Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Muğla Milletvekili Cumhur Uzun, kanuna aykırı olarak vakıf, demek, cemaat ve tarikatlar tarafından açılan eğitim kurumlarına yönelik kanun teklifini Meclis’e sundu. Teklifte bu tür kurumları açanların hapis cezası ile cezalandırılması yer aldı.
CHP Muğla Milletvekili Cumhur Uzun, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in 2024 Bütçe görüşmeleri sırasında tarikat ve cemaatleri sivil toplum örgütü olarak gördüklerini belirtmesi ve protokol yapmaya devam edeceklerini dile getirmesi üzerine kanuna aykırı eğitim kurumları hakkında bir kanun teklifi hazırladı.
“Türk Ceza Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”ni 26 Aralık 2023 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı’na sundu. Uzun, Türk Ceza Kanunu’nun 2013 yılında yürürlükten kaldırılan 263’üncü maddesinin yeniden şu şekilde düzenlenmesini istedi:
“Kanuna aykırı olarak her düzeyde eğitim kurumu, gündüz bakım evi, yurt açan, işleten ve bu kurumlarda kanuna aykırı olarak açıldığını bildiği halde çalışan kişi, üç yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Uzun kanun maddesinin geçmişine ilişkin ise şu bilgilendirmeyi yaptı:
“İlgili Kanunun AKP döneminde 2005 yılı değişikliğiyle zaten cezası indirilmiş, dönemin Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Nejdet Sezer tarafından iade edilmişti. Sezer iade gerekçesinde ‘yasaya aykırı eğitim kurumu açma, bunları işletme ve buralarda öğretmenlik yapma eylemlerinin suç olarak tanımlanmasının amacı, eğitim kurumlarını’ devletin gözetim ve denetimi altında tutarak, eğitim ve öğretim hakkının kötüye kullanılıp, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına aykırı eğitim ve öğretim yerlerinin açılmasını önlemektir… kapatma cezası verilmeyerek, kapatma işleminin bir yönetsel işleme, yöneticilerin takdirine bırakılması yasaya aykırılığa süreklilik kazandırabilecektir ki bu durumu hukuk devleti ilkesiyle bağdaştırmak olanaksızdır’ tespitinde bulunmuştu.
Ancak ‘kanuna aykırı olarak eğitim kurumu açan ve işletenlerin hapis ve adli para cezasıyla cezalandırılacakları’ hükmü 2013 yılında Türk Ceza Kanunu’ndan tamamen çıkarılmıştır. Bu durum kanuna aykırı ve kayıt dışı kurumların sayısını artırmış ve adeta cesaretlendirmiştir. Özellikle son dönemde birçok şehrimizde binlerce çocuğumuz örgün öğretimden koparılmış. Vakıf adı altında denetlemeden uzak Anayasa’ya, laikliğe ve bilimsel eğitime aykırı bir şekilde cemaat ve tarikatların karanlığına terk edilmiştir.”
Uzun, kanunun gerekçesine ilişkin olarak ise öncelikle son yıllarda Türkiye genelinde izinsiz açılan eğitim kurumlarının sayısının arttığına dikkat çekerek “Bazı vakıf, demek, cemaat ve tarikatlar çeşitli sözde eğitim kurumları açmış, açmaya da devam etmektedir” dedi.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “İnkılap kanunlarının korunması” başlıklı 174’üncü maddesine atıf yapan Uzun, bu madde ile devrim kanunlarının koruma altına alındığını belirtti.
Koruma altına alınan kanunlardan biri de 3 Mart 1924’te Tevhid-i Tedrisat (Öğretim Birliği) Kanunu. Uzun kanun teklifi gerekçesinde “Bu kanunla, medreseler kaldırıldı ve Türkiye Cumhuriyeti sınırlan içindeki bütün okullar, Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlanmıştır” ifadelerini kullandı.
Anayasa’nın 174’üncü maddesinin tamamı şu şekilde:
Madde 174 – Anayasanın hiçbir hükmü, Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarma ve Türkiye Cumhuriyetinin laiklik niteliğini koruma amacını güden, aşağıda gösterilen inkılap kanunlarının, Anayasanın halkoyu ile kabul edildiği tarihte yürürlükte bulunan hükümlerinin, Anayasaya aykırı olduğu şeklinde anlaşılamaz ve yorumlanamaz:
- 1. 3 Mart 1340 tarihli ve 430 sayılı Tevhidi Tedrisat Kanunu;
- 2. 25 Teşrinisani 1341 tarihli ve 671 sayılı Şapka İktisası Hakkında Kanun;
- 3. 30 Teşrinisani 1341 tarihli ve 677 sayılı Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile Bir Takım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun;
- 4. 17 Şubat 1926 tarihli ve 743 sayılı Türk Kanunu Medenisiyle kabul edilen, evlenme akdinin evlendirme memuru önünde yapılacağına dair medeni nikah esası ile aynı kanunun 110 uncu maddesi hükmü;
- 5. 20 Mayıs 1928 tarihli ve 1288 sayılı Beynelmilel Erkamın Kabulü Hakkında Kanun;
- 6. 1 Teşrinisani 1928 tarihli ve 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki hakkında Kanun;
- 7. 26 Teşrinisani 1934 tarihli ve 2590 sayılı Efendi, Bey, Paşa gibi Lakap ve Unvanların Kaldırıldığına dair Kanun;
- 8. 3 Kanunuevvel 1934 tarihli ve 2596 sayılı Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun.
“MEB, PROTOKOL YAPTIĞI ÇEŞİTLİ VAKIF VE DENEKLERİ EĞİTİMİN ASLİ UNSURU HALİNE GETİRMİŞTİR”
Uzun, bu maddeye göre devrim kanunlarının korunması hükmü ile alternatif eğitim kurumları açılamayacağı ve eğitim-öğretimin Türkiye Cumhuriyeti’nin laik niteliğine uygun olacağının güvence altına alındığını dile getirdi.
Buna karşın, Milli Eğitim Bakanlığı’nın protokol yaptığı çeşitli vakıf ve denekleri eğitimin asli unsuru haline getirdiğini ve yetkilerinin bir kısmını da devrettiğini söyledi.
Cumhur Uzun, “Milli Eğitim Bakanlığı ile tarikat ve cemaatlerle yapılan iş birliği sayesinde bu yapılar okullara yasal olarak rahatça girerken Kuran kursu adı altında faaliyet gösteren medreseler de dikkat çekici boyuta gelmiş bulunmaktadır” ifadelerini kullandı.
“YALNIZCA İSTANBUL’DA BİNLERCE ÇOCUĞUN MEDRESELERDE ‘EĞİTİM GÖRDÜĞÜ’ TAHMİN EDİLMEKTEDİR”
Tarikatların ve cemaatlerin başta İstanbul olmak üzere birçok il ve ilçede açılan medreselerle çocuklara ulaştığını dile getiren Uzun şöyle devam etti:
“Kendilerine açılan alanda faaliyet gösteren cemaatler, bu yolla çocukları örgün eğitimden uzaklaştırmaktadır. Üstelik bu tarikat ve cemaatler ‘vakıf’ adı altında çalışmalarını sürdürdükleri için hiçbir şekilde denetlenmemektedir. Yalnızca İstanbul’da binlerce çocuğun medreselerde ‘eğitim gördüğü’ tahmin edilmektedir.”
Medreselerin denetimden uzak ve kanunen de yasak olduğuna işaret eden Uzun, örgün eğitimden koparıldığı ve birçok istismarın yaşandığına dikkat çekti ve “Başta çocuklarımızın can güvenliği ve eğitim hakkı olmak üzere, anayasaya ve ülkemizin kurucu değerlerine bağlılığımız gereği ivedi olarak adım atılmalıdır” dedi.
“15 Temmuz 2016 yılında yaşadığımız acılardan ders çıkarılmalı” diyen Uzun denetimlerin artırılması, kaçak kursların kapatılması ve medreselerde eğitim gören öğrencilerin örgün eğitime geçişinin sağlanması gerektiğini söyledi.
Kanun teklifinin tamamını okumak için buraya tıklayın.