Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (EĞİTİM SEN) Fethiye Temsilciliği, Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ilgili basın açıklaması yaparak “Bu kanunun bir an önce iptal edilmesini, öğretmen emeğini değersizleştiren bu sürecin bir an önce durdurulmasını talep ediyoruz” dedi.
EĞİTİM SEN Fethiye Temsilciliği dün (12 Eylül 2022) Fethiye Belediyesi Kültür Merkezi önünde “Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal edilsin” diyerek basın açıklamsı yaptı.
EĞİTİM SEN Fethiye Temsilciliği Başkanı Ali Türk tarafından okunan basın açıklamasında, Ankara’da Millî Eğitim Bakanlığı önünde yapılması planlanan basın açıklamasının kolluk güçlerinin saldırısı ve engellemesi nedeniyle gerçekleştirilemediği söylendi.
Türk, “Uzunca bir süredir baskı, zor ve yasaklama politikalarıyla ülkeyi yarı açık bir cezaevine çeviren AKP iktidarının kolluk güçleri açıklama yapılacak noktaya 4 km uzaklıktaki Eğitim Sen Genel Merkezi’ni ablukaya alarak merkez yürütme kurulu üyeleri ve şube başkanlarının binadan çıkışına izin vermemiş, fiilen gözaltına almıştır. Yine aynı saatlerde Eğitim Sen 1 Nolu Şube önünde toplanan üyelerimiz de aynı muameleye maruz kalmış, bakanlık önüne gidişleri engellenmiştir” dedi.
Türk, yapılan uygulamanın hiçbir hukuki dayanağının bulunmadığını ve Türk Ceza Kanunun 109. Maddesinde yer alan “Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma” suçunun işlendiğini belirtti.
EĞİTİM SEN olarak yaşanılanlar hakkında başlatılacak hukuki sürecin takipçisi olacaklarını belirten Türk, şunları söyledi:
“Bu yaşananlar, ‘Öğretmenlerin 60 yıllık hayalini gerçekleştirdik’ diyerek pazarlamaya çalıştıkları ucube Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun hiçbir öğretmen tarafından kabul edilmediği benimsenmediği gerçeğinin üstünü polis kalkanıyla örtme gayretinden başka bir şey değildir. Milyonlarca öğretmen yasayı ve yasanın getirdiği kariyer basamaklarını kabul etmediklerini işyerlerinde, alanlarda ve sosyal medyada gür bir sesle ifade etmişlerdir.”
Türk, kanuna neden karşı çıkıldığını şu maddelerle açıkladı:
Öğretmenlik Meslek Kanununu kabul etmiyoruz. Çünkü:
Öğretmenlik Meslek Kanunu, muhatabı olan öğretmenlerin iradesi dışında, onların hakları ve taleplerini dikkate almadan hazırlanmıştır.
Öğretmenlik Meslek Kanunu, farklı branşlarda da olsalar aynı okulda ve aynı sınıfta öğrencilerine emek veren öğretmenleri, farklı kariyerlere ayrıştırarak ve bu yapay ayrıştırmaya göre farklı maaş uygulamasını meşrulaştırmaya çalışarak öğretmenler arasında eşitsizliğe yol açan bir düzenlemedir.
Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ücretli öğretmen uygulamasına son verilmesi, sözleşmeli öğretmenlerin tüm hakları ile kadroya geçirilmesi beklenirken, tersine kadrolu Öğretmenleri öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen hiyerarşisine tabi tutmuştur. Oysa tüm öğretmenlerin asıl beklentisi, güvenceli iştir, eşit işe eşit ücrettir ve mesleki itibardır, saygıdır.
Öğretmenlik Meslek Kanunu merkezi yazılı sınavı kaldırarak yerine “Adaylık Değerlendirme Komisyonu” oluşturmuş ve böylece öğretmenliğe ilk atanmada mülakatın bir benzeri siyasal ayrımcılığa yol açacak keyfi ve baskıcı bir süreci başlatmıştır.
Kabul Etmiyoruz! Çünkü:
Kariyer basamakları arasındaki geçiş sınavlarının öğretmenler, veliler ve öğrenciler üzerinde çok olumsuz etkileri ortaya çıkacaktır. Öğrencilerine yıllarca emek vermesine karşın yeterlilik sınavına maruz kalan öğretmenin hissedeceği duygular eğitimin niteliğine gölge düşürecektir.
Ekonomik krizin derinleştiği ve eğitim emekçilerinin enflasyon karşısında ezildiği bu dönemde emekçilerin ekonomik ve özlük hak kazanımlar kariyer basamaklarına ve sınavlara endekslenmeye çalışılmaktadır Velilerin algısında “nitelikli okul” ve “niteliksiz okul” ayrımlarına “yeterli öğretmen” ve “yetersiz öğretmen” ayrımı eklenecektir.
Velilerin bakış açısında yaratılan bu algı, öğrenciler üzerinde de ciddi etkiler oluşturacaktır. Okulda “uzman öğretmenin sınıfı” ve “başöğretmen sınıf oluşacak ve algı düzeyinde eğitim hakkinin sağlanmasında eşitsiz uygulamalar ortaya çıkacaktır. Bu süreç öğretmenin mesleki saygınlığını, okul ve aile arasındaki iletişimi ve çalışma barışını bozacaktır.
Kanunda özel okullarda çalışan öğretmenlere ilişkin herhangi bir düzenleme yoktur. Bu durum öğretmen istihdamında eşitlik ve eşit ise eşit ücret ilkesine ilişkin en önemli sorun olmayı sürdürmektedir. Özel okul öğretmenlerinin Öğretmenlik Meslek Kanunu kapsamında değerlendirilmemiş olması bu meslektaşlarımızın piyasacı eğitim anlayışı içerisinde ucuz iş gücü olarak görüldüklerinin de bir kanıtıdır.
Mevcut meslek kanunun öğretmenlerin ihtiyaçlarını karşılamadığını belirten Türk, “Yeni bir meslek kanunu düzenlenmek zorundadır. Öğretmenler lehine bir içerik taşıması gereken meslek kanunu, ILO ve UNESCO tarafından 5 Ekim 1966’da kabul edilen ‘Öğretmenlerin Statüsüne ilişkin Tavsiye Karanı’na uygun şekilde düzenlenmelidir” dedi.
Türk, taleplerini ise şu şeklide belitti:
- Tüm eğitim ve bilim emekçileri için, hiçbir ayrım yapılmadan yoksulluk sınırının üzerinde insanca, yaşanabilir bir ücret düzenlemesi ve özlük haklarının iyileştirilmesi çalışmasının ivedi biçimde yapılmasını istiyoruz.
- Eğitim emekçilerinin bu kanun ve yönetmelik kapsamında gerçekleştirilecek sınava da kariyer basamaklarına da karşıyız. Bu kanunun bir an önce iptal edilmesini, öğretmen emeğini değersizleştiren bu sürecin bir an önce durdurulmasını talep ediyoruz.
- Ekonomik, sosyal mesleki, özlük haklarımızla ilgili taleplerimiz, eleştirilerimiz ve önerilerimiz doğrultusunda demokratik ve katılımcı bir anlayışla hazırlanacak gerçek bir meslek kanunu istiyoruz.
- Eğitim öğretime hazırlık ödeneğinin, ayrımsız bütün eğitim ve bilim emekçilerine bir maaş tutarında ve yılda iki kez ödenmesi sağlanmalıdır
- 2020 yılında 1210 TL, 2021 yılında 1250 TL olarak verilen eğitim ödeneği, günümüz enflasyon oranlan ve kırtasiye kalemlerindeki ciddi artışlara rağmen, yandaş sendika sayesinde 2022 yılında sadece 1325 TL olarak ödenecektir. Ekonomik krizin geldiği düzey ve enflasyon oranlan dikkate alındığında bu rakamın komik denecek bir düzeyde olduğu açıktır. Gerekli düzenlemeler bir an önce yapılmalı ve eğitim öğretime hazırlık ödeneğinin, ayrımsız bütün eğitim ve bilim emekçilerine bir maaş tutarında ve yılda iki kez ödenmesi sağlanmalıdır.