Muğla’nın Fethiye ilçesine bağlı Karaot mevkisinde, 22 Mart 2025’te yanan ormanlık alanda 28 Temmuz 2025 ve izleyen tarihlerde ağaç kesimi yapılması yurttaşların tepkisine neden oldu ve yurttaşlar suç duyurusunda bulundu. Gündem Fethiye, yanan ormanlarda herhangi bir otel veya tesisi yapılıp yapılamayacağını Türkiye Ormancılar Derneği bilim kurulu üyesi Doç. Dr. Cihan Erdönmez’e sordu.
Muğla’nın Fethiye ilçesine bağlı Yanıklar Mahallesi’nde, Karaot mevkisindeki ormanlık alanda 22 Mart 2025 tarihinde orman yangını çıkmış, yangının ekiplerin müdahalesi sonucu söndürüldüğü açıklanmıştı.
Yangının ardından, bölge sakinleri 28 Temmuz 2025 tarihinde, Orman İşletme Şefliği tarafından bölgede yaklaşık üç gündür ağaç kesimi olduğunu gözlemledi ve kesimde sırasında yangından etkilenmeyen sağlıklı ağaçların da kesildiğini dile getirerek Fethiye İlçe Jandarma Komutanlığı’na ihbarda bulundu.
İhbar üzerine jandarma ekipleri ile Orman İşletme Şefliği görevlisi olay yerine geldi ve tutanak tutuldu.


Bölge sakinleri yaşananlar üzerine 28 Temmuz’da Gündem Fethiye’ye konuştu ve kesimin alanın “bilinçli şekilde kesildiği ve kesilen yere otel yapılaması” gibi şüphelerinin uyandığını, ormanı korumak için şikayette bulunduklarını söylediler.
Bölge sakini Erkan Savaş, yanan alanın karşısında yangın gözetleme kulesi olması rağmen, yangına müdahalenin ‘geç ve zayıf’ olduğunu, kendisinin ve bir grup yurttaşın yangını söndürmeye katkıda bulunduğunu anlattı.
Savaş, “Doğa severler ve hayvan severler olarak burada ‘bilinçli bir şekilde, sıralı bir şekilde bir takım şeyler yapıldı’ şüphesi taşıyoruz” dedi.
Bir diğer bölge sakini Murat Koçak da süreci ve yaşadıkları şüphelere dair şöyle konuştu:
“Bayağı bir gecikme ile müdahale edildi yangına ve yetersiz bir müdahaleydi. Buranın sakinleri olarak biz itfaiye ile birlikte duruma müdahale ettik, ayakkabılarımız yandı hatta birçoğumuzun. Karşıda yangın gözetleme kulesi olmasına rağmen duruma bu kadar geç müdahale edilmesi, bir helikopterin havalanmaması ve aslında bu yangının nasıl çıktığına dair soru işaretleri kafamızdaki bizi birçok şey konusunda şüphelendirmeye başladı. Gördüğünüz gibi zarar görmemiş ağaçlar bile aslında kesiliyor burada. Böyle çok güzel bir yerde sanki zihnimizde bir otel inşa edilecekmiş gibi bir alan açılmış. Bir tarafı göl, bir tarafı muhteşem bir koy, deniz olan bir yerde sanki bir şeyler yapılacakmış hissi uyandırıyor bizde.”


Bir diğer bölge sakini Nazlı Soley Yemişçi de bazı ağaçların yeşil olmasına rağmen kesildiğini gözlemeleri üzerine jandarma ekiplerini haberdar ettiklerini belirtti. Aldıkları geri dönüşe dair ise şunları anlattı:
“Jandarma ile orman müdürlüğü birlikte geldiler ve bize bunların kırmızı çam olduğunu, bu çamların dipten yandığını, dipten yanarsa bütün ağacın öleceğini bu yüzden kesmek zorunda olduklarını söylediler. Bunun yasal bir zorunluluk olup olmadığını sorduğumuzda öyle olduğunu belirttiler ve Eylül ayı gibi tohumlama yapacaklarını söylediler.”
Yemişçi, sürecin takipçisi olacaklarını söyledi.
YANMIŞ ALANLARA OTEL YAPILABİLİR Mİ?
Yaşanalar üzerine Gündem Fethiye’den Hülya Çetinkaya, Türkiye Ormancılar Derneği ve Yuvam Dünya Derneği bilim kurulu üyesi olan İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cihan Erdönmez’e yanan alanlarda nasıl bir prosedür izlendiğini ve kesilen ağaçların fotoğraflarını göndererek kesimin yerine olup olmadığını sordu.
Erdönmez, bir ormanda kesim yapılabilmesi için amenajman planlarında kesim kararının verilmiş olması gerektiğinin belirtti ve amenajman planları hakkında bilgilendirmeyi yaptı: “Amenajman planlarında; hangi yıl, nerede kesim yapılması söyleniyor ve ne kadar kesim yapılması söyleniyorsa ona göre kesim yapılıyor. Amenajman planlarını da uzman ekipleri yapıyorlar ve ormanların, ekolojik özelliklerine göre o kesim planlarında, hangi bölgede, hangi yıl, ne kadar kesim yapılacağını koyuyorlar.”
Ormanda bir böcek zararı meydana geldiğinde ve ağaçların önemli bir bölümü kuruması gibi örneklerde veya o alanın amenajman planında yer almadığı durumlarda olağanüstü hâl kesimi yapılabileceğine dikkat çeken Erdönmez, şunları aktardı:
“Örneğin fırtına nedeniyle bazı ağaçlar devrildi. Girip ormana, onu ormandan almak ve bir odun üretimi olarak kayıtlara sokmak gerekiyor, buna da olağanüstü hâl üretimi deniliyor. Yangınlar sonucu, yanan orman alanlarındaki kesimlerde yanmış ve kurumuş hayatiyetlerini kaybetmiş; ölmüş veya canlılıklarını büyük ölçüde kaybetmiş ağaçlar da bu şekilde kesilebiliyor.”
Erdönmez, yangında zarar gören bir ağacın yapraklarının tamamının veya büyük bir bölümünün kuruduğu, özellikle tepe tacındaki yaprakların büyük bölümünün kuruduğu durumda kesilmesinin doğru olduğunu söyledi. Canlılığını sürdüren ağaçlara dair ise “Başka bir kesim nedeni yoksa ve tepe tacındaki büyük ölçüde yapraklar canlıysa, canlılık emaresi varsa benim bilimsel görüşüme göre o ağaçların kesilmesi doğru değil” dedi.
Gündem Fethiye’nin söz konusu alandan gönderdiği fotoğrafları değerlendiren Erdönmez, “Bana gönderdiğiniz fotoğraflarda, tepe tacı kurumuş olan bir ağaç da görmüştüm. Onun için yapılacak bir şey kalmamış. Tam kurumamış olanlar da görmüştüm ama fotoğraflar yanıltıcı olabilir tabii ki” ifadelerini kullandı.


“YANGIN GEÇİRMİŞ ORMAN ALANLARINDA, İŞLEMLER ASKIYA ALINIYOR”
Yanan ormanlara; otel, maden işletmesi, üniversite, çöplük ya da hayvan bakım merkezi gibi tesislerin yapılmasının mümkün olmadığının altını çizen Erdönmez, bir ormanda tesisi yapılabilmesi için ‘ormanı yakmanın şart olmadığını” belirterek şöyle konuştu:
“Sağlıklı, normal orman alanlarında bunların hepsi yapılabiliyor. Orman Kanunu’nun 16, 17 ve 18’inci maddeleriyle Turizmi Teşvik Kanunu sekizinci maddesine göre, sağlıklı ormanlarda 50’ye yakın farklı tesis kurulabiliyor.”
Fethiye’nin turizm bölgesi olduğuna dikkat çeken Erdönmez, “Fethiye’de pek çok orman alanında önceden turizm tesisi yapılmıştır çünkü Turizmi Teşvik Kanunu 1983 yılında çıkarıldı ve özellikle 80’li ve 90’lı yıllarda orman alanlarına büyük bir hücum oldu. Genellikle de denize yakın kesimdeki alanlar tercih edildi” dedi.
Yanan ormanlara dair ise şöyle konuştu:
“Anayasa‘nın 169’uncu maddesi ve Orman Kanunu‘na göre sağlıklı orman alanlarında, yangın geçirmemiş orman alanlarında bu tür tesislerin yapılması mümkün ama yangın geçirmiş orman alanlarında, bütün bu işlemler askıya alınıyor. Yani yasaklanıyor çünkü Anayasa’nın 169’uncu maddesi diyor ki ‘Yanan orman alanları yeniden ormanlaştırılır, bu alanlarda başka bir faaliyet yapılamaz.’”
“BU KONUDA BUGÜNE KADAR BİR İSTİSNA GÖRMEDİK”
Yurttaşların, “Anayasa’da ve yasalarda neler neler yazıyor ama biz bu ülkede onlara aykırı neler neler görüyoruz” diye düşünebileceklerini belirten Erdönmez, “Böyle düşünmekte haklı bile olsalar, bu dediğim konuda bugüne kadar bir istisna görmedik” dedi.
“BUGÜNE KADAR HERHANGİ BİR İKTİDAR DÖNEMİNDE BÖYLE BİR UYGULAMA OLMADI”
Diğer yandan, Türkiye Ormancılar Derneği Bilim Kurulu Üyesi olduğunu vurgulayan Erdönmez, şunları ifade etti:
“Biz, temsilcilerden sürekli raporlar alıyoruz. Nerede, ne oluyor, hangi uygulamalar sorunlu oluyor, kanunlara uyuluyor mu, uyulmuyor mu gibi. Bugüne kadar hem şahıs olarak yaptığımız kişisel gözlemler hem de bu temsilcilerimizden gelen değerlendirmelerde buna aykırı bir uygulamanın yapıldığını görmedik. O nedenle şu ana kadar bir örneği olmadığı için kaygılı yurttaşların, içlerini bu açıdan ferah tutmalarını öneririm. Bugüne kadar herhangi bir iktidar döneminde böyle bir uygulama olmadı.”
Bodrum Güvercinlik’te Titanic Deluxe Bodrum otelinin hikayesini hatırlatan Erdönmez, “Çok iyi de bu nasıl oldu peki? Orman yandı ondan sonra otel yapıldı” sorusunun sorulduğunu söyledi ve şu açıklamayı yaptı:
“Onun hikayesi de şöyle ve tek istisna olarak karşımızda duruyor. Gerçekten yangından sonra otel yapıldı. Otel, 2007 yılında yangından sonra yapıldı ama ormanın oteli tahsis işlemi 2006 yılında yangından önce yapılmıştı.”
Otelin yapılması için şirketin, alanın kendisine tahsisinden hemen sonra inşaat başlamadığının altını çizen Erdönmez, “Dolayısıyla oradaki olay yanmış orman alanına inşaat, turizm tesisi yapmak sayılmıyor. Çünkü tahsisat yani turizm tesisi yapılması amacıyla ormanın şirkete tahsis edilmesi, yangından önce olduğu için o yanmış orman alanına değil, yanmamış orman alanına tahsisat yapılmış oluyor” dedi.
Konuya ilişkin Muğla’daki 2021 yangınlarının ardından Teyit.org iddiayı incelemiş ve ormanın otel için yakıldığı iddiasının yanlış olduğunu ortaya koymuştu. İncelemeyi okumak için buraya tıklayın.
“KESİMİN SADECE YANAN AĞACI KESİP ÇIKARMAK VE DOĞAYA ZARAR VERMEMEK KAYDIYLA YAPILMASI LAZIM”
Erdönmez, yanmış ormanların kendi haline bırakılıp bırakılmaması gerektiğine dair soruyu da yanıtladı ve eğer kesim yapılacaksa dikkatli olunması gerektiğini söyledi. Canlılığını yitirmiş ağacın, hassas bir şekilde etraftaki toprağa, suya, canlı kalmış bitkilere, yaba hayatına zarar vermeden kesilmesi gerektiğini, doğanın kendini onarmasına fırsat tanınması gerektiğini belirtti.
Kötü uygulama örneklerine dair ise şunları söyledi:
“Ama bizde şöyle oluyor, büyük alanlar için söylüyorum, Fetiye’deki ne kadar alan bilmiyorum ama, yüzlerce, binlerce hektar yanıyor ya orada çok büyük bir kesim işi var. Hemen orman işletmeleri ihaleye çıkıyorlar. O kesim işini bir müteahhit alıyor. Müteahhit işi en hızlı ve en ucuz şekilde yapmak için dünya kadar iş makinasını ormana sokuyor. İş makinesi dediğim yani kepçeler dozerler vesaire ağaçları kesip çıktığında ortada kendi kendini onarabilecek bir doğa kalmıyor. Toprak eziliyor, bitkilerin kökleri eziliyor. Ağaçlardan dökülmüş tohumlar eziliyor ve o tohumların yeşerme şansı ortadan kalkıyor.”
Yanan ormanlık alanların kendi laine bırakılmasının mümkün olduğuna dikkat çeken Erdönmez, bazı durumlarda bunun mümkün olmayabileceğini de söyledi ve şöyle devam etti:
“Örneğin yangından sonra şiddetli bir yağmur yağmıştır, toprak taşınmıştır, erozyona uğramıştır, bir şey yeşermiyordur. Buraya insan olarak müdahale etmemiz lazım ama bunu anlamak için de en az bir sene bekleyip görmek lazım ne oluyor diye acele etmeden.”
Erdönmez, ağaçların ekonomik durumunda dair ise şunları anlattı:
“Ekonomik olarak, ben kişisel olarak çok öyle olduğunu düşünmesem de, ülke olarak diyoruz ki ‘bu yanan ağacın da bir ekonomik değeri var, ondan da mahrum mu olalım? O ağacı da alalım ekonomiye kazandıralım’ deniliyorsa da onun da makul bir yolu var. Doğaya zarar vermeden çok entansif, yani insan gücünü çok kullanıp makineyi sokmadan dikkatli bir şekilde, sadece yanan ağacı kesip çıkarmak ve doğaya zarar vermemek kaydıyla yapılması lazım.”
“MADEM BÖYLE YAKARAK ORMANI YAKIP MADEN İŞLETMESİ AÇILIYORDU. NİYE BU YASAYI ÇIKARMAK İÇİN BÖYLE UĞRAŞTILAR?”
Bursa’daki orman yangınları sırasında, bir maden işletmesinin bilinçli şekilde ormanı yaptığına dair paylaşımların yaygınlaştığına değinen Erdönmez, duruma bakıldığında ise işletmenin maden için yangın öncesinde ruhsat aldığını ve Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) gerekli değildir kararının verildiğini söyledi.
“Adam ruhsatını almış ÇED gerekli değildir kararını almış zaten niye yaksın? Tam tersine şu anda orada yapamayacak projesini. Yani bazen mantığımız da duruyor. Burada bir sezgisel mantık yürütüyoruz. Ülkede pek çok şey kötü olduğu için ve kötü niyetli davranışlara rastladığımız için hemen her konuda onun öyle geliştiğini düşünüyoruz. Fakat biraz mantığı kursak, desek ki zaten ruhsatını almış, orman tahsisatı yapılmış, ÇED gerekli değildir kararı almış e daha ne? Adamın bir şeye ihtiyacı kalmamış ki, niye ormanı yaksın artık?”
Kamuoyunda “Süper izin yasası” olarak da bilinen 7554 Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’a da değinen Erdönmez, “Madem böyle yakarak ormanı yakıp maden işletmesi açılıyordu. Niye bu yasayı çıkarmak için böyle uğraştılar?” diye sordu.
DOÇ. DR. CİHAN ERDÖNMEZ HAKKINDA


Doç. Dr. Cihan Erdönmez, İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Orman Fakültesi, Ormancılık Politikası ve Yönetimi Anabilim Dalı öğretim üyesidir. Ormancılık politikası, iklim ormancılık ilişkileri, ormancılık tarihi, korunan alanlar politikası, çevre politikası ve kırsal kalkınma politikası başlıca çalışma alanlarını oluşturmaktadır.
İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi, Orman Mühendisliği bölümünden 1990 yılında mezun olmuş, aynı üniversitede, Orman Ekonomisi alanında 1993 yılında yüksek lisans 1997 yılında ise doktora çalışmalarını tamamlamıştır. 1996 yılında Finlandiya’da European Forest Institute tarafından düzenlenen Forest Policy Analysis sertifika programını bitirmiştir.
Şu anki akademik göreviyle birlikte daha önceden adı İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi olan yükseköğretim kurumunda değişik akademik kadrolarda görev yapan Cihan Erdönmez, 2002-2004 yılları arasında 19 Mayıs Üniversitesi Mesudiye Meslek Yüksekokulunu kurucu müdürlüğü görevini yerine getirmiştir. 2010-2017 yılları arasında ise farklı vakıf yükseköğretim kurumlarında hem akademisyen hem de yönetici olarak görevler almıştır.
Cihan Erdönmez yürüttüğü akademik faaliyetlere ek olarak halen beIN İZ TV’de yayımlanmaya devam eden 20 bölümlük Orman Yolu ve Habitat TV’de yayımlanmaya devam eden altı bölümlük Ayrık Otu adlı belgesel dizilerini çekmiştir. Türkiye Ormancılar Derneği ile Yuvam Dünya Derneğinin bilim kurulu üyesi olan Cihan Erdönmez Yeşil Gazete’de köşe yazıları yayımlamaktadır. Özellikle çocuklara yönelik doğa eğitimi faaliyetleri de yürütmektedir ve yine çocuklara yönelik olarak yazdığı ve 2021 yılında yayımladığı Orman Kâşifleri adlı kitabı değişik ilköğretim kurumlarında kaynak kitap olarak okutulmaktadır. Bu kitap 2025 yılında Orman Gezginleri adıyla 7. baskısını yapmıştır.