arıtma tesisinin Akfen’de olduğu süreçte yedi kişinin metan gazından zehirlenerek öldüğü ‘iş cinayeti’ de 2013 yılında gündeme geldi. Bianet’te yer alan habere göre, Tepe-Akfen Su ve Kanalizasyon İşletmesi Güllük Şube Müdürü Mustafa Öztürk ve yanındaki altı işçi atık su terfi istasyonunda bakım yaparken metan gazı zehirlenmesi nedeniyle havuza düştü.
O dönemin Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat, arama çalışmalarının devam ettiğini belirterek, “Havuzda altı işçi var. İşçiler 12 metre kuyunun dibinde. Akut kurtarmaya çalışıyor. Çok yoğun bir gaz var. Kuyunun içine tüple dalan kurtarma ekipleri dahi gazdan dolayı bayılıyor” ifadesinde bulunmuştu.
2017’deki bir haberde ise Güllük’te Akfen’e de devredilen tesisle ilgili olarak faturalara yansıyan zamlar gündeme gelmişti.
Söz konusu firmanın Yönetim Kurulu Başkanı ise Akfen Holding’i 1976 yılında kuran iş insanı Hamdi Akın. Akın, yakın zamanda Aziz Yıldırım ile Fenerbahçe Kulübü Olağan Yüksek Divan Kurulu Toplantısı’nda yaşanan gerginlikle de gündeme gelmişti.
Güllük’te yurttaşlar suyun pahalılığını da sıklıkla gündeme getiriyor. 2022 yılında Murat Ağırel de Güllük’teki su meselesini ve Akfen’e devredilen arıtma tesisini köşesine taşıdı. Su tarifelerini de paylaşan Ağırel’in yazısındaki birim fiyatları incelendiğinde belirgin bir artış da göze çarpıyor.
MUSKİ İLE ARADAKİ FİYAT FARKI NEREDEYSE İKİ KATINI BULUYOR
Mesken tipi aboneler için TL cinsinden birim fiyattaki kademe başı artışlar şöyle sıralanmış; 0-15 metreküp için 13,49 TL, 16-30 metreküp için 20,24 TL, 30 metreküp üstü için 26,98 TL.
Güncel tarifenin ise 3 Temmuz’da yayınlandığı görülüyor. Bu tarifeye göre; 0-12 metreküp için 61,50 TL, 13-30 metreküp için 92,25 TL, 30 metreküp üstü için 123 TL.
Bu tarifeyi MUSKİ’nin Ağustos ayı su tarifesiyle kıyasladığımızda aradaki farkın belirgin ölçüde değiştiği görülüyor. Mesken veya konut tipi aboneler için TL cinsinden birim fiyattaki kademe başı artışlar şöyle sıralanmış; 1-5 metreküp için 17,44 TL, 1-15 metreküp için 34,87 TL, 16-30 metreküp için 70,74 TL, 30 metreküp üstü için 101,28 TL.
Ayrıca, 1-5 metreküp için geçerli indiriminin 15 Aralık 2021 tarih 4920 sayılı Cumhurbaşkanı kararına ile insani kullanım hakkı kapsamında tanımlandığı da belirtiliyor.
HZR firmasının tarife fiyatlarının yanı sıra su kesintileri de şikayetlere konu oluyor. Dijital olarak şikayetlere yer veren bir internet sitesinde, firmadan kaynaklı su kesintilerine değiniliyor.
NEDEN İŞ KAZASI DEĞİL İŞ CİNAYETİ?
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), iş cinayetleri hakkında şu bilgilendirmeyi yapıyor: “İşyeri ortamı, üretim araçları ve işçileri üretim sürecinde bir araya getiren mekanlardır. Bunun sonucunda ise işçiler açısından çeşitli sorunlar gündeme gelmektedir. İşyerindeki çeşitli fiziksel ve kimyasal etmenler ile mekanik ve ergonomik etmenler işçilerde çeşitli etkilere yol açmaktadır. İşyerindeki olumsuz çalışma koşullarının etkileri iş kazaları şeklinde kendini göstermektedir.
İş cinayetleri rakamlarının bu kadar yüksek seyrettiği ülkemizde yüzde 98’i önlenebilir olmasına rağmen gerekli önlemlerin alınmaması nedeniyle yaşanan işçi ölümleri ve ağır yaralanmalar işverenlerin kar hırsı yüzünden artarak devam ediyor. Hem önlenebilir olması hem de bu kar hırsı yüzünden iş kazaları terimi ülkemizde ‘iş cinayetleri’ olarak adlandırılmaktadır.”
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi ise şu bilgilendirmeyi yapıyor: “İSİG Meclisi; bütün iş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenebilir olduğunun bilinciyle, yaşanan işçi ölümlerini ‘iş kazası’ olarak değil ‘iş cinayeti’ olarak tanımlar.”