Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun (KCDP) verilerine göre, 2025 yılının Ekim ayında en az 19 kadın erkekler tarafından öldürüldü, 22 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulundu. Ekim ayında kadınların yüzde 37’si evli olduğu erkek tarafından, yüzde 42’si ise evinde öldürüldü.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun (KCDP) her ay basına yansıyan kadına yönelik şiddet haberleri ve doğrudan kendilerine gelen başvuruları derleyerek ortaya koyduğu raporun 2025 yılı Ekim ayı verileri yayımlandı.
Rapora göre, Ekim ayında en az 19 kadın erkekler tarafından öldürüldü, 22 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulundu. Kadın cinayetlerini durdurma mücadelesini 15 yıldır sürdürdüklerini vurgulayan Platform, Bakanlıkların kadın cinayeti verilerini tutmadığını belirterek şunları aktardı:
Sen de Gündem Fethiye'ye abone ol, gerçeğin yanında ol!
“Kadın cinayeti ve şüpheli kadın ölümleri gerçekliğini açıklamakla birlikte, kadın cinayetlerini durdurmak için somut çözüm önerilerinin hayata geçirilmesi de devletin görevidir. Bu görevin yerine getirilmesi için de ilgili tüm bakanlıkların, tüm mekanizmaların harekete geçirilmesi için mücadeleye devam edeceğiz.”
Söz konusu rapora göre, öldürülen 19 kadının yedisi evli olduğu erkek, altısı eskiden evli olduğu erkek tarafından öldürüldü. Kadınlardan ikisi tanıdığı biri, biri eskiden birlikte olduğu erkek, biri birlikte olduğu erkek, biri akrabası, biri ısrarlı takip faili tarafından öldürüldü. Ekim ayında kadınların yüzde 37’si evli olduğu erkek tarafından öldürüldü.
Ayrıca; öldürülen 19 kadından yedisi boşanmak istemesi, barışmayı reddetmesi, evlenmeyi reddetmesi, ilişkiyi reddetmesi gibi kendi hayatına dair karar almak istemesi bahanesiyle öldürüldü. Biri ise kızının kına merasimi eksiklikleri bahanesiyle öldürülürken 11’inin ise hangi bahaneyle öldürüldüğü tespit edilemedi.
“ŞİDDET BOYUT DEĞİŞTİREREK SÜRMEYE DEVAM EDİYOR”
11 kadının hangi bahaneyle öldürüldüğünün tespit edilememesi, kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin görünmez kılınmasının bir sonucu olduğu vurgulanırken şunlar kaydedildi:
“Kadınların kim tarafından, neden öldürüldüğü tespit edilmedikçe; adil yargılama yapılmayıp şüpheli, sanık ve katiller caydırıcı cezalar almadıkça, önleyici tedbirler uygulanmadıkça şiddet boyut değiştirerek sürmeye devam ediyor.”
Rapora göre; kadınların sekizi evinde, altısı sokakta, biri su ve kenarında, biri işyerinde, biri kamusal alanda öldürüldü. İki kadının öldürüldüğü yer ise tespit edilemedi. Ekim’de öldürülen kadınların yüzde 42’si evlerinde öldürüldü.


“SİLAHA ERİŞİM KISITLANSIN”
Ekim ayında 13 kadın ateşli silahla öldürüldü, bunlardan altısında fail tüfek kullandı. Öldürülen kadınların beşi kesici aletle, biri boğularak öldürüldü. Ekim ayında öldürülen kadınların yüzde 68’i ateşli silah ile öldürüldü.
Sen de Gündem Fethiye'ye abone ol, gerçeğin yanında ol!
Raporda, “Bugün evde, sokakta, işyerinde ve kampüste öldürülen kadınların önemli bir kısmı ruhsatlı ya da ruhsatsız ateşli silahlarla öldürülüyor” denilirken 2025 yılının başından beri gerçekleşen kadın cinayetlerinin yüzde 58’inin ateşli silahlarla işlendiği vurgulandı.
Ayrıca raporda, bu tabloyu tersine çevirmek için risk temelli silahsızlandırmanın şart olduğu aktarılırken 6284 kapsamında hakkında uzaklaştırma kararı veya şiddet kaydı bulunan erkeklere silah ruhsatı verilmemesi, mevcut ruhsatların iptal edilmesi ve meslek silahlarında özel denetim mekanizması kurulması talep edildi.
“KİMLİĞİMİZ SUÇ UNSURU DEĞİLDİR”
Bunların yanında “11. Yargı Paketi kimliğe saldırıdır” denilen raporda, “‘Kanuna aykırı cinsiyet değişikliği’ adıyla TCK’ya 93/A eklenmesi yönündeki iddia, LGBTİQ+ varoluşunu ceza hukuku alanına çekmeye dönük açık bir girişimdir” ifadesinde bulunuldu.
Devamında şunlar aktarıldı:
“Bu yaklaşım, hak temelli çerçeveyi terk edip cezalandırıcı/ahlakçı bir zemine kayar; kimliği ‘suç’, bedeni ‘delil’ gibi konumlandırır. Zaten zorlu ve bürokratik ilerleyen cinsiyet uyum süreçlerini fiilen imkânsızlaştırır; hekimleri cezalandırma tehdidiyle tıbbî etik ve hasta hakları arasında sıkıştırır; transların sağlık, barınma ve adalete erişimini daraltır. “Kamu düzeni” adı altında sunulan bu hattın gerçek etkisi, nefret iklimini kurumsallaştırmak ve kırılgan grupların güvenliğini hedef almaktır.
Kimliğimiz suç unsuru değildir. Ceza hukuku kimlik denetimi için değil, şiddeti önlemek ve yaşamı güvenceye almak için vardır. Herkes için eşit ve adil bir yaşam için mücadelemiz devam edecek.”
Raporun tamamını okumak için buraya tıklayın.
Sen de Gündem Fethiye'ye abone ol, gerçeğin yanında ol!
Sen de Gündem Fethiye'ye abone ol, gerçeğin yanında ol!













