Muğla’nın Datça ilçesinde bir araya gelen yurttaşlar, 6 Şubat 2023’te meydana gelen ve 11 ili etkileyen depremlerde hayatını kaybedenler için basın açıklaması yaptı. Açıklamada, “Ne kadar yolsuzluklarla, yalanlarla, yasaklarla kötü yönetildiğimizin bir göstergesi de bu deprem oldu” denildi.
Datça Demokrasi Platformu’nun çağrısı ile dün (6 Şubat) Muğla’nın Datça ilçesinde yurttaşlar, 6 Şubat 2023’te meydana gelen ve 11 ili etkileyen Kahramanmaraş merkezli depremlerde hayatını kaybedenler için toplandı.
Depremlerin ikinci yıl dönümünde, Berkin Elvan Anıtı’nın önünde saat 16.17’de basın açıklaması yapıldı. Datça Demokrasi Platformu’nun açıklamasını, Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) Datça Meclisi’nden Zehra Kahraman okudu.
Yapılan açıklamada, inandırıcı olmadığı ifade edilen resmî kayıtlara göre; 50 binden fazla kişinin hayatını kaybettiğine dikkat çekildi.
Açıklamada, kötü yönetimlerin almadığı önlemler nedeniyle insanların hayatını kaybettiği, farklı türden canlıların ve yaşam alanlarını yok edildiği vurgulandı.
Depremin olduğu şehirlerde yaşam koşullarının düzeltilmediği belirtilen açıklamada, şunlar söylendi:
“Ne kadar yolsuzluklarla, yalanlarla, yasaklarla kötü yönetildiğimizin bir göstergesi de bu deprem oldu. Geçmişe dair hatıraların ve zaman zaman geleceğe dair umutların karardığı günler de oldu!”
“DATÇALILAR DA TÜM TÜRKİYE GİBİ O GÜNÜ VE ARDINDAN YAŞANANLARI UNUTMUYOR”
Açıklamada, meydana gelen depremde devletin tüm kurumlarının görevini yerine getirmekte başarısız olduğu belirtilerek, zorlukların üstesinden Türkiye’nin dayanışmasıyla kalkmaya çalıştığına dikkat çekildi.
Depremin üzerinden geçen iki yıl boyunca Datça’nın deprem bölgesi ile ilişkisinin hiç kopmadığı vurgulanan açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:
“Datçalılar da tüm Türkiye gibi o günü ve ardından yaşananları unutmuyor. Hâlâ depremzedelerin yaralarının iyileştirilememesini kabullenemiyor.”

“YEREL HALKIN ÇABALARI İLE İLK KARŞILAYAN KENTLERDEN BİRİ DE DATÇA OLDU“
Deprem bölgesine ilk ulaşan yardım ekiplerinden birinin Datça’dan Mahalle Afet Gönüllüleri olduğu hatırlatılan açıklamada, “Deprem bölgesinden gelenleri belediye ile el ele veren yerel halkın çabaları ile ilk karşılayan kentlerden biri de Datça oldu” denildi.
Açıklamada, Datça’daki yurttaşların; depremzedelerin el emeği ürünlerini dayanışma stantlarında satarak katkı vermeye devam ettikleri belirtildi.
Datça’dan ekiplerin, geçen yıl da olduğu gibi Hatay’a dayanışmaya gittiği ifade edilen açıklamada, “Buradan bir kez daha haykırıyoruz; Unutmayacağız, biz birbirimizi iyileştireceğiz” denildi.
Açıklamada, deprem bölgesinde yaşayan Hataylı yurttaşların talepleri şu şekilde sıralandı:
1. Geleceğimizi belirleyen tüm konularda söz ve karar yetkisi istiyoruz. Tüm konuları tartışacağımız kamuya açık, şeffaf müzakere süreçleri ve mekanizmaları oluşturulmalıdır. Ada ve sokak bazında hak sahipleri ve yaşayanlarla müzakere muhatapları acilen belirlenmeli, duyurulmalıdır.
2. Her türlü ekolojik yıkım faaliyetinin durdurulmasını; tüm canlıların ve doğanın haklarının düşünüldüğü, irdelendiği, korunduğu bir ekolojik restorasyon programının oluşturulmasını talep ediyoruz.
3. Kamu otoritelerine güvenerek, onların onayıyla, onların kontrol sorumluluğunda inşa edilmiş yapıları edindiğimiz için ev dahil tüm kayıplarımızın bedelsiz karşılanmasını istiyoruz.
4. Adalet arayan ailelerin davalarının hızla sonuçlanmasını depremde yıkılan binalarda kontrol ve denetimleri yapmayan yetkililerin cezalandırılmasını bekliyoruz.
5. Gündelik yaşamımızı cehenneme dönüştüren tüm sorunların çok kısa sürede düzeltilmesini istiyoruz. Yol, su, kanalizasyon, elektrik, iletişim altyapısı sıkıntılarının hala çözülmemiş olmasını kabul etmiyoruz. Kentsel erişim sorunlarının çözülmesini, toplu taşımın geliştirilmesini talep ediyoruz. Sağlık ve eğitim hizmetlerindeki mekan ve personel eksikliklerinin giderilerek kaliteli sağlık ve eğitim olanaklarının oluşturulmasını bekliyoruz.
6. Başta Antakya – Defne olmak üzere yıkılan şehirlerimizin müteahhit inisiyatif ve yararı tarafından değil; akıl, birikim ve mutabakatla özgün kimliği gözetilerek, yerel halkın bilgilendirilmesiyle onarılmasını talep ediyoruz.
7. Sadece insanlarımızı kaybetmedik. Sadece binalarımız yıkılmadı, şehrimizi de kaybettik. Her türlü iş olanağı, üretim de yıkıma uğradı. Kendi ayaklarımız üzerinde durma çabamızın desteklenmesini istiyoruz. Her sorun gibi yerel halkın nasıl istihdam edileceği, yerel ekonominin nasıl destekleneceği bölgede yaşayanlarla birlikte ele alınmalı. Tüm inşaat faaliyetlerinde yerel işgücüne, istihdam olanakları sağlanırken yerel esnafa öncelik tanınmalıdır.
8. Vadilerimizin, zeytinliklerimizin moloz deposuna dönüştürülmesini, dağlarımızın taş ocakları ile delik deşik edilmesini, yaşam alanlarımıza rastgele beton santrali kurulmasını kabul etmiyoruz. Tozsuz, havası temiz bir Antakya’nın, Samandağ’ın mümkün olduğunu biliyoruz ve istiyoruz.
9. Hem toplumsal, hem bireysel hafızamızın mekanları ve – veya izlerinin yok edilmesini, şehirlerimizin bir boş düzlem, bir boş arsa olarak ele alınmasını kabul etmiyoruz. Merkezde, ilçelerde ve mahallelerde her türlü mülksüzleştirmeyi reddediyoruz.
10. Antakya denince ilk akla gelen onun tarihi ve kültürel mirasıdır. Tarihi kent merkezinde yapılan uygulamalar, depremin verdiği zarardan daha çok tahripkar olmuştur. Antakya’nın ayağa kalkması bu alanların restorasyonuyla birlikte olacaktır. Ortak mirasımıza dair her türlü hoyratça müdahale durdurulmalıdır. Akıl, bilim, planlama ile duyarlı ve zamanı da iyi kullanan bir süreci kotarabilmeliyiz.
11. Antakya yüzlerce yıldır kadim halkların birlikte yaşamasıyla oluşturdukları ortak kültür ve sosyal doku ile bir dünya mirasıdır. Bu yapının hiçbir bileşenine zarar verilmesini, düşmanlaştırılmasını, direkt veya dolaylı uygulamalarla göçe zorlanmasını, mülksüzleştirilmesini asla kabul etmiyoruz.
Açıklamada son olarak, dayanışma çağrısı yapıldı ve gelinen noktadan sonra yapılacaklara ilişkin şunlar söylendi:
“Bulunduğunuz her yerde, 6 Şubat’ta meydanlarda kayıplarımızı anmanız ve taleplerimizi dillendirmeniz kamusal alanda sesimizin duyulmasını sağlayacak. Bununla da yetinmeyeceğinizi biliyoruz. Kurumsal ve bireysel dayanışma ağını yeniden örmemiz çok önemli. Hep ilişkide kalın. Binlerce yapılacak işler listesinden bir iş seçin, yapmak istediğiniz işi ekleyin. Umudun toplumun kendisinde olduğunu, toplum olmanın zamanı olduğunu gösterelim. Biliyoruz ki, bugün yaşantımızı her yönüyle şekillendirme hakkını kendinde görenler gidecek, geriye bir biz ve dayanışma anılarımız kalacak.”