Muğla’nın Bayır ve Deştin mahallelerinde yapılması planlanan çimento fabrikasının inşaatında bir işçinin dördüncü kattan düşerek hayatını kaybetmesi protesto edilerek, “Ne bir tek canımızdan ne de doğamızdan vazgeçmeyeceğiz” dendi.
Muğla’nın Menteşe ve Yatağan ilçelerine bağlı Bayır ve Deştin mahallelerinin ortak sınırında 7 bin 751 dönümlük ormanlık arazide yapılması planlanan entegre çimento fabrikası projesinin inşaatında çalışan Yücel Kutlu’nun düşerek hayatını kaybetmesi üzerine inşaat alanı önünde basın açıklaması yapıldı.
Projeye karşı başlatılan hukuki süreçte bilirkişi raporunun doğaya vereceği zararı ortaya koymasına rağmen inşaata devam edilirken, taşeron firmada çalışan inşaat işçisi Kutlu inşaatın dördüncü katından düşerek hayatını kaybetmişti.
21 Mayıs 2023 tarihinde bir araya gelen emek ve çevre örgütleri ile siyasi partiler adına basın açıklamasını Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Devrimci Yapı, İnşaat ve Yol İşçileri Sendikası (Dev Yapı-İş) Muğla temsilcisi Güney Şirin okudu.
Açıklamaya, DİSK Dev Yapı-İş, Deştin Çevre Platformu, Muğla Tabip Odası, Türkiye Komünist Partisi (TKP), Türkiye İşçi Partisi (TİP), Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi, Emek Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Yatağan İlçe Örgütü ve Muğla Yeşil Yaşam Derneği imza attı.
“ÖNLEMLERİN ALINMAMASI PATRONLARIN KAR HIRSLARINDAN VE CEZASIZLIKTAN KAYNAKLANMAKTADIR”
Şirin, Kutlu’nun ölümünün kayıtlara iş kazası olarak geçmesini eleştirerek, “Sermaye sınıfına tanınan sınırsız sömürü koşulları her gün emekçilerin hayatına mal olmaktadır. İşçilerin hayatını ne yazık ki kardan değersiz gören bir düzen içerisindeyiz. Bu düzenin normali patronların kazanması için işçilerin ölümüne çalıştırılmasıdır.
Her gün ortalama beş işçi, iş cinayetlerinde yaşamını yitiriyor. Patronlar ise her gün daha fazla sevecen sahip olurken bu katliamlardan ‘kader’ diyerek sıyrılıyorlar. Çünkü bu düzen onların düzeni. Ve bu düzen sermaye sınıfının menfaatlerini korumak için elinden geleni yapmaktadır” dedi.
İşçi ölümlerinin politik olduğunu vurgulayan Şirin, sözlerine şöyle devam etti:
“Bu yüzden işçi ölümlerinin tamamı iş cinayetidir. Sadece işçi ölümleri değil, işten kaynaklı meslek hastalıkları ve buna bağlı ölümler de iş cinayetidir.
Bu bir iş kazası değil cinayettir!
Bir inşaat işçisi olarak çok iyi biliyorum ki iş güvenliği ve işçi sağlığı dikkate alınarak çalışma yapılıyor olsa tüm iş cinayetleri önlenebilir.
Bu önlemlerin alınmaması patronların kar hırslarından ve cezasızlıktan kaynaklanmaktadır. Yücel kardeşimizin ölümüyle ilgili açılmış bir soruşturma var mıdır? Yoksa binadan düşen bir canın bir tuğla kadar kıymeti yok mudur? Devlet kurumlarının görevi patronları değil işçileri korumaktır.”
“YETKİLİ KURUMLARA SESLENİYORUZ BU İNŞAATI DURDURUN”
Fabrikada çalışan emekçilere seslenen Şirin, “Bizler sizinleyiz, birlikte güçlüyüz” dedi.
Şirin yetkililere de seslenerek, “Yetkili kurumlara sesleniyoruz bu inşaatı durdurun. Bundan sonra yaşanabilecek tüm olumsuzluklardan Muğla Çimento A.Ş. kadar sizlerde sorumlu olacaksınız. Ne bir tek canımızdan ne de doğamızdan vazgeçmeyeceğiz! Bizler ölmek değil yaşamak istiyoruz. Doğamızı koruyarak. Ekmeğimizi zehirlemeden emeğimizle yaşamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.
İŞ CİNAYETİ NEDİR?
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), iş cinayetleri hakkında şu bilgilendirmeyi yapıyor: “İşyeri ortamı, üretim araçları ve işçileri üretim sürecinde bir araya getiren mekanlardır. Bunun sonucunda ise işçiler açısından çeşitli sorunlar gündeme gelmektedir. İşyerindeki çeşitli fiziksel ve kimyasal etmenler ile mekanik ve ergonomik etmenler işçilerde çeşitli etkilere yol açmaktadır. İşyerindeki olumsuz çalışma koşullarının etkileri iş kazaları şeklinde kendini göstermektedir.
İş cinayetleri rakamlarının bu kadar yüksek seyrettiği ülkemizde %98’i önlenebilir olmasına rağmen gerekli önlemlerin alınmaması nedeniyle yaşanan işçi ölümleri ve ağır yaralanmalar işverenlerin kar hırsı yüzünden artarak devam ediyor. Hem önlenebilir olması hem de bu kar hırsı yüzünden iş kazaları terimi ülkemizde ‘iş cinayetleri’ olarak adlandırılmaktadır.”
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi ise şu bilgilendirmeyi yapıyor: “İSİG Meclisi; bütün iş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenebilir olduğunun bilinciyle, yaşanan işçi ölümlerini ‘iş kazası’ olarak değil ‘iş cinayeti’ olarak tanımlar.”