Datça’da “1 Nisan sabahı bir kâbusa uyanmak istemiyoruz” denilen bir yerel seçim bildirisi yayınlandı. Bu bildiriyi 137 yurttaş imzaladı. Bildirinin özü yerel seçimlerde ‘sol’ denilen kesimin iş birliği yapamamasıydı.
Bildirinin öznesinin kim olduğu sorusu akla takılıyor. Gündem Fethiye’de yayınlanan köşe yazısında, bildirinin öznesi olarak Datçalı yurttaşlar deniyor. Oysa MUÇEP Datça’da daha önce yayınlanan metinde bildirinin Datça Demokrasi Platformu Yerel Yönetim Politikaları Çalışma Grubu tarafından hazırlandığı belirtiliyordu.
Aklıma takılan sorular şöyle: Datça Demokrasi Platformu tüm Datçalıları temsil ettiğini mi düşünüyor. Eğer öyleyse, bildiri kime karşı yayınlanıyor ve bildiriyi yayınlayan özne kim? Datça Demokrasi Platformu kendisini tüm Datçalıların temsilcisi olarak mı görüyor? Eğer bildirinin, tüm Datçalıları kapsadığını varsayarsak, bunun korporatist, tekçi anlayışın ürünü olduğunu kabul etmek gerekiyor. Bildiri, 1930’lardan bu yana yürürlükte olan kaynaşmış, bütünleşmiş toplum mantığının ürünü mü? Bunun çeşitli biçimlerinin ideolojik olarak dünya ölçeğinde işlediğini biliyoruz. Sorun yerel yönetimlerin bu işleyişe ne kadar, hangi mekanizmalarla katıldıklarının sorgulanmasıdır.
Datça Demokrasi Platformu bu bildiriyi yayınlıyorsa bildirinin sonunda imzasının olmaması öznenin kim olduğu belirsizliğine hizmet edecektir. Aklıma takılan başka bir soru, imza atan yurttaşlardan imzalar alındıktan sonra bildiriyi yayınlayan öznenin değiştirilmesi mümkün mü? Datça’nın sorunları konusunda duyarlılığını gözetip Datça Demokrasi Platformu’nun yayınladığını düşünerek bildiriye imza verenler olduğuna şüphe etmiyorum. Datçalılar bildiriyi yayınlayanın aslında Datça Demokrasi Platformu olduğunu biliyor diye düşünüyorum.
Buna rağmen sorular yerinde duruyor: Bildirinin öznesi olarak bütün Datçalılar düşünülüyorsa bu bildiri kime karşı yayınlanıyor?
Bir başka sorun, sadece merkezi iktidarın yerel temsilcilerinin eylemlerinden söz edilmesi. Partilerin ne kadar merkeziyetçi bürokratik yapılar olduğu örtük olarak belirtiliyor; yaklaşmakta olanın bir yerel seçim olduğu söyleniyor. Öyle olan partiler vardır kuşkusuz.
Sorun merkezi iktidarın yerel temsilcilerinden kaynaklanıyorsa, partilerin merkezi olarak meseleye müdahil olmalarında nasıl bir sorun görülüyor, bir başka soru olarak gündeme geliyor? Eğer bir yerel yönetim seçim bildirisi yayınlanacaksa, önümüzdeki seçimin bir yerel seçim olduğu, yerel seçimlerde de yerel yönetim organlarının Datça’da olan bitendeki payının tartışılması uygun olurdu bence.
Uyanılacak kâbusun ne olduğu ayrı bir tartışma konusudur. “Kâbus olarak nitelenen bir siyasi anlayışın kaybetmesi midir?” sorusu haklı bir soru olarak yerinde durmaktadır? Yerel seçimin önemli bir uğrak olduğu şüphesiz ama, seçimin sorunları çözecek tek toplumsal olay olarak görülmesi doğru değil.
Nitekim, bildiride bahsedilen olgular da Datça’nın sorunlarının sadece seçimle çözülecek sorunlar olarak görülemeyeceğinin göstergesi. Seçimi bu kadar merkeze alan bir yaklaşım, yurttaşın seçmene indirgendiği, beş yılda bir oy kullanan yurttaşlardan ibaret bir kitlenin varlığını esas almak durumunda. Aralarında Datça’da ve Türkiye’de toplumsal olarak karşı konulan, yerel yönetimlerin sorumluluğunun da tartışılacağı sorunlar var. Gündelik hayata sızmış özelleştirme bunlardan biri. Şehri birlikte yönetmenin yollarının tartışılması, bulunması gerektiğine inanıyorum. Siyasetin sadece seçimlerden ibaret olmadığının, siyasetin toplumsallaşmasının; toplumsal bir yerel yönetimin de bunun neresinde olması gerektiği, mekanizmalarının ne olacağı üzerinde durulması gerekiyor.
Bu sorular/sorunlar yerel seçimden sonra da tartışılmaya devam edilecektir. Yeter ki tartışmalar kamuya açık olarak yapılsın; seçim sonuçlarına odaklanmasın. Datça’da büyük sermayenin özelleştirme uygulamalarının, gerek Yat Limanı’nda, Kargı’daki Hazine arazisinde ve Kızlanaltı’ndaki özelleştirme kapsamına almada olduğu gibi açık biçimde; gerekse gündelik hayatımıza sızmış olarak devam ettiği ortada. Bu anlayışa, örgütlü olarak hep birlikte karşı konulması, yerel yönetimlerin de bu karşı koyuştaki rolünün tartışılması/belirlenmesi gerektiğine inanıyorum.
31 Mart 2024 Mahalli İdareler Seçimleri’nde Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti) Datça Belediye Meclis Adayı