Fethiye’nin Deprem Dosyası | Gündem Fethiye’nin sorularını yanıtlayan Fethiye Mimarlar Odası Yönetim Kurulu, imar affı veya barışı olarak bilinen sürece ilişkin değerlendirmelerde bulundu. En önemli problemlerden birinin bu tür yapıların ruhsat aşamasında gerekli denetimlerden geçmemiş olması ve insan yaşamını tehdit etmesi olduğu belirtilerek güçlendirme çalışmalarının önemine vurgu yapıldı.
Haber: Burak Necip Başar
6 Şubat 2023’te gerçekleşen Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerde 50 binin üzerinde yurttaş yaşamını yitirmişti.
Gündem Fethiye, 11 ili doğrudan etkileyen depremlerin birinci yılında Muğla’nın Fethiye ilçesinin deprem dosyasını hazırladı.
Haber dizisinin beşinci bölümünde Fethiye Mimarlar Odası Yönetim Kurulu, Gündem Fethiye’nin sorularını yanıtladı.
İmar affı veya barışının Fethiye’yi nasıl etkilediğine dair soruya şu yanıtı verildi: “İmar affından yararlanmış yapılar imar planına uygun olmayan şekilde ve denetlenmeden yapılmış olmaları sebebiyle çarpık kentleşme gibi sorunlar oluşturur. Dolayısıyla Fethiye’nin yapılaşmasını kötü yönde etkiler.”
“İMAR AFFI UYGULAMALARI, KAÇAK VEYA İZİNSİZ YAPILARI YASALLAŞTIRMAYI AMAÇLAYAN BİR DÜZENLEMEDİR”
İmar affı ile hayata geçirilen yapıların depremden nasıl etkileneceğine dair ise genellikle deprem riskine ve yapılaşma standartlarına bağlı olarak değişebileceği söylendi. Deprem riski yüksek bölgelere ilişkin şunlar söylendi:
“İmar affı uygulamaları, kaçak veya izinsiz yapıları yasallaştırmayı amaçlayan bir düzenleme olduğundan, özellikle deprem riski yüksek bölgelerde bu tür bir uygulamanın etkileri daha fazla önem arz edebilir.”
Potansiyel etkiler ise şöyle sıralandı:
- Güvenlik ve Dayanıklılık Standartları: Deprem bölgelerinde yapılaşma, bina güvenliği ve dayanıklılığı ön planda tutularak belirlenen standartlara tabidir. İmar affı, kaçak veya izinsiz yapıların bu standartların dışına çıkılmasına olanak tanıdığı için, deprem riski altındaki bölgelerde yapısal güvenlik açısından tehlike yaratır.
- Risk Artışı: İmar affı, izinsiz yapıların yasallaştırılmasına izin verdiği için, deprem riski yüksek bölgelerde bu tür yapıların sayısındaki artış, güvenlik ve çevresel riskleri artırabilir. Bu durum, depremlerin etkilerini daha da şiddetlendirebilir.
- Alt Yapı Gelişimi: İmar affı, belli bir bölgedeki yapılaşmanın düzenlenmesi amacıyla uygulandığında, bu düzenleme alt yapı gelişimini de etkileyebilir. Yapılaşmanın yoğun olduğu bölgelerde alt yapı eksiklikleri, deprem anında hasarın artmasına neden olabilir.
“FETHİYE’DE İMAR AFFINDAN YARARLANAN YAPILARIN OLASI DEPREMDE EN ÇOK HASAR ALACAK OLAN YAPILAR ARASINDA OLDUĞUNU ÖNGÖREBİLİRİZ”
İmar affından yararlanarak yapılan yapıların ruhsat süreci geçirmemiş ya da ruhsat sürecinden sonra değişiklikler yapılmış olarak sınıflandırıldığını ve bu yapıların bir kısmının gerekli zemin etütleri ve statik hesaplamalarının olmadığına vurgu yapıldı.
Bir deprem bölgesi olan Fethiye’de bu türden yapıların nasıl etkileneceğine ilişkin olarak da “Bu durumda olası bir depremde bu yapıların en çok hasar alacak olan yapılar arasında olduğunu öngörebiliriz. Ruhsat aşaması geçirmiş fakat sonradan değişiklikler yapılan yapılar ise gerekli hesaplamalara artık uygun olmayan bir hale gelmiş durumdadır yani rijitliğini kaybetmiştir. Bu yapıların da son durumlarının sağlam olmaması olası bir depremde yüksek hasar almalarına sebebiyet verebilir” ifadeleri kullanıldı.
YAPI KAYIT BELGESİ SÜRECİ NASIL İŞLİYOR?
Fethiye Mimarlar Odası Yönetim Kurulu, imar affı kapsamında değerlendirilen yapılar için oluşturulması gereken yapı kayıt belgesine ilişkin ise şu bilgilendirmeyi yaptı:
Yapı kayıt belgesi almak için aranan ilk şart yapının 31 Aralık 2017 tarihinden önce yapılmış olmasıdır. Vatandaşların e-devlet üzerinden yapı kayıt belgesi başvurusu yapmaları gerekmektedir. Bu süreçte herhangi bir mimari proje istenmemektedir. Belge alındıktan sonra tapu işlemleri sürecinde mimari projeye ihtiyaç duyulmaktadır.
Yapı kayıt belgesi, genellikle aşağıdaki unsurları içerebilir:
- Yapının Tanımı: Belgede, yasallaştırılan yapının fiziksel özellikleri, kullanım amacı, bulunduğu konum gibi temel bilgiler yer alır.
- Yasal Statü: Belge, kaçak yapıya dair yasal bir statü kazandırır. Bu sayede yapı, resmi bir kayda alınmış ve devlet tarafından tanınmış olur.
- Yapı Kullanımı: Yapının kullanım amacı ve kullanım izinleri, belgede yer alabilir. Bu, yapının hangi amaçla kullanılabileceğini ve hangi aktivitelerin gerçekleştirilebileceğini belirler.
- Şartlar ve Koşullar: Yapı kayıt belgesi genellikle belirli şartlar ve koşullar içerir. Bu şartlar, yapı sahibinin belirli düzenlemeleri yapmasını veya belirli yükümlülükleri yerine getirmesini gerektirebilir.
“YAPI KAYIT BELGESİ GEREKLİLİKLERİ ÜLKELERE VE YEREL YÖNETİMLERE GÖRE DEĞİŞİKLİK GÖSTEREBİLİR”
İmar affı kapsamında yapı kayıt belgesinin alınabilmesi için ise genel olarak belirli gereklilikler ve süreçlere uyum sağlanması gerektiği belirtildi. Fakat bu gerekliliklerin ve denetim süreçlerinin ülkelere ve yerel yönetimlere göre değişiklik gösterdiğine işaret edildi.
Türkiye’de yapı kayıt belgesi alabilmek için genel olarak izlenen adımlar ise şöyle sıralandı:
- Belirli Tarih Aralığı: İmar affı genellikle belirli bir tarih aralığını kapsar. Yapının bu tarih aralığı içinde tamamlanmış veya belirli bir aşamaya gelmiş olması gerekir.
- Yasal Kullanım Alanları: İmar affı kapsamında yasallaştırılacak yapılar, genellikle belirli kullanım alanlarına uygun olmalıdır. Örneğin, konut, ticaret veya sanayi amaçlı yapılar gibi belirli kategorilerde yer almalıdır.
- Teknik Şartlar ve Standartlara Uyum: Yapının, ilgili teknik standartlara ve güvenlik kurallarına uygun olması gerekmektedir. Yapı, belirli teknik şartları sağlamalı ve güvenlik standartlarına uygun olmalıdır.
- Mülkiyet Durumu: Yapı kayıt belgesi alabilmek için yapı sahibinin mülkiyet durumu düzenli olmalıdır. Yapı sahibi, tapu ve mülkiyet belgelerini sunarak sahipliğini kanıtlamalıdır.
- Vergi Borçları: Yapı sahibinin, mülkiyet üzerinden ödenmesi gereken vergi borçlarını ödemiş olması gerekmektedir. Vergi borçları düzenli bir şekilde ödenmiş olmalıdır.
Denetim süreçlerinin ise genellikle yerel yönetim veya ilgili kuruluş tarafından yürütüldüğü, denetimlerde belirlenen standartlara uygunluk ve gereksinimlere uygunluğun değerlendirildiği söylendi.
İMAR AFFINDAN YARARLANILARAK YAPI KAYIT BELGESİ ALAN YAPILARIN DEPREME DAYANIKLILIĞI İLE İLGİLİ GÜÇLENDİRME ÇALIŞMASI YAPMAK MÜMKÜN MÜ?
Fethiye Mimarlar Odası Yönetim kurulu, imar affında yaralan yapılarda güçlendirme çalışmasının yapılıp yapılamayacağına ilişkin soruya “Güçlendirme deprem dayanıklılığı azalmış olan her yapı için mümkündür. Fakat güçlendirmenin de doğru şekilde yapılması gerekmektedir” şeklinde yanıt verdi.
“ZEMİN YAPISI UYGUN OLMAYAN BİR ALANDAKİ YAPIYA GÜÇLENDİRME YAPMAK GEÇİCİ BİR ÇÖZÜM OLACAKTIR”
Doğru güçlendirmenin temelden çatıya yapılması gerektiğinin altı çizilerek şu ifadeler kullanıldı:
“Betonarme yapılarda deprem güvenliğini artırmaya yönelik yeni elemanlar eklenmesi, kütle azaltılması, kuvvet aktarımının sürekliliği gibi yapılabilecek uygulamalar vardır.”
Yapının bulunduğu zemin yapısının da deprem için büyük önem taşıdığı belirtilerek, “Zemin analizleri yapılmadan hiçbir yapının yapılması doğru değildir. Zemin yapısı uygun olmayan bir alandaki yapıya güçlendirme yapmak geçici bir çözüm olacaktır” ifadeleri kullanıldı.
Depreme dayanıklılığı artırmak için yapılabilecek güçlendirme çalışmaları ise şu şeklide sıralandı:
- Yapısal Güçlendirme: Yapının taşıyıcı sistemini güçlendirmek amacıyla strüktürel iyileştirmeler yapılabilir. Bu, ek strüktürel elemanların eklenmesi, mevcut elemanların güçlendirilmesi veya daha dayanıklı malzemelerin kullanılması gibi yöntemleri içerebilir.
- Temel Güçlendirmesi: Yapının temel sistemleri, depreme karşı direncini artırmak için güçlendirilebilir. Bu, temeldeki donatıların güçlendirilmesi, yeni temel elemanlarının eklenmesi veya temelde değişiklikler yapılması anlamına gelebilir.
- Döşeme ve Duvar Güçlendirmesi: Yapının yatay elemanları olan döşeme ve duvar sistemleri de depreme karşı güçlendirilebilir. Bu, ek donatıların eklenmesi, döşeme ve duvarların güçlendirilmesi veya daha dayanıklı malzemelerin kullanılması gibi yöntemleri içerebilir.
- Yapı Denetimleri: Güçlendirme çalışmaları sırasında, mühendislik ve yapı denetimi yapılması önemlidir. Yapı denetimleri, yapılan güçlendirme çalışmalarının standartlara uygunluğunu ve etkinliğini değerlendirir.
Bu tür güçlendirme çalışmalarının genellikle profesyonel mühendisler ve yapı uzmanları tarafından yürütülmesi gerektiği belirtildi.
Güçlendirme çalışmalarının, deprem riski altındaki bölgelerde yaşayan yurttaşlar için önemli bir güvenlik önlemi olabileceği vurgulandı.
BİR BİNA NASIL DEPREME DAYANIKLI HALE GETİRİLİR?
Fethiye Mimarlar Odası Yönetim Kurulu, bir binanın depreme dayanıklı hale getirilmesi için çeşitli yöntemlerin bulunduğunu belirtti.
Bu yöntemleri ise ekonomikten maliyetliye doğru şöyle sıraladı:
- Donatı Eklemeleri (Ekonomik Seviye): Mevcut yapıya çelik donatı eklemek, binanın taşıyıcı sistemini güçlendirebilir. Bu, maliyeti düşük bir güçlendirme yöntemidir ancak etkisi sınırlı olabilir.
- Duvar Takviyeleri: (Ekonomik Seviye): Mevcut duvarlara ek destekler eklemek, yapıya ek dayanıklılık sağlayabilir. Bu, maliyeti düşük bir çözüm olabilir.
- Döşeme Güçlendirmesi (Orta Seviye): Yapıdaki döşeme sistemini güçlendirmek, depreme dayanıklılığı artırabilir. Daha güçlü malzemeler kullanmak veya mevcut döşemelere ek destekler eklemek bu kategoriye girebilir.
- Temel Güçlendirme (Orta-Yüksek Seviye): Yapının temel sistemini güçlendirmek, binanın deprem etkilerine karşı direncini artırabilir. Temelde ek donatılar eklemek veya yeni temel elemanları eklemek maliyetli olabilir.
- Yapısal Eklemeler ve Takviyeler (Orta-Yüksek Seviye): Mevcut yapıya ek taşıyıcı elemanlar eklemek veya mevcut elemanları güçlendirmek, binanın dayanıklılığını artırabilir.
- Yapı Yeniden İnşası veya Yeniden Düzenleme (Yüksek Seviye): Yapının büyük bir bölümünün veya tamamının yeniden inşa edilmesi veya yeniden düzenlenmesi, en etkili ancak genellikle en pahalı güçlendirme seçeneğidir.
Her binanın durumunun farklı olacağını belirten Mimarlar Odası en uygun güçlendirme çözümünün profesyonel mühendislik değerlendirmesi ve yerel bina kodlarına uygun olarak belirlenmesi olduğunu söyledi. “Ekonomik seçeneklerin değerlendirilmesi önemlidir, ancak güvenlik önceliği her zaman önde olmalıdır” ifadeleri kullanıldı.
“RUHSATA AYKIRI YAPILAR RUHSAT AŞAMASINDAKİ DENETİMLERDEN GEÇMEMİŞ OLDUĞU İÇİN İNSAN YAŞAMINI TEHDİT EDER DURUMDADIR”
İmar affından yararlanan yapıların depreme dayanıklı hale getirilmesi veya bu yapılar yerine depreme dayanıklı yapıların yapılması için merkezi yönetim ve yerel yönetimlerin neler yapması gerektiğine dair ise şu ifadeler kullanıldı:
“Bu konuda en önemli nokta denetimlerdir. Ruhsata aykırı yapılar ruhsat aşamasındaki denetimlerden geçmemiş olduğu için insan yaşamını tehdit eder durumdadır. Yönetimlerin ruhsata aykırı yapıların oluşmasını engellemesi gerekmektedir. Bununla ilgili olarak yapılan denetimlerin sıklaşması gerekli görülen yapılarda yıkım kararı alınması ve cezai işlem uygulamaları düzenli şekilde yapılmalıdır.”