Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Muğla Milletvekili Gizem Özcan, Meclis Genel Kurulu’nda ek bütçeye dair yaptığı konuşmada, acı reçete programı olarak nitelendirdiği ek bütçenin halkın yoksullaşması pahasına sermayedarlara yeni kaynak aktarma politikasından başka bir şey olmadığını söyledi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda görüşülen, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasını taşıyan ve 2023 yılı ek bütçesini içeren “2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile Bağlı Cetvellerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” dün (14 Temmuz 2023) yasalaştı.
Meclis’teki görüşmeler sırasından ek bütçe üzerine söz alan CHP Muğla Milletvekili Gizem Özcan, ekonomik krizin buhrana dönüşerek günden güde derinleştiği söyledi. Böyle bir dönemde ek bütçe ile ekonomik enkazın halkın sırtına yıkılmak istendiğini söyleyen Özcan, bu bütçenin de acı reçete programı olduğunu belirtti.
“EK BÜTÇE BİR YOKSULLAŞTIRMA PROGRAMIDIR”
İktidarın tüm kamusal alanı özelleştirdiğine değinen Özcan, “Eğitimden sağlığa hatta suyumuza kadar, her şeyi özelleştirdi. Kılavuzu rant olan iktidar için, bu ek bütçe, yurttaşların cebinden sermayeye kaynak aktarımının resmiyet kazanmasıdır. Adlı adınca, bir yoksullaştırma programıdır” dedi.
“Emeğiyle geçinen işçi için, memur için, çiftçi için, emekli için bu bütçe ne vaat ediyor?” diye soran Özcan, “Elimizdeki belge bir itiraf belgesindir. 2023 hedeflerinin çöktüğünün, hem de bütün ekonomik yükünün halkın sırtına yıkılarak çöktüğünün itirafıdır” ifadelerini kullandı.
“İKTİDAR YİNE EN İYİ BİLDİĞİ ŞEYİ YAPIYOR; YOKSULUN SIRTINDAN ZENGİNİN DEĞİRMENİNE SU TAŞIYOR”
Ek bütçenin yoksulluğa ve enflasyona çözüm getirmediğine vurgu yapan Özcan şöyle devam etti:
“Doğrudan ya da dolambaçlı yollardan halkın cebindeki son kuruşa kadar el koyan bütçedir. Asgari ücretlinin 3 kuruşunu yağmalayan bütçedir. Vatandaşın pazar sepetini yağmalayan bütçedir. Emeklinin mutfağına, aşına göz diken bir bütçedir.
İktidar yine en iyi bildiği şeyi yapıyor; yoksulun sırtından zenginin değirmenine su taşıyor. Bakın, enflasyon şimdiden yapılan zamları eritti. Üstüne üstlük, ücretler artmasına rağmen gelir vergisi tarifesi sabit kaldı. Böylece, maaşların çoğu gelir vergisi olarak halkın cebinden çıkacaktır. Yine -mış gibi yapıp, sağ eliyle verip sol eliyle alıyorlar. Ayrıca, vergi gelirlerinde beklenen artışın büyük bölümü dolaylı vergilerden karşılanacağı için; ek bütçe, yine dar gelirlinin sırtına yüklenmiştir.”
“EK BÜTÇE, SEÇİM SÜRECİNDEKİ PARTİZAN HARCAMALARI HALKA ÖDETMEYİ HEDEFLİYOR”
Bütçe hakkının yurttaşlığın temel kazanımlarından biri olduğuna işaret eden Özcan, bu hakkın iktidar tarafından gasp edildiğini söyledi.
Teklifin sarayın kapalı odalarında hazırlanıp bir oldubittiye getirildiğini söyleyen Özcan, “Görüyoruz ki israfçı ve rant yaratmaya dönük harcamalar daha da arttırılıyor. Bu harcamalar halktan alınacak ağır ve adaletsiz vergilerle karşılanıyor. Ek bütçe, seçim sürecindeki partizan harcamaları halka ödetmeyi hedefliyor. Ek bütçe ile gelen yük, yoksulluğu daha da derinleştirecek. Bir ekonomik mesele olmaktan çıkan ve toplumsal bir yara haline gelen açlık, yoksulluk, işsizlik meselesini önü alınamaz vahim noktalara taşıyacaktır” dedi.
Ek bütçe ile istenen ödeneğin deprem bahanesiyle istendiğini belirten Özcan, “Neden bahane diyoruz, çünkü bütçenin sadece yarısı, 527 milyar lirası, afete dönük ödenektir. Peki diğer yarısı? Yine faize, yine ranta gidecek” ifadelerini kullandı.
“HALKIN DERDİ YOKSULLUK, İKTİDARIN DERDİ SERMAYEYİ KORUMAK, ONLARIN ZENGİNLİĞİNE ZENGİNLİK KATMAK”
Yoksulluğun her geçen gün derinleştiğine işaret eden Özcan, “Halkın temel derdi, enflasyon, işsizlik, yoksulluk, borçluluk, geçim sorunu. İktidarın derdi ise sermayeyi korumak ve onların zenginliğine zenginlik katmak” dedi ve Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine yer verdi.
Özcan, açıklanan “Çocuk, yoksulluk ve yaşan” verilerine dair şunları söyledi:
“Bu makyajlı resmi veriler bile ülkede her iki çocuktan birinin çok ciddi yoksulluk çektiği ve sosyal dışlanma riski altında yaşadığını kanıtlıyor.
Yoksulluk bir istatistik değil; ete, süte, yumurtaya ulaşamayan evlatlarımızın her gün deneyimledikleri toplumsal bir sorun. 2022 yılında çocuklar en çok ekmek ve makarna tüketmiş. Et, süt, balık grubu gıdayı her gün tükettiğini söyleyen çocuk oranı ise sadece yüzde 12,7.
İlkokul, ortaokul ve ortaöğretimdeki her 100 çocuktan 9’unun yoksulluktan okulu terk ettiği, 2 milyona yakın öğrencinin de ağır depresyon yaşadığı apaçık ortada.”
Bütçenin çocukların, kadınların yoksulluğunu azaltmaya yönelik bir anlayış taşımadığını söyleyen Özcan, son olarak şunları söyledi:
“Bu ufuksuz, faiz ve ranta dayalı, yoksulun sırtına binen bütçeyi reddediyoruz. Gün gelecek, bütçe Saray’ın dehlizlerinde değil, halkın iradesiyle yapılacak. İşte o zaman; evlatlarımızın güvenle büyüdüğü, yeterli ve sağlıklı beslendiği; kadınların ayrımcılığa uğramadığı bir ülkemiz olacak. İşte o zaman yoksulluk tarihe karışacak.”