CHP Muğla Milletvekili Suat Özcan, “İktidara yürümekte olduğumuz bir süreçteyiz ve tabii ki şartlar uygun olduğu takdirde iktidar milletvekili olarak görev yapmak isterim” diye konuştu.
CHP Muğla Milletvekili Suat Özcan, Muğla’da Milas İlçe Başkanlığı’nda güncel konular ile TBMM çalışmaları konusunda 2022 yılı sonu basın toplantısı düzenledi. Toplantıya CHP Marmaris İlçe Başkanı Tüze Çetinkaya, ilçe yönetim kurulu üyeleri, Kadın Kolu Başkanı Berrin Naz ve Gençlik Kolu Başkanı İbrahim Turan katıldı.
CHP Marmaris İlçe Başkanı Av. Tüze Çetinkaya, Türkiye ve Milas gündemini değerlendirdikten sonra ilçe Başkanlığı olarak önümüzdeki dönemde yapacakları faaliyetler ile ilgili konuştu.
“ÜLKEMİZİN GELDİĞİ NOKTA HİÇ İÇ AÇICI DEĞİL”
CHP Muğla Milletvekili Suat Özcan açıklamalarına, 6-15 Aralık tarihleri arasında TBMM’de tamamlanan 2023 bütçesine değinerek başladı.
CHP’li Özcan hem 2023 bütçesi, hem de geride bırakmaya hazırlandığımız 2022 yılını ve 20 yıllık AK Parti iktidarının kısa bir değerlendirmesini yaptı. Özcan, “Bu kapsamda ülkemizin geldiği nokta hiç iç açıcı değil! Çok sıkıntılar içindeyiz, zorluklar yaşıyoruz. Siyasal sorunlarımız var, ekonomik sorunlarımız var, sosyal sorunlarımız var, adaletle ilgili sorunumuz var. Bütün bu sorunların birikmiş olması ülkemizi sıkıntılı bir sürece soktu. 2022’nin Kasım ve Aralık aylarında Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan Bütçe Komisyonu’nda cumhurbaşkanlığı bütçesi görüşüldü ve 5 Aralık‘ta başlayıp 16 Aralık‘ta sona eren bütçe kabul edildi. Bu bütçenin kabul edilmiş olması ülkemizdeki ekonomik sorunların daha iyi bir noktaya geleceği anlamına gelmiyor. 2023 bütçesinin 4 trilyon 470 milyar Türk lirası gider, gelirlerin de 3 trilyon 810 milyar lira olacağı öngörülüyor. Bildiğiniz üzere bütçeler önce tahmini olarak hazırlanır, daha sonra da önceki bütçeler veri olarak dikkate alınır. AKP iktidarı 20 yılda 21. bütçe yapmış, şimdi 21’nci bütçenin ilk bütçeden farkı nedir onu görmemiz, ona bakmamız lazım” diye konuştu.
“Enflasyon 2002’de yüzde 30 civarlarındaydı TÜİK’e göre bugün yüzde 80’i aşmış durumda. Bağımsız kuruluşlarca da enflasyonun yüzde 150’nin üstünde olduğu ileri sürülüyor. Yine yaşamımızı önemli bir şekilde etkileyen döviz kuruna baktığımızda dolar bugün 18.60’larda, petrol fiyatlarına baktığımız da ise mazot bugün 23 lira seviyesinde. Elektrik, doğalgaz, yaşamımızın çok önemli bir parçası olan çarşı-pazar fiyatları da sürekli yükseliş halindedir” diyen Özcan, “Çarşıdaki domates fiyatının, patates fiyatının yükselmesi üreticiyi memnun ediyor mu? Hayır! Üreticiyi memnun etmiyor çünkü üretim maliyetleri de artıyor. Bugün gübreye yüzde 300’lere varan zam yapıldı. Diğer fiyatları keza öyle… Hiçbir ürünün ne de diğer maliyeti arttıran yan destekleyici ürünlerin artışlarında yüzde 100’den aşağı bir artış yok. Dolayısıyla bütçeye döndüğümüzde enflasyon, hayat pahalı ve üretimdeki maliyeti azaltacak bir bütçe görünmüyor. Yaşamı zorlaşan vatandaşımızın yaşamını kolaylaştıracak bir bütçe değil. Örneğin büyüme hızı, büyüme oranı, sektörlere göre ayrılan paylardan bahsediliyor ama bugüne kadar yapılan 20 bütçe de biz bunu çok göremedik” ifadelerini kullandı.
Özcan, “Bugün geldiğimiz noktada ulusal gelirin yüzde 41’ne nüfusun yüzde 1’i sahip! Düşünün nüfusun yüzde 1’i ulusal gelirin yüzde 41’ne sahip… Dolayısıyla bu bile bizim bütçenin nereye gittiğini, nereye gitmekte olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla halkımızın sıkıntısı devam ediyor” dedi.
“GENÇLERİMİZ ÜNİVERSİTEYİ BİTİRİYORLAR AMA İŞSİZLER”
“2021’de asgari ücret 2.825 Türk Lirası, ekmek fiyatı 1,50 TL… 2021’de 1830 tane ekmek alınabilirken, sonrasında asgari ücret 4.253 TL oldu. Ekmek ise 2.50 TL’ye çıktı. Bu ücretle de alabildiğimiz ekmek sayısı 1.701’e düştü. Şimdi ise asgari ücret 5.500 lira, ekmeğin fiyatı ise 5 lira… Bugün bu rakamla alabileceğimiz ekmek sayısında 300’den fazla düşüş var” diyen Özcan, “Kadınların çalışma hayatındaki yeri istediğimiz düzeyde değil. Gençlerimiz üniversiteyi bitiriyorlar ama işsizler. Önemli bir kısmı da yurtdışına giderek iş bulmak, eğitim kariyerini ya da mesleki kariyerlerini yurtdışında arama peşindeler” ifadelerini kullandı.
Geçtiğimiz günlerde bir torba kanunun komisyonu geldiğini hatırlatan CHP’li Özcan, “Bu yasa içinde birkaç konu önemliydi. Bir tanesi zeytin yasası, ikincisi limanların uzun sürelerle birçok firmaya ihalesiz devri… Yandaş sendikaları güvence altına almakla ilgili… Milas’tan, zeytinin yasasının çıkmasını istemeyen vatandaşlar ile birlikte TBMM’de basın açıklaması yapıldı. Sonrasında komisyon çalışmalarına katıldık. Yapılan görüşmelerin sonucunda zeytinlik alanda maden aranması konusu geri çekildi. Bu durum demokratik bir tavrın karşı bulması anlamında önemliydi ancak limanlarla ilgili maddeler geçti” diye konuştu.
Özcan, “20 yılda yapılan özelleştirmelerden 77 milyar dolar elde edilmiş. Geçen yıl şeker fiyatları yükseldi. Şeker fabrikaları özelleştirilmeseydi yani kamuda kalsaydı ekonomik dengelere daha çok etki edebilirdi ve şeker fiyatları da bu kadar yükselmezdi. Kağıt fabrikalarının özelleştirilmiş olması kağıt fiyatlarının artmasında önemli bir etken olduğunu gazete okuyamayan vatandaş söylüyor. Sigara fabrikaları biliyorsunuz kapatıldı oysa tütün bölgemiz başta olmak üzere ülkemizin bazı bölgelerinde vatandaşın ana geçim kaynağıydı. Pamuk da öyleydi ama bugün kalakala zeytine kaldı yöremiz. 77 milyar dolarlık özelleştirme ile bugün 94 adet Yavuz Sultan Selim Köprüsü yapılabilir. Örnekler arttırılabilir peki özelleştirildi de ne oldu? Özelleştirmeden elde edilen gelirler nerelere, hangi alanlara yatırım olarak dönüştürüldü? Bu konuda gene bilinmezlik var” dedi.
“HÜKÜMETİN İCRAATLARI HEP SEÇİME YÖNELİK”
“Şimdi bunlar bütün bunlar olurken 2023 yılı aynı zamanda seçim yılı… Şimdi seçim yılı olması sebebiyle hükümetin icraatları hep seçime yönelik… Enflasyonu düşüreceğiz deniyor seçime yönelik. Hayat pahalılığını ortadan kaldıracağız deniliyor seçime yönelik. Sağlık yatırımları seçime yönelik, milli eğitim yatırımları seçime yönelik yani tüm yatırımlar seçime yönelik… Dolayısıyla seçime yönelik olunca da inandırıcılığı da az oluyor” diyen Özcan, “Örneğin Milli Eğitim Bakanlığı diyor ki okul öncesinde hedefimiz 10.000 okul. Bu yıl içerisinde 2050 okul yaptık diyor. Ben de merak ediyorum acaba Muğla’da kaç tane okul öncesi yapılmış? 15 bin anasınıfı açtık diyor peki soruyorum 15 bin anasınıfı açtığınız da kaç tane anasınıfı öğretmeni atadınız? 15 bin anasınıfı açtıysanız öğretmen lazım! Çelişkili veriler. Eğer bunlar doğruysa öğretmen atamanızda bir sıkıntı var ya da atamıyorsunuz. Keza sağlıkta da her şey güllük gülüstanlık deniyor. Soruyorum arkadaşlarımıza randevu alabilir musunuz? Hastaneye gidiyorsunuz o hastanede her alanın doktoru var mı? Milas Devlet Hastanesine 11 tane doktor atandı diyorlar acaba kaç tanesi geldi? Bodrum Devlet Hastanesi’nin yapımı yıllardır sürdü ancak yeni yeni açılma aşamasına geldi. Üstelik Bodrum Devlet Hastanesinin yeri şehre yeni bir trafik yoğunluğu getirecek. Trafik yoğunluğu en yoğun bir noktada… Fethiye’de anjiyo merkezi açılıyor denildi ama hala da ortada bir şey yok” ifadelerini kullandı.
“İlçemize geldiğimizde ise İzmir-Milas-Bodrum karayoluna baktığımızda, Söke-Didim yolundan Bafa Gölü kenarına kadar kısmen yol istenilen düzeyde ama geneline baktığımız zaman Muğla- Aydın il sınırından Milas ve Muğla-Yatağan yolu yıllardır tadilat görmedi” diyen Özcan, Bodrum-Milas arası yol yapıldığını ancak burada da herhangi bir çalışma yapılmadığını belirtti.
Muğla’nın iktidar tarafından üvey evlat gibi değerlendirildiğini belirten Özcan, “Muğla-Denizli-Kale arasındaki yol bir türlü bitmek bilmiyor. Uzun sözün kısası burada yatırım yok ama kamu alanları, devlet arazileri talan edilmekte… Bu zaman zaman Çevre Şehircilik Bakanlığı, Turizm Bakanlığı, Orman Bakanlığı’nın eliyle ormanlık alanlar talan ediliyor. Biliyorsunuz Muğla’nın yüzde 68’i ormanlık alan ama yüzde 60’ı kadar alana maden, taşocağı, otel ve benzeri ruhsatları verilmiş durumda. Muğlalılar bu anlamda mağduriyet yaşamakta” ifadesini kullandı.
“2 YIL BOYUNCA SORUMLULAR HAKKINDA HİÇBİR ŞEY YAPILMAMIŞ”
Özcan, “Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın ifadesine göre iki yıl önce altı yaşındaki kız çocuğunun cemaat, vakıf içerisindeki evliliği yapılmış, ancak 2 yıl boyunca sorumlular hakkında hiçbir şey yapılmamış. Şimdi deniliyor ki sorumlular hapis cezası aldı, cezaevine gönderildi. Peki iki yıldır niçin gönderilmedi? bu durum saptandığında artık genç kadın olma noktasına gelmiş birisinin etik olarak bu olaydan etkilenmemesi, (zaten etkileneceği kadar etkilenmiş) gizli kalsın anlayışı bir yere kadar ancak bu konuyla ilgili herhangi bir mahkeme sürecinin yaşanmamış olması ve bu mahkeme süreçlerinin olayı gerçekleştiren anne-baba-eş kimlerse bunlarla ilgili herhangi bir cezai yaptırım görmemiş olması ülkemizdeki yargının; insana, çocuğa, kadına bakış açısının yukarılardan nasıl bakıldığını göstermektedir. Bu da çok üzüntü verici bir şey” diye konuştu.
“21.yüzyılda ülkemizde böyle bir olayın yaşanması aslında ilk değil, önceleri de var. Biliyorsunuz 45 erkek çocuğu öğrenci yurdunda istismara uğradı. Başka yerlerde kız çocukları taciz edildi, tecavüze uğradı. Bu tür olayları yapanların güç aldığı bir şey var herhalde ki fütursuzca tekrarlanıyor. Ancak biz uyarılarda bulunuyoruz. Örneğin Milli Eğitim Bakanlığı’nın; dernek, cemaat, tarikat, vakıflarla olan işbirliği protokollerine dikkat çekiyoruz. Çünkü eğitim, kültür politikalarını bu protokoller etkiliyor” diyen Özcan, “Millet ittifakının iktidarında; çocuklarımız, kadınlarımız, gençlerimiz, emeklilerimiz, çalışanlarımız, sanayi, turizm sektöründeki ve diğer alanlardaki herkese rahat bir nefes aldıracağız. Temel hak ve özgürlükleri kullanılabilir hale getireceğiz. Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçerek de ülkemizde bugüne kadar yaşanmış olan yapısal-kurumsal sorunlarını bitireceğiz” ifadelerini kullandı.
“AKBELEN ORMANLARI KURTULDU MU?”
CHP Muğla Milletvekili Suat Özcan, açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. “Zeytinlik alanlarda maden aranmasına izin verecek yasa düzenlemesinin geri çekilmesiyle o bölgedeki zeytinlikler kadar, bölgedeki çam ağaçları başta olmak üzere diğer ekolojik denge de kurtuldu mu? Kısaca Akbelen ormanları kurtuldu mu? Oradaki nöbet bitti mi?” şeklindeki soruya yanıt veren CHP’li Özcan, “Zeytin yasası farklı bir konu… Kömür ihtiyacına ihtiyacı olan firma bunu dile getirerek çalışmalara devam edecekler yani kömür temin etmeye devam edecekler. Temin edilecek bu kömür Akbelen’den mi olacak, örneğin Soma deniliyor yani başka yerlerden mi olacak bunu bekleyip göreceğiz” dedi.
“İKTİDAR OLDUĞUMUZDA BEN DE MİLLETVEKİLİ OLMAK İSTERİM”
“Erken seçime hazır mısınız?” sorusuna CHP’li Özcan, “Aslında Nisan veya Mayıs’ta yapılacak bir seçim erken seçim olarak değerlendirilemez. Erken seçim olabilmesi için en az 6 ay veya daha uzun bir zaman gerekir. Gelinen nokta hükümet açısından çok da böyle tercih edilebilecek esnek bir yapı yok. Ocak ayından itibaren enflasyonun düşüş eğiliminde olduğunu göstermeye çalışacaklar. Asgari ücret ve diğer teşvik artırımlarıyla da toplumda sanki bir normalleşme varmış gibi gösterecekler. Yani iyileşmeler olduğu algısını yaratmaya çalışacaklar. Ocak ayına geldiğimizde anketlere bakıldığında toplumun yüzde 70’i kararını vermiş olacaktır. Genelde hep böyle oluyor. Geri kalan yüzde 25 veya yüzde 30’u da son aylarda kararını veriyor. Biz parti olarak uzun zamandan bu yana seçime hazırlanmaktayız. Bildiğim kadarı ile sandıklarda görev yapacak arkadaşlarımız bile belirlenmiş durumda” diye konuştu.
“Yeniden aday olacak mısınız?” diye yöneltilen bir başka soruya CHP Muğla Milletvekili Suat Özcan, “Ben çocukluğundan beri siyaset içinde olan bir insanım ve hep de muhalefet de kaldık. İktidar olamadık. İlçe başkanı olarak yıllarca (10 yıl) ben bu mekanda bunun üzüntüsünü yaşadım. Yerelde iktidar olduk ama genel seçimlerde kaybetmemizden dolayı her seçimden sonraki ilk Salı benim için çok zor geçmiştir. İlçe başkanı olarak partililere umut vermem gerekiyordu. Kaybetmiş olmanın hem üzüntüsü hem eleştirisi hem de yarına bakış açısı geleceğe bakış açısı koyabilmek anlamında kendimi hazırlardım. Şimdi milletvekiliyim (5 yıl) ancak muhalefet partisinin milletvekiliyiz. Gönül ister ki iktidar olduğumuzda ki, öyle görünüyor ben de milletvekili olmak isterim ancak buna uygun koşulların ne durumda olduğunu anlayarak, görerek eğer bana ihtiyaç var ise ben gönülden isterim ama bana ihtiyaç var ise onu gördüğümde adayı olurum” cevabını verdi.