Video: Sultan Karakaşoğlu
Muğla’nın Fethiye ilçesine bağlı Faralya Mahallesi’ndeki devlet ormanın Kırtur Şirketi’ne kiralanmasıyla başlayan ağaç kesimine tepki gösteren yurttaşlar yanacak ağaç bile bırakılmadığını söyledi. Fethiye Orman İşletme Müdürlüğü ise alanda kanuna aykırı bir çalışmanın bulunmadığını belirtti.
Haber: Hülya Çetinkaya
Muğla’nın Fethiye ilçesine bağlı Faralya Mahallesi’ndeki Sümbeki Burnu A Tipi Mesire Yeri’nin işletme hakkı Fethiye Orman İşletme Müdürlüğü tarafından 5 Temmuz 2022 tarihinde 20 yıllığına Kırtur Turizm İnşaat Taahhüt Elektrik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’ne verilmişti.
Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki orman niteliğindeki 98 bin metrekarelik alanda gerçekleşen yoğun ağaç kesimi, taş duvarların örülmesi ve zemine beton dökülmesi yurttaşların tepkisini çekmişti.
Doğanın tahrip edilmesine tepki gösterenlerden olan ve Fethiye’de gönüllü olarak doğaya atılan çöpleri toplayan Son Çöp Bükücüler grubundan Arzu Çakmakçı, çalışmaların yapıldığı alanda görevlilere yapılan çalışmaları sordu.
Çakmakçı, yapılanları kabul etmediğini belirtirken, görevli ise kesimin tamamen ormancılar tarafından yapıldığına dikkat çekti.
Açılan yolların orman yangınlarına karşı hazırlanan tahliye yollarını kapattığına değinen Çakmakçı, “Burada yanacak orman da kalmamış, bırakmamışsınız” diyerek yapılanlara tepki gösterdi.
“BİZ BURADA ORMANCILARIN HARİCİNDE HİÇBİR ŞEYE EL VURMADIK”
Görevli dökülen betonun ise kalıcı olmadığını, şantiye için döküldüğünü ve bir sene sonra kaldırılacağını söyledi. Yapılan taş duvarlara ise Orman Genel Müdürlüğü tarafından izin verildiğini belirtti.
Görevli, tahrip edilen ormanlık alanda ise peyzaj çalışmasının yapılacağını, alana yeni ağaçların dikileceğini söyledi. Alanın doğal halinin tüketilip yerine farklı bölgelerden ağaçların dikilmesine tepki gören Çakmakçı’ya ise görevli şöyle yanıt verdi: “Biz doğal halini biz hiçbir şeklide tüketmedik. Biz burada ormancıların haricinde hiçbir şeye el vurmadık. Bizim öyle bir yetkimiz yok.”
“KESİMLER KANUNLARA UYGUN”
Bölgedeki durumun sorulması üzerine, Fethiye Orman İşletme Müdürlüğü de Gündem Fethiye’ye verdiği bilgide alanda kesilen ağaçların tamamen kendileri tarafından kesildiğini doğrulayarak, kanunlara ve usule aykırı hiçbir durumun olmadığı söyledi. Kesilen ağaçların yerine başka ağaçların dikileceği dile getirilerek, bölgenin ekoturizm merkezi haline gelmesinin istendiği belirtildi.
Yeni ağaçların dikimi konusunda ise alanda yapılması planlanan tesis bittikten sonra yapılacak çalışma ile yöreye uygun ağaçların dikileceği, hangi tür ağaçların olacağının ise henüz belirlenmediği, tesise göre değişebileceği söylendi.
Alınan bilgide alanda muhafaza memurlarının sürekli olarak kontrollerde bulunduğuna işaret edilerek, şu anda herhangi bir usulsüz durumun yaşanmadığı vurgulandı.
Beton dökülmesine ilişkin ise ihata, yani taşıyıcı özelliği olmayan ve sınır belirleme maksadıyla inşa edilen yapı, olarak beton dökülmüş olunabileceği bilgisi verildi.
Alternatif Likya Yolu’nun kapatılmasına dair ise, alanın turcular tarafından işaretlediği söylenerek, açılan araç yolu ile alternatif yolun birlikte var olabileceği belirtildi.
Yangın tahliye yolunun açılan yollar ve taş duvarlarla kapanacağına yönelik eleştirilere dair ise, duvarlarda kapıların da olacağı, kapılardan geçilerek sahile ulaşılabilir durumda olunacağı bilgisi verildi. Orman yangını durumunda tahliyenin görevliler tarafından yapılacağına işaret edilerek, çözümün basit olduğu, konu hakkında Kaymakamlık’tan bilgi alınabileceği belirtildi.
DOĞAN KANTARCI: “ORMAN İŞLETMESİ ORMANI KİRALARSA, KİRACI OLAN AĞAÇ KESEMEZ ORMANIN YAPISINI, DOĞAL YAPISINI, BOZAMAZ”
Konu ile ilgili Gündem Fethiye’ye konuşan Toprak İlimi ve Ekoloji Uzmanı Prof. Dr. Doğan Kantarcı, sözlerine Türkiye Cumhuriyet Devleti Anayasası ve Anayasa ile uyumlu 6831 sayılı Orman Kanunu’nu hatırlatarak başladı.
Orman Kanunu’nun Anayasa’ya aykırı olamayacağının dikkat çeken Kantarcı, devlet ormanlarının orman işletmeleri tarafından işletildiğinin, yönetildiğinin ve korunduğunun altını çizdi ve yapılan işlemlere ilişkin şunları söyledi:
“Orman işletmesi herhangi bir yere ormanı kiralar ise bu kiralanan ormanda kiracı olan kim ise ağaç kesemez; ormanın yapısını, doğal yapısını bozamaz. Ormanı kesip kendine özel bir mülkmüş veya özel bir işletmeymiş gibi değiştiremez. Yani kiralama sözleşmesi yapılırken bunların kayıt altına alınmış olması lazım. Kayıt altına alınmamışsa bile 6831 sayılı Orman Kanunu’na ve Anayasa’nın 169’uncu maddesine uyumlu hareket edilmesi gerekir. Yani ben burada kızılçamları keseceğim yerine bilmem ne ağacı dikeceğim. Hayır öyle bir kimsenin yetkisi yok.”
Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’nın 169’uncu maddesi ise şu şeklide:
Madde 169 – Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. Bütün ormanların gözetimi Devlete aittir.
Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları kanuna göre, Devletçe yönetilir ve işletilir. Bu ormanlar zamanaşımı ile mülk edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz.
Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez. Ormanların tahrip edilmesine yol açan siyasi propaganda yapılamaz; münhasıran orman suçları için genel ve özel af çıkarılamaz. Ormanları yakmak, ormanı yok etmek veya daraltmak amacıyla işlenen suçlar genel ve özel af kapsamına alınamaz.
Orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde kesin yarar olduğu tespit edilen yerler ile 31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş olan tarla, bağ, meyvelik, zeytinlik gibi çeşitli tarım alanlarında veya hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler, şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerler dışında, orman sınırlarında daraltma yapılamaz.
“ORMAN İŞLETMESİNİN GÖREVİ ORMANI İŞLETMEK, GELİŞTİRMEK VE KORUMAKTIR. AĞAÇ KESİP ORADA BİR TATİL SİTESİ YAPTIRMAK DEĞİL”
Ormanda yapılacak çalışmada ağaç köklerine, ormana, bitki örtüsüne zarar verilemeyeceğini vurgulayan Kantarcı, Sömbeki Burnu’nda yapılan çalışmaya ilişkin şunları söyledi:
“Burada görüyorum ki, resimlere baktım, koskoca kepçe ortalığı kazıyor. Ondan sonra birtakım orman bitkileri kazınmış, toprak alt üst edilmiş, kökleri sökmüş. Efendim biz buraya bir beton alan yapacağız. Yapamazsınız. Böyle bir şey yok. Orman işletmesi de buradan bu maksatla ağaç kesemez. Ormanın içine böyle bir yerleşim yapılmasına müsaade edemez.”
“SÖZLEŞME ORMAN KANUNU VE ANAYASA’YA AYKIRI OLAMAZ”
Yapılan sözleşmenin 6831 sayılı Orman Kanunu’na ve Anayasa’nın 169’cu maddesine aykırı olamayacağını belirten Kantarcı: “Sizin sözleşmeniz geçerli değil. Orman işletmesinin böyle bir yetkisi yok ki. Orman işletmesi, ormanı işletmek, ormanı geliştirmek, ormanı korumakla görevlidir. Ormandan ağaç kesip orada bir tatil sitesi yaptırma yetkisi yok Orman işletmesinin. Benim bildiğim bu. Eğer ben ormancı isem, bu kadar yılı üzerine harcamışsam böyle biliyorum. Dolayısıyla burada çok büyük açık var. Çok üzüldüm” dedi.
Fethiye Orman İşletme Müdürlüğü’nün neden ağaç kesimi yaptığını soran Kantarcı, “Oraya bir turistik tatil yeri mi yapmak için kesiyorsunuz yoksa gençleştirme yapmak için mi kesiyorsunuz? Bu bizim planlarımızda da var. Dolayısıyla orayı kiraya verip de, A şirketi B şirketi olabilir tabii, yani kiraya verebilirsiniz ama ormana zarar vermeden. Ormana zarar vermek demek; orman ağaçlarını kesmek, orman çalılarını kesmek, orman ağaçlarının köklerine zarar vermek, orman toprağını kazımaktır. Ormana zarar veremezsiniz ve kimse zarar veremez. Dolayısıyla hakkında zabıt tutulur ve dava açılır. Yani bir vatandaş buna itiraz edip orman işletmesinin görevini yapmasını isterse, mahkeme orman işletmesinin görevini yapması hakkında karar verir.” dedi.
“TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’NİN KANUNLARI VE ANAYAS’ASI BURADA GEÇERLİ DEĞİL Mİ ACABA?”
Tesis yapımında çalışacak işçilerin kalacağı yapılar için beton döküleceği ve ardından kaldırılacağı söylemini eleştiren Kantarcı, “Ben bunu kaldıracağım lafı da ayıp. Betonu kaldıracaksınız öyle mi? Sonra yerinde ne yapacaksınız? Yani Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kanunları ve anayasası burada geçerli değil mi acaba?” diye sordu.
Orman işletmelerinin görevlerine bir kez daha değinen Kantarcı, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin memurlarının sorumlulukları halk arasında, halk içinde sorgulanabilir mi? Buna sebep olunmaması gerekir. Oman teşkilatı aynen Türkiye Cumhuriyet Devleti’nin ordusu gibi bir teşkilattır. Kanunu vardır, planları vardır, programları vardır. Bu plan ve programlara göre çalışır” diyerek sözlerine son verdi.
PROF. DR. M. DOĞAN KANTARCI KİMDİR?
1962 yılında İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi’nden mezun olan Kantarcı, 1966 yılında Toprak İlmi ve Ekoloji Anabilim Dalında asistan olarak göreve başlamıştır. 1972 yılında “Belgrad Ormanı Toprak ve Orman Yetişme Muhiti Birimlerinin Haritalanması Esasları Üzerine Araştırmalar” başlıklı tezi ile Doktor unvanını aldı.
1973-1974 yılları arasında Aleksander von Humboldt bursu ile Almanya’ya gitti ve Münih Ludwig Maximilian Üniversitesi Orman Fakültesinde “Sarıçam orman ekosistemlerinde madde dolaşımı” konusunda araştırma projesini çalıştı.
1978 yılında “Aladağ Kütlesinin (Bolu) Kuzey Aklanındaki Uludağ Göknarı Ormanlarında Yükselti İklim Kuşaklarına Göre Bazı Ölü Örtü ve Toprak Özelliklerinin Analitik Olarak Araştırılması” çalışması ile doçent unvanını kazandı. 1988 yılında ise İstanbul üniversitesi Orman Fakültesi Toprak İlmi ve Ekoloji Kürsüsünde profesörlük unvanını elde eti. 1992 yılında Orman Fakültesi Toprak İlmi ve Ekoloji Anabilim Dalı Başkanı oldu.
2006 yılında yaş haddi nedeniyle emekli olan Kantarcı halâ alanındaki çalışmalarına devam ediyor.
Kantarcı’nın yayınlarına ulaşmak için buraya tıklayın.
YASALAR NE SÖYLÜYOR?
Mesire Yerleri Yönetmeliği ve uygulamaya yönelik hükümlerine açıklık getirmek ve uygulamadaki aksaklıkların giderilmesi maksadıyla “296 sayılı Mesire Yerleri Uygulama Tebliği” kaldırılıp, yerine Orman Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan “300 sayılı Mesire Yerleri Uygulama Tebliği”nde şu hükümler yer alıyor:
“Her türlü düzenleme doğal ekosisteme uygun olarak yapılır.”
“Mesire yerlerinde gerekli yapı ve tesisler, doğa ile uyumlu, tercihen taş veya ahşap malzemeden zemin ve kullanılabilir çatı katı dışında tek katlı olacak şekilde Genel Müdürlükçe belirlenen esaslara uygun olarak yapılır. Özel durumlarda Bakanlık onayı ile birden fazla katlı yapılabilir.”