Muğla’nın Milas ilçesindeki Güllük Limanı’nda yapılması planlanan Yat Limanı Projesi için gerçekleştirilen “Halkın Katılımı Toplantısı”nda yurttaşlar var olan kirlilik ve trafik yoğunluğu gibi sorunları artıracağı gerekçesiyle projenin yapılmasını istemediklerini dile getirdi. ÇED başvuru dosyasının ise eksik ve yanlış hazırlandığı söylendi.
Muğla’nın Milas ilçesine bağlı Güllük Limanı’nda, ICC Güllük Marina İşletmeciliği A.Ş. tarafından yapılmak istenen “Yat Limanı Projesi” için başlatılan Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreci kapsamında Halkın Katılımı Toplantısı (HKT) 16 Mart 2023 tarihinde Güllük Mahallesi’nde gerçekleşti.
Toplantıya Şirket Yetkilileri ile ÇED Başvuru Dosyası’nı hazırlayan Targim Tarım Gıda Çevre Müşavirlik Geri Dönüşüm San. ve Tic. Ltd. ile Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü ve Muğla Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü yetkilileri katıldı. Çok sayıda yurttaş toplantıyı izleyerek projeye ilişkin sorularını ve çekincelerini ortaya koydu.
“BU RAPORU HAZIRLAYANLARI VE BUGÜN KARŞIMIZA GETİRENLERİ KINIYORUM”
Proje sunumuyla başlayan toplantıda sunum yaklaşık 15 dakika sürdü. Sunumun ardından söz alan Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) gönüllüsü ve Güllük’te yaşayan Neşe Tuncer, hazırlanan raporu eleştirerek şunları söyledi:
“Öncelikle hazırlayanların bile okumadığı gerçeklerden kopuk, kopyala yapıştır yöntemiyle hazırlanmış proje dosyalarıyla ve ÇED raporlarıyla karşımıza geliyorsunuz. Yaşam alanlarımızı yok ederken veya geriye dönüşsüz olarak değiştirirken, özensiz hazırlanmış sadece rant, sadece yıkım, sadece talan düşünürken, kılıfına uydurulmui hkt istemiyoruz. Daha özenli, enine boyuna düşünülmüş en azından bunu hissettiren projeleri tartışmak istiyoruz. Benim hiçbir bilgim olmadığı halde ‘yok artık bu kadar da olmaz’ dedirten bu raporu hazırlayanları ve bugün karşımıza getirenleri kınıyorum.”
Bir başka yurttaş ise yaklaşık 15 dakika süren sunumun çok hızlı olduğunu ve kimsenin bu tür bir anlatımdan bir şey alanlayamacağını, yüzeysel bir bildi verildiğini söyledi.
Bunun üzerine Tuncer yeniden söz alarak verilen yetersiz bilgi ile yurttaşların soru sormasının engellediğini öne sürdü. Yurttaşlar olarak sormak istedikleri çok fazla sorularının olduğunu söyleyen Tuncer, 622 sayfalık raporda kurum görüşlerin yer verilmediğini, yanlış bilgilendirme yapıldığını söyleyerek sorularına yanıt bulabileceklerinden de şüpheli olduğunu söyledi.
Başvuru dosyasında ve sunumda yer alan “İşletme aşamasında oluşacak evsel nitelikli atık sular Muğla Büyükşehir Belediyesinin iştirakı olan MUSKİ’nin kanalizasyonuna verilecektir” ifadelerine değinen Tuncer: “Bu raporu hazırlayan kişiler sanki Güllük’e hiç gelmemiş gibi. O kadar yanlış var ki. MUSKİ dediniz, burada su ve kanalizasyon hizmetlerini kim veriyor biliyor musunuz? Burada MUSKİ var mı? Biliyor musunuz burada kapasite olmadığı için denize kanalizasyon karıştığını?” ifadelerini kullandı.
Projenin gerçekleşmesi sonucunda yatların üreteceği atığa ve burada kullanılacak suya değinen Tuncer, “Burada kullanılacak suyu nereden bulacaksınız?” diye sordu.
İnşaat aşamasında oluşacak sorunlara değinene Tuncer, “Kaç tane kamyon geçecek bu daracık sokaklardan? Bunları hesapladınız mı? Bunları öğrenmek istiyoruz. İki sene sürecek, yaz aylarında inşaat yapmayacağız diyorsunuz. Ne zaman yapacaksınız? Beş yılda mı bitecek? Beş yıl boyunca Güllük bir şantiye alanı mı olacak? O yollar o kamyonları taşır mı? Buraya kaç kere geldiniz? Kaç kere insanlarla konuştunuz? Bu kadar özensiz, bu kadar yalan olmaması lazım. Buraya geliyorsunuz diyorsunuz ki biz sizin yaşam alanınızı yok edeceğiz, balıkçılığı yok edeceğiz. Güllük Körfezi Türkiye’nin en önemli değilse bile ikinci en önemli balık istihsal alanı. Raporda balıkçılıktan bahsedilmiyor bile. Burada balıkçıların barınağını yıkacaksınız. Oraya ne yapacaksınız? Balıkçılara yer verecek misiniz? Sorumuz çok bunlara cevap verin” diye sordu.
Tuncer’e yanıt veren firma yetkilisi, sorulan ve cevabı alınması istenen tüm soruları önemsediklerini dile getirerek, ÇED başvuru raporunun bu projeye özel olarak hazırlandığını söyledi. Yetkili, “Ekosistem Değerlendirme Raporu buraya özel yapıldı, üniversiteden hocalar geldi burada çalışma yaptılar. Bu projede hiçbir şekilde denize atık verilmeyecektir. Bu proje Güllük’ü kesinlikle yok etmeyecektir. Bu soruların hepsini detaylı olarak ÇED raporunda göreceksiniz” dedi.
“VAZİYET PLANINI 12 YAŞINDAKİ BİR ÇOCUK TARAFINDAN ÇİZMİŞ GİBİ”
İsviçre ve Türkiye vatandaşı oluğunu dile getiren bir yurttaş dünyada marina inşaatı ve işletmeciliği alanında uzman olan yaklaşık 10 kişiden biri olduğunu dile getirdi ve yaşamı boyunca 100’den yazla marinanın kuruluşunda görev aldığını belirtti.
İki gün önce projeden haberdar olduğunu belirten yurttaş başvuru dosyasında yer alan vaziyet planı hakkında şunları ifade etti: “Lütfen herkes saygılarım kabul etsin. Fakat öyle bir şey gördüm ki 12 yaşında bir çocuk yapar. O kadar yanlışlıklar var ki sayamıyorum”
Projede çok ciddi hatalar tespit ettiğini söyleyen yurttaş, sadece birkaç tanesine değineceğini belirterek, projede yer alan uzun dalgakıranın 19 metre olarak planlanan derinliğine dair şunları söyledi: “Birisi hesap yaptı veya yapmadı bilmiyorum ama o kadar deniz dibinde o kadar geniş olmak gerekiyor ki bir sürü taş gerekli. Güllük’te bir dağ gidecek bunun için. Hangisi olacağını sizi seçebilirsiniz ve çok zor olacak. Mesela bu proje devam ederse ben diyorum ki yüzer dalgakıran daha faydalı. Aynı zamanda yatırımcı için düşünüyorum. O kadar pahalı bir proje ki hiç kimse para kazanmayacak mümkün değil, hemen batar.”
İkinci olarak başvuru dosyasında yer alan “Yapılması planlanan yat limanı 260 yat kapasiteli olup konaklayacak yatların boyları 5 metre ve 100 metre arasında değişmektedir” ifadelerine değinen yurttaş, “Siz biliyor musunuz 100 metre tekne nasıl yaşıyor? O tekne alargada kalacak belki hiç gelmeyecek” dedi.
Bu büyüklükteki teknelerin marinaya gelmeye ihtiyaç duymadığını belirten yurttaş, hali hazırda Bodrum’daki Yalıkavak Marina’nın mega yatlar için yapıldığını, bu yatların Güllük’e gelmeyeceğini ve marinanın boş kalacağını öne sürdü.
Son olarak proje içinde yer alacak 100 metrekarelik tuvalet, duş ve çamaşır alanına değinene yurttaş, bu büyüklüğün bir marina için şaka gibi olduğunu söyledi ve “Ben böyle bir şey görmedim. Daha çok yer lazım. 100 metrekarede haydi kadınlar ve erkekler için 50’şer metrekare. Engellileri unuttum, engelliler için ne yapıyoruz? Demek ki bizim tuvaletler, duşlar, lavabo falan yine küçüldü. Bütün bilgiler yanlış” dedi.
Firma yetkilisi ise yatırımcının da toplantıda olduğunu belirterek, “Yatırımcı hepsini biliyor. Proje kolay bir proje değil. Ama burada onaylı bir imar planı var yatırımcı da onaylı bir imar planına dokunmadan hareket etmeye çalışıyor. Zor bir proje. Derinliği çok olan bir proje. Daha da detaylandırılacak bu projeler” ifadelerini kullandı.
“ARTIK ELİNİZİ ETEĞİNİZİ ÇEKİN KIYILARIMIZDAN”
Dosyanın neden eksik hazırlandığının sorulması üzerine dosyayı hazırlayan Targim Tarım Gıda Çevre Müşavirlik Geri Dönüşüm San. ve Tic. Ltd. yetkilisi, ÇED başvuru dosyasının halka projeyi anlatmak amacıyla hazırlandığını, daha sonra ayrıntılı olarak ÇED raporunun hazırlanacağını söyledi. Bu raporda ise 16 kurumun görüşleri ve halkın soruları doğrultusunda Bakanlık’ın özel format belirleyeceğini ve bu formata göre başlıkların altının doldurulacağını belirtti.
Bunun üzerine pek çok yurttaş projenin yapılmasını istemediklerini ifade etti.
Bölgede balıkçılık yapan bir yurttaş, Güllük Körfezi’nde zaten çok büyük bir kirlenmenin olduğunu, projenin kirliliği artıracağına vurgu yaptı.
Bir başka yurttaş ise “Artık elinizi eteğinizi çekin kıyılarımızdan. Yeter artık. Hiç mi yaşayacak yeri kalmayacak insanların? Bir çay içemeyecek miyiz artık? Ne hakkınız var. İstemiyoruz. Her şekilde karşınızdayız” dedi.
Şirket yetkilisi ise deniz kirliliğinin çok öneli bir konu olduğunu, buradaki yat limanı projesi ile denizin kirlenmesini istemediklerini söyledi ve bununla ilgili önlem alacaklarını ifade etti. Balıkçıların önemsendiğini belirten yetkili, yatırımcı firmanın görüşmeler yaptığını ve balıkçılarla ortak bir noktanın bulunacağını söyledi.
“PROJE NASIL BİR İHTİYAÇTAN DOĞDU?”
Proje bedelinin 179 milyon 206 bin TL olarak belirtilmesine değinen Avukat Ayşe Yaka ise “179 milyondan bahsediyorsunuz, buranın halkı çalışmış size sorular soruyor ve siz diyorsunuz ki MUSKİ yoksa lisanlı firma buluruz, taş ocağı yoksa buluruz. Nasıl bulacaksınız? Bomboş bir şey getiriyorsunuz. Özellikle ben taş ocağını somak istiyorum. Nereden sağlayacaksınız?” diye sordu. “Burada su problemi var. Bunu TBMM dahil çözemiyor. Bilimsel bir şey söyleyin bize” dedi.
Başka bir yurttaş ise, “Daha başlangıca ilişkin bir şey sormak istiyorum: Kamusal alanda bir proje yapılabilmesi için bir ihtiyaç olması lazım. Nasıl bir ihtiyaçtan doğdu? Kapınıza 260 ya da bin 260 yatçı gelip ‘Ne olur Güllük’e yat limanı mı yapın’ dedi? Bütün teknik detayları, bütün bu öğrenci projesi olamayacak basitlikteki şey bir kenara bırakıyorum. Güllük’e bir yat limanı yapma fikri nereden çıktı? Bu sorunun cevabını bekliyorum” dedi.
Şirket yetkilisi ise projedeki ihtiyaca dair 2014 yılında yapılan çalışma ile fizibilite raporlarına dayanarak ihtiyaç analizi yapıldığını ifade etti.
“MEGA PROJELER, KOCA MARİNALARIN DÖNEMİ BİTTİ”
Fizibilite raporunun yaklaşık 10 yıl önce yapıldığına dikkat çeken İsveç ve Türkiye vatandaşı yurttaş 10 yılda dünyada çok şeyin değiştiğini, turizm sektörünün de değiştiğini ifade etti ve “Otelcilik sektöründe de mega oteller beş yıldızlı oteller bitti. Herkes butik otel, eko otel istiyor. Bu mega projeler, koca marinalar bitti. Fransa’da 2 bin 500 bağlama yeri olan marina gördüm ama ne zaman yaptılar? 1960’larda. O zaman doğru idi ama artık herkes yanlış olduğunu söylüyor” ifadelerini kullandı.
Güllük için böyle bir projeye ihtiyaç olmadığını söyleyen yurttaş, “bu proje bana göre daha butik daha küçük bir proje yapılabilir. Herkes memnun kalsın. Balıkçılar devam etsin, turistleri rahatsız etmeyecek, kirlilik olmayacak, su sirkülasyonu yi olacak. Bu mümkün ama tabii ki tekrar bir araştırma yapmak gerekiyor. Bu sefer ciddi bir iş yapmak gerekiyor. Halk, esnaf, kapranlar, yat kiramala şirketleriniin katıldığı entegre bir proje hazrılanabilir. Eko marina projesi geliştirilebilir. Güllüklüler ve Türkiye için daha faydalı olabilir.”
“GÜLLÜK’E NE FAYDASI OLACAK BU PROJENİN?”
“Güllük’e ne faydası olacak bu projenin, halkımıza ne getirisi olacak” diye soran bir yurttaş, körfezde felspat depolama alanlarının yarattığı kirliliğe dikkat çekti. Geçmiş dönemde balık çiftliklerinin denizde yarattığı kirliliğin, tesislerin kapatılmasıyla çözüldüğünü söyleyen yurttaş, marina ile kirliliğin yeniden artacağını ifade etti ve “Marinalar yapıldığı zaman beş, on 20 misli yüksek fiyatla villalar yapılacak, o insanlar gelecdek burada yapacaklarını yapacaklari bize pisliklerini bırakıp gidecekler. Bize hiçbir faydası yok. İstemiyoruz bu projeyi” dedi.
“PROJE YURTTAŞLARIN HASSASİYETLERİ GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULARAK BAKANLIK’A İLETİLECEK”
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü yetkilisi ise yurttaşların çekincelerinin kayıt altına alındığını, toplantının amacının bu olduğunu, tutanak ile tanzim altına alındığını ve projenin halkın hassasiyetleri göz önünde bulundurularak Bakanlık’a iletileceğini ifade etti.
Söz alan bir başka yurttaş ise denizdeki kirliliğe vurgu yaptı. Yaklaşık 30 yıldır Güllük’te yaşadığını söyleyen yurttaş geçmişte yosunların rengini bile görebildiğini fakat şimdi daldığında üç metreden daha fazlasını göremediğini belirtti. Altyapının yeterli olmadığını söyleyen yurttaş marina ile kirliliğin çok daha artacağını dile getirdi.
“BİZ HAYIR DERSEK BU PROJE YAPILACAK MI YAPILMAYACAK MI?”
Bir başka yurttaş ise Bakanlık ve Valilik yetkililerine şu soruyu sordu: “Biz Güllük halkı olarak bu projeye hayır dersek, bu projenin yapımına ısrar edecek mi yapıcı firma yoksa iptal mi edecek?”
Halkın konu hakkında daha proje başında bilgilendirilmesi amacıyla bu toplantının yapıldığını belirten Bakanlık temsilcisi, halkın görüş ve önerilerinin toplandıktan sonra İnceleme Değerlendirme Komisyonu (İDK) toplantısının yapıldığını belirtti. Yetkili, “Her bir görüşünüz dikkate alınacaktır. Bu komisyonda verilecek karar göre hareket edilecektir. Yani halk da dahil olmak üzere tüm kurumların görüşleri toplanacaktır” dedi.
Neşe Tuncer ise 2000 yılından itibaren Muğla’da ÇED, Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG), ilan.gov’da yer alan Muğla ile ilgili tüm duyuruları takip ettiklerini belirterek “Sizden duymak istiyorum son iki yılda diyelim, kaç ÇED olumlu kararı verildi, kaç tane ÇED olumsuz kararı verildi, kaç proje HKT sonrasında yatırımcı şirketin veya Bakanlık’ın talebi ile iptal edildi, süreç durduruldu?” diye sordu.
Konu ile ilgili verilerin Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın yayınladığı raporlarda yer aldığını, bunun dışında da ilgili verinin bilgi edinme yoluyla da talep edilebileceğini dile getiren yetkililere Tuncer şu şeklide yanıt verdi:
“Sadece Muğla’da yaklaşık 200 ÇED veya proje tanıtım dosyası yayınlanıyor. Bunlardan yüzde 98’i neredeyse ÇED gerekli değildir kararıyla önümüz düşüyor. Bunlardan çoğu madencilik faaliyetiyle ilgili. ÇED’siz devam eden termik santrallerin kapasite artış taleplerini hiç saymıyorum. ÇED olumsuz neredeyse hiç yok. ÇED iptal kararı ya üçtür ya dörttür. Bu Muğla’ya yapılan ihanettir. Halk burada istemiyorum derse, zaten projenin fizibıl olmadığı, para kazanmayacağı ilk bakışta belliyse o zaman buna daha fazla devam etmenin anlamı yok. Ben emekli oldum buraya yerleştim, beş senedir ÇED raporu okuyorum. O kadar özensiz, o kadar yalan, o kadar kopyala yapıştır ki. Normalde 10 sayfa sürecek şey 620 sayfa sürüyor. Buraya geliyorsunuz diyorsunuz ki, ben buraya geleceğim, yaşam alanlarınızı mahvedeceğim, iki sene boyunca daracık yoldan onlarca kamyon geçireceğim; bunlar bile düşünülmemiş. Ben buraya bakar bakmaz anlıyorsam bu raporu hazırlayan uzmanlar nasıl anlamıyor? Benim hayatımı etkileyen bir şeyi karşıma getiriyorsunuz ve en ufak bir özen göstermiyorsunuz. Çok ayıp bir şey.”
ÇED başvuru dosyasını hazırlayan şirket temsilcisi bunun üzerine projenin hazırlanması sürecinde uluslararası rüzgar verileri üzerinden yapılan çalışmalar doğrultusunda taraşım yapma eğilimde olduklarını dile getirdi ve “Dinlediğim kadarıyla zaten halktaki genel tutum buranın kirliliği üzerine bir sorundan yakınılıyor. Bu aynı zamanda projecinin de problemi olacaktır ilerleyen dönemlerde. Marina ile ilgili şöyle bir ekleme yapabilirim: Buradaki liman içi sirkülasyon -dışarıdakinin ayrı tutuyorum- liman içinin kirliliği ile ilgili projelendirme aşamasında dolguların arasında açılacak belli çalışmalarla içerideki sirkülasyonun sağlanması sağlanacaktır” ifadelerini kullandı.
Tuncer son olarak şunları söyledi: “Rica ediyorum HKT’de halkın karşısına çıkarken, bundan sonra bu işe devam edecekseniz özenli bir şeklide oranın durumuna, rüzgarına, havasına, yoluna, insanına uygun bir proje ile gidin. Yatırımcı şirket bunu yapamadıysa, çünkü o yatırımcı ve danışman tutuyor, danışman olarak diyebilirsiniz ki bu fizıbıl değil. O zaman imar değişikliği için başvurabilirsiniz. Yok bu şekilde çok beğeniyorsanız o zaman bu bence bir taş ocağı işletme projesidir. Bu taş ocağı işletilecektir, deniz doldurulacaktır, sonra da ‘kusura bakmayın fizıbıl proje değilmiş’ deyip çekip gidilecektir. Bunun teminatı nedir?”
Bakanlık temsilcisi toplantı sonlandırılmadan önce, yurttaşların ilave olarak itiraz, çekince, olumlu veya olumsuz görüş ve önerilerini Muğla Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’ne iletebileceğini ve bu görüşlerin Komisyon’a aktarılmak üzere Bakanlık’a iletileceğini hatırlattı.