Muğla‘nın Menteşe ve Yatağan ilçelerinin ortak sınırında kurulmak istenen entegre çimento fabrikasına karşı direnen yurttaşların düzenlediği 4. Deştin Kültür ve Doğal Yaşam Festivali’nde, Deştin Çevre Platformu Eş Sözcüsü Haluk Özsoy, Gündem Fethiye’nin sorularını yanıtladı. Özsoy, “Buradaki bu hülyadan vazgeçmiyorlar ama biz de direnmekten vazgeçmiyoruz“ dedi.
Muğla‘nın Menteşe ve Yatağan ilçelerine bağlı Bayır ve Deştin mahallelerinin ortak sınırı olan Tekağaç mevkisinde kurulmak istenen entegre çimento fabrikasına karşı mücadele veren yurttaşlar, projeye verilen Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu raporuna dava açarak iptal ettirmişti.
Menteşe Belediyesi’nin verdiği ruhsatlar ise aynı şekilde verilen mücadelenin sonucunda iptal edilmişti.
Deştin Çevre Platformu, Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) Menteşe Meclisi ve Bayır Çevre Komitesi tarafından elde edilen kazanımlarım kutlanması amacıyla Deştin Kültür ve Doğal Yaşam Festivali, dün (10 Ekim 2025) başladı. Festivalde ilk gün Deştin Çayı gezisi, yerel müzik dinletisi, belgesel gösterimi, söyleşiler ve konserler gerçekleştirildi.
Bu yıl dördüncüsü düzenlenen Festival; Deştin Çevre Platformu, Muğla Çevre Platformu (MUÇEP), Muğla Büyükşehir Belediyesi, Menteşe Belediyesi ve Yatağan Belediyesi’nin katkılarıyla düzenleniyor. Festival bugün (11 Ekim) saat 12.00’de kortej yürüyüşü eşliğinde başladı.
Deştin Çevre Platformu Eş Sözcüsü Haluk Özsoy, Gündem Fethiye’den Burak Necip Başar’ın sorularını yanıtladı.
20 yıldır mücadele etmeye devam ettiklerini belirten Özsoy, şunları kaydetti:
“Daha öncesinde de Titan kartelinin dahil olduğu bir proje vardı. Onlar çekildi, öbürleri geldi işte daha öncesinde Adoçim geldi vesaire. Yani buradaki bu hülyadan vazgeçmiyorlar ama biz de direnmekten vazgeçmiyoruz.
Geçen sene de yaptık festivalimizi, bu sene de yapıyoruz. Gündem yoğundu. Dolayısıyla biraz daha yerel oldu diyeyim. Geçen sene daha uluslararası çaptaydı. Şimdi yine yapıyoruz festivalimizi. Direnmeye devam edeceğiz. Yani seneye de yapacağız.”
Çimentocuların bazı hukuksuz adımlar attığına değinen Özsoy, “2009/7 Sayılı Genelge ile hukukun arkasından dolaştılar. Yeni ÇED raporu çıkarmış gibi yaptılar falan ama bu sene daha güçlüyüz. Belediyeler de bizimle siyasiler de bizimle köylüler zaten işte görüyorsunuz tam olarak örgütlü durumda buradayız” şeklinde konuştu.


“BU ÇED’İ DE İPTAL ETTİRECEĞİZ”
Artık daha güçlü olduklarını belirten Özsoy, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Seneye yaptığımızda daha da güçlü olacağız diye umuyorum. Yapacaklardır başka hamleler de ama hepsini boşa düşüreceğiz çünkü hukuki değil. Hukuk bizim lehimize karar verdi.
Yine bu ÇED’e de davamızı açtık. Bu ÇED’i de iptal ettireceğiz. Onlar burada uğraştıkça, bu para hırsına devam ettikçe biz de burada yaşamımız için mücadele etmeye devam edeceğiz.”
Muğla’nın tehdit altında olduğu noktaları ve çevre mücadelesinde başkent haline gelmesini değerlendiren Özsoy, kentin yüzde 65’inin ruhsat alanı olduğunu hatırlatarak şunları söyledi:
“Burada her yer yeşil böyle. Toprağın üstü çok zengin ama bu toprağın altındaki zenginlikten kaynaklı üstü de bu yüzden bu kadar güzel. Dolayısıyla devamlı bir saldırı halindeyiz. Limak oradan Akbelen’e saldırıyor. Marmaris’te Sinpaş saldırıyor.
Burada aynı şekilde çimento fabrikası saldırıyor, termik santraller biliyorsunuz zaten. Dolayısıyla insanların yaşam alanları artık yok olmuş durumda. Bize başka bir şans kalmadığı için başkent olmuş durumdayız çünkü insanların yaşamak için bu mücadeleyi vermekten başka şansları kalmadı artık.”


“MESELE EKOLOJİNİN ÇOK ÜZERİNE ÇIKMIŞ DURUMDA”
“Mesele ekolojinin çok üzerine çıkmış durumda” diyen Özsoy, artık bir adım ötede düşünmek, değerlendirmek gerektiğini vurgulayarak şunları aktardı:
“Geçen yaptığımız miting ‘temel haklarımızdan vazgeçmiyoruz’ başlığıylaydı. Ondan sonra ‘topraklarımızı vermiyoruz’ başlığıylaydı. Yani artık mülkiyet hakkı, hukuk, her şey muğlaklaşmış durumda.
Dolayısıyla biz artık şunu söylüyoruz: Buradaki çevre mücadelesi, ekoloji mücadelesi yeterli değil. Artık bu sömürüye karşı bu talana karşı topyekün bir mücadele vermemiz gerekiyor.”
Özsoy son olarak, “Yani mevcut iktidar bu şekilde devam ettikçe bu sömürü de hiç durmadan devam edecekmiş gibi gözüküyor. Dolayısıyla biraz daha makro, biraz daha üst taraftan bir mücadele vermemiz gerekiyor diye düşünüyoruz” ifadesinde bulundu.