Emek Partisi Muğla İl Örgütü; zeytinliklerin, meraların ve ormanların enerji yatırımları ve madenlere açılmasını kolaylaştıran düzenlemeye karşı açıklama yaptı. Açıklamada, “Bu yasa; işçilerin, emekçilerin, köylülerin, doğanın ve halkın değil; maden ve enerji tekellerinin çıkarlarını savunmaktadır” denildi.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) milletvekillerinin imzasını taşıyan enerji ve maden alanlarına yönelik “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” 19 Temmuz 2025 tarihinde saat 17.05’te Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda 199 oya karşı 255 oyla kabul edildi.
Kanun teklifiyle zeytinlik alanlar, ormanlar ve meralarda madencilik faaliyetlerine izin verilmesi, enerji yatırımları için prosedürlerin basitleştiriliyor, Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) süreçleri hızlandırılıyor.
Ayrıca; koordinatları belirtilmek suretiyle Muğla’da yer alan Yatağan ve Milas – Akbelen bölgesindeki zeytinlikler, saha linyit madenciliğine açılıyor, maden ve enerji projelerinde acele kamulaştırma kararlarının uygulanabiliyor, madenler için Cumhurbaşkanlığıʼna ve özel bir kurula yetki veriliyor ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na imar planı yapma ve inşaat ruhsatı verme yetkisi veriliyor.
“GELECEĞİMİZİ SERMAYEYE TESLİM ETMEYECEĞİZ”
Konuya ilişkin Emek Partisi Muğla İl Örgütü tarafından “Geleceğimizi sermayeye teslim etmeyeceğiz” başlığıyla 12 Temmuz 2025’te yapılan açıklamada, “Bu yasa; işçilerin, emekçilerin, köylülerin, doğanın ve halkın değil; maden ve enerji tekellerinin çıkarlarını savunmaktadır” denildi.
Türkiye’nin dört bir yanından üretici köylülerin, kanun teklifi Meclis’ten geçmesin diye Ankara’daki Cemal Süreyya Parkı’nda direndiklerinin altının çizildiği açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:
“İçlerinde Milas’a bağlı köylerden gelen üretici köylüler de var. Altı yıldır havası, suyu ve toprağı için mücadele eden bu insanlar, 700 dönümlük Akbelen Ormanı kesilmesin diye var güçleriyle direndi. Ancak, devletin tüm olanaklarını seferber eden tek adam rejimi ve onun temsil ettiği sermaye gruplarının gözü doymuyor.”
“BU TALANI ‘KRİTİK VE STRATEJİK’, ‘MİLLİ GÜVENLİK’, ‘YERLİ VE MİLLİ ENERJİ’ GİBİ HAMASİ SÖYLEMLERLE MEŞRULAŞTIRMAYA ÇALIŞIYORLAR”
Meclis’e getirilen yasa teklifiyle Türkiye’nin yeraltı ve yer üstü kaynaklarının, uluslararası maden ve enerji şirketlerine peşkeş çekilmek istendiğinin belirtildiği açıklamada, şunlar aktarıldı:
“Bu talanı ‘kritik ve stratejik’, ‘milli güvenlik’, ‘yerli ve milli enerji’ gibi hamasi söylemlerle meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Ancak, bu yasada tehlikeli olan sadece içerik değil; bazı sendika yöneticilerinin, işçilerin adını kullanarak bu talanı meşrulaştırma çabası da aynı ölçüde kaygı vericidir.”
Açıklamanın devamında, şu ifadelere yer verildi: “2014 yılında 447 gün boyunca özelleştirmeye karşı direnen ve halkın büyük destek verdiği işçilerin temsilcileri, ne oldu da bugün patron diliyle konuşur hâle geldiler? ‘Biz kömürü de elektriği de vatanımız için üretiyoruz’ diyerek, sanki halktan yana ve doğayla uyumlu bir enerji politikası uygulanıyormuş gibi davranıyorlar.”
“DOĞA VE EMEK SÖMÜRÜSÜNÜN ADRESLERİ AYNIDIR”
Özelleştirmeler sonrası Aydem ve YK Enerji A.Ş. gibi şirketlerin; milyonlarca liralık teşvik, vergi indirimi ve adrese teslim yasalarla beslendiklerinin vurgulandığı açıklamada, şunlara dikkat çekildi:
“Bu gerçeği görmezden gelerek işçileri ‘ya doğa ya ekmek’ ikilemine sıkıştırmak, işçi sınıfının çıkarlarıyla bağdaşmaz. Daha önce de söyledik: Doğa ve emek sömürüsünün adresleri aynıdır. Bu adres Limak’tır, İçtaş’tır, Aydem’dir.
TES İŞ (Türkiye Enerji, Su ve Gaz İşçileri Sendikası) Yatağan Şube, Erdoğan, sermaye ve kamusal alan ilişkisinde; herhangi bir uzuv haline dönüşme, aparat olma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Muğlalı işçi kardeşlerimizi bu Limak, Aydem, İçtaş gibi yabancı sermayenin payandası, sarayın kulu, rüşvetçisi olmuş şirketlere iliştirilmiş sendikacılık yapılmasına izin vermemeye çağırıyoruz.”
“SANTRAL İŞÇİLERİNİN İŞ GÜVENCESİ, DOĞANIN YOK EDİLMESİ PAHASINA SAVUNULAMAZ”
TES-İŞ Sendikası yöneticileri tarafından hem yerelde hem Meclis’te yapılan açıklamaların; sınıf çıkarlarını değil, patronların çıkarlarını savunduğunun altının çizildiği açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:
“Bu açıklamalar, iktidarın talan yasasına açık destek anlamına gelmektedir. Santral işçilerinin iş güvencesi, doğanın yok edilmesi pahasına savunulamaz. Köylünün ekmeğine göz dikerek zeytinliklerin, meraların, ormanların talan edilmesi meşrulaştırılamaz.”
TES İŞ yöneticileriyle birlikte açıklama yapan milletvekilinin, MUÇEV üzerinden Muğla kıyılarının kullanım ve işletme hakkını almaya çalışan Deniz Ticaret Odası iştirak şirketiyle olan ilişkilerinin ortada olduğunun vurguladığı açıklamada, şunlar aktarıldı:
“Ormanlar, meralar ve yaşam alanları yetmezmiş gibi kıyılara da göz dikenlerle aynı safta olmak, ne santral işçilerinin ne de işçi sınıfının çıkarınadır. Biliyoruz ki zeytinliklerin sökülmesi, ormanların, meraların ve kıyıların talan edilmesi yalnızca doğayı değil, halkın geçim kaynaklarını ve işçilerin geleceğini de yok eder.”
“SENDİKAL BÜROKRASİNİN DEĞİL, KENDİ SINIFINIZIN SAFINDA YER ALIN”
Doğayla barışık, halktan yana bir enerji politikasının gerçek bir ihtiyaç olduğunun ve bunun da işçilerin örgütlü mücadelesiyle mümkün olacağının altının çizildiği açıklamada, TES İŞ’teki örgütlü işçilere şu şekilde seslenildi:
“Bu yasaya karşı alanlarda omuz omuza durun. Sendikal bürokrasinin değil, kendi sınıfınızın safında yer alın. Doğanın, emeğin ve yaşamın yağmalanmasına karşı birleşelim, mücadele edelim. Yaşasın doğa ve emek mücadelesi. Talan yasası geri çekilsin. Sendikal bürokrasiye geçit yok.”
NE OLMUŞTU?
Teklif, 13 Haziran’da TBMM Başkanlığı’na sunuldu. 19 Haziran’da Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nda görüşmeler başladı.
Muğla başta olmak üzere farklı kentlerden gelen yurttaşların komisyona alınmaması, AK Parti ve muhalefet partileri arasında fiziksel tartışmalara yol açtı. Avukat Yakup Okumuşoğlu Meclis’te yerde sürüklendi.
26 saat süren görüşmelerin sonunda teklif, 20 Haziran’da komisyon tarafından kabul edildi.
Ardından torba yasa kapsamında TBMM Genel Kurulu’na geldi. Bu süreçte Muğla’nın Milas ilçesindeki Akbelen Ormanı’nı korumak için bir araya gelen ve Akbelen Ormanı’nın kesilmesinden sonra da köyleri maden tehdidi altında olan İkizköylüler, 3 Temmuz’da Ankara’daki Cemal Süreyya Parkı’nda nöbete başladı.
Köyleri yasadan doğrudan etkilenecek olan İkizköylüler görüşmelerin devem ettiği sırada, 16 Temmuz’da “süper izin yasasına” karşı açlık grevi başlattı. Açlık grevi, 19 Temmuz akşam saatlerinde yurttaşların sağlık problemleri nedeniyle hastaneye kaldırılmalarının ardından sona erdi.
Yasanın Genel Kurul’da görüşülmesi ise 8 Temmuz’da başladı. Görüşmeler sırasında muhalefet vekilleri ile AK Parti milletvekilleri arasında arbedeye varan tartışmalar yaşandı.
YASA NE GETİRİYOR?
İlk maddeye göre, ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) süreçlerinde “ÇED gerekli değildir” kararının yanlış yorumlandığı öne sürülerek şirketlerin, gerekli izinleri alabilmesi için ÇED sürecinin tamamlanması gerekliliği ortadan kaldırılıyor.
İkinci maddeyle maden sahalarının çevresel rehabilitasyonu için ödenen çevre uyum teminatlarının yerine “rehabilitasyon bedeli” sistemi getiriliyor.
Üçüncü maddede ise madencilik faaliyetleri için izin süreçleri yeniden yapılandırılıyor. İlgili kurumlar izin başvurularına üç ay içinde yanıt vermezse ek bir aylık sürenin ardından “izin verilmiş” sayılıyor.
Diğer yandan Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) talebiyle devlet ormanlarında madencilik faaliyetleri için 24 ay süreyle bedelsiz izin veriliyor; bu süre gerektiğinde 12 ay daha uzatılabiliyor.
Dördüncü maddeyle stratejik veya kritik madenler tanımı değişiyor, acele kamulaştırma uygulanabiliyor ve zorunlu maden stoku tutma yetkisi cumhurbaşkanına veriliyor.
Beşinci maddeyle ruhsat bedelinde yüzde 30 oranında indirim yapılıyor. Bunun yanında rehabilitasyon bedeli ruhsat bedelinden ayrıştırılarak ruhsat bedeli kadar bir tutarın rehabilitasyon bedeli olarak ödenmesi zorunlu hale getiriyor.
Ayrıca, ruhsat bedelinin devlet bütçesine giden pay yüzde 50’den yüzde 70’e çıkarılıyor. Bedellerin ödenmesine ilişkin yükümlülüklerin yerine getirilmemesi hâlinde madencilik faaliyetine son verilmesi öngörülüyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı, izin sahibi kamu kurum ve kuruluşunun bütçesinde ayırdığı ödenekleri rehabilitasyon amacıyla kullanabiliyor.
Altıncı maddeyle Teklif ile ruhsat sahiplerinin işletme ruhsat bedeli kadar rehabilitasyon bedeli ödemesi zorunlu hale getiriliyor. Tahsil edilecek işletme ruhsatı bedelinde yapılan indirim, asgari devlet hakkı miktarı da ruhsat bedelinin yüzde 50 fazlası kadar artırılıyor.
Diğer yandan krom madeni, Londra Metal Borsası’nda işlem görmediğinden, 3213 sayılı Maden Kanunu’na ekli 3 sayılı tablodan çıkarılarak genel hükümlere tabi oluyor.
Yedinci maddeyle arama ruhsatı düzenlenebilmesi için yatırım teminatı zorunluluğu getiriliyor. Ayrıca, IV. Grup madenlerin bent olarak ayrı ayrı ruhsatlandırılmasına imkân tanınabiliyor.
Sekizinci maddeyle arama döneminin sonuna kadar, üç boyutu ve miktarıyla rezervin belirlenmesi yükümlülüğü ve projede sunulan taahhüde uyulmaması hâli için teminatın iradı yaptırımı, asgari faaliyetlerin yapılmaması hâlinde ise ruhsat iptali yaptırımı öngörülüyor.
Ayrıca, programın iki yıl üst üste yüzde 50’nin altında gerçekleştirilmesi durumunda ruhsat iptal ediliyor. İşletilebilir rezerv bulunamayan durumlar için ruhsat bedeli ve ihale bedeli iade ediliyor.
Dokuzuncu maddeyle ruhsat süresinin uzatılması taleplerinin uygun bulunabilmesi için asgari üretim faaliyeti yapılması şartı getiriliyor. Bu asgari üretim şartının detaylarının ise yönetmelikle belirlenmesi bekleniyor.
Diğer yandan vadesi geçmiş borcun bulunmadığına dair belge ibrazına, rehabilitasyon bedeli iadesi başvuruları da dâhil ediliyor.
10’uncu maddeyle herhangi bir sebeple hükümden düşmüş, terk edilmiş veya taksir edilmiş bütün alanların; ihaleyle ruhsatlandırılması yerine, rezerv varlığına ilişkin herhangi bir verinin bulunmaması durumlarında alanların genel hükümlere tabi olarak ruhsatlandırılabiliyor.
Ancak, II. Grup (b) bendi ve IV. Grup maden alanlarının sahayla ilgili konum, rezerv ve geçmiş bilgiler doğrultusunda Genel Müdürlük kararıyla ihaleyle verilebiliyor.
AK Parti’nin verdiği önergeyle teklifin 11’inci maddesindeki yeni değişiklikle ise 3213 sayılı Maden Kanun‘a eklenen geçici 45’inci maddenin ikinci fıkrasında yer alan “öncelik verilmek suretiyle” ibaresinden sonra gelmek üzere, “taşınan ve taşınamayan zeytin ağacı sayısının en az iki katı zeytin ağacı ile oluşan” ibaresi eklendi.
Yapılan değişiklikle zeytinliği taşınacak olan köylülere; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından uygun görülen ya da maden sahalarının bulunduğu il sınırlarındaki KİT’lere ait taşınmazlarda yer alan zeytinlikler, değerinin yüzde biri üzerinden 20 yıl süreyle doğrudan kiralanabilecek.
Diğer yandan teklifin yürürlüğe girdiği tarihte ruhsat sahibi olan şirketlere, elektrik ihtiyacını karşılamak amacıyla yürüttükleri madencilik faaliyetleri için zeytinlik sahalarında izin verilebilecek. Bu iznin verilebilmesi için madencilik faaliyetinin başka bir alanda yürütülmesinin mümkün olmadığının tespiti gerekiyor ve “kamu yararı” şartı aranıyor.
Faaliyetin yürütüleceği alandaki zeytin ağaçlarının mümkün olduğunca aynı il veya ilçe içerisinde başka bir alana taşınması gerekiyor. Ancak taşınması mümkün olmayan zeytin ağaçları olması halinde bile madencilik faaliyetine izin verilebilecek. Madencilik faaliyetlerine izin verilen şirketler, taşınan veya zarar gören ağaçlar için eşdeğer büyüklükte yeni bir zeytinlik tesis etmekle yükümlü tutuluyor.
MUĞLA NASIL ETKİLENECEK?
Muğla Çevre Platformu (MUÇEP), kanun teklifi ile ilgili yazılı bir açıklama yayımladı ve Muğla’da 48 köy ve mahalle acele kamulaştırma ve yerinden edilmeyle karşı karşıya kalabileceği belirtildi.
MUÇEP’in araştırmasına göre, Muğla’da etkilenecek köy ve mahalleler ile nüfusları şu şekilde:
Mahalle/Köy | Nüfus |
Kuzyaka | 756 |
Kısırlar | 462 |
Söğütçük | 1631 |
Çiftlikköy | 492 |
Karacahisar | 708 |
Pınararası | 189 |
Çamköy | 775 |
İkizköy | 218 |
Karacaağaç | 144 |
Bağdamları | 1654 |
Sekköy | 44 |
Bayırköy | 338 |
Akçakaya | 294 |
Fesleğen | 791 |
Hasanlar | 367 |
Çakıralan | 237 |
Gürceğiz | 188 |
Türkevleri | 826 |
Yoğunoluk | 348 |
Dereköy | 267 |
Pınarköy | 517 |
Hüsamlar | 346 |
Çamlıca | 254 |
Kalem | 526 |
Alatepe | 362 |
Kultak | 392 |
Çaybükü | 321 |
Gökpınar | 732 |
Bozüyük | 1060 |
Bağyaka | 337 |
Kapabağ | 546 |
Eskihisar | 560 |
Bencik | 1751 |
Köklük | 479 |
Kafaca | 1511 |
Akçaova | 1708 |
Salihpaşalar | 384 |
Bayır | 6301 |
Bahçeyaka | 624 |
Hisarardı | 397 |
Hacıbayramlar | 588 |
Yeniköy | 349 |
Şahinler | 633 |
Yeşilbağcılar | 849 |
Kırık | 201 |
Gökgedikköyü | 402 |
Yayla | 249 |
Yava | 238 |