Muğla’nın Fethiye ilçesine bağlı Yeşilüzümlü Mahallesi’nde, Eti Elektrometalurji A.Ş’nin krom ocağı projesi için “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Gerekli Değildir” kararına karşı yurttaşlar mücadele başlattı. Gündem Fethiye’ye konuşan Dağ Taş Aş Bizim Platformu gönüllülerinden Mimar Zeynep Ebru Aksoy, bölge halkının tarım, arıcılık ve kültür turizminden yararlanarak geçimini sağladığına vurgu yaparak bölgenin doğal, kültürel değerlerini tehdit eden proje için ÇED raporu hazırlanması gerektiğini söyledi.
Haber: Hülya Çetinkaya – Burak Necip Başar
Muğla’nın Fethiye ilçesine bağlı Yeşilüzümlü Mahallesi’nde yapılması planlanan Krom Konsantre Tesisi projesi için, Eti Elektrometalurji A.Ş tarafından Muğla Valiliği’ne Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) sürecinin başlatılması için başvuruldu ve 4 Mart 2022 tarihinde başvuru onaylandı.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na sunulan Proje Tanıtım Dosyası ise Muğla Valiliği tarafında uygun bulunarak projeye 3 Ağustos 2022 tarihinde “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararı verildi.
Proje kapsamında, ruhsat alanında ve şirketin bu alandaki krom ocaklarında üretilen krom cevherinin kırma-eleme yöntemi ile zenginleştirilmesi planlanıyor.
Projenin amacı ise şöyle belirtildi: “Mevcut haliyle sanayi de kullanım imkanı bulunmayan Krom cevherinin işlenerek konsantre hale getirilmesidir. Üretilen konsantre krom, firmanın Antalya merkezde kendi bünyesinde kurulu bulunan ferrokrom tesislerinde işlenecektir.”
FETHİYE’NİN SEKİZDE BİRİ BÜYÜKLÜĞÜNDEKİ ALANDA MADEN İŞLETME RUHSATI 30 YILLIĞINA ŞİRKETE VERİLDİ
Fethiye’nin yüzölçümü 875 kilometrekare, yani 87 bin 500 hektar. Şirkete verilen maden ruhsatı bölgesinin büyüklüğü ise 11 bin 239 hektar. Bu büyüklük Fethiye’nin yaklaşık olarak sekizde birine denk geliyor.
Proje Tanıtım Dosyası’nda Maden İşleri Genel Müdürlüğü tarafından 15 Mayıs 2017 tarihinde verilen işletme ruhsatının süresinin 15 Mayıs 2047, yani 30 yıl olduğu belirtildi. Ruhsat sahası içindeki ÇED alnının büyüklüğü ise 9,85 hektar.
ÇED ALANINDA 10 BİN AĞAÇ KESİLECEK
Proje tanıtım dosyasına göre, ÇED sahasının tamamı devletin hüküm ve tasarrufu altında olan ve orman sayılan alanlardan oluşuyor. Bölgede ise kızılçam ormanları hakim.
Proje anıtım dosyasında projenin hayata geçirilebilmesi için yaklaşık olarak 10 bin ağacın kesileceği belirtildi.
BÖLGE HALKI PROJEYE KARŞI HUKUKİ SÜREÇ BAŞLATTI
Yeşilüzümlü ve çevresinde yaşayan yurttaşlar, pek çok açıdan bölgeye zarar vereceğini düşündükleri projeye karşı Dağ Taş Aş Bizim Platformu etrafında bir araya gelerek mücadele başlattı. Yurttaşlar, eksik olarak hazırlandığını söyledikleri proje tanırım dosyası üzerinden verilen “ÇED gerekli değildir” kararını yargıya taşıdı.
Bölgede yapılan bilirkişi keşfinin ardından hazırlanan rapor da projenin vereceği zararı ortaya koydu.
“YEŞİLÜZÜMLÜ KÜLTÜR, DOĞA, EKOLOJİ MERAKLISI İNSANLARIN GELİP YERLEŞTİĞİ HEM DE HAVASININ GÜZELLİĞİYLE BİLİNEN BİR BÖLGE”
Gündem Fethiye Yeşilüzümlü halkı ile neden projeye karşı olduklarını konuştu ve bir röportaj serisi hazırladı.
Röportajların tamamına ulaşmak için buraya tıklayın.
Serinin ilk röportajında “Bizim arayışımız, derdimiz ne onu anlatmak istiyorum” diyerek söze başlayan Yeşilüzümlü sakini Mimar Zeynep Ebru Aksoy, projeyi değerlendirdi.
Aysoy, Üzümlü olarak da bilinen Yeşilüzümlü Mahallesi’nin Fethiye’de kültür turizmi ve tarih turizmi bakımından Kayaköy Mahallesi ile iki önemli bölgeden biri olduğuna değindi.
Yeşilüzümlü’nün çevresindeki köyler ile düşünülmesi gerektiğini belirten Aksoy, bölgeyi şöyle tarif etti: “Bir bütün havza burası. Bir büyük hinterlant. İncirköy, Nif, arkada Söğütlü, Kızılbel bu köylerle bir bütünlük arz ediyor ve Fethiye’den farklı rotalar arayan hem kültür, doğa, ekoloji meraklısı insanların gelip yerleştiği hem de havasının güzelliğiyle bilinen bir bölge, hava kalitesiyle bilinen bir bölge.” Kendisinin de bu yüzden Yeşilüzümlü’ye yerleştiğini ifade etti.
“ÜZÜMLÜ’DEN GÖKÇEOVACIK’A KADAR ÇOK BÜYÜK BİR ALANDA DÖRDÜNCÜ SINIF MADEN İŞLEME RUHSATI VERİLMİŞ ETİ MADEN’E”
Bölgede yapılmak isten Krom Konsantre tesisinin 9,85 hektardan oluşmasına karşın, maden işletme ruhsat alanının 11 bin 239 hektar olmasına vurgu yapan Aksoy, alanın büyüklüğünü daha iyi anlatmak için şu ifadeleri kullandı:
“Bu Üzümlü’den, şu anda bulunduğumuz bölgeden Avcı Kulübesi altı diye bilinen mevkiden kuzeye doğru Gökçeovacık’a kadar bütün doğudan Fetiye Körfezi’ne inen su kaynaklarının bulunduğu Yanıklar Deresi’nin bulunduğu tepe noktalarını kapsayan çok büyük bir alanda dördüncü sınıf maden işleme ruhsatı verilmiş Eti Maden’e.”
Ruhsat sahası içinde Eti Korom’a ait ikisi faaliyette, ikisi de faaliyete geçmek üzere dört maden ocağının bulunduğuna işaret eden Aksoy, bu madenlerden pasaların, yani yerinde zenginleştirilemeyen kromun kamyonlarla toprak olarak, pasa olarak Yeşilüzümlü’ye taşıyacağını söyledi.
Proje tanıtım dosyasında da konu ile ilgili şu ifadeler yer alıyor: “Faaliyeti planlanan tesiste işlenecek maden şirketimiz Eti Elektrometalurji A.Ş’ye ait olan ruhsat sahası içerisinde işletilmekte olan Suluocak Krom Ocağı, Sazlı Krom Ocağından ve hazırlık aşamasında olan Gökyar Krom Ocağı, Yemişli Krom Ocağı olmak üzere dört ocaktan temin edilecektir.”
Aksoy planlanan işleme dair de şu bilgileri verdi: “Pasa nedir? Dağı oymuşsunuz, delmişsiniz içini kromunu çıkartmışsınız yerinde zenginleştiremediğiniz veya yerinde ayırt edemediğiniz, eleyemediğiniz kromu bir konsantre tesisine gönderiyorsunuz ve orada yoğunlaştırarak kıymetli malzemeyi alıyor, Kepez’de Antalya’daki fabrikalarına gönderiyorlar. Kalanı da burada kalıyor. Böyle çok büyük bir proje”
ÇED Yönetmeliği’ne göre, “ÇED Raporu” hazırlanması gereken projeler ile “Proje Tanıtım Dosyası” hazırlanması gereken projeler ayrılıyor. Buna göre, ÇED Yönetmeliği’nin Ek-1 listesinde yer alan projelerin ÇED Raporu hazırlaması zorunluyken EK-2 listesinde yer alan projeler yalnızca Proje Tanıtım Dosyası hazırlar ve valilikler tarafından “ÇED gerekli değildir” kararı verilebilir.
Yönetmeliğe göre bir maden projesinin alanı 25 hektardan fazla olduğunda, bu projeye ÇED gerekli değildir kararı verilemez ve ÇED süreci işletilir. Madde, şirketlerin ÇED süreçlerine tabi olmamak için geniş ruhsat sahalarında 25 hektarın altında birden fazla proje tasarlayabilmeye imkan tanıması nedeniyle eleştiriliyor.
Ekoloji Kolektifi Derneği’nin hazırladığı ve bu ÇED süreçlerin daha anlaşılır hale getirmeyi amaçlayan Yurttaşlar İçin ÇED Süreci Takip Rehberi’ne ulaşmak için buraya tıklayın.
“BU PROJE ÇEVRE ETKİ DEĞERLENDİRMESİ GEREKTİRİR”
Projenin her şeyden önce çevresel etki değerlendirmesi gerektiğini belirten Aksoy, Çevre Şehircilik İklim Değişikliği Bakanlığı’nı bilinçli hareket etmeye davet etti.
ÇED gerekli değildir kararına açtıkları dava kapsamında hazırlanan bilirkişi raporuna da değinen Aksoy, “Haziran 2023’te bilirkişi ziyareti oldu. Bilirkişi raporunda da çok güzel önemli maddeler var ama bilirkişi raporunun da ötesinde kapsanmamış o kadar çok teknik konu var ki” ifadelerini kullandı.
Projede bu haliyle kamu yararı bulunmadığını belirterek, “Buradaki köylülerin çoğu tarımdan, arıcılıktan, kültür turizminden alternatif turizmden yararlanıyor, besleniyor. Biz neden bindiğimiz dalı kesiyoruz, neden bildiğimiz değerleri daha iyiye götürmek varken hepsini sıyırıp, kaldırıp bir tek imalatçı, bir tek sermayenin peşine bunları servis ediyoruz?” diye sordu.
Aksoy, Çevresel etki değerlendirmesinin yapılmasını istediklerini vurgulayarak “Elbette yatırım yapalım, yatırım yapılsın ama bir yapılan yatırım diğer bütün çeşitleri ortadan kaldırıyorsa, oradaki hayatı ortadan kaldırıyorsa, suları kirletiyorsa hiç hesaplanamayacak ölçüde zarar veriyorsa bunu neden yapalım, neden bu kadar aceleye getirelim? Gelin değerlendirmeler yapılsın. Bu iş böyle kapatılmasın. Bizim tek isteğimiz bu” dedi.
“NEDEN YOK EDEREK KALKINMAYA ÇALIŞIYORUZ?”
Aksoy bölgedeki Muğla arısının gen olarak ayrıldığını, dünya çapında bilinen bir gen haline geldiğini, Muğla Arıcılar Birliği’nin operasyonlarıyla bitkilerin dikilerek koruma alanı ilan edildiğini hatırlattı.
Devletin farklı kurumları tarafından arıların korunması amacıyla yatırımların yapıldığına dikkat çekti ve “Neden bir taraftan orada harcadığımızı burada kaybediyoruz?” diye sordu.
Turizm yönünden de arayışın devam ettiğini belirten Aksoy, kitle turizminin koronavirüs pandemisi sonrasında bittiğini ve Yeşilüzümlü’nün bu anlamda tarımla uyumlu agroturizm için örnek teşkil ettiğini söyledi.
Ayrıca, Yeşülüzümlü’nün Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) tarafından “Dünyanın en iyi Turizm Köyü” projesi kapsamında aday gösterildiğini hatırlattı ve şöyle konuştu:
“Üzümlü’yü ve havzasını bu yönde geliştirmek varken neden sıyırıyoruz, neden bozuyoruz, neden yok ederek kalkınmaya çalışıyoruz?”
“BURADA BİR KALKINMA PLANI YAPILACAKSA, HALKLA YAPILMASI GEREKTİĞİNİ VE KAMU YARARINA YAPILMASI GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ”
Aksoy son olarak yetkilileri çevresel etki değerlendirmenin gerekli olmadığına ilişkin karardan vazgeçmeye davet etti ve şöyle yetkililere şöyle seslendi:
“Burada bir kalkınma planı yapılacaksa, halkla bunun yapılması gerektiğini ve kamu yararına yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Buradaki kalkınma bir maden şirketinin yararına olmamalı diye düşünüyoruz.”