Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Muğla Milletvekili Cumhur Uzun, Muğla’nın Seydikemer ilçesine bağlı Seki Çayırı’nın TOKİ’ye devredilerek konut projesine dahil edilmesine ilişkin soru önergesi verdi: “Bu alanın tarım ve hayvancılık faaliyetleri açısından bölge halkına sağladığı ekonomik katkı hesaplanmış mıdır?”
Muğla’nın Seydikemer ilçesine bağlı Seki Mahallesi’ndeki 95 bin 661 metrekarelik Seki Çayırı, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’na (TOKİ) devredilerek konut projesine dahil edildi.
CHP Muğla Milletvekili Cumhur Uzun, konuya ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı’na Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi.
Soru önergesinin gerekçelerinde Seki Çayırı’nın, yüzyıllardır bölgede yaşayan yurttaşların tarım, hayvancılık ve ata sporlarıyla uğraştığı, kültürel ve ekonomik bir yaşam alanı olduğunun altını çizerek, şunları aktardı:
“Tarım ve hayvancılığın, yaylacılığın, yağlı güreşlerin ve geleneksel imece kültürünün merkezlerinden biri olan bu alanın, TOKİ’ye devredilerek konut projesine dahil edilmesi kararı kamuoyunda büyük tepki yaratmıştır.
Söz konusu karar, hem meraların korunması ve tarımsal üretimin sürdürülebilirliği açısından hem de kültürel mirasın yaşatılması bakımından ciddi endişeler doğurmaktadır.”


“MERA KANUNU’NUN VE ÇEVRESEL KORUMA İLKELERİNİN İHLALİ NİTELİĞİNDE OLABİLECEĞİ YÖNÜNDE TARTIŞMALARI DA BERABERİNDE GETİRMİŞTİR”
Söz konusu uygulamanın yurttaşların geçim kaynağını doğrudan etkilediğine dikkat çeken Uzun, şu ifadeleri kullandı:
“Aynı zamanda Mera Kanunu’nun ve çevresel koruma ilkelerinin ihlali niteliğinde olabileceği yönünde tartışmaları da beraberinde getirmiştir.
Doğal yaşam alanlarının hızla yapılaşmaya açılması, yalnızca kısa vadeli ekonomik kazançlar sağlamaktadır; oysa Seki Çayırı gibi alanlar, yerel üretim, ekosistem dengesi ve kültürel süreklilik açısından stratejik öneme sahiptir.”
Uzun’un, Bakan Kurum’a yönelttiği sorular şu şekilde:
Muğla ili Seydikemer ilçesindeki Seki Çayırı arazisinin TOKİ’ye devri hangi gerekçeyle ve hangi hukuki dayanakla gerçekleştirilmiştir?
Devir işlemi yapılmadan önce Mera Kanunu kapsamında ilgili kurum ve kuruluşlardan (Tarım ve Orman Bakanlığı, yerel belediyeler, muhtarlıklar, ziraat odaları vb.) görüş alınmış mıdır?
Seki Çayırı’nın TOKİ’ye devredilmesine ilişkin olarak Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) veya ekosistem etki analizi yapılmış mıdır?
Bu alanın tarım ve hayvancılık faaliyetleri açısından bölge halkına sağladığı ekonomik katkı hesaplanmış mıdır? Hesaplandıysa bu katkının büyüklüğü nedir?
Seki Çayırı’nda düzenlenen yağlı güreş, panayır ve geleneksel etkinliklerin bundan sonra nerede gerçekleştirileceği konusunda yerel yönetimlere veya halka herhangi bir alternatif sunulmuş mudur?
Bakanlığınızın, meraların korunması ve yerel üretimin desteklenmesi yönündeki politika ve stratejileriyle bu karar nasıl örtüşmektedir?
TOKİ’nin söz konusu proje kapsamında yapılaşmaya açacağı toplam alan ve yapılması planlanan konut sayısı nedir? Bölgede yapılması planlanan konut projesi için mera niteliği olmayan başka alan bulunamamış mıdır?
Bölge halkının, karar sürecine katılımı ve bilgilendirilmesi ne şekilde sağlanmıştır?
“SADECE DOĞAYI DEĞİL; TOPLUMSAL BELLEĞİMİZİ DE TAHRİP EDER”
Diğer yandan konuya ilişkin açıklama yapan Uzun, “Seki Çayırı, Muğla’nın üretim belleğidir. Tarımın, hayvancılığın, yağlı güreşlerin, imece kültürünün yaşadığı bir alandır. Bu alanı yapılaşmaya açmak, köylünün emeğini, üreticinin geleceğini ve yerel kültürümüzü yok saymaktır. Muğla’nın çayırını da, ormanını da, kıyısını da betona teslim etmeyeceğiz” dedi.
Uzun açıklamasının devamında; “Yıllardır yaylacılıkla, tarımla, hayvancılıkla, ata sporlarıyla ayakta duran bir alanın rant uğruna imara açılması, sadece doğayı değil; toplumsal belleğimizi de tahrip eder” ifadelerini kullandı.
Seki Çayırı’na sahip çıkmanın önemli olduğunu vurgulayan Uzun, son olarak şunları aktardı:
“Muğla’nın her karışı, bu kentin insanlarının alın teriyle yoğrulmuştur. Bu toprağa dokunan her kararın muhatabı da Muğlalılardır. Biz, halkımızın iradesine rağmen alınan hiçbir kararı kabul etmeyeceğiz.”