Muğla’nın Fethiye ilçesinde dün (6 Mayıs) hayvan hakları savunucuları, Anayasa Mahkemesi’nin “Hayvanları Koruma Kanunu”nu iptal etmesi için toplandılar. Yapılan basın açıklamasına CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal’da katıldı.
Muğla’nın Fethiye ilçesindeki Özer Olgun Kültür Merkezi önünde hayvan hakları savunucuları, dün (6 Mayıs) saat 19.00’da sokak hayvanlarına yönelik 2 Ağustos 2024 tarihinde yürürlüğe giren 7527 Sayılı “Hayvanları Koruma Kanunu”na karşı bir araya geldiler.
Anayasa Mahkemesi’nin, Kanun’u iptal etmesi talebiyle toplanan yurttaşlar, konuya ilişkin basın açıklaması yaptı.
Açıklamaya, Cumhuriyet Halk Patisi (CHP) Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal’da katıldı.
Açıklamada; konunun uzmanlarının, bilim insanlarının ve sivil toplum kuruluşlarının dinlenmediği vurgulanarak şu ifadeler kullanıldı:
“Dinlenen bazı uzmanların ise görüşleri ve uyarıları dikkate alınmaksızın acele bir şekilde hayvanların yaşam hakkı ve özgürlüklerini, çevre hakkını ve Anayasa’nın birçok hükmünü ihlal eden bir yasa çıkarılmıştır.”
Fotoğraf: Gündem Fethiye / Hülya Çetinkaya
Kanun’un yürürlüğe girmesi hakkında şu ifadelere yer verildi:
“Çeşitli algı operasyonları, yalan haberler ve nefret politikalarıyla köpekler düşman ilan edilmiş ve yıllardır var olan birlikte yaşam kültürümüz yok sayılarak hayvanların hak ve özgürlüklerini ihlal eden katliam yasası yürürlüğe girmiştir.”
Yıllarca görevini yapmayan belediyelerin; sokakta yaşayan hayvanların rehabilitasyonuna, kısırlaştırılmasına, aşılatılmasına harcaması gereken bütçeyi nereye harcadıklarının belli olmadığına dikkat çekilen açıklamada, şunlar söylendi:
“Bu durumu denetlemeyen kurumlar ve kamu görevlileri yüzünden bugün sokakta yaşayan hayvanların, ötanazi adı altında öldürülmesinin, ölüm kampı olan barınaklara hapsedilmesinin yasal yolu açılmıştır. Bu metin bir yasa değil, bir katliam planıdır.”
Anayasa Mahkemesi’ne seslenilen açıklamada, “Yasa adı verilen bu metin; sokakta yaşayan hayvanları öldürmekten öteye gitmemiş, bilimsel ve etik temellerden uzak, toplumsal çatışmaya neden olmaktan başka bir amaca hizmet etmemiştir” denildi.
Fotoğraf: Gündem Fethiye / Hülya Çetinkaya
“ÖLÜM KAMPLARINA HAPSEDİLMİŞ BİNLERCE HAYVANLAR İÇİN BURADAYIZ”
Sokakta yaşayan hayvanların, barınaklara toplanması ya da ötanazi adı altında öldürülmesi arasında bir fark olmadığına ve Kanun’un yürürlükte olduğu 10 ay boyunca çok acı şekillerde görüldüğünün vurgulandı.
Yaşanan bu olayların, 7527 Sayılı Kanun’un derhal iptal edilmesi gerektiğini açıkça ortaya koyduğunun altının çizildiği açıklamada; Niğde’de köpeklerin öldürülüp toplu mezarlara gömüldüğü ve Erzincan’da köpeklerin anestezi verilerek canlı şekilde gömüldüğü hatırlatıldı.
Fotoğraf: Gündem Fethiye / Hülya Çetinkaya
Ayrıca; Osmaniye’de bir köpeğin canlı olarak gömüldüğü hâlde yaşamaya çalıştığına, Altındağ’da hamile bir köpeğin ölüm çukuruna atıldığına, Mamak’ta köpeklerin açlıktan birbirine yedirildiğine dikkat çekildi.
Açıklamanın devamında Ümraniye’de köpeklerin hapsedildiği bir karış yerde nefes almaya çalışması ve Gebze’de köpeklerin, canlı hâlde poşetlenip çöp konteynerlarına atıldığı hatırlatılarak şu ifadeler kullanıldı:
“Kütahya’da, Konya’da, ülkenin dört bir yanında saymakla bitiremeyeceğimiz; dirgenle, tüfekle, kürekle; dövülerek, asılarak, zehirlenerek, boğularak ve daha sayamadığımız birçok yöntemle öldürülmüş, yaralanmış ve özgürlüklerinden yoksun bırakılarak ölüm kamplarına hapsedilmiş binlerce hayvanlar için buradayız ve Anayasa Mahkemesi’nden ölümü değil, yaşatmayı seçmesini istiyor ve bunun asli vazifelerinden olduğunu yineliyoruz.”
Açıklamada, Anayasa Mahkemesi üyelerine seslenilerek şu ifadelere yer verildi:
Fotoğraf: Gündem Fethiye / Hülya Çetinkaya
“Değerli Anayasa Mahkemesi üyeleri;
7527 sayılı Kanun ile getirilen değişiklikler Anayasa’nın 2. Maddesi ile güvence altına alınan hukuk devletinin temel unsurlarından belirlilik ilkesine; ayrıca suçta ve cezada kanunilik ve cezaların şahsiliği ilkelerine aykırıdır.
Kanun, keyfi ve denetimi mümkün olmayan uygulamalara sebebiyet vermesi yönüyle Anayasa ile güvence altına alınan hukuki öngörülebilirlik kuralını da ihlal etmektedir.
İnsanlara ölüm hakkı olarak tanınan ve rıza temeline dayanan ötanazi uygulamasının; rıza ve irade beyanı olmayan hayvanlar için söz konusu olamayacağını, hayvanların ölmek istemediğini belirtmekten ise utanç duyuyoruz.
Ayrıca, veteriner hekimleri hayvanları öldürmeye zorlamanın; veteriner hekimlik mesleğinin doğasına, meslek kurallarına ve mevzuatına aykırı olduğunu, veteriner hekimlik yemini ile de bağdaşmadığını buradan bir kere daha hatırlatıyoruz.
Mahkeme’nizin daha önce ifade ettiği üzere; hayvanlar varlıkları itibarıyla sağlıklı ve dengeli bir çevrenin unsurlarındandır. Tıpkı insanlar gibi, acı çekme yetisine sahip hissedebilen canlılardır.
Yıllardır hayvanların korunması için gönüllü olarak mücadele eden yerel hayvan koruma görevlilerinin bu yasayla engellenmesi de temel bir insan hakkı olan sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkını hiçe saymaktadır.
İptali talebini görüşeceğiniz bu metin, kamu yararı koşulunu taşımamaktadır. Polatlı’da dirgenle yavru köpeği öldüren şahıs, ‘Devlet öldürmek için yasa çıkardı’ derken; Bağlıca’da bir doktor 26 yavru köpeği sahiplenme bahanesiyle evine alıp öldürürken bu yasadan cesaret almıştır, unutulmamalıdır.
Popülasyon kontrolü iddiasıyla yapılan değişiklikte; hayvanların üretim, satış ve ticareti yasaklanmamış ve değişiklik öncesi kanunun yetersiz kaldığı iddia edilmiştir.
Bir kanunun yetersiz olduğunu söyleyebilmek için hiç şüphesiz öncelikle o kanunun uygulanmış olması gerekmektedir. Eğer hem hayvanlar hem de insanlar için doğru olanı yapmak istiyorsanız, hayvanların aşılanıp, kısırlaştırılıp yerinde yaşatılmasını öngören Hayvanları Koruma Kanunu’nun 6. Maddesine geri dönün ve bu sefer bu maddeyi uygulatın.
Adına ‘Hayvanları Koruma Kanunu’ denilmesine rağmen; Kanun’un adına, amacına, koruduğu değer ve menfaatlere açıkça aykırı olan bu yasa derhal iptal edilmeli, Anayasa Mahkemesi hukukun ve vicdanın gereğini yerine getirerek yaşanan katliamlara bir an evvel dur denmelidir.
Bizler yaşamdan ve yaşatmaktan asla vazgeçmeyeceğimizi, her yaşamı tek tek savunacağımızı, hiçbir hayvanı toplama kamplarına ve ölüme terk etmeyeceğimizi buradan bir kere daha haykırıyoruz.
Anayasa Mahkemesi’ni de yaşamdan ve yaşatmaktan yana olmaya ve kan kokan bu yasayı iptal etmeye çağırıyoruz.
Hak ve özgürlükleri yok sayılarak katledilen tüm hayvanları saygıyla anıyor; yapılan ve yapılacak olan katliamların, bu yolla topluma yayılan şiddetin sorumluluğunun bu Kanun iptal edilmediği sürece hepimizin üzerinde olacağını tarihe not düşüyoruz.
Saygılarımızla,”
“ANAYASA MAHKEMESİ UMARIM HEPİMİZİ RAHATLATACAK BİR KARAR VERİR”
Tanal, açıklama sonrasında hayvan hakları savunucularıyla bir araya geldi ve Yasa’nın bu kadar kötü niyetli yazılmadığını fakat uygulamada çok kötü kullanıldığını vurguladı.
Sokak hayvanlarının, kısırlaştırılması ve tedavisine yönelik yerleri, yasaya ve yürütmeye uygun açmayanlar hakkında ceza uygulaması getirilmesini istediklerine dikkat çeken Tanal, “Dinlemediler, gücümüz de yetmedi. İşte bu mağduriyeti hep birlikte yaşıyoruz” dedi.
Fotoğraf: Gündem Fethiye / Hülya Çetinkaya
Tanal, hayvanları sevmeyenlerin insanları da sevmeyeceğini dile getirerek şu ifadeleri kullandı:
“Eğer bir ülke, bir toplum hayvanını koruyamıyorsa insanını hiç koruyamaz. Dünyada hiçbir anayasada ve hiçbir kanunda canlıyı yok etme gibi bir yasa yapılamaz çünkü devletlerin varlıklarının nedeni tüm canlılar ve tüm doğayı kollamak ve bir arada dengeyi sağlamaktır.”
Güvenlik uğruna temel hak ve özgürlüklerden vazgeçilemeyeceğini, özgürlükler uğruna da güvenlikten vazgeçilemeyeceğinin altını çizen Tanal, doğadaki tüm canlıların bu dengeyi sağladığına dikkat çekti.
Fotoğraf: Gündem Fethiye / Hülya Çetinkaya
Kuş gribi nedeniyle tüm kuşların yok edildiğini ve sonrasında ülkede buğday sıkıntısı yaşandığını hatırlatan Tanal, şunları söyledi:
“Biz, bu doğayı birlikte yaşamak zorundayız. Doğada hiçbir canlıyı diğer canlının yok etmeye hakkı yoktur. Anayasa Mahkemesi umarım hepimizi rahatlatacak bir karar verir.