Fethiye Körfezi’nde yapılması planlanan kruvaziyer liman projesi için Çevresel Etki Değerlendirme süreci başlatıldı. Gündem Fethiye’ye konu hakkında konuşan Birol Keski, projeye karşı olmadıklarını fakat projenin yer seçimi ve yapım yöntemlerine karşı olduklarını açıkladı.
Haber: Hülya Çetinkaya – Burak Necip Başar
Fethiye Körfezi’nde Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü tarafından yapılması planlanan “Fethiye Kruvaziyer Liman Projesi” için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı 28 Kasım 2023 tarihinde Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) sürecini başlattı.
Sürecin ilk aşamasında hazırlanan ÇED başvuru dosyası ise halkın görüsüne açıldı ve Halkın Katılımı Toplantısı’nın (HKT) 21 Aralık 2023 tarihinde saat 11.00’de Kül Kafe’de yapılması planlandı fakat toplantıdaki teknik gerekliliklerin yeri getirilmemesi nedeniyle toplantı yapılamadı.
Projenin çevresine etkileri üzerine ise Gündem Fethiye uzmanları görüşlerini almaya devem etti.
Şehir Plancısı Birol Keski projeye ilişkin Gündem Fethiye’ye konuştu ve bu tür projelerde yer seçiminin önemli olduğunu belirtti. Keski, öncelikle Fethiye’de bir kruvaziyer limanı yapılmasına karşı olmadıklarını fakat mevcut Babataşı Mahallesi karayolları mevkisinde yapılmasına karşı olduklarını dile getirdi. Ayrıca ÇED başvuru dosyasında yer alan yapım yöntemlerine de kaşı olduklarını söyledi.
“ALANIN YER SEÇİMİ 1/50.000 ÖLÇEKLİ PLAN HÜKÜMLERİNE AYKIRI”
1/50.000 Ölçekli Bütünleşik Kıyı Alanları Planı’na vurgu yapan Keski, Plan hükümlerinde kruvaziyer limanının yapılabilmesi için bir yerin birinci veya ikinci derece öncelikli olması gerektiğini fakat projede belirtilen Fethiye Körfezi’nin üçüncü derece öncelikli alanlardan olduğunun altını çizdi. Bu anlamıyla projenin yer seçimin 1/50.000 ölçekli plana aykırı olduğunu söyledi.
Keski, projenin mevzuata ve işleyişe aykırılıklarına ilişkin bir diğer noktaya dair şunları anlattı:
“Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü tarafından şu anda Fethiye-Göcek Özel Çevre Bölgesi Yönetim Planı hazırlanıyor. Yani Fethiye-Göcek Özel Çevre Koruma Bölgesi Yönetim Planı henüz Bakanlık tarafından onaylanarak yürürlüğe girmedi. Fethiye-Göcek koylarını da içeren yönetim planını henüz yürürlüğe girmeden bu bölge içerisinde kalan yat kruvaziyer limanının yapılması da aynı zamanda mevzuata ve işleyişe aykırı.”
“YER SEÇİMİ YANLIŞ”
Ayrıca Keski, ÇED başvuru dosyasında yer alan “Yeni kruvaziyer limanlarında yer seçiminde asgari olarak göz önünde bulundurulması gereken hususlar” başlığından yola çıkarak da Fethiye Körfezi’nin kruvaziyer limanı için neden doğru yer olmadığını açıkladı.
Bu bağlamda, seçilen alanın 1/25.000 ölçekli planda Özel Çevre Koruma Bölgesi sınırları içinde olması, bölgenin hinterlandında ÇED başvuru dosyasında bahsedilen sosyal altyapı yatırımlarının yer alabileceği yerlilikte alanın bulunmayışı, Fethiye Körfezi’ndeki sığlaşma gibi nedenlerle yer seçimin doğru olmadığını belirtti.
Keski sığlaşma problemine ilişkin şunları söyledi: “Yine kendi raporlarını incelediğimizde 28’inci sayfada kruvaziyer limanlarının büyük hacimli topografik inşaatlar gerektirecek ve dip taraması gerektirecek sığ denizden uzak olması, sığ denizlerde yapılmaması gerektiği özellikle belirtilmiş. Proje alanına bakıyoruz; ortalama deniz derinliği, matematik raporlarında altı metre burada. Yine kendi raporlarında 10 metre deniz dibi derinliğe erişmesi için yaklaşık bir milyon metreküp veya daha fazla dip çamurunun taranarak başka bir alanın nakledilmesi gerektiği, kendi raporlarının 28’inci sayfasında yine açıklanmış durumda. Yani diyorsunuz ki; kruvaziyer limanları için seçilen alanın topografik olarak uygun olması, yeterli deniz derinliğine, dip derinliğine sahip olması, dip çamurunun taranmasına gerek kalmadan elverişli denizel alanlarda yapılması gerektiğini açıkladıkları halde; projeyi konumlandırdıkları alandan 1 milyon metreküpten fazla bir dip çamurunun sıyrılarak başka bir alana nakledilmesini açıklamaları bir tezatlık oluşturuyor.”
ÇED başvuru dosyasında, kruvaziyer limanlarının yapılacağı alanların sığlaşmaya neden olan alüvyon taşıyan dere yataklarının ağızlarında kurulmaması gerektiğinin belirtildiğine değinen Keski, “Karayollarının olduğu alana bakıyoruz bizim burada D11, D12 ve D13 drenaj kanalları olarak Devlet Su İşleri tarafından yapılan drenaj ve tahliye kanalları mevcut. Yani bu üç tane drenaj kanalı olduğu gibi karayollarının önünden ve karayollarının bitişinden denize, maalesef bu sedimantal maddeleri alüvyonel maddeleri taşımakta. Bunlar aynı zamanda körfez kirliliğine neden olduğu gibi körfezin de alüvyonel maddelerin taşınmasıyla sığlaşmasına, yani körfezin dolmasına sebebiyet vermekte” ifadelerini kullandı.
“ERASTA AVM BÜYÜKLÜĞÜNDE BİR YAPI YAPILACAK”
Proje kapsamında yapılacak 7 bin metrekarelik dolgu alanın değinen Keski, burada teknik ve sosyal hizmetlerin yanı sıra alışveriş merkezleri, kuyumcular, dericiler, hediyelik eşyalar, restoran, kafeteryalar, sağlık kabinleri, banka üniteleri gibi alanların da kurulacağına dikkat çekti. Bu yapılaşmanın ise Erasta Alışveriş Merkezi büyüklüğünde bir bina kütlesinin karasal alanda konumlanması anlamına geldiğini belirtti.
“PEROJE FETHİYE TRAFİĞİNİ KİLİTLEYECEKTİR”
Diğer yandan, 3. Etap Sahil Bandı’nda özellikle yaz aylarındaki yoğunluk ve otopark alanlarının yetersizliğine değinen Keski, “Bunların üzerine bir de oraya binlerce yolcunun geleceği bir yaya trafiği ve araç trafiğinin konumlanması Fethiye trafiğini kilitleyecektir. Rapora baktığınız zaman bu sorunun çözümlenmesinde bir öneri olarak da, orada biliyorsunuz, 60 dönüme yakın bir karayolları arazisi var, onun içerisinden bir geçiş yolu izin belgesi alarak bizim ‘22 metrelik yol’ diye tabir ettiğimiz Mustafa Kemal Bulvarı’na sapan bir yol bağlantısı yapılarak sorunun bir nebzede olsa rahatlatılmaya çalışılacağından bahsedilmekte. Fakat ben bunun yeterli bir çözüm olacağını tahmin etmiyorum” İfadelerini kullandı.
“CAHİT GÜNDÜZ CADDESİ İMAR PLANLARINDA ARAÇ TRAFİĞİNE KAPALI”
Keski, sahil yolu olarak da bilinen Cahit Gündüz Caddesi’nde yaz aylarında yoğun bir trafik yaşandığını ve aslında bu caddenin imar planlarında araç trafiğine kapalı yaya yolu olarak planlı olduğunu belirtti ve şöyle devam etti:
“Trafik yoğunluğu bu kadar artmışken ve yaya sirkülasyonun bu kadar yoğun olduğu bir alanın imar planlarında yaya yolu olarak araç trafiğine kapalı olarak gözüken bir yolda siz trafiği daha da arttırıcı bir kullanım getirerek bu sorunların daha da artmasına sebep olacaksınız. Belki ileride bu yaya sirkülasyonu ve yoğun rekreaktif kullanımdan kaynaklanan araç trafiğini bölgeden uzaklaştırmak amacıyla imar planlarındaki kararı uygulayarak o bölgeyi araç trafiğine kapatılması bile gündeme gelebilir.”
“FETHİYE KÖRFEZİ’NDEKİ CANLILIĞI VE EKOSİSTEMİ BİTİRMEYE YÖNELİK ÇOK BÜYÜK BİR ADIMDIR”
Projenin bir diğer tehlikesinin de D11, D12, D13 drenaj tahliye kanallarının denize ulaştığı alanlarda, etkiyi azaltmak amacıyla kazıklı yöntemlerle istinat ve destekleme takip çalışmalarından kaynaklanacağını belirtti. Keski, bu türden bir çalışmanın bölgedeki flora ve faunayı olumsuz etkileyeceğini belirtti ve “Deniz suyunun doğal rengini bozacak, ışık geçirgenliği azalacak ve oksijen oranında büyük ölçüde azaltacaktır. Yani kısaca şunu söylemek istiyorum, Fethiye Körfezi’ndeki canlılığı ve ekosistemi bitirmeye yönelik çok büyük bir adımdır” dedi.
Bir diğer hususun ise Fethiye Körfezi’nin dibinin arkeolojik olarak incelenmemiş olması olarak ortaya koydu. Keski, gelgitlerden dolayı deniz suyunun çekildiği dönemlerde dahi Fethiye Körfezi’nde bazı tarihi kalıntıların görünür duruma geldiğini ve yapılması planlanan dip taramasının bu tür kalıntılara zarar vereceğini söyledi.
“PROJENİN GEVŞEK ZEMİNDE EN KÜÇÜK DEPREMLE BİLE HASAR ALMA İHTİMALİ ÇOK YÜKSEKTİR”
Ayrıca, Fethiye’nin birinci derece deprem bölgesi olduğunu hatırlatan Keski, gevşek zemin yapısının en küçük depremden zarar görebileceğine işaret etti. Projenin ekosisteme zararlarının yanında milyarlarca liralık bu yatırımın ekonomik olarak da devleti büyük aralara uğratabileceğini dile getirdi.
Keski bir diğer problemin ise Fethiye Körfezi’ndeki güvenlikle ilgili olduğunu belirtti. Keski, projenin bir yanında Letonya Tatil Köyü’nün bulunduğu Paçarız Burnu’nun olduğunu ve Kruvaziyer Limanı’nın 355 metre uzunluğundaki iskelesi ile Körfezin girişinin kapanacağını belirtti. Yaşanabilecek olumsuzlukları ise şöyle anlattı:
“Körfez içerisinde yaklaşık 15 tane küçüklü büyüklü iskele ve marina bulunmakta, hatta devam eden marina projeleri de bulunmakta. Şimdi Paçarız Burnu’yla Babataşı Mahallesi’ndeki Karayolları önünde yapılan üç yüz elli beş metre uzunluğundaki iskeleyi birleştirdiğimiz zaman Körfez’in dışında teknelerin güvenli bir şekilde, emniyetli bir şekilde seyir yapma ihtimalleri de kalmayacak. Günü birlik tur tekneleri olsun, balıkçı tekneleri olsun, sahil güvenliğin hücumbotları veya sahil güvenliğin gemileri olsun kuruz gemileri yanaştığı anda veya manevra yaptığı anda Körfezin giriş ve çıkışı tamamen duracak. Bu da özellikle küçük teknelerin veya tur teknelerinin, içinde çok fazla sayıda yolcu bulunan teknelerin güvenli bir şekilde Körfeze giriş ve çıkışlarını engelleyecektir. Güvenli bir seyir yapmalarının önüne geçecektir.”
“MADDİ HATA DÜZELTİLEBİLİR FAKAT DÜZELTİLEMEYECEK OLAN VE GERİ DÖNÜŞÜ MÜMKÜN OLMAYAN HASARLARIN ELE ALINMASI GEREKİYOR”
Keski, ÇED başvur dosyasındaki bir diğer problemin ise imar planlarında projenin kruvaziyer limanı olarak işaretlendiği yere ilişkin olduğunu belirtti. 1/50.000 ölçekli planda kruvaziyer limanının Yanıklar sahilinde işaretlendiğine, 1/1.000 ve 1/5.000 ölçekli planlarda ise projenin Babataşı Mahallesi’nde işaretlendiğine dikkat çekti.
Keski, “Zannediyorum bu maddi bir hata olduğu için tabii bunu düzelteceklerdir. Düzeltilemeyecek olan ve geri dönüşü mümkün olmayan hasarların bence ele alınması gerekiyor. Sonuç olarak şunu söyleyeyim, biz Fethiye kuruz limanının yapılmasına karşı değiliz. Sadece yer seçimine karşıyız. Yer seçiminin doğru olmadığına inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
“NE YAPMALI?”
Keski son olarak, Fethiye Körfezi’nde bir Kruvaziyer Limanı projesinden önce Çevre Şehircilik İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından başlatılan ve henüz tamamlanmamış olan Fethiye Göcek Özel Çevre Koruma Bölgesi Yönetim Planı’nın bir an önce tamamlanması gerektiğini belirtti. “Bu yönetim planı yürürlüğe girmeden bu tür kıyı yapılarının yapılmasına karar vermek hem mevzuatlara hem işleyişe aykırıdır” ifadelerini kullandı.
“GÜNCEL OLARAK TAŞIMA KAPASİTESİ RAPORLARI HAZIRLANMADAN BU TÜR YATIRIMLARIN YAPILMASI YANLIŞTIR”
Keski, yapılması gereken bir başka şeyin de taşıma kapasitesi raporlarının hazırlanması olduğunu söyledi. Fethiye Körfezi’ne ilişkin daha önce Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) ve Gazi Üniversitesi tarafında hazırlanan taşıma kapasitesi raporlarının olduğunu belirten Keski, bu raporlarda Körfezin 1650 yat kapasitesi olduğunun öngörüldüğünü söyledi ve şöyle devam etti:
“Şimdi bakıyoruz turizmin yoğun olduğu yaz aylarında Fethiye’de demirleyen yat sayısı 3 binin üzerinde. Yani üniversitelerin yapmış olduğu taşıma kapasitesi raporunun çok çok üstünde bir tekne şu anda zaten Körfezde demirliyor. Dolayısıyla bizim güncel olarak taşıma kapasitesi raporları hazırlanmadan bu tür yatırımların yapılması yanlıştır.”
Keski, taşıma kapasitesi raporlarını ise yalnızca tekne sayısı açısından değil, Fethiye Körfezi’nin ekosistem taşıma kapasitesi ve kruvaziyer limanının sosyal, ekonomik boyutlarının ele alınması gerektiğini söyledi.
Karayolları önünde planlanan projenin yerinin ve yapım yönteminin iptal edilerek ÇED sürecinin sonlandırılmasını talep ettiklerini dile getirdi.
PROJE NEREYE YAPILMALI?
Projenin yerine yönelik eleştirilerinin ardından, Fethiye’de Kruvaziyer Limanı Projesi’nin nereye yapılabileceği sorusuna ise Keski şöyle yanıt verdi:
“Yine ben plandan örnek vereceğim. Bizim birinci alt bölge dediğimiz ya da 7A alt bölgesi olarak tanımladığımız, teknik tabirle 1/50.000 ölçekli Bütünleşik Kıyı Alanları Planı’nda Dalaman Havaalanı’nda Ölüdeniz’e kadar olan bölgedir ve 1/50.000 ölçekli planda 7A alanı olarak tanımlanan bu alan içerisinde bir adet kruvaziyer limanı projesi öngörülmüş durumda. Fakat bunun nerede yer alacağına ilişkin yapılmış bir çalışma yok.”
Böyle bir projenin kriterleri olduğunu belirten Keski, kruvaziyer limanının dere ağızlarında olmaması, topografi açısından ve deniz derinliği açısından uygun alanın seçilmesi, alüvyonel taşınımların olmaması gibi faktörlerinin olduğunu söyledi.
Bakanlığın ise bu faktörlere uygun bir yerin olması halinde Dalaman Havalimanı ve Ölüdeniz arasındaki bölgede bu işaretlemeyi yapacağını fakat işaretlemediğini söyledi.
“Kruvaziyer limanını biz şurada yapalım şeklinde bir tahminde bulunsam bu gerçekçi olmayacak, bilimsel de olmayacak” diyen Keski, bahsettiği çalışmaların yapıldığı durumda da kruvaziyer limanı için belirtilen bölgede uygun bir yerin bulunamama ihtimalini mevcut olduğunu belirtti.