FETDER, Muğla’nın Fethiye ilçesinde 5 Nisan’da “Ekoloji Sohbetleri XIV: Olağanlaşmış Olağanüstü Hâl Döneminde, Haklarımız ve Müştereklerimiz” başlığı çerçevesinde hukukçu ve yazar Ezgi Duman’ın katılımıyla söyleşi gerçekleştirecek.
Fethiye Ekoloji Yaşam Derneği (FETDER), Muğla’nın Fethiye ilçesindeki Hipocampus Coworking Space’te “Ekoloji Sohbetleri XIV: Olağanlaşmış Olağanüstü Hâl Döneminde, Haklarımız ve Müştereklerimiz” başlığıyla söyleşi gerçekleştirecek.
Hukukçu ve yazar Ezgi Duman’ın konuk olacağı söyleşi, 5 Nisan tarihinde saat 16.00’da başlayacak ve saat 18.00’de sona erecek.
FETDER, düzenlenen söyleşi hakkında sosyal medya hesabı üzerinden açıklama yayımladı.
Açıklamada, “Olağanlaşmış olağanüstü hâl” kavramının günümüz dünyasında ve Türkiye’sinde güncel olarak siyasî ve hukukî sisteminde artık istisnai durumların kalıcı hâle geldiğini ve olağan yönetim biçimi olarak benimsendiği ifade edildi.
Giorgio Agamben’in, “istisna halini” siyasal belirsizlik veya nedeni her ne olursa olsun bir kriz durumunda, siyasal düzenin devamının sağlanması adına hukukun kendini askıya alması olarak tanımladığına dikkat çekilen açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:
“Olağanüstü hâlin (OHÂL) sadece bir kriz yönetimi aracı değil, devletlerin sürekli olarak başvurduğu bir yönetim tekniği haline geldiğini vurgulamaktadır. Olağanüstü hâl süreklileştiğinde, hukuk bir ‘belirsizlik rejimi’ haline gelir.”
“BİZLERE DÜŞEN OLAĞANÜSTÜ HÂLE KARŞI MÜŞTEREKLERİ YENİDEN SAHİPLENMEKTİR”
Açıklamada, ilanına bile gerek kalmayan OHÂL düzenlemeleriyle çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname’lerin (KHK), kanun yerine geçen yönetmelikler, yargının bağımsızlığının zayıflatılması ve siyasallaştırılması gibi süreçlerin bireysel hak ve özgürlükleri yok saydığı belirtildi.
Devletin olağanüstü yetkilerini genişletmesinin, siyasî alanın daraltılmasının, kamusal alanın yok edilmesinin ve doğa varlıklarının ticarileştirmesinin yurttaşların müşterekler üzerindeki söz hakkını yitirdiğine sebep olduğu vurgulanan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Hâl böyleyken bizlere düşen olağanüstü hâle karşı müşterekleri yeniden sahiplenmektir. Kamusal alanları, ifade özgürlüğünü ve ortak kaynakları savunmak gerekir. Dijital ve yerel dayanışma ağları oluşturmak zorundayız.”
Kamusal alanın yok edilmesi karşısında alternatif iletişim kanallarının ve dayanışma pratiklerinin geliştirilmesi gerektiği belirtilen açıklamada, “Katılımı ve dayanışmayı büyüten bir politika geliştirmek zorundayız” denildi.