DEM Parti İzmir Milletvekili İbrahim Akın, Yatağan Termik Santrali’ne ilişkin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İzmir Milletvekili İbrahim Akın, 31 Temmuz 2025’te Muğla’nın Yatağan ilçesindeki Turgut Mahallesi’ni ziyaret etmişti. Akın, Yatağan Termik Santrali bünyesindeki kömür madeninin ruhsatsız ve Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Raporu almadan faaliyetlerine devam ettiğini vurgulayarak, köydeki mezarlıkta göçük oluştuğuna dikkat çekmişti.


Ardından; Yatağan Termik Santrali’ne ilişkin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’ın yanıtlaması istemiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı’na üç ayrı soru önergesi sundu.
Akın’ın; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinin gerekçelerinde, Milas ve Menteşe ilçelerinin kesişim noktasında 1982’den beri faaliyet gösteren Yatağan Termik Enerji Üretim A.Ş’nin; bölgenin doğal yaşam alanlarını, tarım arazilerini, kültürel mirasını ve halk sağlığını tehdit etmeye devam ettiğini belirtti.
Şirketin faaliyetlerinin durdurulması yönünde mahkemeler tarafından verilmiş çok sayıda açık ve uygulanması zorunlu karar olduğunun altını çizen Akın, “Bu kararlar yok sayılmakta ve santral, hukuka aykırı bir şekilde çalıştırılmaktadır. Bu durum, anayasal bir ilke olan hukuk devleti ilkesinin bizzat yürütme organı eliyle askıya alındığını göstermektedir” ifadelerini kullandı.


“KÖYÜN MERKEZİNDE BULUNAN SU DEPOSUNDA SU KALMAMIŞTIR”
Şirketin, tünel kazılarında kullandığı dinamitler nedeniyle yer altı su varlıklarının zarar gördüğünü ve bölgedeki su kuyularının kuruma noktasına geldiğini vurgulaya Akın, şunları aktardı:
“Köyün merkezinde bulunan su deposunda su kalmamıştır. Yatağan Ovası’nın zeytinliklerinde derin çatlaklar oluşmuştur. Sadece zeytinlikler değil, insanların kutsalları olan mezarlıklarda bile çok derin çatlaklar oluşmuş, mezarlıklar zarar görmüştür. Ulaştığımız bilgiye göre yurttaşlardan biri bahçesini vermeyince maden şirketi o bahçenin altından kazarak maden çıkartmaya devam etmiştir ve toprağa, bahçeye zarar vermiştir.”


Bölgede yaşayan yurttaşların ve ekoloji örgütlerinin, yıllardır hukuk mücadelesi sürdürdüğüne ve 2019’da şirketin Turgut Köyü mevkisindeki maden sahası için verilen ruhsatın, bölgedeki zeytinliklere ve tarım arazilerine vereceği zarar nedeniyle iptal edildiğine dikkat çeken Akın, şu ifadeleri kullandı:
“Santral’in kömür sahasını genişletmek istediği alanların aralarında Lagina Antik Kenti gibi, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan Stratonikeia Antik Kenti gibi 1. ve 3. derece arkeolojik sit alanlarının da bulunduğu koruma alanları içinde kaldığı ve bu alanlarda madencilik faaliyetinin yapılamayacağı defalarca mahkeme kararlarıyla hüküm altına alınmıştır.”
“İKTİDARIN, BU HUKUKSUZLUĞA GÖZ YUMDUĞUNU AÇIKÇA ORTAYA KOYMAKTADIR”
Bunun yanı sıra, 2023’te Muğla 1. İdare Mahkemesi tarafından şirketin yasa dışı olarak açtığı belirtilen tünellerle ilgili süreci değerlendirdiğini ve maden sahasındaki faaliyetler için verilen ”ÇED Gerekli Değildir” kararı ile bu karara dayanak olan tüm işlemlerin iptal edildiğini vurgulayan Akın, şunları aktardı:
“Tüm bu yargı kararlarına rağmen, Yatağan Termik Santrali faaliyetlerine devam etmekte, hatta kapasite artışı için yeni kömür ocağı projeleriyle ilgili ÇED süreçlerini başlatabilmektedir. Bu durum, şirketin yargı kararlarını tanımadığını ve iktidarın da bu hukuksuzluğa göz yumduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Diğer yandan, 19 Temmuz 2025’te TBMM’de kabul edilen ve kamuoyunda “Maden Torba Yasası” olarak bilinen kanun değişikliği, çevre ve yaşam alanlarını korumayı amaçlayan yasal güvenceleri daha da zayıflatmış, maden şirketlerine yargı kararlarını ve yönetmelikleri bypass etme imkânı tanıyacak düzenlemeler içermektedir. Bu yasa, Yatağan’daki gibi hukuksuzlukları meşrulaştırma ve ülkenin dört bir yanındaki ekolojik yıkımın önünü açma potansiyeli taşımaktadır.”
“BÖLGE HALKININ SAĞLIĞINI, TOPRAĞINI VE GELECEĞİNİ; SERMAYENİN KÂR HIRSINA KURBAN EDEN BİR ŞANTAJ DİLİDİR”
Şirket ve bazı çevreler tarafından gündeme getirilen “2 bin kişi işsiz kalabilir” söylemlerini hatırlata Akın, gerekçelerinde şu ifadelere yer verdi:
“Bölge halkının sağlığını, toprağını ve geleceğini; sermayenin kâr hırsına kurban eden bir şantaj dilidir. Hükümetin görevi, hukuka aykırı çalışan bir şirketin savunuculuğunu yapmak değil; bölgedeki emekçiler için onurlu bir gelecek ve ‘adil bir geçiş’ süreci planlamaktır.”
Akın, Bakan Kurum’un yanıtlaması talebiyle şu soruları yöneltti:
Muğla 1. İdare Mahkemesi’nin 2023’teki iptal kararı ve daha önceki yıllarda verilmiş ruhsat iptali kararları gibi kesinleşmiş ve uygulanması zorunlu yargı kararlarına rağmen Yatağan Termik Santrali’nin faaliyetlerine devam etmesinin hukuki dayanağı nedir?
Bu kararlar doğrultusunda Yatağan Termik Santrali’nin faaliyetlerini durduracak mısınız?
Hukuken faaliyetlerinin durdurulması gereken bir işletmenin, mevcut sahasındaki hukuksuzluklar devam ederken, yeni bir kömür ocağı projesi için ÇED sürecini başlatmasına nasıl izin verilmektedir? Bu durum, Bakanlığınızın kendi yönetmelikleri ve yargı kararlarıyla çelişmekte değil midir?
Santralin faaliyet alanı içindeki 1. ve 3. derece arkeolojik sit alanlarının ve zeytinliklerin korunması için Bakanlığınız ne gibi önlemler almaktadır? Mahkeme kararlarıyla koruma altına alınan bu alanların 19 Temuuz’da kabul edilen ‘Maden Yasası’ ile madencilik faaliyetleri sonucu yok edilmesi riskine karşı tasarrufunuz nedir?
Santralde çalışan yaklaşık 2.000 emekçinin işsiz kalma riski, işçiler dahil bölge halkının kanser ve solunum yolu hastalıkları riskine maruz bırakılması için bir gerekçe olabilir mi? Şirketin hukuksuz faaliyetlerinin durdurulması ile bölgedeki emekçiler için alternatif istihdam alanları yaratacak, Muğla’nın ekolojik ve turistik potansiyeline uygun bir ‘Adil Geçiş Planı’ hazırlanmakta mıdır? Bu konuda yapılmış herhangi bir çalışma var mıdır? Varsa nedir?
“TARİHİ VE DOĞAL ZENGİNLİKLERİN BİR ENERJİ ŞİRKETİNİN KÂR HIRSI UĞRUNA YOK EDİLMESİNE GÖZ YUMULMASI KABUL EDİLEMEZ”
Öte yandan, Akın’ın; Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinin gerekçelerinde, “Tehditlerin en somut ve endişe verici olanı, şirketin maden sahasının, Antik Karia Bölgesi’nin en önemli kutsal alanlarından biri olan ve 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı statüsündeki Lagina Hekate Kutsal Alanı’nın koruma sınırlarına dayanmış olmasıdır” denildi.
Yatağan Termik Santrali’nin girişimlerinin ve mevcut faaliyetlerinin yarattığı asit yağmurları ve hava kirliliği gibi çevresel tahribatın; bölgedeki anıt eserlere, antik kalıntılara ve taş yapıtlara zarar verdiğinin altını çizen Akın, “UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan Stratonikeia Antik Kenti’nin de bu kirlilikten etkilendiği bilinmektedir” ifadelerini kullandı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın asli görevinin 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu uyarınca mirası her türlü tehdide karşı korum olduğuna dikkat çeken Akın, gerekçelerinde şu ifadelere yer verdi:
“Bir yanda Türkiye’nin turizm gelirlerini artırmaya yönelik çalışmalar yapılırken, diğer yanda turizmin can damarı olan tarihi ve doğal zenginliklerin bir enerji şirketinin kâr hırsı uğruna yok edilmesine göz yumulması kabul edilemez bir çelişkidir.”
Akın, Bakan Ersoy’un yanıtlaması talebiyle şu soruları yöneltti:
1. Derece Arkeolojik Sit Alanı olan Lagina Hekate Kutsal Alanı’nı, Yatağan Termik Santrali’nin maden genişletme faaliyetlerinin yarattığı doğrudan tehditten korumak amacıyla Bakanlığınız tarafından bugüne kadar hangi somut ve hukuki adımlar atılmıştır? Şirketin bu alanı tehdit eden faaliyetlerinin durdurulması için alınmış bir Bakanlık kararınız var mıdır?
Bakanlığınız, Yatağan Termik Santrali’nin yarattığı hava kirliliği ve asit yağmurlarının, başta Lagina Hekate Kutsal Alanı ve UNESCO Geçici Miras Listesi’ndeki Stratonikeia Antik Kenti olmak üzere, bölgedeki diğer kültür varlıkları üzerinde yarattığı tahribata ilişkin bilimsel bir hasar tespit çalışması yaptırmış mıdır? Yaptırdıysa sonuçları nelerdir?
Yatağan Termik Santrali’nin yeni kömür ocağı projeleri için başlatılan ÇED süreçlerinde, Bakanlığınızdan görüş istenmiş midir? İstendiyse, Bakanlığınızın bu projelere ilişkin, koruma altındaki kültür varlıkları üzerindeki olumsuz etkilerini belirten raporu veya kurumsal görüşü ne yönde olmuştur? Bakanlığınızın olumsuz görüşüne rağmen süreç devam ettirilmekte midir?
Bakanlığınız, 2863 sayılı Kanun gereğince, Lagina Hekate Kutsal Alanı’nın koruma sınırları içerisinde ve çevresinde her türlü madencilik faaliyetini kesin ve süresiz olarak engelleyecek nihai bir karar almış mıdır? Alınan ya da alınacak bu kararın uygulanmasına ilişkin tasarrufunuz nedir?
“BİR İŞLETMENİN, MEVCUT SAHASINDAKİ HUKUKSUZLUKLAR DEVAM EDERKEN, YENİ BİR KÖMÜR OCAĞI PROJESİ İÇİN ÇED SÜREÇLERİNİ BAŞLATMASINA NASIL İZİN VERİLMEKTEDİR?”
Diğer yandan Akın, Bakan Bayraktar’ın yanıtlaması istemiyle şu soruları yöneltti:
Yatağan Termik Santrali’nin, 2019’daki ruhsat iptali ve 2023’teki ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararının iptali gibi kesinleşmiş mahkeme kararlarına rağmen faaliyetlerine devam etmesinin hukuki dayanağı nedir?
Muğla 1. İdare Mahkemesi’nin iptal kararlarına rağmen, Yatağan Termik Enerji A.Ş.’nin Turgut Mahallesi’ndeki ruhsatsız kömür madeni faaliyetlerine devam etmesine neden izin verilmektedir? Şirketin faaliyetlerinin durdurulması yönünde mahkemeler tarafından verilmiş çok sayıda karar bulunmasına rağmen, Bakanlığınız bu kararları uygulamak adına hangi adımları atmıştır?
Hukuken faaliyetlerinin durdurulması gereken bir işletmenin, mevcut sahasındaki hukuksuzluklar devam ederken, yeni bir kömür ocağı projesi için ÇED süreçlerini başlatmasına nasıl izin verilmektedir? Bakanlığınız bu süreçte hangi görüşü bildirmiştir?
19 Temmuz 2025’te kabul edilen ‘Maden Torba Yasası’nın, Yatağan’daki gibi yargı kararlarını ve yönetmelikleri bypass etme potansiyeli taşıdığı iddialarına karşı Bakanlığınızın bu yasanın uygulanmasına ilişkin tasarrufu ne olacaktır?












