CHP Muğla Milletvekili Suat Özcan, TBMM’de yaptığı basın açıklamasında 20 yıldır eğitim ve öğretimin önceliğinin çocukların üst düzey yararına olmadığını ifade ederek, eğitimin ideolojik şekillendirme aracı olarak kullanıldığını belirtti.
CHP Muğla Milletvekili Suat Özcan, CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya ile birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) basın toplantısı düzenledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın TBMM’nin yeni yasama yılı açılışında yaptığı konuşmaya değinen Özcan, 20 yıldır eğitim ve öğretimin önceliğinin çocukların üst düzey yararına olmadığını ifade etti.
Özcan açıklamasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasını hatırlatarak, “Sayın Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi 27’inci dönem 6’ıncı yasama yılı açılış konuşmasında; 20 yılda eğitimde nereden nereye geldiğimizi ve 20 yılda yine milli eğitimde asırlık bir değişimden söz etti. Eğitime ayrılan bütçeyi, yükseköğretimi, derslik sayılarını, öğretmen atamalarını, ücretsiz ders kitaplarını; mesleki eğitimin ayağa kalmasından fırsat eşitliğine kadar yapılanları saydı. Yurt ve üniversite sayılarını arttırdıklarından bahsetti” dedi.
“GELECEK NESİLLERİ İDEOLOJİK OLARAK ŞEKİLLENDİRMEK TEMEL HEDEF HALİNE GELMİŞTİR”
Eğitimin AK Parti döneminde ideolojik şekillendirme aracı olarak kullanıldığını söyleyen Özcan, “Ülkemizin eğitimde geldiği nokta ne yazık ki; 20 yıldır eğitim ve öğretimin önceliği çocukların üst düzey yararına olmadı. Gelecek nesilleri ideolojik olarak şekillendirmek temel hedef haline gelmiştir. Eğitimde fırsat eşitsizliği, her geçen yıl derinleşerek artmaktadır. Eğitime erişimde yaşanan sorunlar, öğrenci ve okullar arasındaki makas her geçen gün büyümektedir“ ifadelerini kullandı.
“HAYAT BOYU ÖĞRENME PROGRAMLARI DA BÜTÇEYE DAHİL EDİLMELİDİR”
Hayat boyu öğrenme programlarının eğitim bütçesine dahil olması gerektiğini ifade eden Özcan, “Dünya sıralamasında genç nüfusa sahip bir ülkeyiz. Her ne kadar genç bir ülke olsak da sağlıklı yaşlanan bir nüfusumuz da var. Bu sebeple hayat boyu öğrenme programları da bütçeye dahil edilmelidir” diye konuştu.
“HER ÖĞRENCİ SADECE KENDİ SOSYAL SINIFI İLE ETKİLEŞİM İÇİNDE”
Türkiye’de sosyal sınıflar arasındaki uçurumun açıldığına dikkat çeken Özcan, “Birçok sınıf kamusal alanda bir araya gelmiyor. Okullar da kamusal alanların başında geliyor. Her öğrenci istisnalar dışında sadece kendi sosyal sınıfı ile etkileşim içinde. Bunu sosyolojik olarak tabakalaşma üzerine yapılan çalışmalar önümüze koyuyor. Toplumsal, sınıfsal hareketlilik için öğrencilerin bir araya gelebileceği ortamlar olmalı” dedi.
“20 YIL ÖNCESİ İLE BUGÜNÜ DE KARŞILAŞTIRMAK GEREKİYOR”
20 yıl önce ile günümüzü kıyaslayan Özcan, “20 yıl öncesi ile bugünü de karşılaştırmak gerekiyor. 20 yıl öncesinde, 2000’li yılların başındaki enflasyon oranı, TL’nin değeri; maliyeti etkileyen petrol, elektrik, doğal gaz ve tarımsal maliyetlerin fiyatları ile bugünküne baktığımız zaman bugün hiç de istenilen düzeyde olmadığımız görülmektedir” ifadelerine yer verdi.
“DERSLİKLERDE ÖĞRENCİ SAYILARININ 40-45’İN ÜZERİNE DE ÇIKTIĞI GÖRÜLMEKTEDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasında dersliklerin arttığına yönelik açıklamasına değinen Özcan, “Sayın Cumhurbaşkanı, açılışta okulların daha çok arttırıldığını, derslik sayılarının arttırıldığını söyledi. Ancak bugün baktığımızda, bölgesel olarak okulların yeterince eşitlik yaratmadığı, deprem nedeniyle ve bakım için gerekli olan bakımlarının ve yeniden yapımlarının tamamlanmadığı bu nedenle özellikle de büyük kentlerde ikili eğitimlerin devam ettiği, dersliklerde de öğrenci sayılarının 40-45’in üzerine de çıktığı görülmektedir. Bu nedenle ulaşımda, öğrencilerimiz ve velilerimiz sıkıntı yaşamaktadırlar. Çünkü kendi okullarından başka okullara taşınmaktadırlar” dedi.
“TAŞIMALI EĞİTİM TARIMSAL İŞGÜCÜNÜN EKSİKLİĞİNE YOK AÇILMIŞTIR”
Taşımalı eğitimin kırsal kesimdeki işgücü potansiyelini olumsuz etkilediğini söyleyen Özcan, “Taşımalı eğitim nedeniyle kapatılan okulların bulunduğu kırsal mahallelerde, eğitime erişim nedeniyle göçler meydana gelmiş, aileler çocuklarını okutabilmek için köylerinden, mahallelerinden kentlere göç edince o mahallelerimizdeki tarımsal işgücünün eksikliğine yok açılmıştır” diye konuştu.
“ÜLKE GENELİNDE 4,1 ÖĞRENCİ BAŞINA 1 YATAK DÜŞMEKTE”
Yurt kapasiteleri hakkında da konuşan Özcan, “YÖK’ün verilerine göre 3 milyon 313 bin örgün eğitimde öğrenci mevcut. Ancak Gençlik ve Spor Bakanı Muharrem Kasapoğlu’nun açıklamasına göre; yurt kapasitesi 800 bin. Ülke genelinde 4,1 öğrenci başına 1 yatak düşmekte ve bazı illerde 2 öğrenci başına 1 kişilik kapasite düşerken, bazı illerde bu sayı 20’yi dahi geçiyor. Aynı zamanda birçok ilde okulların açılmasına rağmen yurtlar henüz hazır durumda değildir” ifadelerini kullandı.
“KAYNAK KİTAPLARIN MÜFREDATI VE İÇERİĞİNDE BİR EKSİKLİK VAR Kİ BİNLERCE ÖĞRENCİ SINAVDA SIFIR ÇEKMEKTEDİR”
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından dağıtılan ders kitaplarının yetersizliğine değinen Özcan, “Eğitimde kaynak kitap dağıtıldığı söyleniyor. Evet ders kitabı ücretsiz dağıtılmıştır ancak ders kitaplarının ve kaynak kitapların müfredatı ve içeriğinde bir eksiklik var ki binlerce üniversite giriş sınavına giren öğrencimiz sınav sonuçlarında sıfır çekmektedir. Bunun yeniden gözden geçirilmesi gerekir” dedi.
“FIRSAT EŞİTLİĞİ YERİNE EĞİTİME ERİŞİM HAKKINI KULLANMAK DAHA DOĞRU BİR YAKLAŞIM”
Eğitime erişim hakkının gerçekleşmesini engelleyen faktörler üzerinde çalışılması gerektiğine dikkat çeken Özcan, “Fırsat eşitliği yerine eğitime erişim hakkını kullanmak daha doğru bir yaklaşım. Eğitime erişim hakkının gerçekleşmesini engelleyen sosyolojik hangi unsurlar var, bunları bilmek zorundayız. Toplumsal cinsiyet, yoksulluk, taşımalı eğitim, okulların dönüşümü vb. Bunların hangi oranda eğitime engel olduğunu hükümet, Bakanlık bilmek zorundadır” ifadelerine yer verdi.
“ÜLKEMİZDE İŞ BULMA SORUNU VARDIR”
Üniversite mezunlarının iş bulma sorunu yaşadıklarını ifade eden Özcan, “Üniversiteyi bitiren öğrencilerimiz ülkemizde kalmak, bir meslek sahibi olmak yerine artık yurt dışını tercih etmekte çünkü ülkemizde iş bulma sorunu vardır” dedi.
“‘HER YENİ MİLLİ EĞİTİM BAKANI İLE YENİ BİR ŞEYLER DENİYORUZ’ POLİTİKASI YÜRÜTÜLMEKTEDİR”
Özcan, her milli eğitim bakanıyla birlikte sistemde yapılan değişiklikleri eleştirerek, “Mevcut hükümet bırakın eğitimi, neredeyse hiçbir sosyal politika alanında bize toplum menfaatini önceleyen bir niyet göstermedi. Başta 4+4+4 olmak üzere 20 yıllık eğitim tartışmaları da bunu apaçık ortaya koymuştur. Bugün, son 20 yılda eğitim sistemine dahil olan hiçbir öğrencinin bir önceki ve bir sonraki dönemiyle bir ortaklığını bulamazsınız. Nesiller arasında bile ortaklık yoktur. ‘Her yeni milli eğitim bakanı ile yeni bir şeyler deniyoruz’ politikası yürütülmektedir. Bu yeni şeyler öğrencilerin ne geçmiş hafızası oluşturmasına izin vermiş ne de geleceğe dair umutları beslemiştir” diye konuştu.