Muğla’da kurulmak istenen entegre çimento fabrikasına verilen “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu” kararına karşı açılan davada, mahkeme ÇED’in iptaline karar verdi. Kararda; çevresel etki değerlendirmesi sürecinde projenin etkilerinin yeterince irdelenmediğine, eksiklikler içerdiğine, ÇED raporunda getirilen çözümlerin yeterli olmadığına hükmedildi.
Muğla’nın Menteşe ve Yatağan ilçelerine bağlı Bayır ve Deştin mahallelerinin ortak sınırında kurulmak istenen entegre çimento fabrikasına verilen ÇED olumlu kararına karşı açılan davada Muğla 2. İdare Mahkemesi 7 Eylül 2023 tarihinde iptal kararı verdi.
Akdeniz Yeşilleri Derneği ile bölgede yaşayan köylülerin açtığı davada verilen kararda, projeye verilen ÇED olumlu kararının hukuka aykırı olduğu belirtilerek projenin bölgeye pek çok açıdan vereceği söylendi. Ayrıca, projeye hali hazırda ilk defa verilen ÇED olumlu kararının da Muğla 1. İdare Mahkemesi tarafından 12 Kasım 2008 tarihinde iptal edildiği vurgulandı.
Gündem Fethiye’nin hazırladığı ve Muğla’da çimento fabrikasına karşı yürütülen 40 yılı aşkın süredir devam eden direnişini anlatan iki bölümlük seri:
“BİLİRKİŞİ RAPORU VE BİLİRKİŞİ EK RAPORU HÜKME ESAS ALINABİLECEK YETERLİLİKTE”
Mahkeme verdiği kararda, bölgede entegre bir çimento tesisin kurulmasını her açıdan olumsuz olarak değerlendiren 04 Mayıs 2023 tarihli bilirkişi raporu ile 13 Temmuz 2023 tarihinde düzenlenen ek bilirkişi raporuna vurgu yaptı.
Kararda bilirkişi raporlarına yapılan itirazların, raporu kusurlandıracak nitelikte olmadığı ve hükme esas alınabilecek yeterlilikte olduğu belirtildi.
MUĞLA İL TARIM VE ORMAN MÜDÜRLÜĞÜ: PROJE SAHAHASINA ÜÇ KİLOMETRE MESAFEDE 12 ZEYTİNLİK VAR
Ayrıca kararda, mahkemenin 11 Ağustos 2023 tarihli ara kararına Muğla İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nden istenen ve bölgede zeytinlik vasıflı taşınmazların bulunup bulunmadığına ilişkin sorusuna verilen yanıta yer verildi.
Muğla İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nün 22 Ağustos 2023 tarihinde sunulan belgede söz konusu sahaya üç kilometre mesafede 12 adet zeytinlik vasıflı alan bulunduğu cevabını verdiği belirtildi.
“PROJE TANITIM DOSYASINDAKİ PROJENİN JEOLOJİK VE HİDROJEOLOJİK ÖZELLİKLERİYLE ÇEVREYE OLASI ETKİLERİNE DAİR AÇIKLAMALAR ÇOK YÜZEYSEL VE YETERSİZ”
Mahkeme ise sonuç olarak verdiği kararda projenin ÇED başvurusunda hazırladığı proje tanıtım dosyasında pek çok başlığın eksik, yüzeysel ve hatalı olduğunun belirlendiğini, çevreye olası etkilerine dair açıklamaların çok yüzeysel ve yetersiz olduğunu söyledi.
Yürütülecek faaliyetin Kazan Göleti’ne zarar verme potansiyeli bulunduğu, yüzey ve yeraltı su kaynaklarını olumsuz etkileme potansiyelinin olduğu belirtildi.
“PROJE ARICILIK VE ÇAM BALI FAALİYETLERİNİ SEKTEYE UĞRATACAK”
Diğer yandan, projenin toz ve gaz emisyonundan kaynaklı ağaçların fotosentez yeteneğine zarar vereceği, tozlaşmanın devamlılığını sağlayan arı ve diğer böceklerin uğrayacağı zarar neticesinde arıcılık ve çam balı faaliyetlerini sekteye uğratacağı vurgulandı.
Proje kapsamında verimli devlet ormanlarında kesilecek ağaçların ise orman ekosistemine olası etkilerinin proje tanıtım dosyasında göz ardı edildiğine işaret edildi.
Mahkeme verdiği kararda ayrıca projenin tarımsal alanlara olası etkilerinin ve alınacak önlemlerin de ayrıntılı biçimde değerlendirilmediğini belirtti.
Kararın verilmesindeki diğer gerekçeler ise şu şeklide:
- Kil ve kalker ocakları için şev duraylılık analizleri yapılmadan ocak geometrileri ve planlaması yapıldığı,
- Ocak şevlerinin duraylılığı açısından risklerin ortaya konmadığı,
- Üretim faaliyeti ile ilişkili emisyon debilerine yönelik detay verilmediği,
- Nakliye sürecinde meydana gelecek emisyon değerinin dahi ÇED raporunda belirtilen değerlerin çok üstünde bulunduğu, bu çerçevede ÇED raporunda yer alan açık ocak madenciliği sürecinde oluşacak emisyon değerlerinin denetime açık olmadığı,
- Maden ocaklarından kaynaklı oluşacak partikül madde 10 ve çöken toz emisyonlarının ÇED raporuna doğru yansıtılmadığı,
- Gürültü seviyesinin tespitine tesiste kullanılacak makinenin/ekipmanın tamamının dikkate alınmadığı,
- Meteorolojik verilerin güncel olmadığı,
- Esas alınan verilerin yağışlar dışında tesisin yapılacağı rakım seviyesine çıkartılmadığı,
- Nem oranı hatalı alındığı,
- Hakim rüzgar yönüne dair çalışmaların hatalı bulunduğu,
- ÇED raporunda son derece düşük sayıda türe yer verilirken bazı taksonların ise sadece cins düzeyinde listede yer olduğu,
- Literatür çalışmalarına alan ve yakın çevresinden yürütülen çalışmalara yer verilmediği, güncel verileri içermediği,
- Bitki listesi uygun bilimsel yöntemle hazırlanmadığı,
- Sahanın orman sınırları içerisinde bitişiğinde olmasına, orman yangını riski bulunan ve yangına 1. Derecede hassas bir alanda yer almasına rağmen orman yangınlarıyla mücadele eylem planı olmadığı,
- 13 ruhsat sahası içinde nerede üretim yapılacağı veya ruhsat sahalarının ne kadarlık alanlarında işletme yapılacağının belirtilmediği,
- Çimento fabrikası dışında çok büyük bir alanda nispeten toz oluşumu açısından açık şartlarda nispeten kontrolsüz durumda 13 maden alanında oluşacak toz oluşumuna ilişkin açıklamanın ve kümülatif etkinin detaylı olarak açıklanmadığı,
- Oluşacak tozun tarımsal alanlara ve bitkilere olan etkileri ile alınacak önlemler ile ilgili detaylı bir çalışmanın olmadığı,
- Uyuşmazlık konusu sahaya 90 metre mesafeden başlamak üzere çok sayıda zeytinlik alan ile tarım arazisi olduğu, hammadde sahalarının işletilmesi ile oluşacak toz üç kilometre sınır içinde bulunan zeytin ağaçlarının yapraklarındaki stomaları kapatarak zeytin ağaçlarının vejetatif (yaprak dal ve gövde oluşumu) ve generatif (çiçeklenme, meyve oluşumu) gelişimini doğrudan olumsuz olarak etkileyeceği, bu etkinin hammadde ocakları ve çimento fabrikasının uzun süreli işletme ömrü dikkate alındığında katlanarak artacağı, bu bağlamda uyuşmazlık konusu tesis ve maden ocaklarında yürütülecek faaliyetin 3573 sayılı Yasa’nın 20. maddesine uygun bulunmadığı kanaatine varılmıştı.
NE OLMUŞTU?
Muğla’da Deştin ve Bayır mahallelerinden kurulmak istenen “Entegre Çimento Fabrikası ve Hammadde Ocakları” projesine verilen “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu” kararının iptalinin ardından, farklı bir şirket ile yeniden başvuru yapılması ve yeniden ÇED olumlu kararının verilmesi üzerine karara itiraz edilmiş ve hukuki süreç başlatılmıştı. Açılan davalar süre aşımından reddedilmiş fakat Danıştay tarafından karar bozularak hukuki süreç devam ettirilmişti.
27 Ocak 2022 tarihinde açılan davada, mahkeme heyeti bilirkişi keşfinin yapılmasına karar vermiş, 23 Şubat 2023 tarihinde bilirkişi keşfi yapılmıştı.
Keşfi sonrasında heyetin raporu teslim etmesi için verilen bir aylık süre, bilirkişi heyetinin talebi üzerine 60 gün uzatılmıştı. Böylece keşif tarihinden itibaren raporun sunulması için verilen toplam süre 90 gün olmuştu.
Ek süre kararının ardından Deştin Çevre Platformu, Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) Menteşe Meclisi ve Bayır Çevre Komitesi bir açıklama yapmış, firma sahiplerinin proje inşaatını devam ettirdiğine vurgu yaparak, ÇED olumlu kararının yürütmesinin durdurulmadan verilen ek süre kararını eleştirmişti.
25 Mart 2023 tarihinde proje sahasında inceleme gezisi yapan uzmanlar ise projenin hayata geçirilmesi durumunda çevreye geri döndürülemez zarar verileceğini dile getirmişti.
3 Nisan 2023 tarihinde, çimento fabrikasının tamamlanmasında önemli aşamalarından olan klinker fırınını taşıyan kamyonların inşaat alanına götürülmek istenmesi üzerine, köylüler kamyonların geçişine engel olmuş ve Bayır Caddesi girişinde çadır nöbetine başlamışlardı.
4 Mayıs 2023 çimento fabrikasına verilen Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu kararına karşı açılan davada, 23 Şubat 2023 tarihinde gerçekleştirilen bilirkişi keşfinin raporu mahkemeye sunuldu. Bilirkişi heyeti değerlendirilen her alanda projenin yapılmasının uygun olmadığını söyledi.
Mahkeme bilirkişi kararına rağmen ÇED olumlu kararının yürütmesini durdurmamış ve inşaat çalışmaları devam etmişti. Bu süreçte şirket, birinci ÇED ile saptanan eksiklerin giderilip giderilmediğine dair ek bilirkişi raporu istemiş ve Mahkeme iki hafta ek süre verdiğini açıklamıştı.
Bilirkişilerin projeye olumsuz görüş vermesine rağmen mahkemenin hala yürütmeyi durdurma kararı vermemesine karşı ise yurttaşlar 13 Temmuz 2023 tarihinde Muğla İdare ve Vergi Mahkemeleri önünde “Deştin için adalet” nöbetine başladı.