Muğla’nın Ula ilçesindeki Gökova Körfezi’nin Bakanlar Kurulu tarafında alınan 1. Derece Doğal Sit Alanı statüsünün düşürülmesi kararını Danıştay iptal etti. Bilirkişi raporunda, “koruma statüsü daha düşük belirlenen bölgenin antropojenik etkiler nedeniyle ekosistemler ve biyoloijk çeşitlilik açısından tahribata uğrayabileceği” vurgulandı. Temyiz süreci devam ediyor.
Muğla Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün 644 sayılı KHK kapsamında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından “Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik” ve “Doğal Sit Alanlarının Değerlendirilmesine İlişkin Teknik Esaslar” çerçevesinde Muğla ili “Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Projesi” yapılarak alan yeniden değerlendirilmişti.
Değerlendirme sonucunda 23 Eylül 2016’da Muğla Büyükşehir Belediyesi’ne (MBB) yapılan sit değişiklikleri bildirildi. MBB ise sivil toplum örgütleri ve ilçe belediyelerinden aldığı görüşlerle yaptığı meclis değerlendirmesinin çıktılarını Bakanlığa sunmuştu.
Ancak Muğla’nın Ula ilçesindeki Gökova Körfezi 16 Mart 2018’de Resmi Gazete’de yayınlanan 2018/11264 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 1. Derece Doğal Sit Alanı statüsü düşürülmüştü.
Bu karar ile Nitelikli Doğal Koruma Alanı’na dönüştürülen Gökova Körfezi için Muğla Büyükşehir Belediyesi Danıştay’da iptal davası açmıştı.
Danıştay 4. Dairesi, Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin açtığı dava sonucunda, 2018’de Gökova Körfezi’ndeki doğal sit statülerini düşüren Bakanlar Kurulu kararını iptal etti.
Kararda, düzenlemenin dayanağı olan Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Raporu’nun (ETBAR) ekolojik, floristik, jeolojik, hidrojeolojik ve peyzaj açılarından yetersiz olduğu, verilerin eksik ve yer yer hatalı hazırlandığı belirtildi.
Mahkemeye 27 Mayıs 2024’te sunulan bilirkişi raporuna göre; endemik türler, sulak alanlar ve tarımsal ekosistemler yeterince değerlendirilmeden bazı bölgelerin “Kesin Korunacak Hassas Alan” statüsü “Nitelikli Doğal Koruma Alanı”na düşürüldü.


Mahkeme, bu daraltmanın bilimsel temele dayanmadığını, habitat bütünlüğünü bozarak genetik çeşitliliği tehdit edeceğini vurguladı. Karar oybirliğiyle alınırken, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın temyiz başvurusu üzerine süreç devam ediyor.
“SINIR VE STATÜ TESPİTİNİN YENİDEN GÖZDEN GEÇİRİLMESİ GEREĞİ”
Bilirkişi raporundaki ekolojik açıdan yapılan değerlendirmede şunlar kaydedildi:
“Özetle, davaya konu Gökova Körfezi çevresi doğal sit statü ve sınırlarının belirlenmesine ilişkin sakıncaların bulunduğu, mevcut orman, maki ve sulak alanlar için doğal yapının bütünlüğünün ve sürekliliğinin dikkate alınmadığı yapay hatların ortaya çıkmasına yol açtığı, ETBAR kapsamında kullanılan yöntemin, biyoçeşitlilik verilerinin doğru ve eksiksiz sağlanmasına dayalı olduğu, yapılan değerlendirme sonucu, ETBAR uzmanlarının bulgularının birçok canlı grubu için eksik, hatta yer yer hatalı olduğu, dolayısıyla sınır ve statü tespitinin yeniden gözden geçirilmesi gereğinin ortaya çıktığı.”
Floristik açıdan yapılan bilirkişi değerlendirmesinde ise bazı endemik bitki türlerinin değerlendirme dışında bırakıldığını ve koruma alanlarının parçalı hale getirilmesinin habitat bütünlüğünü bozarak ekolojik dengenin zarar görmesine yol açacağını belirtildi.
Zirai açıdan yapılan bilirkişi değerlendirmesinde, Gökova’daki tarımsal faaliyetlerin kapsamlı olmasına rağmen bu üretimlerin ekosistem üzerindeki etkilerine dair yeterli veri bulunmadığını ve kararların bu eksik değerlendirmeyle alındığını aktarıldı.
Bilirkişi değerlendirmesinde; hidrobiyolojik açıdan sulak alanların biyolojik çeşitlilik, su rejimi ve tarımsal verim için vazgeçilmez ekosistemler olduğunu belirtilirken bu alanların “Kesin Korunacak Hassas Alan” olarak tescil edilmesi gerektiğini vurgulandı.
Çevre mühendisliği açısından, ETBAR’ın antropojenik etkileri yanlış değerlendirdiği, iyileştirme planı içermediği ve bölgenin doğal bütünlüğü korunmasına rağmen koruma statüsünün düşürülmesinin bilimsel temelden yoksun olduğu ifade edildi.
Hidrojeoloji mühendisliği açısından, raporun su kaynakları, drenaj havzaları ve yeraltı-yerüstü su etkileşimleri hakkında hiçbir analiz içermediği ve teknik esaslara uygun hazırlanmadığı tespit edildi. Peyzaj açısından, raporun yalnızca görsel değerlendirmeyle sınırlı kaldığı, peyzajın çok katmanlı yapısını göz ardı ettiği ve onarım/restorasyon potansiyelini dikkate almadığı belirtildi.
Ormansal açısından ise, sit statüsü düşürülen alanların büyük ölçüde orman ve hazine arazilerinden oluştuğu, bu değişikliğin kara ve deniz ekosistemlerinin sürdürülebilirliğini tehdit ettiği sonucuna varıldı.
“BÖLGENİN BÜTÜNLÜĞÜNÜN BOZULMASINA YOL AÇILABİLECEĞİ”
Gökova Sit Alanı’nın ekolojik bütünlüğünü koruyan, zengin biyoçeşitliliğe sahip ve antropojenik etkisi sınırlı bir bölge olduğunun altı çizilirken bu alanın bilimsel eksiklikler içeren ETBAR’a dayanılarak değil, 1. Derece Doğal Sit ve “Kesin Korunacak Hassas Alan” statüsünde korunması gerektiğini vurgulayan bilirkişi raporunda şunlar ifade edildi:
“Sınırlarının daraltılarak kesin korunacak hassas alan dışında bırakılması sonucunda, koruma statüsü daha düşük belirlenen bölgenin antropojenik etkiler nedeniyle ekosistemler ve biyoloijk çeşitlilik açısından tahribata uğrayabileceği, bölgenin bütünlüğünün bozulmasına yol açılabileceğinden, dava konusu işlemde mevzuata ve hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu 17 Ocak 2018 günlü, 2018/11264 sayılı Bakanlar Kurulu kararının iptaline karar verilmesi gerektiği, düşünülmektedir.”












