Fethiye Yerel Tohumlar Derneği Başkanı Ebru Oğuzhan Yeter Gündem Fethiye’ye dernek faaliyetleri hakkında bilgi vererek, yerel tohum üretiminin yanı sıra haya geçirmek için hazırlandıkları projelerden bahsetti.
Muğla’nın Fethiye ilçesine bağlı Yeşilüzümlü Mahallesi’nde gerçekleştirilen 12. Dastar ve Kuzugöbeği Mantar Festivali’nde Gündem Fethiye ekibi, Fethiye Yerel Tohumlar Derneği’nin standı ziyaret etti.
Gündem Fethiye’nin sorularını yanıtlayan dernek Başkanı Ebru Oğuzhan Yeter, amaçlarının sadece yerel tohumları toplamak değil, yerel tohum ürünlerine katma değer kazandıracak yöntemleri geliştirmek olduğunu ifade etti.
“AMACIMIZ KÖYLÜNÜN YEREL TOHUM KONUSUNDA BİLİNÇLENMESİNİ SAĞLAMAK”
Derneklerinin üç yıl önce koronavirüs pandemisi başlamadan önce kurulduğunu ifade eden Yeter, salgından herkes gibi evlerinden çalışmaya başladıklarını şu şekilde anlattı: “Faaliyetlerimizi biz kendi evimizde bahçemizde ektiğimiz tohumların fidelerini dağıtarak, oradan tohum temin ederek takas yaparak bir çalışma başlattık. Üç yılı böyle tamamladıktan sonra da derneğimiz için bir yer arayışı içerisindeydik. Fethiye’nin merkezinde bulamadık maalesef çünkü kiralar çok yüksekti. Sonra bir gün çalışmalarımızın aslında köy köylü, toprak, tohum fide olduğunu düşünerek ‘neden biz Fethiye’de yer arıyoruz’ dedik ve İncirköy’de bir yer tutmaya karar verdik. Çok da doğru bir karar verdiğimizi düşünüyoruz. Şu anda İncirköy’de yerimizi tuttuk, çalışmalarımızı yürütüyoruz.”
Yeter amaçlarının sadece tohum elde etmek olmadığını ise şu şeklide anlattı: “Amacımız sadece yerel tohumları toplamak onları dağıtmak ekmek yaşatmak değil. Aynı zamanda köyde yerel tohum üreticilerini artırmak. Köylünün bu konuda bilinçlenmesini sağlamak. Yerel tohum tek başına yetmiyor çünkü yerel tohum ürünlerine katma değer kazandıracak üreticiler bulmak gerekiyor.”
“GÜVENLİ GIDANIN HERKESİN HAKKI OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUZ”
Dernek bünyesinde iki üreticinin bulunduğunu kaydeden Yeter, stantlarındaki ürünlerinin de kendi ürettikleri tohumlardan elde edildiğini açıkladı: “Burada gördüğünüz makarna, sirke, reçel çeşitleri ve daha birçok ürün var. Bunlar tamamen yerel tohum ürünlerinden üretilen gıdalarından. Biz çünkü güvenli gıdanın herkesin hakkı olduğunu düşünüyoruz.
Elimizde bizim ürün listemiz var. Bizden ürün listemizin dışında bir ürün istendiğinde bilmediğimiz bir yerden alıp o ürünü göndermiyoruz. Buna çok dikkat ediyoruz çünkü insanlar ancak sağlık problemi yaşadıklarında ya da evinde bir hasta, hamile, bebek, yaşlı varsa ancak o zaman zehirsiz gıda arayışına ya da temiz güvenli gıda arayışına giriyorlar. Biz de bunu çok önemsiyoruz.”
“ATATÜRK ORMAN ÇİFTLİĞİ VE KÖY ENSTİTÜLERİ DÜŞÜNCESİNİ ÖRNEK ALARAK BİR ÇALIŞMA YÜRÜTÜYORUZ”
Yeter köydeki çalışmalarını ise şu şekilde anlattı: “Çok gururla söylüyorum ki biz köyde Köy Enstitüleri dönemindeki programı uygulamaya çalışıyoruz. Onların yaptığı çalışmanın aynısını tabii ki bu şartlarda yapmamız mümkün değil çünkü biz hiçbir yerden destek almıyoruz, hiçbir yerden destek göremedik, istediğimiz yerlerden destekleri alamadık yerel bazda. Zaten dernek olarak tüzüğümüzde de işli. Avrupa Birliği’nden yurt dışından veya başka bir yerden verilen projeler, hibeler, fonlar var. Biz bunların hiçbirine başvurmadık. Bununla ilgili hala bize gelen teklifler var. Ama biz bunun kararını derneğimizin tüzüğünde de özellikle madde olarak aldık ki dış bağımlılıktan kurtulalım. Bizim hedefimiz tam bağımsızlık. Hem Atatürk Orman Çiftliği’nin kuruluş felsefesini hem de Köy Enstitüleri düşüncesini örnek alarak bir çalışma yürütüyoruz.”
“KÖY KÜLTÜRÜNÜ YAŞATMAK VE İMECEYİ HAYATA GEÇİRMEK İSTİYORUZ”
Köyde bir yanlarından kahvehane bir yanlarında köy camisinin olduğu küçük bir kulübede dernek olarak çalıştıklarını aktaran Yeter, aynı zamanda köy kültürünü de yaşatmak istediklerini ve imeceyi hayata geçirmek istediklerini şöyle ifade etti: “İncirli İlkokulu ile hareket ediyoruz. Onlarla tohumlar ekiyoruz. Onlarla ektiğimiz tohumları çocuklar çapaladı mesela. Şu anda orada fidelerimiz büyümeye başladı. O alanı daha da genişleteceğiz. Ekilecek toprağımız yok ama bize toprağını vermek isteyenler çok. Örneğin Seydikemer’den de dönümlerce araziyi gelin ekin diyorlar ama çok uzak. Biz tercihimizi Fethiye’den yana kullanıyoruz. Burada yaşıyoruz çünkü. Fethiye için bir şeyler yapmak istiyoruz.”
“ZİRAAT ALANINDA EĞİTİM ALACAK ÖĞRENCİLERİ DESTEKLEMEK İSTİYORUZ”
Hedeflerinde köyde yaşayan çocuklar ve kadınların olduğunu aktaran Yeter, “Çok güzel bir ilişkimiz var köyde. Şimdi çocukların bizimle yaptıkları, ektikleri, çapaladıkları o alandaki tohumların fidelerini de onlarla toprağa ektik. Çocuklar her gün sabah akşam sularını kontrol ediyorlar, bakıyorlar ne kadar büyümüşler diye. Onların heyecanını görmek gerekiyor.
Bugüne kadar yaklaşık sekiz öğrenci mezun ettik. Özellikle tarım alanında eğitim alacak öğrenciler hedefimizde. Bu sene dört tane öğrencimize burs veriyoruz. Hedefimiz tarım ve ziraat eğitimi alacak en az 10 öğrenciye daha destek verebilmek. Her anlamda ama. Bu sadece hesaplarına para yatırmak anlamında değil. O çocuklarla gönül bağı kurmak, eğitimlerine kaynak bazında da öğretmen bazında da destek olmak. Böyle bir çalışma içindeyiz” dedi.
TOHUM SOKAĞI PROJESİ
Yeter, hayata geçirmek için çalışmalara başladıkları “Tohum Sokağı” projesinden şöyle bahsetti: “Biz bu köyde bir sokağın adını ‘Tohum Sokağı’ olarak koymak istiyoruz ama orası hem kültür sanat sokağı olacak. Orada atıl bulan üç tane samanlık var. Buraları 10 yıllığına kiralayabilirsek her biri bir sanat atölyesine dönüştürmek istiyoruz. Bir tanesine tohum bankası istiyoruz bir tanesine İncirköy’de kolan dokuyan erkekler kadınlar var. Kolan dokuması yapıyorlar. Kolan kadınların çocuklarını sırtlarına bağladıkları desenli halatlar vardır. Mesele o samanlıklardan bir tanesini bunun atölyesine dönüştürmek istiyoruz. Dastar tezgahlarını ortaya çıkarmak istiyoruz. Mahalle olarak da seçtiğimiz sokak olarak da o sokak sakinleri ile görüştük. Halk da buna olumlu bakıyor. Muhtarımız başta olmak üzere. Projemiz hayta geçerse bundan sonra, bu kadar büyük olmasa da çok daha küçük çapta ama çok kaliteli festivaller yapacağız.”
Yeşilüzümlü festivalinin koronavirüs pandemisi nedeniyle iki yıl yapılamadığını ve geliştirilmesi gereken noktalarının olduğunu ifade eden Yeter, bunları şu şeklide açıkladı: “Örneğin İzmir’deki festivalde bütün katılımcılara belediyenin, burada gördüğünüz gibi, çadırları ve üzerlerinde katılımcıların amblemi şeklinde bir görsellik oluyordu. Burada gördüğünüz gibi çok derme çatma bir festival. Bunun artık değişmesi gerekiyor. Bu eleştirilerimiz tabii ki ilgili yerlere de bildireceğiz. Ama insanlar salgından dolayı çok bunaldı ve evlere çok kapandı. Dolayısıyla insanlar böyle bir ortamı özledi. Yine de gayet güzel oldu. Ama geliştirilmesi gerekiyor.” Yeter, İncirköy’de bunun adımını atacaklarını kaydetti.
“BU İŞ GÖNÜLLÜ BİR İŞ”
Yaptıkları işin gönüllü bir iş olduğunu ve ekip çalışmasına dayandığını ifade eden Yeter, “Ben emekli bankacıyım. Bütün hedefim ülkem için bir şeyler yapabilmek, Fethiye’de yaşıyorsam önce Fethiye’den başlamak üzere Fethiye için bir şeyler yapabilmek, daha sonra ülkem için, yayılacak bir projede yer almak. Her zaman arkadaşlarımın desteği inanılmaz. Yani her konuda hangi çalışmada olursa arkadaşlarım olmadan zaten tek başıma bir şeyler yapamam. Gönüllü olarak destek verecek insanlara ihtiyacımız var ve bu konuda da çok destek aldığımızı söyleyebilirim. Maddi olarak değil manevi olarak. İnsanlar arıyor ‘ben sizin için en yapabilirim’ diye. ‘Hiçbir şey yapamazsam sizin ürettiğiniz ürünleri alabilirim’ diyorlar” dedi.
“PROJELERİMİZİ HAYATA GEÇİRDİĞİMİZDE NELERİ BAŞARDIĞIMIZI HERKES GÖRECEK””
Köydeki çocukların eğitimini çok önemsediklerinin altını çizen Yeter, Kayaköy’e köydeki 40 çocukla bir gezi düzenleyeceklerini söyledi: “Çocuklar orada yemek yiyecekler, orada Işık Taban’ın destekleri ile Kayaköy ile ilgili bilgiler alacaklar. Kayaköy’ü görecekleri orada onlara mutlu bir an yaşatacağız. Bizimle öyle bir gönül bağı kurdu ki çocuklar. Biz minibüsle gidiyoruz okulun önünde indiğimizde tohumcu teyzeler, fidancı teyzeler diye yanımıza geliyorlar” dedi.
Yeter sözlerini “Çok fazla hayalimiz var. Projelerimizi hayata geçirdiğimizde neleri başardığımızı herkes görecek” diyerek sonlandırdı.