CHP Muğla Milletvekili Süleyman Girgin, Hazine ve Maliye Bakanlığı Bütçe görüşmelerinde iktidarın ekonomi politikalarını eleştirdi.
Hazine ve Maliye Bakanlığı Bütçe görüşmelerinde konuşan CHP Muğla Milletvekili ve Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi Süleyman Girgin, AK Parti iktidarını koyulan hedefler ve gelinen nokta üzerinden eleştirdi.
KİŞİ BAŞI GELİR İLK DEFA YEDİ YIL ÜST ÜSTE GERİLEDİ
2013’teki kalkınma planına değinen Girgin, koyulan hedeflerden ne kadar uzaklaşıldığını belirterek, “2013’teki Onuncu Kalkınma Planı’nda 2023 hedefleri şöyleydi: Ülkenin toplam geliri 2 trilyon dolara, kişi başı geliri 25 bin dolara, ihracat 500 milyar dolara yükselecek, işsizlik yüzde 5’e düşecek, böylece ülkemiz 2023’te dünyanın en güçlü 10 ekonomisi arasına girecekti. Bunlar aynı zamanda AKP’nin 2011 yılı seçim vaatleriydi. Bunlar vaatlerdi, peki, gerçekler ne oldu? Demokrasi ve hukuk devletinden uzaklaşıldıkça ekonomi hızla bir iflasa sürüklendi, kişi başı gelir ilk defa yedi yıl üst üste geriledi; enflasyon, dolar, işsizlik aldı başını gitti. Hedeflerin yarısının bile tutmayacağı görüldü. 2023’te ülkeyi dünyanın en güçlü 10 ekonomisi arasına sokmayı vadeden partili Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan 2023’e iki yıl kala ülkeyi en güçlü 20 ekonomi liginden bile düşürdü oysa Türkiye 1990’da dünyanın en güçlü 20 ekonomisi arasına girmişti” dedi.
SERMAYEYE YÖNELİK VERGİ POLİTİKALARI NASIL İŞLİYOR?
Girgin konuşmasının devamında, “Emeğin anayasal haklarını bile topla tüfekle bastıran, sendikal hareketi, yasaklar ve grev ertelemeleriyle baskılayan bir siyasal düzenin bizi getirdiği noktadayız. Sayın Bakanım, şu da geçen aydan bir haber. Gebze’deki büyük bir otomobil fabrikası Türkiye’den çekilme kararı aldı, bu karar 1.200 işçinin bir anda işsiz kalması anlamına geliyordu. İşçilere ortalama 40 maaş tazminat verildi, devlet, emekçilerin tazminatlarının yüzde 40’ına gelir vergisi diyerek el koydu. Uzun süre işsiz kalma tehlikesi altında olan bir emekçi için tazminatların yüzde 40’ı büyük bir paradır. Şimdi bir de madalyonun öbür yüzüne bakalım. . Sermayeye yönelik vergi politikaları nasıl işliyor? Bunu en iyi açıklayan örneklerden biri, vergi cennetleri meselesi. Birçok ülke vergi kaybına neden olan vergi cennetlerine transferlerle ilgili düzenleme yaptı. Türkiye de 2006’da vergi cenneti denen ülkelere yapılan işlemlere yüzde 30 oranında vergi getiren Bakanlar Kurulu kararını yayımladı ancak aradan geçen on beş yılda vergi cenneti ülkeler belirlenmediği için fiilen bu düzenleme uygulanmıyor” ifadelerine yer veren Girgin, Bakan Elvana şu soruları yöneltti: “Bu yönde bir düzenleme yapılmamasının nedeni nedir? Bu belirlemenin yapılmamış olmasının suç gelirlerinin aklanması ve terörizmin finansmanı bakımından bir zafiyet yarattığını düşünüyor musunuz?”
“TÜİK YETKİLİLERİ NEREDEN ALIŞVERİŞ YAPIYORSA VATANDAŞ DA ORADAN YAPSIN”
TÜİK’in verilerine güvenilmediğinin altını çizen Girgin, “Devletin asli görevi sosyal adaletsizlikle mücadele etmektir ancak iktidar TÜİK verilerine sırtını dayayarak giderek daha da yoksullaşan bir alt gelir grubu yaratmakta. TÜİK verilerini çokça eleştiriyoruz, bu veriler nasıl üretiliyor bir örnekle anlatayım. Araba fiyatlarındaki yükselişi araştıran TÜİK görevlisi araba bayisine gidiyor “Şu model bugün elinizde var mı?” diye soruyor. Bayi: “Bu araba bugün yok.” diyor ama aslında araba gelecek belki iki hafta, belki üç hafta sonra. Eğer TÜİK “Bir ürünü bulamadık.” diye not alırsa ki burada öyle yapıyor, bir önceki ayın fiyatları veri sistemine giriliyor yani o model için aylık fiyat artışı sıfır oluyor. Araba fiyatlarının da içinde olduğu ulaştırmanın enflasyon içindeki payı ne kadar? Yüzde 6. Yani araba fiyatları yüzde 30 daha düşük arttı diye veri girilirse tüm enflasyon sadece bu yüzden yüzde 2 daha az çıkıyor. Pahalanan ürünün enflasyon sepetinden hemen çıkarılması örneğini de zaten hepimiz biliyoruz. Şimdi buradan seslenmek istiyorum vatandaş adına: Ey, TÜİK yetkilileri marketlerde fiyatı artmayan ürün yok. Sanayi sitelerinde imalatçılar müşteriye verdiği fiyatın arkasında duramıyor. Gübreye on altı ayda 31 kez zam geldi. Kömür yüzde 89 zamlandı. TÜİK’in kendi verilerine göre bile yüzde 50’den az zamlanan ürün yok ama enflasyon yüzde 19. Bu nasıl oluyor? Nereden alışveriş ediyorsanız TÜİK yetkililerine söylüyorum, söyleyin de vatandaş da gitsin oradan alışveriş etsin. Madem ülkede enflasyonun girmediği tek bina TÜİK binası, marketlerde TÜİK binasına açılsın, halkımız zamsız ürün alsın. Sayın Bakan yarın işçiye, memura, emekliye zam zamanı geldiğinde TÜİK’in enflasyon rakamları esas alınacak ve sabit gelirliler gerçek enflasyonun altında ezilecek. Üzülerek söylemeliyim ki TÜİK iktidarın vatandaşın rızkından almak için kullandığı bir manivelaya dönüşmüştür” dedi.
“MUĞLA’DAN RANT İÇİN İKTİDAR ELİNİ ETEĞİNİ ÇEKSİN”
Bodrum’da büyük bir arazinin 3 aylık şirkete satışına değinen Girgin, “Sayın Bakan Özelleştirme İdaresi bu ülkenin her yerini parsel parsel satmaya yeminli mi? Özelleştirme İdaresi eliyle kamu arazilerine rant temelli imar planları yapılmaktadır. Yapılan planlarla kamu kullanımı yok edilmekte ve altyapı ihtiyaçları gözetilmeden sit alanları ve mera alanları özelleştirme eliyle imara açılmaktadır. Bu sabah Resmî Gazete’de yayımlandı Sayın Bakan. Şurada elimde, seçim bölgemde, Bodrum Bitez’de büyük bir arazinin özelleştirilmesi haberini okuduk. 21 Mayıs’ta kurulmuş, daha bu yıl, ihaleye girmeden önce 9 Haziran’da da tescil edilmiş olan bir inşaat şirketine 29 bin metrekarelik büyük bir arazi 252 milyon liraya satılmıştır. Burada ne yapılacaktır, niçin satılmıştır, yerel yönetimin, sivil toplum örgütlerinin ve halkın görüşü alınmış mıdır? Sayın Bakan, Bodrum’un nüfusu yazın 1,5 milyon, Muğla’nın 5 milyon. Muğla, İller Bankasından ancak kış nüfusuna göre destek almakta, eğer destek verecekseniz yazlık nüfusa göre verin ve Bodrum’dan, Muğla’dan rant için iktidar elini eteğini çeksin” ifadelerini kullandı.
SAYIŞTAY’IN TESPİT ETTİĞİ USULSÜZLÜKLER İÇİN HANGİ ADIMLARI ATTINIZ?
Bakan’a Sayıştay raporlarıyla ilgili birkaç sorusu olduğunu söyleyen Girgin, “Uluslararası Organize Suçlara Karşı Küresel İnisiyatif adlı kuruluşun eylül ayı sonunda yayınladığı küresel organize suç endeksine göre Türkiye, suç skoru bakımından 193 ülke arasında 12’nci sıradadır” ifadelerini kullanarak şu soruları yöneltti:
“Bakanlığınızın görev alanına giren hususlar bakımından MASAK vasıtasıyla yaptığı çalışmaların yetersizliğini nasıl gidermeyi düşünüyorsunuz?
Merkez Bankasının kanuna aykırı olarak personelinin ve yakınlarının özel sağlık sigortası için geçen yıl 52 milyon lirayı harcadığını tespit etmiştir. Bu hususta bir işlem yapılmış mıdır?
Merkez Bankasının yine, 2020 yılında gerçekleştirdiği 166 ihaleden 146’sının Kamu İhale Kanunu 3’üncü maddesine istinaden istisna kapsamında yapıldığını söylüyor, istisnanın genel bir uygulamaya dönüştüğünü eleştiriyor. Bu konuda bir girişiminiz var mı?
Son olarak, Sayıştay, raporunda Merkez Bankasında taşıt tahsisi hakkı olmayan kişilere araç tahsil edilerek oluşturulan araba saltanatını eleştiriyor. Bu konuda bir girişiminiz var mıdır?”