Muğla’nın Fethiye ilçesinde, Katilimi Tanıyorum kitabının yazarı Gazeteci Sinem Nazlı Demir’in konuşmacı olduğu söyleşide medyanın eril dili ele alınarak hak odaklı gazetecilik açısından haber dilinin nasıl olması gerektiği değerlendirildi.
Haber: Hülya Çetinkaya – Burak Necip Başar
Fethiye Kent Konseyi Kadın Meclisi tarafından, 16 Mart’ta Fethiye Belediyesi Özer Olgun Kültür Merkezi’nde, Gazeteci ve Yazar Sinem Nazlı Demir’in konuşmacı olduğu, “Kadın Cinayetlerinde Eril Medyanın Dili” başlıklı söyleşi düzenlendi.
Demir, medyanın eril dilinin şiddeti neden ürettiğini, buna karşı hak odaklı gazeteciliğin nasıl bir konum aldığını anlattı.
Geride kalanların unutulma hakkına vurgu yapan Demir, erkekler tarafından öldürülen kadınların çocuklarının fotoğraflarının yayınlanmasının çocuğu da etiketlediğine dikkat çekti. Diğer yandan, cinayetlerin “kıskançlık cinayeti” gibi sıfatlaştırılarak verilmesinin, cinayetle ilgilisi olmayan ayrıntıların haberde yer almasının mağdur suçlayıcılığa veya failin savunmasının güçlendirilmesine neden olduğunu dile getirdi.
Haberlerin gereksiz ayrıntılarla magazin haberi gibi verilmesinin ise bir kadının katledildiği gerçeğinden uzaklaşılmasına neden olduğunun altını çizdi.
Kadın cinayetindeki “için, diye” gibi ifadelerin ise cinayete sebep bulma işlevi taşıdığını dile getirdi. Bu durumun ise kadın cinayeti davalarında haksız tahrik indirimlerine yol açtığını vurguladı.
Daha sonra ise Demir’in dinleyicilere dağıttığı bazı haberlerle, şiddet dilini yeniden üretmeden haberin nasıl yazılabileceği konusunda çalışma yapıldı.
Söyleşi, soru-cevap bölümünün ardından sona erdi. Söyleşinin ardından Demir, “Katilimi Tanıyorum” isimli kitabını imzaladı.
Söyleşi öncesinde ise Demir Gündem Fethiye’nin sorularını yanıtladı ve kitabı hakkında şunları söyledi:
“29 kadının hayat hikayesini anlatıyor kitabım. 19’u ile kendim doğrudan görüştüm. Şiddet mağduru, istismara maruz bırakılmış kadınlarla görüştüm ve öldürülmeye teşebbüs edilmiş kadınlarla görüştüm. 10 hikaye de katledilmiş kadınların aileleriyle görüşerek yazıldı. Aynı zamanda kitapta uzmanlar da var. ‘Engelli Kadın Olmak’ bölümünde sadece özneler değil, sonrasında bir uzman da konuşuyor. Kitap dört yıllık bir çalışmanın sonucu. Bazı yerlerde maalesef ki bazı ayrıntıları çıkarmak zorunda kaldığımız bir kitap. Kamuoyunun çok da tetiklenmemesi için. İlk başta 320 olarak açıklanan sayfa sayısı şu an 220 oldu. Kitap böyle dört yıllık birebir görüşmelerin sonucu.”
Medyanın güncel durumunu değerlendiren Demir, kadın cinayeti haberlerindeki kelime seçiminden kullanılan haber görsellerine kadar medyada çoğunlukla eril bir dilin var olduğuna vurgu yaptı. Erkek şiddeti, istismar ve cinayet davalarında bu eril dilin yansımalarını görüldüğünü belirten Demir, “Şu an Türkiye’de çok fazla yolumuz var kadınların lehine bir basınla karşılaşmamıza ama mücadelemize devam edeceğiz” dedi.
“DEĞİL ŞİDDET VE CİNAYET VAKASINDA, BİZ HEM GERİDE KALANLARI HEM DE KADININ HAKLARINI DÜŞÜNMEYEN MANŞETLER GÖRÜYORUZ”
Eril dilin kaynağının ne olduğu, haberi yazanların erkek veya kadın olmasının bu dile etkisinin olup olmadığına ilişkin soruya ise Demir, haberi yazanlardan çok karar vericilere dikkat çekerek yanıt verdi.
Medyada üst basamaklarda kadın figürlere çok fazla rastlanmadığına, rastlansa da eril dile alışıldığına değinen Demir, “Dolayısıyla değil şiddet ve cinayet vakası olduğunda, doğrudan atılan manşetlerde biz hem geride kalanların hem kadının haklarını düşünmeyen manşetler görüyoruz” dedi.
Bu durumun en önemli sebebinin ise okunmaya, hızlı tüketilmeye yönelik şekilde bir haber dilinin geliştirilmesi olduğunu söyledi.
“FAİLLERİ CESARETLENDİREN, YOL GÖSTEREN HABERLERDEN KAÇINILMALI”
Basının eril dilinin cezasızlık üzerindeki etkilerinin neler olduğuna dair soruya ise Demir şöyle yanıt verdi:
“Bu bence iki yönlü bir soru çünkü iyi hal indirimi haberleri yaptığımızda bunun iki etkisi oluyor. Bir tanesi halkın tepkisini çekmek. Bazen gerçekten kamuoyunun çok üzerine düştüğü davalarda biz farklılaşan tavırlar görebiliyoruz hukukta ama bir diğeri de failleri cesaretlendiren haberler olabiliyor.”
Demir, sık verilen iyi hal, haksız tarik, ceza indirimi haberlerinin olası failleri cesaretlendirebileceğini dile getirdi.
Bu haberlerinde doğru haber verme yöntemine ilişkin ise şunları dile getirdi:
“Bu haberler verilmeli ama nasıl verildiği çok önemli ve gerçekten çok hassas bir şekilde davaların sonuçlarını kamuoyuna duyurmalıyız. Kadın cinayeti ve çocuk istismarı davalarında haberlerinde halkın tepkisini çekmeye çalışırken bazen yöntem de belirtebiliyoruz. Bazen failleri de katilleri de cesaretlendirebiliyoruz çünkü.”
Kadın Cinayetleri Durduracağız Platformu verilerine göre 2023 yılında kadınlar en çok evlerinde ve evli oldukları erkekler tarafından öldürüldü.
“CİNAYETLERİ SIFATLAŞTIRMAK, FAİLLERİ CANAVARLAŞTIRMAK VE AYNI ZAMANDA DA PLANLI İŞLENEN CİNAYETLERİ BİR ANLIKMIŞ GİBİ GÖSTERMEK ÇOK TEHLİKELİ SONUÇLARA VARABİLİYOR”
Kadın cinayeti haberlerindeki “bir anlık öfkeyle, cinnet getirdi” gibi ifadelerin yer almasının verilerle ne kadar uyumlu olduğuna dair ise Demir şu değerlendirmede bulundu:
“Medyanın en önemli sorunu peşin yargıya varması. O da üç kişiyi katleden bir faile ‘gözü döndü, cinnet getirdi’ gibi cümleler sarf etmeleri. Biz bunları sonra duruşmalarda faillerin yaptığı savunmalarda görüyoruz. Sonra bir bakıyorsunuz fail aslında cinayeti aylar öncesinden planlamış.”
Cinsel istismar haberlerinde kullanılan “sapkın, iğrenç” gibi ifadelere dair ise şunları söyledi:
“ ‘Böyle bir insan çok vahşi olmalı ki ancak bunu yapabilir’ deniliyor. Ama Türkiye’nin zaten suç oranlarına baktığınızda, zaten beden dokunulmazlığına karşı işlenen suçlara baktığımızda, artan kadın cinayetlerine baktığımızda ‘bu toplumda tek tükmüş, evet gerçekten çok kötü bir durum, çok kötü bir olay oldu ama çok az karşılaşıyoruz, nadir’ diyemeyeceğimiz bir aşamadayız biz şu an. O yüzden de cinayetleri sıfatlaştırmak, failleri canavarlaştırmak ve aynı zamanda da planlı işlenen cinayetleri bir anlıkmış gibi göstermek çok tehlikeli sonuçlara varabiliyor.”
“SADECE KENTİMİZE HAS OLMAYAN, ÜLKEMİZDEKİ YAŞANAN ŞİDDET, ŞİDDETİN BOYUTU VE BURADA MEDYANIN DİLİNİN BU SÜRECİ OLAN ETKİSİNİ PAYLAŞMAK İSTEDİK”
Gündem Fethiye’ye konuşan Fethiye Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Canan Bütün ise, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla etkinliklerine 5 Şubat’ta başladıklarını belirtti. Bu etkinliğin de kadına yönelik şiddetle mücadele komisyonu çalışmaları kapsamında düzenlemek istedikleri etkinliklerden biri olduğunu söyledi. Yürütme Kurulu ile fikir birliğine vardıktan sonra Fethiye Kent Konseyi Başkanı Gül Bahar Edik Kayhan’ın Selin Nazlı Demir’i kendilerine önerdiğini dile getirdi.
Kayhan, Gazeteci Sinem Nazlı Demir’in kadına yönelik şiddet ve medyanın eril dili konusunda uzun yıllardır çalışma yaptığını belirtti. Demir’i konuşmacı olarak davet etmelerine ilişkin ise şöyle konuştu:
“Türkiye’deki aslında sadece kentimize has olmayan, ülkemizdeki yaşanan şiddet, şiddetin boyutu ve burada medyanın dilinin bu süreci olan etkisini paylaşmak istedik. Onun için davetimizi kırmadılar Sinem Hanım’a da çok teşekkür ediyoruz.”