Fethiye Devlet Hastanesi’nde şiddete maruz bırakılan sağlık çalışanı için Muğla Tabip Odası ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Fethiye Temsilciliği ortak basın açıklaması yaptı: “Artık yeter; sağlıkta şiddet önlenebilir bir durumdur, politik bir tercihtir, gerekli önlemleri almayanlar en az şiddet uygulayanlar kadar sorumludur.”
Muğla Fethiye Devlet Hastanesi’nde 12 Aralık’ta bir hasta yakını tarafından şiddete maruz bırakılan Uzm. Dr. Yasin Ceylan için basın açıklaması düzenlendi.
Muğla Tabip Odası ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Fethiye Temsilciliği’nin ortak basın açıklamasında; sağlık çalışanlarına yönelik şiddet protesto edilirken, şiddete sebep olanlardan hesap sorulacağı vurgulandı.
Fethiye Devlet Hastanesi acil girişi önünde yapılan basın açıklamasını grup adına Muğla Tabip odası Başkanı Doktor Cafer Şahin okudu.
“ÜZÜNTÜLÜYÜZ AYNI ZAMANDA ÖFKELİYİZ”
Açıklamada, sağlık çalışanına uygulanan şiddet aktarılarak, “Aslında arkadaşımıza yapılan saldırı mesai arkadaşlarına, Muğla sağlık emekçilerine, nitelikli sağlık hizmeti beklentisi içerisinde olan halkımıza yönelik bir saldırıdır; bu nedenle başta hekimler, sağlık emekçileri ve toplum olarak üzüntülüyüz aynı zamanda öfkeliyiz” denildi.
“HER GÜN 80-100 ARASI YILDA 30 BİNLERE VARAN ‘BEYAZ KOD’ VEREREK ÇIĞLIK ATIYORUZ”
Sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin sebebinin sağlık politikaları olduğu belirtilen açıklamada; “Sağlık emekçilerine yönelik son yıllarda artan şiddetin nedenini tabip odaları ve Türk Tabipleri Birliği olarak çok iyi biliyoruz; 12 Eylül faşist askeri darbesiyle başlayan sağlık sistemindeki bozulma, 2003 yılında uygulamaya koyulan ‘Sağlıkta Dönüşüm’ programıyla taçlandırılan sağlık politikasıdır. Hastaneleri kar getiren işletme, hastaları müşteri ve sağlık emekçilerini köle olarak gören karanlık zihniyet elinde geldiğimiz nokta budur; her gün 80-100 arası yılda 30 binlere varan ‘Beyaz Kod’ vererek çığlık atıyoruz, şiddete uğradık diyerek sorumluları göreve çağırıyoruz” ifadeleri kullanıldı.
“TÜM UYARI VE ÖNERİLERİMİZ GÖRMEZDEN GELİNDİ”
Tüm uyarı ve önerilerinin dikkate alınmadığı vurgulanan açıklamada, “Sağlıkta şiddet önlenebilir bir durumdur; biz sağlık emek ve meslek örgütleri olarak, bu şiddet sarmalının genişlemesi karşısında sağlık politikası uygulayıcılarını defalarca uyardık. Şiddetin münferit bir olgu olmadığını, bununun toplumsal ve politik bir sorun olduğunu, gerekçeleriyle birlikte tekrar tekrar ifade ettik. Kışkırtılmış sağlık talebine yol açan sağlıkta dönüşüm programından vazgeçilmesini, sağlık emekçilerinin güvenli ortamlarda çalışmalarının sağlanmasını, insan onuruna yakışır özlük haklarına kavuşturulmasını aynı zamanda toplumun nitelikli, ulaşılabilir, ücretsiz sağlık hakkına kavuşturulmasını, etkin şiddet önleyici yasa tasarıları önerdik. Ancak, tüm uyarı ve önerilerimiz görmezden gelindi; bilinçli bir yaklaşımla şiddetin kaynağı toplumsal bağlamından ve uygulanan sağlık politikalarından ayrıştırılarak sorun bireylerin münferit davranışları olarak görüldü” denildi.
“HER GÜN SÖZLÜ-FİZİKİ ONLARCA ARKADAŞIMIZ ŞİDDETE MARUZ KALMAKTADIR”
Şiddet sonucu hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının hatırlatıldığı açıklamada, “Dr. Ersin Arslan, Dr. Kamil Furtun, Dr. Aynur Dağdemir, Dr. Ekrem Karakaya ile pek çok sağlık emekçisini, canlarımızı şiddet sonucu kaybettik; her gün sözlü-fiziki onlarca arkadaşımız şiddete maruz kalmaktadır. Mevcut sağlık politikalarında ısrar edilmesi arkadaşımızın şiddete uğrayan son sağlık emekçisi olması dileğimizi boşa çıkaracaktır” denildi.
“SAĞLIKTA ŞİDDET ÖNLENEBİLİR BİR DURUMDUR, POLİTİK BİR TERCİHTİR”
Sağlıkta şiddetin politik bir tercih olduğu belirtilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Artık yeter; sağlıkta şiddet önlenebilir bir durumdur, politik bir tercihtir, gerekli önlemleri almayanlar en az şiddet uygulayanlar kadar sorumludur. Biz sağlık emek ve meslek örgütleri olarak her türlü şiddetin karşısında, şiddete uğrayan her arkadaşımızın yanında olmaya devam edeceğiz. Şiddet uygulayan, uygulatan, uyguladıkları sağlık politikalarıyla şiddete neden olanlardan da hesap soracağımızın bilinmesini istiyoruz.”