Çimento fabrikasına karşı çıkan yurttaşlar, haklarında çıkan iddialara dair dün (27 Haziran) saat 18.00’de basın açıklaması yaptı. Açıklama sonrası yurttaşlar söz alarak Muğla Sınırsızlık Meydanı’nda açıklamalarda bulundu.
Muğla‘nın Menteşe ve Yatağan ilçelerine bağlı Bayır ve Deştin mahallelerinin ortak sınırında kurulmak istenen entegre çimento fabrikasına karşı mücadele eden çevre aktivistleri hakkında, bazı sosyal medya hesapları tarafından ‘para karşılığı eylem yaptıkları’ yönünde iddialara karşı dün (27 Haziran) saat 18.00’de Muğla Sınırsızlık Meydanı’nda 167 sivil toplum kuruluşu ve meslek örgütü imzasıyla basın açıklaması yapıldı.
“DEŞTİNLİLER NE DEDİ; BİZ SOFRAMIZA BİR HARAMI, BİR DE YALANI OTURTMADIK OTURTMAYIZ”
Çimentocuların hayatı griye boyamak istediğini ve uğradıkları yenilgi karşısında bazı yurttaşları hedef alarak karalama kampanyası yaptığını belirten Marmaris Kent Konseyi Çevreden Sorumlu Yürütme Kurulu Üyesi Halime Şaman, şunları söyledi:
“Bazı kalemler namusuyla bu mücadeleye destek verir. Bazı kalemler ise namussuzluğu bir yaşam biçimi olarak belirler. İşte çimentocular o namussuz kalemleri bulmakta hiç zorluk yaşamadılar ve kirli, kötü bir dille bizi birbirimizden koparmaya çalıştılar. Ama bugün görsünler işte dostların arasında doğanın tarafındayız yan yana kol kola.”
Şaman, Deştinlilerin 30 yıldan beri bu mücadeleyi sürdürdüğünü belirtti. Mücadelede Deştin fasulyesinin göbek mantarının, zeytinin, tarlamızın, toprağımızın ve gelecek çocukların haklarını aradığını ifade etti.
Son olarak Şaman, şunları ifade etti:
“Yollara düştük, mahkemelere başvurduk ve mahkemeler eliyle de çimentocuların kapısına mühürü astık. Deştinliler ne dedi; biz soframıza bir haramı, bir de yalanı oturtmadık oturtmayız. Şimdi onlar buradan duysunlar. Deştin Çayı gürül gürül ve söylediğimiz gibi hep özgür.”
“İYİ Kİ SİZ VARSINIZ İYİ Kİ TERTEMİZ İNSANLAR VAR”
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Muğla Milletvekili Cumhur Uzun; dava insanı olmanın kolay olmadığını, gönül verdiğiniz şeyler için iftira atabileceklerini belirtti. Uzun, “Sizi suçlu ilan ederler, size çamur atarlar ama yaptıklarının sizin için hiçbir değeri yoktur. İnandığınız dava tertemiz bir dava ise inandığınız şey uğruna kim ne yaparsa yapsın bir adım geri atmadan mücadeleye devam edersiniz” dedi.
Muğla için karamsar olmaya gerek olmadığını belirten Uzun, şunları söyledi:
“Bırakın iftira atanlar iftiralarını atsınlar, çamur atanlar çamurlarını atsınlar, Sizin tertemiz akan bir Destin Çayı’nız var. Sizin pırıl pırıl Akbelen Orman’larımız var. Sizin hepinizin bu davaya inanmış kocaman ve tertemiz yürekleriniz var. Bu temizlik bizde olduğu müddetçe kimsenin bize yapabileceği çevremize yapabileceği bir şey yok. Yeter ki birlikte olmaya devam edelim.”
Son olarak Uzun, şu ifadelere yer verdi: “Muğla için yaptıklarınızı elbet tarih yazacak Muğla’da iyi ki siz varsınız iyi ki tertemiz insanlar var.”
“HALK KAZANACAK VE HALKIN HAKLI MÜCADELESİ KAZANACAK”
Sermayenin kendi çıkarları uğruna yaşamı ve yaşam alanlarını tehdit ettiğini ifade eden eski Tunceli Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu, şunları söyledi: “Bunlar bütün yaşamı sadece ve sadece çıkar üzerine kurmuşlar, tüketim üzerine kurmuşlar. Ama biz tam tersi, ihtiyacı olmayanı üretmeyen, ihtiyacı kadar tüketimi ve üretimi yapan anlayışları savunuyoruz. Eğer siz bu topraklar üzerindeki doğadaki ağacı ve onu içerisinde yaşamı kurdu, böceği, suyu, dağı, taşı, üretim alanlarını savunmazsanız. Onlar bu toprakları kendi lehine çevirerek oralarda gerçekten büyük sermayelerle oradan göç etmemizi sağlayacaklar.”
Maçoğlu, halkın mücadelesinin kazanacağına vurgu yaparak, “Deştin köylülerine artık yavaş yavaş iftira atmaya başladılar. Bu korktuklarını gösteriyor. Bir üstat der ki: Size saldırıyorlarsa iyi, çok çok saldırıyorlarsa çok çok iyi. Çünkü siz güç olmaya başladınız. Biz halkız, gücüz biz kazanacağız; halk kazanacak ve halkın haklı mücadelesi kazanacak” dedi.
“BERGAMA’DA UYGULADIKLARI YÖNTEMİ BURADA DA UYGULUYORLAR”
Metalurji Mühendisi Cemalettin Küçük ise, Begama’da Deştinlilere yönelik ortaya atılan iddialara benzer iddialarda bulunulduğunu hatırlatarak, şu ifadelere yer verdi:
“Yıllar önce 90’lı yıllarda Bergama’da, altın madenciliği işletmeciliğine karşı mücadele edenleri Alman ajanlığıyla suçladılar. Dediler ki; eğer biz bu altınlarımızı çıkarırsak ülkemizin bütün dış borçlarını ödeyeceğiz ve zengin olacağız. O gün bugündür Türkiye’nin çeşitli yerlerinde altın işletmeleri açılıyor. Biz fukaralaşıyoruz ve topraklarımızı yok ediyorlar. O günlerde mücadele edenlerle ilgili köylerde şirketler tarafından basılmış on binlerce broşürü dağıttılar. Aynı yöntemi bugün burada uyguluyorlar. Bu bize yabancı değil. Bunlardan sakın çekinmeyin.”
“BU TOPRAĞIN SAVAŞIDIR, DAĞLARIN SAVAŞIDIR, SUYUN SAVAŞIDIR”
Deştin Çayı’nın şirketlere karşı özgür akacağını vurgulayan Küçük, “Bu toprağın savaşıdır, dağların savaşıdır, suyun savaşıdır” dedi.
Deştinlilerin mücadelelerinde ilerleyen süreçte de başarı elde edeceğini belirten Küçük, “Deştinli kadınlar nasıl ki o kış günlerinde jandarmanın önünde, şirketin önünde direndiler, dayak yeselerde geçit vermeyeceğiz dediler. Bundan sonra da bunu başaracaklarına şüphemiz yoktur” ifadelerini kullandı.
“BU KARALAMALARLA MÜCADELEMİZİ YIKAMAZSINIZ PARAYLA SATIN ALAMAZSINIZ”
İkizköy Muhtarı Nejla Işık, köylülerin tek amacının köylerine dokunulmaması, atalarından miras kalan köylerinde havalarına, topraklarına dokunulmaması gerektiğini belirtti.
Türkiye’nin her yerini savunacaklarını ve beşli çeteye inat çoğalacaklarını söyleyen Işık, beş senedir kendileri için her şeyi söylendiğini ifade ederek, şunları söyledi:
“Şunu zannetmesine Akbelen’i kestik bitti hayır daha çok kazanılacak Akbelen’ler var. Evet Akbelen’i yok ettiler ama Akbelen’in ismini silemeyecekler dünyaya duyurduk. Çünkü her yer Akbelen her yer direniş. Bugün Kaz Dağları’nda dikilen bir fidanda Akbelen adı yaşıyor. Bugün Dikmece’de dikilen zeytin fidanına Akbelen adı verildi. Bu Akbelen’i silemeyecekler, Deştin Çayı da özgür akmaya devam edecek.”
“BİZ DİRENDİKÇE ONLARA HİÇ LEKE GELMEZ”
Basın açıklamasında konuşan Deştinli yurttaş Arzu Özdemir, şirketin karşısında durdukları sürece şirketin onları engelleyemeyeceğini ifade etti.
Özdemir, şu ifadeleri kullandı:
“Bizim 17 yaşındaki çocuklarımıza vuranlar yargılasın bunlar milyon doları nereye verdikleri iyi takip edilsin biz almadık. Biz direndik bu yollarda bizim avukatlarımızı ve bizi hiç kimse lekeleyemezler. Biz direndikçe onlara hiç leke gelmez. Haluk bizim çocuğumuz kimse yargılayamaz. Bütün yazdıkları insanlar bizim insanlarımız kimse yargılayamaz Deştin Çayı özgür akacak, Deştin yeşil kalacak.”
“BİZLERİ SATIN ALACAK PARAYI BASAN MATBAA HENÜZ KURULMADI”
İftiraların 2008 yılında da atıldığını belirten Deştin Çevre Platformu’ndan İsmail Şener, şunları söyledi:
“Şimdi biraz daha canları fazla yanmış olacak ki bu mücadelenin karşısında daha profesyonelce saldırıyorlar. Ama bizim umurumuzda değil çünkü bizim hesaplarımıza giren kamudan aldığımız ufacık maaş tavuklarımızın, yumurtasını satan, köylülerimizin hesabına yatan yumurta parası, ineğin sütünü toplayan sütçüden yatan süt parasıdır.”
Çimento fabrikası faaliyete geçse Muğla’nın kirleneceğini belirten Şener, “Şimdi yalanlarıyla kirletmeye çalışıyor ama bizdeki ağırlık sizin yalan terazinizi bozar. Çünkü bizleri satın alacak parayı basan matbaa henüz kurulmadı icat edilmedi. Siz bulmuşsunuz kolay satın alabileceğiz insanları kolay satın alabileceğiniz hainleri şimdi kendi yaptığınızı başkaları yapıyormuş gibi gösteriyorsunuz” dedi.
Son olarak Şener, şu sözleri söyledi:
“Bizim mücadelemiz sizin lekelerinizi siler atar. Bu kadar basit. Bizim ağırlığımız sizin dolarlarının ağırlığından daha çok yüksektir, daha kıymetlidir. Bizim 3 bin lira 2 bin lira süt paramız sizin milyon dolarlarınızla yarışır dövüşür, hatta döver.”