Datça Kadın Platformu, 11. Yargı Paketi’ne ilişkin basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada, “Bu düzenlemeyle ‘genel ahlak’, ‘övme’, ‘özendirme’ ifadelerine karşı suçlu olmak için bir kadının saçını kısa kestirmesi dahi yeterli olabilir” denildi.
Datça Kadın Platformu, kamuoyunda 11. Yargı Paketi olarak bilinen “Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklif Taslağı”na karşı 28 Ekim’de Muğla‘nın Datça ilçesinde bir araya geldi.
“Kadın, çocuk, LGBTİ+ düşmanı 11. Yargı Paketi’ne geçit yok” başlığıyla yapılan açıklamada, hayatlarını ve haklarını savunmak için toplandıkları belirtildi.
İktidarın, yeni yargı paketi taslağıyla kadınların, LGBTİ+’ların, gençlerin ve çocukların yaşamını daha da zorlaştırmak istediğinin altının çizildiği açıklamada, şunlar aktarıldı:
“11. Yargı Paketi; ‘genel ahlaka aykırılık’, ‘doğuştan gelen biyolojik cinsiyete uygun davranmama’, ‘ulaşım araçlarının hareketinin engellenmesi’ gibi ifadelerle 15-18 yaş arasındaki çocukların işledikleri suçlarda yetişkin gibi cezalandırılmasını da kapsayan son derece geniş bir suç ve suçlu tanımı getiriyor.”


“TOPLANTI VE GÖSTERİ YÜRÜYÜŞÜ HAKKI HEDEF ALINIYOR”
Açıklamada, 11. Yargı Paketi’ne “hayır” demek için sokaklarda oldukları vurgulanarak, “Bugüne kadar haklarımıza, kadın cinayetlerine, İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çıkılmasına, erkek yargıya karşı mücadele ederken; hayatı durdurduk, yaşamlarımıza sahip çıktık” denildi.
Yeni yargı paketiyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 223’üncü maddesine, “ulaşım araçlarının hareketinin engellenmesi” suçunun ekleneceğine dikkat çekilen açıklamada, “Her birimizin anayasal hakkı olan toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı hedef alınıyor” ifadeleri kullanıldı.
“LGBTİ+’LARIN VAROLUŞU AÇIKÇA HEDEF HÂLİNE GETİRİLİYOR”
TCK’nın 225’inci maddesinde yer alan “hayasızca hareketler” suçunun kapsamının genişletildiğinin vurgulandığı açıklamada, şunların altı çizildi:
“’Doğuştan gelen biyolojik cinsiyete ve genel ahlaka aykırı tutum ve davranışta bulunan ya da bulunmayı teşvik eden, öven veya özendiren kişiler’ ile ‘aynı cinsiyetteki kişilerin nişan veya evlenme töreni yapması’ şeklinde LGBTİ+’ların varoluşu açıkça hedef hâline getiriliyor.
Bu düzenlemeyle ‘genel ahlak’, ‘övme’, ‘özendirme’ ifadelerine karşı suçlu olmak için bir kadının saçını kısa kestirmesi dahi yeterli olabilir.”
Açıklamanın devamında ise şu ifadelere yer verildi:
“Kadınların ‘Aile Yılı’ ile ev içinde nasıl çalışacağını, kaç çocuk yapacağını söyleyen iktidar; sokakta ne giyeceğini, nereye gideceğini, nasıl davranacağını da bu yargı paketi taslağıyla belirlemek istiyor. Biz kadınlar, buna izin vermeyeceğiz.”


“TRANSLARA İSTEDİKLERİ TIBBİ BAKIMI ALMA HAKKINI BİLE TANIMAK İSTEMİYORLAR”
Cinsiyet değiştirme yaşının, 18’den 25’e çıkarılmasının hedeflendiğinin belirtildiği açıklamada, şunlar aktarıldı:
“Anayasa Mahkemesi tarafından daha önce iptal edilmiş olan ‘Üreme yeteneğinden sürekli olarak yoksun bulunma’ şartı yeniden yasalaştırılmaya çalışılıyor.”
Yargı paketi taslağında; başvuranların, yalnızca Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen hastanelerde ruhsal ve tıbbi destek alabileceğinin önerildiği vurgulanarak, şunlara dikkat çekildi:
“Translara istedikleri tıbbi bakımı alma hakkını bile tanımak istemiyorlar. Kaldı ki iktidarın nefret politikaları düşünüldüğünde, transların bu hastanelerde nasıl baskı ve şiddete uğrayacaklarını tahmin etmek zor değil.”
Cinsiyet uyum sürecini 25 yaşından önce başlatan sağlık çalışanlarına ise üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası istediğinin belirtildiği açıklamada, şunların altı çizildi:
“Muğlak, iktidar politikalarıyla değişebilen, keyfi, hâkimlerin takdirine bırakılmış bu maddelerle LGBTİ+’ların değil; hepimizin varoluşuna, eşit, özgür ve insan onuruna yaraşır yaşam mücadelemize saldırılıyor. Nefretin meşrulaştırılmasına izin vermeyeceğiz.”


“ÇOCUKLARIN YETİŞKİN GİBİ CEZALANDIRILMASININ ÖNÜ AÇILIYOR”
Yeni yargı düzenlemesiyle “kasten öldürme” suçunun 15-18 yaş arasındaki çocuklara ceza indirimi uygulanması ifadesinin, “uygulanabilir” olarak değiştirilmesinin öngörüldüğünün vurgulandığı açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:
“Çocukların yetişkin gibi cezalandırılmasının önü açılıyor. Yoksulluğun, ayrımcılığın ve eşitsizliğin derinleştiği bu dönemde çocukların MESEM’ler aracılığıyla sermayeye ucuz iş gücü olarak sunulmaları görmezden gelinirken, faturanın yine geleceksiz bırakılıp, çocuklara kesilmesini kabul etmiyoruz. Biz, çocukları katil yapan sistemle hesaplaşmak istiyoruz.”
Güvenli alanlarda yaşamının, herkesin hakkı olduğunun altının çizildiği açıklamada, şunlar aktarıldı:
“Topyekûn halkın her kesimini etkileyecek bu yasa tasarısı Meclis’e getirilemez. Çocukların 16 yaşında zorla evlendirilmesine de, yetişkin gibi yargılanmasına da, kölelik koşullarında çalıştırılmasına da; bir kişinin kendi bedeni hakkında karar verebilmesi için 25 yaşını beklemesi dayatılmasına da itiraz ediyoruz.”
“AYNI ZAMANDA BARIŞ İÇİNDE, EŞİT VE ÖZGÜR BİR ARADA YAŞAM UMUDUMUZA DA SALDIRIYOR”
Açıklamanın devamında, iktidara şu şekilde seslenildi:
“Bu paket, yalnızca bir yargı düzenlemesi değil; toplumsal barışı, birlikte yaşamı ve geleceğimizi tehdit eden bir zorbalık yasası taslağıdır. Bu yasa sadece bedenlerimize ve kimliklerimize değil, aynı zamanda barış içinde, eşit ve özgür bir arada yaşam umudumuza da saldırıyor.
Mücadelelerimizle kazandığımız hiçbir hakkın elimizden alınmasına izin vermeyeceğiz. 11. Yargı Paketi Meclis’e getirilemez. Konu LGBTİ+’lar değil, konu kadınlar değil, konu çocuklar değil; hepimizin özgürlüğü.”












