Muğla’nın Fethiye ilçesinde, kadınların seçme seçilme hakkını kazandığı 5 Aralık 1934’ün yıldönümünde düzenlenen törende konuşan Fethiye Belediyesi Başkan Vekili Melek Gözde Gürsoy, kadınların siyasi temsilinin tablosunun parlak olmadığını belirterek, geçmişte verilen mücadelenin bugün tekrar verilmesi gerektiğini söyledi.
Muğla’nın Fethiye ilçesinde, Türkiye’de kadınların seçme ve seçilme hakkını kazandığı 5 Aralık 1934’ün yıldönümü olan Kadın Hakları Günü dolayısıyla Beşkaza Meydanı’nda tören gerçekleştirildi
Törende Fethiye Belediyesi Başkan Vekili Melek Gözde Gürsoy törende yaptığı konuşmada, kadınların seçme ve seçilme hakkını kazanmasında Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün ufku yanında Osmanlı İmparatorluğu döneminde başlayan kadın hareketinin etkisine vurgu yaptı.
“1923’TE PARTİ KURAMAYACAKLARI CEVABINI ALAN NEZİHE MUHİDDİN VE ARKADAŞLARI SİYASİ PARTİLERİNİ TÜRK KADINLAR BİRLİĞİ’NE DÖNÜŞTÜRMEK ZORUNDA KALMIŞLARDIR”
Gürsoy tarihsel sürece ilişkin şunları söyledi:
“İşgal edilmiş topraklarda kurtuluş mücadelesi veren kadınlar en az erkekler kadar kuruluş mücadelesinin de parçası olmak istiyorlardı. Buradan Nezihe Muhiddin’ i anmadan geçemeyeceğim. Tüm hayatını kadınları erkeklere eşit bir statüye taşımaya adamış Nezihe Muhittin, bunun sosyal ve ekonomik yaşamda olduğu kadar, siyasi alanda da gerçekleşmesini istiyordu.
Bu nedenle 1923 yılında Kadınlar Halk Fırkası adıyla siyasi bir parti kurma girişiminde bulundu. Bu girişim Cumhuriyet Halk Fırkası’ndan bile önce bir ilktir. Fırka tüzüğünün gönderilmesinden sekiz ay sonra valilik tarafından kadınların henüz siyasi haklarına sahip olmadıkları gerekçesi ile parti kuramayacakları cevabını alan Nezihe Muhiddin ve arkadaşları siyasi partilerini Türk Kadınlar Birliği’ne dönüştürmek zorunda kalmışlardır.”
Oy hakkı üzerine yoğun tartışmaların devam ettiği yıllarda toplumsal alanda kadının görünümünü değiştirecek önemli adımlar atıldığını söyleyen Gürsoy, bu duruma örnek olarak 1924 yılında kabul edilen ve kız çocuklarının da okutulmasının Anayasal zorunluluk haline getiren Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nu gösterdi.
Diğer yandan, 1926 yılında kabul edilen Medeni Kanun sayesinde de çok eşlilik yerine tek eşlilik düzeninin getirildiğini hatırlatan Gürsoy, evlenme, boşanma, miras gibi alanlar ile kadınların istediği işte çalışma hakkının yasal güvence altına alındığını söyledi.
“LÜTUF DEĞİL HAK”
Gürsoy 5 Aralık 1934’e giden sürece ilişkin ise şöyle konuştu:
“Ancak bu yeterli değildi. Nihayet, kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesini içeren yasa değişikliği teklifi Meclis gündemine 5 Aralık 1934’te geldi. Malatya Mebusu İsmet İnönü tarafından verilen teklifin altında 258 milletvekilinin imzası vardı. İnönü konuşmasında bu hakkın bir ‘lütuf’ olarak algılanmaması uyarısında bulunmayı da ihmal etmemişti. Zira bir lütuf değil haktır.”
“KADINLARA YÖNELİK HER TÜRLÜ AYRIMCILIĞIN ÖNLENMESİ YİNE KADININ VARLIĞI İLE MÜMKÜN”
Gürsoy, 5 Aralık 1934 yılında kadınların elde ettiği kazanıma karşın, bugün gelinen noktada İstanbul Sözleşme’nin hukuksuz olarak feshedildiğini ve Medeni Kanun’un değiştirilmesinin tartışıldığını belitti.
Gürsoy sözlerine şöyle devam etti: “Eşitliği sağlayan yasaların her fırsatta aşındırılmasının önüne geçilmesi, kadınlara yönelik her türlü ayrımcılığın önlenmesi yine kadının varlığı ile mümkün. Sosyal alanda olduğu kadar siyasal alanda bu varlık sebepleri den en önemlisi.”
Kadınların bugün, siyasetteki temsiline bakıldığında parlak olmayan bir tablonun görüleceğine işaret eden Gürsoy şu verileri paylaştı:
“Türkiye’de nüfusun yüzde 49,9’unu oluşturan kadınların TBMM’de temsil düzeyi sadece yüzde 20 seviyesinde. Üstelik bu oran Cumhuriyet tarihinin en yüksek oranı. Yerel yönetimlerde temsil daha da düşük düzeyde seyrediyor. 2019 yerel seçimlerinde kadın belediye başkanı yüzde 3, belediye meclis üyeliğinde ise yüzde 11,01’iz.”
“DÜN VERDİĞİMİZ MÜCADELEYİ BUGÜN DE VERMEK ZORUNDAYIZ”
Kadınların siyasette temsili konusunda sosyolojik, ekonomik, yapısal ve kültürel engellerin dün olduğu gibi bugün de var olduğunu belirten Gürsoy, “Dün verdiğimiz mücadeleyi bugün de vermek zorundayız. Yarının Türkiye’si ‘kadınsız’ masalarda kurulamaz. Asıl değişim kadınların siyasete katılımı ile gelecek inancımla hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum” dedi.