Muğla’nın Fethiye ilçesinde dün (6 Mayıs) Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın idamının 53’üncü yıl dönümünde yurttaşlar bir araya geldi. CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal’da yapılan basın açıklamasına katıldı. Tanal, “53 yıl önceki bu zihniyet neyse 2025 yılında da aynı şekilde. Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet” dedi.
Muğla’nın Fethiye ilçesinde bulunan Özer Olgun Kültür Merkezi’nde yurttaşlar; Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın idamının 53’üncü yıl dönümünde dün (6 Mayıs) bir araya geldi ve basın açıklaması yapıldı.
Açıklamaya, Cumhuriyet Halk Patisi (CHP) Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal’da katıldı.
Açıklamada, “Denizler, devrim tarihimizin kilometre taşıdır ve düzene karşı devrim çağrısıdır. Onlar, tarihsel önemde devrimci bir çıkışın temsilcisi ve geri ideolojilerin karşısında devrimci bir simgedirler” denildi.
Bir genci değil; bir ideali, bir başkaldırıyı, devrimci cesareti ve kararlılığı anmak için toplandıklarının belirtildiği açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:
“Deniz, Yusuf, Hüseyin’in katledildiği gün olan 6 Mayıs, sadece bu üç devrimcinin anıldığı bir gün olmanın ötesine geçerek devrimci mücadele içinde katledilen tüm devrimcileri anmanın ve mücadelenin bütün olarak muhasebesinin yapıldığı bir gündür.”
“DENİZLER, SADECE TÜRKİYE’DEKİ ADALETSİZLİĞE KARŞI DEĞİL, DÜNYANIN NERESİNDE BİR ZULÜM VARSA ONA KARŞI DURDU”
Açıklamada, 6 Mayıs anmalarının; herhangi bir anma gününden fazla öneme sahip olduğu ifade edilerek şunlar söylendi:
“Denizler, sadece Türkiye’deki adaletsizliğe karşı değil, dünyanın neresinde bir zulüm varsa ona karşı durdu. Henüz yirmili yaşlarında, emperyalizme direnen Filistin halkının yanında savaştılar. Zulüm her yerde aynıydı, direnmek de devrimci olmanın gereğidir.”
1968’de Amerikan 6. Filo’sunun, İstanbul limanına demir attığı hatırlatılarak “O ve arkadaşları, üniformalı işgale karşı göğsünü siper etti” denildi.
Açıklamanın devamında, şu ifadelere yer verildi:
“ABD askerleri Dolmabahçe kıyılarına ayak bastığında, onların karşısında ‘Bu memleket bizim’ diye haykıran gençler vardı. O gençlerin önünde de Deniz duruyordu. Amerikan askerlerini denize dökmek onun gözünde bir halkın iradesini savunmaktı.”
Açıklamada, 50 yıldan fazladır her 6 Mayıs’ta; Gezmiş, İnan, Aslan ve devrimci mücadele içinde hayatını kaybetmiş devrimcilerin; artık milyonlarca işçinin, emekçinin de arasında olduğu belirtilerek şu ifadeler kullanıldı:
“Denizler yaşadıkları dönemde, başta eğitim olmak üzere kendi hayatlarında yaşadıkları gündelik sorunların çözülmesi için gençliğin kendi mücadele örgütlerini kurdular. Bunu aynı zamanda emekçilerin yanında saf tutarak, insanca yaşanacak bir geleceği kazanmanın yolunun işçi grevlerinin, köylü mücadelelerinin parçası olmaktan geçtiğini bildiler.“
“YOLDAŞLARIMIZI UNUTMADIK, UNUTTURMAYACAĞIZ”
Bu olaydan devralacakları en büyük mirasın, eşit ve özgür bir dünyayı kurma mücadelesindeki kararlılık olduğunun vurgulandığı açıklamada, şunlar söylendi:
“Onların sosyalizm mücadelesi bugün Türkiye gençliğinin gelecek mücadelesinin kendisidir. Denizler, özlem duydukları gelecek için örgütlü olmanın bilinciyle hareket ettiler. Cesaretleri, azimleri ve kararlılıkları sürüklenmeye çalıştığımız karanlıktan kurtuluşumuza ışık tutuyor. Denizleri anmak, umutsuzluğa kapılmadan, hiçbir koşula baş eğmeden devrim ve sosyalizm mücadelesine sahip çıkmaktan geçer.”
Gezmiş, İnan ve Aslan’ı anarken sadece geçmişe bakmadıkları belirtilen açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:
“Onlar devrime olan inanç ve bağlılıklarıyla, cesaretleriyle hâlâ aramızdalar ve bizlere yol gösteriyorlar. Darağacına yürürken dahi geri adım atmayan o devrimci yürekler, bize işçi sınıfının kurtuluş davasında yol gösteriyor.”
Açıklamanın sonunda ise şu ifadelere yer verildi:
“Yoldaşlarımızı unutmadık, unutturmayacağız. Onlar, bu halkın yüreğinde yaşıyorlar. İşçi direnişlerinde yaşıyorlar. Gençliğin devrimci mücadelesinde yaşıyorlar. Yaşasın tam bağımsız Türkiye. Denizlere sözümüz, devrim olacak.”
“HALK UYANMASIN DİYE O DÖNEM MAALESEF TERÖRİST İLAN ETTİLER”
Gezmiş, İnan ve Aslan’ın idam edilme sebepleri hakkında konuşma yapan Tanal, şunları söyledi:
“’Tam bağımsız Türkiye’ dedikleri için, ücretsiz eğitim istedikleri için, toprak reformunu istedikleri için, insanların; insan onuruna yaraşır bir şekilde yaşamasını istedikleri için, özgürlükleri istedikleri için, emekçinin sömürülmemesini talep ettikleri için; halk uyanmasın diye o dönem maalesef terörist ilan ettiler.”
Tanal, 1972 yıllarındaki ve önceki koşulların hukuku neyse 2025 yılında da aynı hukukun yaşandığına dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:
“Yine basın üzerinde baskı vardı. Yine öğrenciler üzerinde baskı vardı. Yine düşünce ve ifade özgürlüğü baskı altındaydı. Yine otoriter rejimin uygulamaları vardı. Yine insanlara sorgusuz, sualsiz düşmanca hukuk uygulanıyordu.”
O gün adil yargılamanın olmadığını vurgulayan Tanal, bugün de adil yargılamanın olmadığının altını çizerek şunları “O gün düşman ceza hukuku vardı, bugün de aynen düşman ceza hukuku var” dedi.
“BU CEZA HUKUKİ BİR CEZA DEĞİL, BU CEZA BİR İNTİKAMDIR”
Gezmiş, İnan ve Aslan’ın, Anayasa’yı ilga etmek ve hükümeti ortadan kaldırmak suçundan idam edildiğini söyleyen Tanal, şu ifadeleri kullandı:
“Bu üç gencin tankı mı vardı ki bu devlet ortadan kalksın. Bu üç gencin topu mu vardı ki bu devlet ortada kalsın. Bu üç gencin neyi vardı ki Anayasa’yı ilga edebilsin. Biz buna ceza hukukunda araç gereç yetersizse işlenmez suç deriz. İşlenmez, işlenemeyecek olan bir suça; işlenmiş gibi bir ceza verdiler. Bu ceza tamamen siyasi bir cezadır. Bu ceza hukuki bir ceza değil, bu ceza bir intikamdır.”
O dönem Adnan Menderes’in de idam edilmesine karşı çıktıklarını dile getiren Tanal, “Üçe karşılık üç dediler. Bunun adı intikam değil de nedir?” dedi.
O dönemde Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan hayatta olsaydı yaşanacaklarla ilgili Tanal, şunları söyledi:
“Türkiye bugünkü pozisyonda olmazdı, daha ileride olurdu. Demokrasimiz daha yerleşmiş olurdu. Hukuk devleti daha yerleşmiş olurdu, özgürlükler daha yerleşmiş olurdu. Gelinen noktada maalesef eğer siyasi iktidar gibi düşünmüyorsanız bu ülkede terörist oluyorsunuz, vatan haini oluyorsunuz.”
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının bir örnek olduğuna dikkat çeken Tanal, şu ifadeleri kullandı:
“53 yıl önceki bu zihniyet neyse 2025 yılında da aynı şekilde. Onun için son söz şunu söylüyoruz, kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet.”
“TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE DEMEK BU ÜLKEDE SUÇ MU”
Tanal, basın açıklamasının ardından Gündem Fethiye’ye konuştu ve İzmir’den geldiğini, Ankara’ya geçerken Fethiye’deki evini havalandırmak için Fethiye’ye geldiğini açıkladı.
Dünyada yatı, katı ve teknesi olmadığının altını çizen Tanal, “Ben 2+1 mütevazi, 70 metrekare bir dairede yaşayan arkadaşınızım. Evimin adresi hemen şu yan taraf. Teröristlerden vesaire biz korkmuyoruz. Adresi net bir vaziyette veriyoruz” dedi.
Tanal, 6 Mayıs 1972 tarihinin dünya siyasi tarihi açısında önemli olduğuna dikkat çekerek kendisinin 40 yıllık hukukçu olduğunu ve Türk Ceza Kanunu’nda bir kişinin eylemi yaparken o eylemi gerçekleştirebilmek için yeterince askeri güce sahip olması gerektiğini vurguladı.
O dönemde Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın isteklerini hâlâ istediklerini belirten Tanal, “Biz hâlen tam bağımsız Türkiye diyoruz. Tam bağımsız Türkiye demek bu ülkede suç mu” dedi.
Türkiye’de tam anlamıyla hukuk alanında demokrasi ve adaletin yerleşmediğini dile getiren Tanal, şunları söyledi:
“Deniz Gezmişlerin bu ülkede tam bağımsız Türkiye demeleri, sendikalaşma özgürlüğü istemeleri, Toprak reformunu istemeleri, temel hak ve özgürlükleri istemeleri eğer suçsa biz bu suçu işlemeye devam edeceğiz. Bu suçu işleyeceğiz.”
Tanal, sözlerini şu şekilde tamamladı:
“Tam bağımsız Türkiye demek ülkenin kurucu lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün göstermiş olduğu şiarı ve yoludur. Tam bağımsız Türkiye isteyeceğiz.”
