CHP’li Mahmut Tanal, Seydikemer Cumhuriyet Başsavcısı Gülşen Arslan’ın Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ziyaret etmesini eleştirdi: “Türkiye, savcının iktidara gülücük dağıttığı değil, hukukun üstünlüğü için dik durduğu bir yargı düzenini hak ediyor.”
Seydikemer Cumhuriyet Başsavcısı Gülşen Arslan, Cumhurbaşkanı ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Fatma Betül Sayan Kaya’yı Ankara’da ziyaret etti.
Ziyarete ilişkin Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal, sosyal medyadan bir açıklama yaptı.
Ziyarette çekilen fotoğrafın yalnızca “ziyaret” fotoğrafı olmadığı, yargı ile yürütmenin iç içe geçtiğini gösteren bir tablo olduğunu söyleyen Tanal, şu ifadelere yer verdi:
“Seydikemer Cumhuriyet Başsavcısı’nın, bir yanda yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanı, diğer yanda iktidar partisinin genel başkan yardımcısı ile samimi bir ortamda, el ele, tebessüm eden pozlar vermesi; sadece bir ‘ziyaret’ fotoğrafı değildir.
Bu kare, yargı ile yürütmenin iç içe geçtiği, savcılık makamının siyasete ne kadar yaklaştırıldığını gösteren bir tablo, bir rejim fotoğrafıdır.”
Anayasa’nın 2. Maddesi’nin Türkiye Cumhuriyeti’ni hukuk devleti olarak tanımladığını hatırlatan Tanal, 9. Maddesi’nin ise yargı yetkisinin bağımsız mahkemelerce kullanılacağını söylediğini ifade etti ve şöyle devam etti:
“138. Madde ise hâkim ve savcıların, hiçbir organın, makamın, merciin ve kişinin talimatı, tavsiyesi ve telkiniyle hareket edemeyeceğini, tarafsız olmak ve tarafsız görünmek zorunda olduklarını hükme bağlar.”


“MEŞRUİYET VE GÜVEN KRİZİNE YOL AÇAR”
Fotoğraf hakkında değerlendirmelerde bulunan Tanal, şunları söyledi:
“Yargı mensubunun, soruşturma mercilerinin başındaki ‘Cumhuriyet Başsavcısı’ sıfatıyla, siyasi iktidarın tepe isimleriyle bu denli içten, samimi görüntü vermesi;
– Yargının bağımsızlığına gölge düşürür,
– ‘Tarafsızlık görüntüsünü’ ortadan kaldırır,
– O savcılığın yürüttüğü ve yürüteceği tüm soruşturmalara ilişkin meşruiyet ve güven krizine yol açar.”
“Bugün herhangi bir yurttaş, muhalefet partisi yöneticisi, gazeteci ya da iktidarı eleştiren bir kişi hakkında bu başsavcılıkça yürütülen bir soruşturmada, ‘Bu savcı, iktidarın yanında mı, hukukun yanında mı?’ diye sormakta haklıdır” diyen Tanal, adaletin tartışmaya açılmasının bile hukuk devleti ilkesinin ağır şekilde zedelendiğini gösterdiğini ifade etti.
“TÜRKİYE, SAVCININ İKTİDARA GÜLÜCÜK DAĞITTIĞI DEĞİL, HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ İÇİN DİK DURDUĞU BİR YARGI DÜZENİNİ HAK EDİYOR”
Savcıların siyasi iktidarla mesafesini korumasının anayasal bir zorunluluk olduğuna dikkat çeken Tanal, “Bu fotoğraf, yürütmenin başı ile yargı mensubunu aynı siyasi karede buluşturan bir ‘hatıra fotoğrafı’ değildir.
Bu fotoğraf, yargının yürütmeye eklemlendiği, savcılık makamının iktidar vitrininin dekoruna dönüştürüldüğü tehlikeli bir sürecin resmidir.”
Hâkimler ve Savcılar Kurulu’na düşen görevin, ‘bu tür görüntüleri normalleştirmek değil, yargı etiğini ve Anayasa’yı korumak’ olduğunu söyleyen Tanal, şu ifadelere yer verdi:
“Türkiye, savcının iktidara gülücük dağıttığı değil, hukukun üstünlüğü için dik durduğu bir yargı düzenini hak ediyor.”












