CHP Muğla Milletvekili Süleyman Girgin, “Türkiye Varlık Fonu, ülkemizdeki kamu sermayeli şirketleri kendi portföyüne alarak bunların gelirlerini teminat göstermek suretiyle yurt dışından kredi bulmak amacıyla faaliyet göstermektedir” dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda dün Türkiye Varlık Fonu’nun 2021 Yılı Denetim Raporları görüşüldü. Komisyon üyesi ve CHP Muğla Milletvekili Süleyman Girgin, komisyonda yaptığı konuşmada, “Dünyada varlık fonları ülkelerin oluşan bütçe fazlalıklarını çeşitli ulusal ve yabancı finansal varlıklara yatırım yaparak gelirlerini artırmaya ve oluşan zenginliği ileriki nesillere aktarmaya yönelik olarak ilgili devletin kontrolünde oluşturulmaktadır. Bu anlamda baktığımızda Türkiye Varlık Fonu dünyadaki örneklere benzememektedir. Türkiye Varlık Fonu, ülkemizdeki kamu sermayeli şirketleri kendi portföyüne alarak bunların gelirlerini teminat göstermek suretiyle yurt dışından kredi bulmak amacıyla faaliyet göstermektedir” diye konuştu.
“DÜNYADA ÖRNEĞİ OLMAYAN BİR UYGULAMADIR”
Varlık Fonu’na dair değerlendirmelerde bulunan Girgin konuşmasında, “Türkiye Varlık Fonu’nun 2021 yılına ait raporlarında, örneğin, sayfa 67’de belirtilmiş, HSBC Bank liderliğinde 16 Mart 2021 tarihinde 14 yabancı bankanın katılımıyla sağlanan 1 milyar 250 milyon euro tutarındaki kredi, konsolide borç bilançoda da uzun vadeli borçların kısa vadeli kısmında gösterilmiş. Aslında, Türkiye Varlık Fonuna ‘varlık fonu’ demek çok iddialı olacaktır ve dünyada örneği bulunmayan bir uygulamadır” ifadelerini kullandı.
“TAM BİR MUAMMA YAŞANIYOR”
Türkiye Varlık Fonu bünyesine alınan şirketlerin kamuyla aralarında sermaye geçişkenliğinin çok fazla olduğunu belirten Girgin, “Türkiye Varlık Fonu kâr etmediği gibi temin edilen kredilerin nerelere, ne şekilde aktarıldığı, ne kadarının Hazineye, ne kadarının Merkez Bankası kullanımına veya ne kadarının iç veya dış hangi gelir getirici yatırım araçlarının değerlendirildiği konusunda tam bir muamma yaşanıyor. Bu konularda raporlarda da açıklayıcı bilgiler bulunmamaktadır” dedi.
“HANGİ STRATEJİK YATIRIMA İŞTİRAK ETMİŞTİR?”
Türkiye Varlık Fonu’nun amacında belirtildiği gibi, sermaye piyasalarında araç derinliği sağlamak için hangi faaliyetleri yürüttüğünü soran Girgin, “Bu faaliyetlerin sonuçları ne olmuştur? Yurt içinde kamuya ait olup da atıl olan hangi kaynağı ekonomiye kazandırmıştır? Hangi stratejik yatırıma iştirak etmiştir? Ettiyse sonuçları ne olmuştur? Bulduğu dış kaynağı gerçekten ucuza bularak maliyet avantajı yaratmış mıdır? Bulduğu kaynağın vadesi, faiz oranı, şartları nedir? Denetim raporları bu konulara hiç girmemiştir” diye konuştu.
“VARLIK FONU’NUN BAŞARILI BİR BİLANÇOSU YOK”
“Ana ortaklığa ait öz kaynaklarda 2020 yılında devlet katkısı 12 milyar 874 milyon TL artırılarak 151 milyar 138 milyon TL artırılmıştır. Raporda bu katkının Türkiye Şeker ve Kayseri Şeker Fabrikası sermaye artırım payı olarak aktarıldığı belirtilse de -ki öyle yapılmış- bu katkı miktarını konsolide bilançodan çıkarıp alsak dönem sonu görünen kârın oluşmayacağını söyleyebiliriz” diyen Süleyman Girgin, Türkiye Varlık Fonu’nun bu hâliyle başarılı bir bilançoya sahip olmadığını belirtti.
“BRÜT KÂRIN İKİ BUÇUK KATI PERSONEL VE YÖNETİM GİDERİ SÖZ KONUSU”
Kâr rakamının hesaplanmasında gider unsuru olan genel yönetim giderleri adı altında gösterilen 28 milyar 173 milyon TL’nin oldukça yüksek göründüğünü belirten Girgin, “Bir diğer bakışla brüt kârı neredeyse iki buçuk katı personel ve yönetim gideri söz konusudur. Burada rakamın büyüklüğüne dikkat çekilebilmiştir. Rakamı oluşturan ödemelerin kimlere ne kadar maaş, hakkı huzur veya yönetim organlarına yapılan harcama olduğu raporlarda yer almadığından çokluğun hangi referansa dayandırıldığını söylemek mümkün değildir” dedi.
“HAZİNEDEN AKTARIM OLMASA ÖZ KAYNAKLARINI BİLE YİTİRMİŞ ŞİRKETLER”
Raporda, şirketlere ait denetim raporlarında da belirtilen hatalı bulgular gösterildiğini belirten Girgin, “Sadece bunlar bile Türkiye Varlık Fonu’nun ne kadar bölük pörçük bir yapıda olduğunu, portföyünde bulunan birçok kamu kurumunun da ciddi mali risklerle çalıştığını göstermektedir. Konuya raporlarda hiç girilmemiştir ama Türkiye Varlık Fonu portföyünde bulunan birçok kamu şirketinin teknik anlamda iflas noktasında olabileceği aslında hazineden zaman zaman aktarılan kaynaklar olmasa öz kaynaklarını bile yitirmiş olabileceklerini söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı.
“KAMU ŞİRKETLERİ NEDEN BU DURUMA GELDİ? CEVAP YOK!”
Ayrıca raporda “ciddi riskli” ve “yüksek riskli” olarak not edilen duruma bu kamu şirketlerinin neden gelmiş olduğunun raporlarda belirtilmediğini söyleyen Girgin, “Raporda Türkiye Varlık Fonu bünyesinde bulunan 25 şirketten Ziraat Bankası, Halkbank, Türkiye Varlık Fonu Finansal Yatırımlar AŞ Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı, BOTAŞ hakkında denetim raporları sınırlı olumlu, Turkish Energy Company raporu bilgi belge verilmediği için düzenlenemediği belirtilmektedir. Portföydeki bu firmaların raporlarındaki sakatlık Türkiye Varlık Fonu konsolide bilançosunu da sakatlayacağından konsolide bilançoya dayanan Türkiye Varlık Fonu denetim raporu da sakatlanmış olmaktadır” diye konuştu.
“FONUN BÜYÜMESİ ÇOK KIRILGAN”
“Raporun 68 ve 72’nci sayfalarında Türkiye Varlık Fonunun portföyünden 53 milyar 93 milyon TL ikraz 2 ve ikraz 3 işlemi olarak görülen konu portföydeki kamu bankalarına sermaye artışı için aktarılan meblağları ifade etmektedir. Eğer portföyde bulunan kamu bankaları normal faaliyetlerinden fon yaratarak kârlılıklarını sürdüremeyip sermaye desteği ihtiyacı hissediyorlarsa bunun nedenlerinin bilinmesi gerekir. Türkiye Varlık Fonu -adı üzerinde- Varlık Fonu ve finansal istikrar sağlamak ve fonları etkin değerlendirmek için kurulmuştur” diyen Girgin, “Eğer portföydeki şirketler sürekli sermaye desteğiyle faaliyetlerini yürütebiliyorlarsa fonun büyümesi çok kırılgan demektir veya portföydeki şirketlerin faaliyetlerinde bir sakatlık söz konusudur demektir” ifadelerini kullandı.
“KAMU BANKALARINA BANKACILIĞA AYKIRI GÖREVLER YAPTIRILMAKTADIR”
Girgin, “Ancak bilinen bir gerçeklik de Türkiye Varlık Fonu bünyesinde olan şirketlerden kamu bankalarına bankacılık uygulamalarına aykırı görevler ve işler yaptırılmaktadır ki bu bankalar verilen görevlerden ettikleri zararlar dolayısıyla sermaye yeterlilik rasyoları düştüğünden öz kaynak katkısı almak zorunda kalmaktadırlar” dedi.
“ZİRAAT BANKASI’NDA SORUNLU KREDİLER GÖSTERİLENDEN ÇOK YÜKSEK”
“Raporun 76-81 sayfalarında Türkiye Varlık Fonu portföy şirketlerinin PWC bağımsız denetim şirketinin yaptığı denetim raporlarında sınırlı olumlu görüş bildirilen yani şartlı olumlu görüş olarak da nitelenebilecek sonuçlar da Ziraat Bankası, Halk Bankası, BOTAŞ, Turkish Energy Company ve PTT bilançolarındaki maddi hatalar detaylı olarak verilmiştir. Burada özellikle Ziraat Bankası’nın bilançosunda ayırdığı karşılığın 3 milyar 505 milyon TL çok yetersiz olduğu vurgusu dikkat çekicidir” diyen Girgin, bunun Ziraat Bankası’nın portföyünde bulunan sorunlu kredilerin gösterilenden daha yüksek olduğu anlamına geldiğini belirtti.