Fethiye Ekolojik Yaşam Derneği, Fethiye Körfezi’nde planlanan kruvaziyer liman projesine yönelik endişelerini ve eleştirilerini dile getiren bir açıklama yaptı. Açıklamada, Fethiye Körfezi’nin karşı karşıya olduğu tehlikelere dikkat çekilerek yer seçimin yanlış olduğu belirtildi.
Fethiye Ekolojik Yaşam Derneği (FETDER), Fethiye Körfezi’nde yapılması öngörülen “Fethiye Kruvaziyer Liman Projesi” hakkında bir açıklama yaptı ve Körfez’in ekolojik yapısına zarar verebilecek projelerle tehdit altında olduğunu vurguladı.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü tarafından 27 Kasım 2023 tarihinde, “Fethiye Kruvaziyer Liman Projesi” için Çevresel Etki Değerlendirmesi süreci için başvuru yapılmış, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından süreç başlatılmıştı. ÇED sürecindeki Halkın Katılımı Tarihi olarak ise 21 Aralık tarihi belirlenmişti.
Fethiye Körfezi’nin ekolojik bir felaketin kıyısında olduğu söylenen açıklamada, “Göcek koyları rant uğruna parsellenmiş. Ne denize girecek koyumuz kalmış ne de teknemizi gönül rahatlığıyla kıyısına çekebileceğimiz sahil” ifadeleri kullanıldı.
Ayrıca, Fethiye Körfezi’nin hem kültürel hem de doğal açıdan büyük öneme sahip olduğu belirtildi. Körfezin, şehrin kadim kültürünün önemli bir parçası olduğuna ve kirlilik ile yağmalanma tehdidi altında bulunduğuna dikkat çekildi.
“KÖRFEZ YOKSA GELECEK KUŞAKLARA BIRAKILACAK BİR ŞEHİR VE KÜLTÜR KALMAYACAKTIR”
Açıklamada, Fethiye Körfezi’nin artık ülkenin en korunmaya muhtaç denizi haline geldiği vurgulanarak, bölgenin karşı karşıya olduğu ekolojik tehditler konusunda uyarılarda bulundu. Dernek, körfezin yoğun dip çamuru birikimiyle bataklığa dönüşme riski altında olduğunu belirtti.
Diğer yandan, Fethiye Körfezi’nin şehrin kadim kültürünün önemli bir parçası olduğuna dikkat çekildi. Dernek, körfezin yok olması durumunda, gelecek kuşaklara aktarılacak kültürel ve doğal mirasın tehlike altında olacağını ifade etti.
“DENİZ; BİRLİKTE YAŞADIĞIMIZ BÜTÜN DENİZ CANLILARININ ORTAK MALIDIR, BİR KİŞİ VEYA ZÜMREYE DEVREDİLEMEZ”
Açıklamanın devamında, Fethiye’deki halkın serbestçe kullanabileceği kıyı, koy, sahil ve plajların azaldığına işaret edildi. Dernek, şehrin sakinlerinin ve deniz canlılarının, denizin doğal kullanıcıları olduğunu ve bu alanların korunması gerektiğini vurguladı. Denizin kullanıcıların ise yalnızca insanlar olmadığına dikkat çekildi ve şu ifadeler kullanıldı:
“Deniz; birlikte yaşadığımız su samurları, deniz kaplumbağaları, foklar ve yunuslar başta olmak üzere bütün deniz canlılarının ortak malıdır. Bir kişiye, zümreye ya da çıkar grubuna devredilemez”
Diğer yandan, Fethiye’nin, “cruise turizmi” için uygun olmadığı ve kruvaziyer liman projelerinin şehrin trafik ve çevresel dengesini olumsuz etkileyebileceği söylendi. Deniz turizmi için deniz kenarında yanaşma alanının yeterli olmadığı belirtildi ve şu ifadeler kullanıldı:
“Deniz kitle turizmi için deniz kenarına yanaşma alanı yapmak yetmemekte, bütün bir şehri koruma altında almak, arkeolojik değerlerini korumak, doğal güzelliklerini gelecek kuşaklara aktaracak bakış açısına sahip olmak gerekecektir. Ülkemizde kruvaziyer deneyiminde Kuşadası örneğinde gördüğümüz biçimde, örneğin ‘Meryem Ana Kilisesi’ gibi tarihi merkezlerin korunması kollanması gerekir. Ne yazık ki Fethiye bu açıdan da sınıfta kalan bir şehirdir.”
“PROJE, FETHİYE TRAFİĞİNİN BU BÜYÜK YÜKÜ NASIL KALDIRACAĞINI AÇIKLAYAMAMAKTADIR”
Trafik sorununu ilişkin ise şunlar söylendi: “Kruvaziyer liman projesi yüzlerce otobüsün sahil bandında nerede, nasıl hareket edeceği dahası Fethiye trafiğinin bu büyük yükü nasıl kaldıracağını açıklayamamaktadır.”
ÇED başvuru dosyasında, proje sahasının hemen yakınında bulunan ve 220 kuş türüne ev sahipliği yapan Çalış Kuş Cenneti’nin varlığının da göz ardı edildiği belirtilerek bu alanın korunmasının önemine vurgu yapıldı.
Ayrıca, kruvaziyer gemilerin en fazla motor gücüne sahip gemi tiplerinden olduğu, seyir esnasında ve limanda kaldıkları sürelerde atmosfere sera gazı saldığı ve bunun hem çevreye hem de insan sağlığına büyük zarar verebileceği ifade edildi. Fethiye’nin bu tür çevresel baskıları kaldıramayacağına dikkat çekildi.
“BÜYÜK TONAJLI GEMİLERDEN SADECE BİRİNİN BAŞINA GELECEK KAZA NE YAZIK Kİ FETHİYE İÇİN BİR FELAKETTİR”
Fethiye Körfezi’nin Türkiye’de önü bir adayla kapalı tek körfez olduğuna işaret edilerek, “Devasa gemilerin manevra alanı olmayan körfez girişi başlı başına itirazı haklı kılacak kadar önemlidir. Ön görülen büyük tonajlı gemilerden sadece birinin başına gelecek kaza ne yazık ki Fethiye için bir felakettir” ifadeleri kullanıldı.
“FETHİYE KÖRFEZİ’NİN KORUNMASI, YAPILAŞMADAN DAHA ÖNCELİKLİ OLMALIDIR”
Açıklamada son olarak, Fethiye Körfezi’nin devlet kurumları tarafından koruma altında olan deniz kaplumbağası, su samuru, deniz çayırı, pinna, orfoz gibi türlerin yaşam ve üreme alanı olduğuna dikkat çekildi ve Körfez’in korunmasının yapılaşmadan daha öncelikli olduğu söylendi.
“KIYILAR HALKINDIR, DENİZ BALIKLARIN, RANTA PEŞKEŞ ÇEKİLEMEZ”
Fethiye Ekolojik Yaşam Derneği, Fethiye Körfezi’nin korunması gerektiğini vurgulayarak, “Pek çok konuda eleştirdiğimiz bu ve buna benzeyen Körfez ile ilgili irili ufaklı her tür girişime karşıyız. Çünkü kıyılar halkındır, deniz balıkların. Ranta peşkeş çekilemez” dedi.
Fethiye Ekolojik Yaşam Derneği’nin geçmiş yıllarda körfezde planlanan çeşitli projelere karşı gösterdiği mücadeleler ve yaptığı itirazlar detaylı olarak sıralandı ve şu ifadelere yer verildi:
- Kasım 2019, Karagözler Mahallesi’ne yapımı planlanan marina için; “Fethiye Körfezi’ne bir hançer daha”
- Şubat 2020, Belcekız’a yasadışı kurulan platformlar için, “Ölüdeniz’e sessiz kalma!”
- Nisan 2020, Ölüdeniz’de yapımı planlanan jeotermal için “Destek ol engel ol!”
- Ağustos 2020, tellerle çevrilerek Göcek halkının elinden alınan limanı için, “Göcek teller ardında”
- Kasım 2020, Aksazlar’da yapımı planlanan proje için, “Fethiye Körfezi’ni korumak için sen de katıl”
- Kasım 2020; 300 yatlık marina projesi için, dava açıp “Hukuki süreç başlatıyoruz!”
- Aralık 2020, yarımada koylarında yapımı planlanan marina için halkın katılımı toplantısında “Kıyılar halkındır özelleştirilemez!”
- Mart 2021, yarımada koylarından işgaline itiraz edip, “Küçük kasabanın büyük yok oluşu”
- Mayıs 2021, Yassıca Adası’nın imara açılmasına karşı, “Sizin hiç deniziniz çalındı mı?”
- Mayıs 2021, itiraz edip dava açtığımız karayolları önündeki marina için bilirkişi heyeti gelince, “Körfez çamurla doluyor”
- Eylül 2021, bilirkişi dava sonunda “Buralara marina yapılamaz!”
- Haziran 2023, Aksazlar’da planlanan marina için 242 yurttaşla beraber “Buraya bu marina olmaz!”
- Temmuz 2023, Faralya’da ağaç kıyımıyla başlayan rant projesine “Kıyılar işgal ediliyor!”
- Ağustos 2023, Fethiye’de denize girilecek plaj bırakılmayınca; “Şezlongların altında kumsal var! Sahiller kimseye peşkeş çekilemez!”
- Eylül 2023, Poruklu (Ayten) Koyu’nun işgali için, “Koylar halkındır özelleştirilemez!”
- Aralık 2023; Göcek’te Osmanağa Koyu’nun işgal projesine, “Yeter artık!” demişiz ve bugüne gelmişiz.