Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Muğla Milletvekili Gizem Özcan, kaybolan yakınlarını yıllardır arayan ve her Cumartesi günü bunun için toplanan Cumartesi Anneleri’ne/İnsanlarına yönelik engelleme girişimleri ile gözaltıları Meclis gündemine taşıdı.
Cumartesi Anneleri/İnsanları; 27 Mayıs 1995’ten beri gözaltında kaybolan yakınlarının ve faili meçhul siyasi cinayetlere kurban giden yakınlarının faillerini arıyor. Bunun için her Cumartesi günü İstanbul’un Beyoğlu ilçesine bağlı Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemleri düzenliyor.
CHP Muğla Milletvekili Gizem Özcan, Cumartesi Anneleri’ne/İnsanlarına yönelik müdahaleleri Türkiye Büyük Millet Meclis’inin gündemine taşıyarak İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya yazılı olarak cevaplaması için soru önergesi verdi.
Özcan, 699 hafta boyunca Galatasaray Meydanı’nda yapılan basın açıklamalarının 25 Ağustos 2018 tarihindeki 700’üncü hafta buluşması itibariyle polis şiddeti ile engellendiğini hatırlatarak, “Galatasaray Meydanı; demir ve beton bariyerlerle, silahlı polislerle Cumartesi Anneleri’ne ve halka kapatıldı” ifadelerini kullandı.
Bu yasaklamanın evrensel hukuka, Anayasa’ya ve ilgili yasalara aykırı olduğu gerekçesiyle Cumartesi Anneleri’nden/İnsanlarından biri olan Maside Ocak Kışlakçı’nın Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurduğunu belirten Özcan, şu sözleri dile getirdi:
“AYM 2022 tarihli kararında ‘…Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir’ diyerek Cumartesi Anneleri’ne yapılan müdahaleleri hukuka aykırı buldu.”
Özcan, Cumartesi Annesi Gülseren Yoleri’nin başvurusunun 2023 tarihli kararında AYM’nin, “Kaybolan kişilerin bulunması ve kamuoyunda farkındalık yaratılması amacına yönelik oturma eylemi ve basın açıklaması yapmak istenilmesinin demokratik bir toplumda saygı ile karşılanması gerektiği” sözlerine yer verdiğini belirtti.
Anayasa Mahkemesi kararının gereği olarak Cumartesi Anneleri’nin/İnsanlarının toplanma ve basın açıklaması yapma özgürlüğünü kullanabilmek amacıyla 8 Nisan 2023’te Galatasaray Meydanı’na gittiklerini fakat gözaltına alındıklarını belirten Özcan şu ifadeleri kullandı:
“Bu gözaltı işleminin sonrasında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturmada, Mayıs 2023’te ‘kovuşturmaya yer olmadığına dair karar’ çıktı. AYM kararına ve Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kovuşturmaya yer olmadığına dair kararına rağmen, Beyoğlu Kaymakamlığı ‘kamu düzeni ve milli güvenliğin sağlanması’ gerekçesiyle Cumartesi Anneleri’nin eylemlerine izin vermemekte, kolluk da buna istinaden gözaltı yapmaktadır. Bu açık bir hukuksuzluktur.”
Bunların yanı sıra Özcan, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya yazılı olarak cevaplandırması için şu soruları yöneltti;
- 1. AYM ve Savcılık kararlarına rağmen Beyoğlu Kaymakamlığı’nın uyguladığı yasak için kamuoyundan gizlenen yazılı veya sözlü bir talimat var mıdır?
- 2. Kamu gücünü kullanan tüm aktörler, kesin ve bağlayıcı nitelikteki Anayasa Mahkemesi kararlarına uymak zorunda iken, İstanbul Valiliği, Beyoğlu Kaymakamlığı ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün, konu Cumartesi Anneleri olunca, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına uymamasının nedeni nedir?
- 3. 968. Haftada basına yansıyan görüntülerden de anlaşılacağı üzere ortada bir direnme yokken savunmasız insanlara acı çektirmek üzere 6 kelepçe üst üste takarak, çığlık çığlığa gözaltına alınmaları işkence değil midir?
- 4. Cumartesi Anneleri’nin gözaltı sonrası emniyette verdikleri ifadelerinde kötü muamele, hakaret ve işkence iddiasında bulundukları kolluk mensupları hakkında bugüne kadar herhangi bir araştırma, soruşturma başlatılmış mıdır?
NE OLMUŞTU?
Hakikat Adalet Hafıza Merkezi‘nin verilerine göre; bin 352 kişinin zorla kaybedildiği tespit edildi.
Kaybolan yakınlarını arayan yurttaşlar; kayıpların bulunması, akıbetlerinin açıklanması ve sorumluların yargılanması talebiyle oturma eylemi düzenlemişlerdi.
İlk oturma eylemi 27 Mayıs 1995’te Cumartesi günü saat 12.00’de İstanbul’un Beyoğlu ilçesine bağlı İstiklal Caddesi Galatasaray Meydanı’nda yapılmıştı.
Oturma eylemine polis müdahaleleri olsa da 169 hafta kesintisiz eylem her cumartesi devam etmişti. 170’inci haftasında 15 Ağustos 1999’da polis ekipleri yedi ay boyunca her cumartesi müdahale gerçekleştirmiş ve gözaltılar yaşanmıştı.
Müdahalelerin yapıldığı yedi aylık sürede toplam 431 kişi, birkaç saat ila beş güne kadar sürebilen gözaltında tutulma ve şiddete maruz bırakılma durumları yaşamıştı.
13 Mart 1999’da Cumartesi Anneleri/İnsanları, polis müdahaleleri nedeniyle bir süre oturma eylemlerine ara verdiklerini açıklamışlardı. Cumartesi Anneleri/İnsanları oturma eylemine 31 Ocak 2009’da yeniden başlamıştı.
700’üncü hafta olan 25 Ağustos 2018’deki oturma eyleminde Cumartesi Anneleri/İnsanları tekrar polis müdahalesine maruz kalmıştı.
ZORLA KAYBETME NEDİR?
Hakikat Adalet Hafıza Merkezi‘ne göre ‘zorla kaybetme’ şu ifadelerle tanımlanıyor;
Uluslararası literatürde ‘enforced disappearance’ veya ‘enforced or involuntary disappearance’ terimleriyle zorla kaybetme/kaybedilme olarak ifade edilen suç, Türkiye’de genellikle ‘kayıp’ veya “gözaltında kayıp” olarak kullanılıyor. Bunun nedeni, Türkiye örneğinde kaybedilenlerin genellikle evlerinden, işyerlerinden veya kamuya açık alanlardan tanıkların huzurunda resmi görevliler tarafından gözaltına alınarak ve gözaltına alındıkları açıkça ifade edilerek kaybedilmesidir.