Muğla’nın Fethiye ilçesinde bulunan ve kaplumbağaların yuvalama alanıyla arkeolojik sit alanını barındıran Karataş Plajı çevresinde, Eski AK Parti Muğla Milletvekili Hasan Özyer’e ait Özyer Grup bünyesindeki oteller için yapılan çalışmalar kapsamında bölge tahrip ediliyor. Bir gönüllünün ihbarı üzerine alana giden Kıyılar Halkındır İnisiyatifi’nden Işık Bölükbaşı, yaşanan ekolojik tahribatı Gündem Fethiye’ye anlattı.
Muğla’nın Fethiye ilçesine bağlı Kargı Mahallesi’ndeki Karataş Plajı’nda yer alan ve mevcut imar planlarında 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı olan tepe, 2025 yılının Ocak ayından itibaren tahrip edilmişti. Ayrıca, bölgedeki kanalın yönü değiştirilmişti.
Ayrıca, deniz kaplumbağalarının yuvalama alnı olan Fethiye Karataş Plajı da yapılan çalışmalar sonucunda tahrip edilmişti. Söz konusu alandaki çalışmalar ise 21. ve 22. Dönem AK Parti Muğla Milletvekili Hasan Özyer’e ait Özyer Grup bünyesindeki oteller için yapılmıştı. Ayrıca bu çalışmalarda, imar planlarında park alanı olan bölgeye, imar planlarında herhangi bir değişiklik olmaksızın otele ait bir restoran yapılmıştı.

Bölge halkı ve sivil toplum örgütleri hem protestolarla hem de hukuki yollarla yapılanlara karşı çıkmış, kurumları göreve çağırmıştı. Çalışmalar ise yurttaşların tepkilerine ve kanunlara rağmen devam etmiş, yerel yönetimlerin herhangi bir önlem aldığı kamuoyuna yansımamıştı.
Gündem Fethiye ekibi, deniz kaplumbağalarının yumurtlama mevsiminin başlamış olmasına rağmen plajda iş makineleriyle tahribatın devam ettiği ihbarı üzerine, 20 Mayıs 2025 tarihinde Kıyılar Halkındır İnisiyatifi Gönüllüsü Işık Bölüklbaşı ile alana gitti. Kanalın yönünün değiştirilmesi için tahrip edilen bölgeden başlayarak Karataş Plajı’nın devamındaki çalışmalar kayıt altına alındı.

Öncelikle eski kanalın aktığı bölümün tamamen doldurulduğu ve oluşan alana restoran, konser alanı gibi yeni yapıların yapıldığı görüldü. Bölgenin doğal bitki örtüsünün de kaldırılarak yerine çim serildiği görüldü.

Ayrıca, yapıların projenin Çevresel etki Değerlendirme (ÇED) raporunda belirtilen sınırın da dışına çıktığı gözlemlendi.

Aynı şekilde, proje kapsamında inşa edilen yapılar, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü (TKGM) Parsel Sorgu Uygulaması üzerinden kontrol edildiğinde şirketin parseli dışına taştığı görülüyor.


Bu taşma kıyı alanında da devam ediyor. Önceden piknik alnı olan ve yurttaşların serbestçe giriş çıkışına açık olan bölgenin bazı bölümlerinin çimlerle kaplandığı, bazı bölümlerine farklı bir kum dökülerek şezlonglarla kaplandığı ve otelin kullanımı için kapatıldığı görülüyor.

RESTORANIN RUHSATI VAR MI?
Gündem Fethiye’ye konuşan Bölükbaşı otelin çalışmaların yanı sıra yerel yönetimlerin de sorumluklarını gerçekleştirip gerçekleştirmediğini sorguladı.

İmar Kanunu‘na göre geçerli imar planında park alanı olarak geçmesine rağmen, Fethiye Belediyesi’nin restorana ruhsat verip vermediği sordu.
Yaptıkları başvurular sonucunda imar planı değişikliği olmadığını öğrendiklerini vurgulayan Bölükbaşı, “Bu da ne demek? Şu anda burada yapılan her şey kaçak” dedi.

“İLLA SORARAK, DUYARAK DEĞİL YEREL YÖNETİMLERDEN BURADA NE YAPILDIĞINI ÖĞRENMEK İSTİYORUZ”
Otelin önündeki halk plajının bir bölümüne metal konstrüksiyon döşendiği görüldü.
Çalışmayla ilgili Bölükbaşı yetkililere şu soruları sordu: “Burada yapılan bir çalışmanın bir başvurusu, müracaatı var mı? Burası ne oluyor? Ben bu şehirliyim, bu şehirde vergi veriyorum. Ne yapılıyor burada şu anda? Bu demirler neden döşendi? Burası kime ait ve neden yapılıyor? Hangi izinle yapılıyor? Bunları bilmek istiyoruz. Bunları bir yerlerden duyarak, müracaat ederek değil şehrin yerel yönetimlerinden öğrenmek istiyoruz.”

Yapılanları anlamakta güçlük çektiğini belirten Bölükbaşı, kent yönetimine yurttaşların dahil edilmemesini eleştirdi.
Eski dere yatağının denize döküldüğü bölgenin doldurulduğu ve küçük bir koya dönüştürüldüğü, alana bir platform yapılarak üstüne şezlonglar koyulduğu görüldü. Alana çöp için geri dönüşüm kutularının koyulmasını eleştiren Bölükbaşı “O ayrıştırmayı yapana kadar buranın çakıllarını kaldırıp doğal taşının, denizinin içine kum dökmeseydiniz” dedi.

“KAPLUMBAĞALARIN YUMURTALAMA DÖNEMİNDE, 15 MAYIS -15 EKİM ARASI AKŞAM SAAT 20.00’DEN SABAH 8.00’E KADAR İNSANIN AYAK BİLE BASMAMASI GEREKİYOR AMA DOZERLER GEZMİŞ BURADA”
Karataş Plajı’na varıldığında ise sahildeki çakıllı alanın çakıllarının kaldırıldığı, bölgeye kum serildiği görüldü. Bu durumun bölgeye yuvalamak için gelen kaplumbağaları olumsuz yönde etkileyeceğini belirten Bölükbaşı bunun nedenini şöyle açıkladı:
“Çok detayına girmek istemiyorum ama kaplumbağalar buraya çıktığında kumun bir ısısının olması gerekiyor. O ısıyı görmediğinde yumurtasının ona göre şekilleneceğini biliyor. O kumu görmediğinde de vazgeçip gedebiliyor. O kumun doğal bir yumuşaklığı, sertliği , katmanları var. Burada dozerler dolaştı, kumlar serildi. Yumurtalama dönemi başladı ve yavaş yavaş kaplumbağalar yumurtadan çıkıyor. Burada bazı yerlerde kepçe ve lastik izleri olan bir fotoğraf iletti bize bir gönüllü. Burada 15 Mayıs ve 15 Ekim arasında akşam saat 20.00’den sabah saat 8.00’e kadar insanın ayak basmaması gerekiyor. Burası öyle bir plaj ama bütün kış buraya kum döküldü, üstünde dozerler gezdi, kum sıkıştırıldı.”

“KAPLUMBAĞALAR DAHA KOLAY KAZSIN DİYE ÇAKILI KALDIRDIK”
Kayıt sırasında sahilde önceden çakıla kaplı olan ve kaplumbağaların yumurtalarını bıraktığı alanlardaki çakılın kaldırıldığı, buraya dökülen kumun ise belli aralıklarla bir otel çalışanı tarafından düzlendiği gözlendi.

Otel çalışanları bu çalışmayı sahil temizliği olarak nitelendirdi. Çakılın kaldırılarak yerine kum dökülmesi hakkında ise “kaplumbağaların yumurtalarını bırakmak için daha kolay kazması için” çakılın kaldırıldığı söylendi.
“SAHİLDE ATV ARAÇLAR GEZİYOR”
Bölükbaşı’nın sahildeki dozer veya benzeri araçların lastik izlerinin bulunduğunu söylemesi ve bu duruma tepki göstermesi üzerine; otel çalışanı bu izlerin kendilerinden kaynaklanmadığını, bölgede kimi zaman atlarla ve ATV motor tipi araçlarla gezilerin düzenlendiğini gördüklerini söyledi.
Otel çalışanı şunları söyledi: “ATV’lere kim izin veriyor? Atlara kim izin veriyor? Burası sanki at çiftliği gibi arada böyle atlar gelir buradan, üstünde insanlarla burada gezer. ATV’lerde insanlar gayet rahat, burası sanki çölde ralli yapıyormuş gibi gezerler.”
Otel görevlilerinin sahilde temizlik yaptığı, kaplumbağaların yumurta bırakmalarını kolaylaştıran çalışmalar yapıldığı iddiası hakkında Bölükbaşı şöyle konuştu:
“Bu kaplumbağalar bizden daha yaşlılar. Bizden daha önce, bin yıllardır buraya geliyorlar. Bu kıyı olduğundan beri buraya geliyorlar. Hiç bu kıyının temizlenmeye ihtiyacı olmadı ki. Kaplumbağa nereye çıktığını, hangi taşla mücadele ettiğini biliyor zaten. Bakın burası daha önce daha taşlı idi. Buranın çakılını elemişler, oraya koymuşlar. Kaplumbağa o çakılı istiyor. Daha önce de başka bir otelin önünde bu düzleme olduğunda geçen yıl, ‘biz kum döktük, açamazlardı şimdi daha kolay yuva açarlar’ diyen bir zihniyetin aynısı işte bu. Binlerce yıldır bunlar buraya geliyorlar. Onların kum dökülmesine ihtiyacı yok. Kaldı ki o çakıl o yumurtanın nemini koruyor, nemini tutuyor, ısı derecesini ona göre belirliyor. Bu kum yanıyor, çakıl serin tutar.”

“KANUNSUZLUK O KADAR HER YERDE Kİ ARTIK NEYİ SORGULAYACAĞIMIZI BİLEMİYORUZ”
Bölükbaşı, Fethiye Karataş Plajı’nı gezmeye devam ederken, alanda yapılan çalışmaların birçok yönden kurallara aykırı olması üzerine tepkisini şu sözlerle dile getirdi:
“Kanunsuzluk o kadar her yerde ki. Burasının caretta carettaların yumurtlama alanı olmasını mı söyleyelim, buraya bu şezlongların koyulmasını, betonların koyulmasını mı sorgulayalım, buraların hangi arazi olduğunu, kime ait olduğunu mu sorgulayalım. Biz artık neyi sorgulayacağımızı bilemiyoruz.”
“HER GÜN SİLİNDİR İLE DÜZLEŞTİRİLEN KUMSALDA NASIL O YAVRULAR ORADA KALACAK?”
Bölükbaşı son olarak alanda yapılan tüm çalışmaların oteller ve insanlara hizmet için yapılmasını eleştirerek şöyle konuştu: “Tüm canlıların olan ve tabiat varlıkları olan kıyılar şu anda bu halde. Görüyor musunuz, dümdüz bir kumsal var. Bu kumsalda kaplumbağa gelip nasıl yumurta bırakacak? Her gün silindir ile düzleştirilen kumsalda nasıl o yavrular orada kalacak? O denge nasıl sağlanacak? Her şey insanların hizmetine mi sunulmalı? Her şey insanlar için mi olmalı? Bir grup insanlar için hatta, bir grup insanlar için.”