Muğla’nın Fethiye ilçesinde, hayvan hakları savunucuları 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü dolayısıyla basın açıklaması yaptı. Açıklama sonrası Fethiye Belediyesi ise AK Parti ve MHP ilçe başkanlıkları önüne siyah çelenk bırakıldı.
Ulusal Hayvan Hakları Birliği, 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü’nde Türkiye’nin birçok şehrinde toplu eylem çağrısı yaptı.
Muğla Yaşam Hakkı Savunucuları Platformu ise bu çağrıyı Muğla’nın Bodrum, Datça ve Fethiye ilçeleri için duyurdu.
Fethiye’de dün (4 Ekim) Belediye binası önünde basın açıklaması yapıldı. Basın açıklaması sonrası Fethiye Belediyesi ile Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ilçe başkanlıkları önüne siyah çelenk bırakıldı.
İlçe binalarına doğru gerçekleştirilen yürüyüşte; “Barınaklarınız kan kokuyor”, “Kurtuluş yok, tek başına; ya tüm türler ya hiçbirimiz”, “Hayvana, insana, yeryüzüne özgürlük” sloganları atıldı.
“SADECE UTANALIM”
Basın açıklamasını ise grup adına Eylem Keçeci okudu. Açıklamada, Yazar Süreyya Karacabey’den şu alıntı yapıldı:
“Bu sesler tepemizde, kendi çocuklarını acıtan bir ülkenin yurttaşı olma utancı hepimizde, o sesler sessizce bağırmayı sonsuza kadar sürdürecek çünkü bazı suçların affı yoktur. Kendini feda ederek yavrularını kurtaran kedilerin, köpeklerin yaptığını bile yapamayacak kadar çaresizsek eğer, bazı utançların kaybolacağı bir zaman yok demektir.
Bir barbarlığın tam ortasındayız ve hayvan çığlıklarıyla sonunu getireceğiz bu uygarlığın, kendi çocuklarını öldüren, işkence eden, tecavüz eden ve hepsine göz yuman bir kavmin üyesi olarak geçeceğiz tarih denilen suç indeksine.
Canını yaktığınız hayvanlardan başlayın utanmaya, utanmaya bir yerden başlamak iyidir, insanlıktan geriye bir şey kaldıysa ancak derin bir utançtan sonra yaparız hesabını.
Uzun bir süre birbirimizin yüzüne bakmayalım, sadece utanalım! Sadece utanalım!”
“NAZİ DÖNEMİ TOPLAMA KAMPLARINI ANDIRAN BARINAKLARDA ÖLDÜRÜLDÜ”
Barınaklarda hayvanların öldürüldüğü belirtilen açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:
“Geçen yıl 2 Ağustos’ta çıkan katliam yasasıyla beraber, sokaklarımızda birlikte yaşadığımız, yaşam kültürümüzün parçası, doğanın bir bileşeni, kent yaşantımızın vazgeçilmez öğeleri olan hayvanlar barbarca toplanıp adeta Nazi dönemi toplama kamplarını andıran barınaklarda öldürüldü. Kimisi aç bırakıldı, kimisi berbat koşullarda hastalık kapıp öldü, kimisinin kafasına kürekle vuruldu, kimisinin kalbine çamaşır suyu enjekte edildi, kimisi canlı canlı gömüldü.”
“YANDAŞ MEDYA ELİYLE HAYVAN YOLDAŞLARIMIZ BİRER AZILI KATİL İLAN EDİLDİ”
Hayvanlara yönelik şiddet olaylarını gördükçe daha da öfkelendikleri ifade edilen açıklamada, medyanın nefret uyandırdığı belirtildi. Açıklama, şöyle devam etti:
“Sadece toplama kamplarıyla kalmadı, üç yıldır sokaklarda yaşayan hayvanlara karşı nefret pompalayan ve halkı kine ve düşmanlığa sürükleyen yandaş medya eliyle yüz yıllardır bizimle yaşayan hayvan yoldaşlarımız birer azılı katil ilan edildi ve yasadan aldığı güçle köpekler sokaklarda bilerek üzerine araba sürülerek öldürüldü, kediler apartman boşluklarında yerden yere vurularak öldürüldü, yavru köpekler dirgenlerle, sopalarla öldürüldü, yavru kediler kovalarda boğularak öldürüldü.”
“BİR SONRAKİ BASAMAĞI BELLİ BİR İNSAN GRUBUNU HEDEF HALİNE GETİRMEKTİR”
“Şiddeti meşru kılmanın yolunu hayvanları hedef olarak göstermekte buldular” ifadeleriyle devam eden açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Çünkü bir türü, bir ırkı, bir grubu hedef olarak gösterdiğinizde ona artık her şeyi yapma gücünü sistem elleriyle size verir. Özellikle hayvanlarla başladılar, türlü iftiralar atıp kendini savunamayacak canlıları hedef haline getirdiler. Bunun bir sonraki basamağı belli bir insan grubunu hedef haline getirmektir. Bunu göremeyen herkes hala ‘Nasıl olsa hayvan’ deyip geçse de bir gün sıra kendisine geldiğinde durumu kavrar mı, bilemiyoruz.”
Her hayvanın her insanın olduğu gibi beslenme, özgür yaşama hakkı olduğuna vurgu yapılan açıklamada, “Eğer hayvanların elinden özgürlüklerini alırsanız sıra bir gün size de gelir. Bunu yasayı çıkartanlara anlatmaktan vazgeçtik. Çünkü amaçları belliydi ve şiddeti istedikleri gibi meşrulaştırdılar” denildi.
“CHP BELEDİYELERİNİN KONU HAYVAN OLUNCA NASIL ZALİMLEŞTİKLERİNİ GÖRDÜK”
Cumhuriyet Halk Partili (CHP) belediyelere yönelik eleştiride bulunulan açıklama, şöyle devam etti: “Bunu muhalif partilere anlatmaya çalıştık, verilen sözlerin tutulmadığını, meclisten canhıraş hayvanları savunan vekillerini ezen belediyelerle karşılaştık. AKP- MHP belediyelerinden bir farkı kalmayan CHP belediyelerinin konu hayvan olunca nasıl zalimleştiklerini, vekillerini nasıl çiğnediklerini gördük.”
“ENİNDE SONUNDA BİZ KAZANACAĞIZ”
“Sokaklarda artık koruyacağımız hayvanlar kalmadı. Hangi hayvanı koruma günü?” diye tepki gösterilen açıklamada, “4 Ekim artık olsa olsa sizinle mücadele etme günüdür. Mücadelemize devam edecek ve daha da güçlenerek bu mücadeleyi eninde sonunda biz kazanacağız” denildi.
“HEPİMİZ ÖZGÜR OLMADAN HİÇBİRİMİZ ÖZGÜR DEĞİLİZ”
‘Katliam Yasa’sının çıktığı Ağustos ayını ‘utanç ayı’ ilan ettikleri belirtilen açıklamada, şunlar söylendi:
“Bir köpeğin toplama kampında açlıktan ölmesinden utanç duyuyoruz.
Bir köpeğin dirgenle öldürülmesinden ve katilinin salınmasından utanç duyuyoruz.
Bir köpeğin kafasına kürekle vurulup öldürülmesinden utanç duyuyoruz.
Birçok köpeğe tecavüz edilip hapis cezası verilmemesinden utanç duyuyoruz.
Kedilerin, köpeklerin bilerek araba ile ezilmesinden utanç duyuyoruz.
Bir kedinin apartman boşluğunda darp edilerek öldürülmesinden utanç duyuyoruz.
Kedilerin ve köpeklerin canlı canlı gömülmesinden utanç duyuyoruz.
Popülasyonu azalmak için kısırlaştırmak yerine öldürmeyi tercih eden belediyelerinizden utanç duyuyoruz.
Yeri ve bakımını sağlayamamasına rağmen hala hayvanları toplayan ve onlara berbat bir yaşam ve ölüm sunan belediyelerinizden utanç duyuyoruz.
Yasaklı diye yaftaladığınız köpekleri yasaklamanızdan ve öldürmenizden utanç duyuyoruz.
Bir doktorun yavru köpeklere işkence ederek öldürmesinden ve bu seri katili yaratan sisteminizden utanç duyuyoruz.
Yavru kedileri kovaların içinde boğup öldürenlere cesaret vermenizden utanç duyuyoruz.
Hayvanların haklarını saymayan, onlara özgürlüğü çok gören zihniyetinizden utanç duyuyoruz.
Yüksek doz anestezi atarak bakanlarının, yoldaşlarının kucağında can veren köpekleri bile isteye öldürmenizden utanç duyuyoruz.
Hala hayvan hapishaneleri olan hayvanat bahçelerinin, yunus parklarının varlığından utanç duyuyoruz.
Turist gezdirsin diye develere işkence etmenizden, yük taşıtarak hayvanları köleleştirmenizden, spor adı altında atları yarıştırmanızdan utanç duyuyoruz.
Hayvanların en temek hakkı olan beslenme hakkını ellerinden almaya çalışıp besleme yasakları getirmenizden utanç duyuyoruz.
Cebinizde bok taşıyıp hayvanlara iftira atmanızdan ve yandaş medyanın hala hayvanları hedef göstermesinden utanç duyuyoruz.
Hayvanların çığlıkları kalbimizi sıkıştırırken kulaklarını kapatan herkesten utanç duyuyoruz.
Belediyelerinizde türlü işkencelere maruz bırakılan hayvanlar varken hala kendinize insan demenizden utanç duyuyoruz.”
Açıklamada son olarak şu ifadelere yer verildi: “Bir gün bütün hayvan hapishanelerinin kapılarını açacak, hayvanların en temel hakkı olan özgürlüklerini vereceğiz. Hepimiz özgür olmadan hiçbirimiz özgür değiliz!”
