Muğla’nın Fethiye ilçesinde, Fethiye Emek Platformu’nun çağrısıyla toplanan yurttaşlar, Gezi Parkı Davası’nda verilen hapis cezası kararlarını protesto etti.
Muğla’nın Fethiye ilçesinde, Fethiye Emek Platformu’nun çağrısıyla Gezi Parkı Davası’nda verilen hapis cezası kararları protesto edildi. Basın açıklamasına; Veli Der Fethiye Temsilciliği, KESK, TTB, Tüm Emekli Sen, Fethiye Kadın Platformu, DİSK Emekli Sen, Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği, Pir Sultan Abdal Derneği, CHP, SOL Parti, TKP, EMEP, TİP, HDP ve çok sayıda yurttaş katıldı.
Fethiye Belediyesi Kültür Merkezi (FBKM) önünde gerçekleştirilen basın açıklamasını Fethiye Emek Platformu adına Eğitim Sen Fethiye Başkanı Ali Türk okudu.
“ARKADAŞLARIMIZ DA GEZİ KADAR AKTIR”
“Ülke tarihinin en onurlu, en haklı halk hareketlerindendir Gezi; onurumuzdur. Bu onuru paylaştığımız arkadaşlarımızın yanındayız” ifadeleriyle başlayan basın açıklamasında, “AKP iktidarı, iktidarını mutlaklaştırmak, ülkeyi daha büyük bir karanlığa sürüklemek, yağma ve talanı sürdürmek için yargı eliyle, ceza davalarıyla ülke tarihinin en haklı, en onurlu direnişlerinden biri olan, hemen tüm illerde milyonlarca yurttaşın katıldığı Gezi direnişini karalamak ve mahkum etmek istedi. İki kez beraat kararı verilmiş olmasına rağmen kararların bozulması ve yeniden açılan davanın bugün karara bağlanmasıyla Osman Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilirken, Mücella Yapıcı, Can Atalay, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi’ye 18’er yıl hapis cezası ve tutuklama kararı çıktı. Bu haklı ve onurlu direnişi paylaştığımız arkadaşlarımız için verilen kararlar hukuksuz ve dayanaksızdır. Bu hukuksuzluğu kabul etmiyoruz; arkadaşlarımız da Gezi kadar aktır, yanlarında olmaya devam edeceğiz” ifadeleri kullanıldı.
“KAMU KAYNAKLARINI BEŞLİ ÇETEYE PEŞKEŞ ÇEKEN POLİTİKALARA KARŞI EKOLOJİ MÜCADELESİYDİ GEZİ”
Açıklamada; Gezi eylemlerinin ekoloji, kadın ve emek mücadelelerinin sesi olduğu belirtilirken, “Doğanın, doğal kaynakların yağma ve talanına, ülkeyi betona boğan, kamu kaynaklarını beşli çeteye peşkeş çeken politikalara karşı ekoloji mücadelesiydi Gezi. Kamusal alanların, parkların yok edilmesine karşı kent hakkı mücadelesiydi Gezi. Güvencesizliğe, geleceksizliğe, işsizliğe itilen, sefalet ücretlerine, açlığa mahkum edilen, sömürülen, yarınları, umutları çalınan emekçilerin haklı öfkesiydi Gezi. Çalışırken ölmenin kader, fıtrat olmadığını haykırmanın, iş cinayetlerine karşı insanca çalışma koşullarını savunmanın mevzisi oldu Gezi. Sokaklarda özgür ve korkusuz dolaşmak isteyen, emeği görünmez kılınan, değersizleştirilen, ekonomik, fiziksel, cinsel, psikolojik her tür şiddete karşı yaşamına, emeğine, bedenine sahip çıkan kadınların isyanıydı Gezi. Hayatın her alanını iktidarın siyasal İslamcı ideolojisi doğrultusunda dizayn etme, dinselleştirme girişimlerine karşı yaşamı, laikliği savunmaktı Gezi. Etnik köken, inanç, cinsiyet, cinsel yönelim temelli her tür ayrımcılığa, nefret söylemine inat bir arada barış içinde yaşayabilmenin imkanıydı Gezi. Meclisler, forumlar aracılığıyla eşit özneler olmanın, kendimiz hakkındaki kararlara katılmanın, yurttaşlığın, eşit, özgür, dayanışmacı bir yaşamın deneyimlenmesiydi Gezi. Hayalleri çalınmak istenen, kendilerine vaat edilen tek şeyin işsizlik, sömürü, eşitsizlik olduğu, kendisi olmasına izin verilmeyen, tarikat ve cemaatlerin eline itilen gençlerin orantısız mizahı ve zekasıydı Gezi. Emekliliğinde insanca yaşamak isteyen emeklilerin tecrübesini, dayanışmasını kuşanıp saflara koşmasıydı Gezi” ifadelerine yer verildi.
“KARARIN SİYASİ BİR KİNLE VE TALİMATLA ALINDIĞINI BİLİYORUZ”
Gezi Parkı Davası’nda alınan kararın, siyasi bir gözdağı olduğu söylenen açıklamada, “Bugün uğrunda mücadele verdiğimiz her değerin AKP iktidarı tarafından yok edilmek istendiğini, bu kararın iktidarın kabusu haline gelen Gezi direnişine yönelik siyasi bir kinle ve talimatla alındığını biliyoruz. Ancak biliyoruz ki bu karar aynı zamanda demokrasi, eşitlik, özgürlük, laiklik, barış isteyen milyonlarca insana tam da seçim sathına girildiği bir dönemde verilen bir gözdağıdır aynı zamanda” denildi.
“GEZİ DİRENİŞİ KİMSENİN TALİMATIYLA OLMADI”
Gezi direnişinin herhangi bir talimatla olmadığı vurgulanan açıklamada, “Bir kez daha altını çiziyoruz; Gezi direnişi kimsenin talimatıyla olmadı; Gezi direnişi, emekten, eşitlikten, özgürlükten, laiklikten, barıştan, demokrasiden yana olanların bu tahayyülü deneyimlediği kendiliğinden bir halk hareketiydi” denildi.
“EŞİT VE ÖZGÜR BİR ÜLKEYİ KENDİ ELLERİMİZLE KURACAĞIZ”
Açıklamanın son bölümünde, “Gezi bizim için çocuk yaşta bizden koparılan Berkin’dir, Ethem’dir, Ahmet Atakan’dır, ara sokaklarda dövülerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz’dır. Abdullah Cömerttir, Hasan Ferit Gedik’tir, Mehmet Ayvalıtaş’tır, Medeni Yıldırım’dır. Onların katillerinin henüz yargılanmadığını unutmadık, unutmayacağız. Geziye sahip çıkmak bizim Gezi’de kaybettiklerimize de borcumuzdur. Gezi’de polislerin ve sivil faşistlerin şiddetiyle yaşamını yitiren tüm arkadaşlarımıza borcumuz bu karanlığa son vermek. Biz uğrunda mücadele ettiğimiz değerlerin, hayatımızın en anlamlı ve onurlu günleri olan Gezi direnişinin arkasındayız; arkadaşlarımızın yanındayız. Cemal Süreya’dan ödünç o dizelerle ‘Biz kırıldık, daha da kırılırız; kimse dokunamaz suçsuzluğumuza.’ Gezi, yepyeni bir hayatı filizlendirmek için kutup yıldızımız olmaya devam edecek; eşit ve özgür bir ülkeyi kendi ellerimizle kuracağız” ifadeleri kullanıldı.
Açıklama sonrası, Gezi Parkı eylemlerinde hayatını kaybedenler anıldı ve sloganlar atıldı.