Muğla’nın Fethiye ilçesinde Sol Feminist Hareket, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasına tepki göstermek amacıyla dün (22 Mart) Fethiye Belediyesi Özer Olgun Kültür Merkezi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada, “Hukuksuzluğa karşı hukuku savunmaya devam edeceğiz” denildi.
Sol Feminist Hareket, Muğla’nın Fethiye ilçesindeki Fethiye Belediyesi Özer Olgun Kültür Merkezi’nde “Kadınlar, kendi hikayelerini yazıyor; kendi adımızı kendimiz koyarız!” başlıklı bir etkinlik düzenledi.
Etkinlik kapsamında, 22 Mart Cumartesi günü saat 11.00 ile 13.00 arasında ilk oturumda Aysun Gezen ve Dr. Dilek Bulut konuşma yaptı. Aysun Gezen “AKP Politika Belgelerinde Aileci Politikalar: Aile Değil Kadınız” başlığıyla söz alırken; Dr. Dilek Bulut ise “Aile Yılı Masalı: Toplumsal Yeniden Üretim Emeği Sömürüsü Gerçek, Yaşamdan Alacaklıyız” başlıklı sunumu gerçekleştirdi.
Aynı gün saat 14.00-15.00 arasında gerçekleşecek ikinci oturumda ise Prof. Dr. Özlem Şahin, “Laiklik Mücadelemiz, Eşitlik Mücadelemiz: Ortadoğu’da Neler Oluyor?” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi.

Düzenlenen etkinliklerin ardından Sol Feminist Hareket, saat 15.00’de Özer Olgun Kültür Merkezi önünde İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasına tepki göstermek amacıyla basın açıklaması düzenledi.
Basın açıklamasını kurum adına Sema Arda okudu.
“YARGI, SİYASİ HESAPLARLA HAREKETE GEÇİRİLEREK HALKIN İRADESİ GASP EDİLMİŞTİR”
18 Mart günü İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesi ve ardından gözaltına alınmasının yurttaşların seçme ve seçilme hakkına yönelik bir saldırı olduğu vurgulanan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Kimin siyasete ne koşullarda dahil olacağını belirleme “ayrıcalığını” elinde tekelleştirme çabasıdır; halk egemenliğine dayalı siyasi yönetim biçiminin her kırıntısını yok etme girişimidir. Bir gece yarısı alınan keyfi kararlarla üniversite, bu hukuksuzluğun aracı kılınıp bir kez daha hukuku ayaklar altına alınmıştır, ardından yargı, siyasi hesaplarla harekete geçirilerek halkın iradesi gasp edilmiştir.”
Açıklamada, Türkiye’nin bu noktaya bir anda gelmediği, sürdürülmekte olan OHAL rejimiyle haklar, özgürlükler ve halk iradesi üzerinde denetim kurmak amacıyla kayyum siyaseti uygulandığı ifade edildi.
Açıklamada, kadınların bedenleri ve emekleri üzerinde kurulmak istenen tahakkümü iyi bildikleri vurgulanarak, “20 Mart 2021’de İstanbul Sözleşmesi’nden hukuksuzca çıkılmasıyla birlikte kadınların yaşam hakkı tartışmaya açıldı. Kadınları şiddetten koruyan mekanizmalar adım adım ortadan kaldırıldı. Laik ve demokratik ilkeler hiçe sayılarak medeni haklarımıza ve eşit yurttaşlık haklarımıza yönelik saldırılar aralıksız devam ediyor” ifadelerine yer verildi.
“KADINLAR OLARAK BU HUKUKSUZLUĞU TANIYORUZ”
Kayyum atamalarıyla yurttaşların seçilmiş yöneticileri tasfiye edildiği belirtilen açıklamada, ifadeler kullanıldı:
“Kayyum düzeni yalnızca halkın yönetme hakkını değil, kadınların kazanımlarını da hedef aldı. Bugün yaşananlar, yıllardır inşa edilen bu hukuksuzluğun devamıdır. Bu operasyon yalnızca bir belediye başkanına değil, doğrudan halkın iradesine ve demokratik haklara yapılmıştır. Ekrem İmamoğlu’na yönelik saldırılar, halkın iradesine düşman bir yönetim anlayışının sonucudur. Kadınlar olarak bu hukuksuzluğu tanıyoruz.”
Mücadele ve seçimle kazanılan hakların masa başında gasp edilmesine, eşit yurttaşlık haklarımıza yönelik saldırılara, alışılmayacağı belirtilen açıklamada, “Bu düzeni meşrulaştırmaya çalışanlar bilmelidir ki, bu ülke bizim, haklarımız bizim, irademiz bizim. Ekrem İmamoğlu ve bugün hukuksuzca gözaltına alınan herkes derhal serbest bırakılmalıdır” sözleri kullanıldı.

Kadınların bu ülkenin geleceğine sahip çıkmaya devam edeceği belirtilen açıklamada, “Seçilmiş belediyelere kayyum atanmasına, halkın iradesinin gasp edilmesine, hukukun iktidarın oyuncağı haline getirilmesine asla izin vermeyeceğiz! Demokrasiye yönelen bu saldırı; aslında ülkedeki her bir vatandaşın hakkının gasbedilmesidir. Evrensel hukuktan yana olmak, hak ve özgürlükleri savunmak başta kendimize ve tüm topluma karşı sorumluluğumuzdur” denildi.
İktidarın giderek baskı ve zor araçlarının dozunu artırdığı belirtilen açıklamada, “Toplumun siyasal İslamcı ideoloji ve piyasacı anlayış doğrultusunda dönüşümü için aileci politikaları da seferber etmesinin nedenlerini ve etkilerini kadınlarla birlikte konuşacağız. Kadınların bağımsız bir özne olarak, aile değil kadın olarak var oluşu mücadelesinin adımlarını tartışacağız” sözlerine yer verildi.
Kadınların üzerine kurulmak istenen tüm tahakküme karşı kendi hikayeleri için bir araya gelecekleri vurgulanan açıklamada, “İçinde yaşadığımız en küçük birimden tüm ülke sathına bu mücadeleyi ilmek ilmek öreceğiz. Hukuksuzluğa karşı hukuku savunmaya devam edeceğiz” sözleri kullanıldı.