CHP Muğla Milletvekili Süleyman Girgin, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yaptığı konuşmada, “Yaşadıkları şehirlere dikey mimari ile ihanet edenler değil her zaman halkın yanında olan ve şehirlerini koruyanlar kazanır” dedi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonu’nda dün (9 Ocak 20023) Yeniden İmar Afet Fonu’nun kurulmasına dair kanun teklifinin görüşmeleri yapıldı. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Muğla Milletvekili ve komisyon üyesi Süleyman Girgin, komisyonda yaptığı konuşmada; son depremde yaşanan acılar nedeniyle Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin şehri ve yurttaşlarını koruyan imar anlayışının tüm ülke için örnek alınması gerektiğini belirtti.
“DÜŞÜK KATLI YAPILAR MUĞLA’NIN AVANTAJI”
Depremin bir doğa olayı olduğunu ama bir felakete dönüşmesinin siyasetin öngörüsüzlüğü ve hazırlıksızlığı sonucu olduğunu söyleyen Girgin, “Siyaset öngörü işidir. Bakın, Sayın Cumhurbaşkanı afet bölgesinde yapılacak yeni binaların yatay mimari tarzında; zemin artı üç ya da dört katı geçmeyeceğini açıkladı. Bu açıklama akla Muğla modelini getiriyor arkadaşlar. Muğla ilimiz deprem bölgesinde yer alması nedeniyle il belediyesi döneminden bugüne kadar deprem tehlikesini göz önünde bulundurarak imar planlarını onaylamıştır. İmar planlarında maksimum kat yüksekliği dört katla sınırlıdır” diye konuştu.
Muğla’da yeşil alanların halkın olduğunu dile getiren Girgin, “Muğla Büyükşehir Belediye’miz deprem tehlikesine karşılık mikro bölgeleme çalışmaları yaparak zemin yapısına göre risk tespitlerini yapmış ve yapmaya devam etmektedir. Ayrıca Muğla’da deprem toplanma alanları ve yeşil alanlar Alışveriş Merkezleri’nin (AVM) değil çocukların ve halkındır” ifadelerini kullandı.
“ŞEHİRLERİNE İHANET EDENLER DEĞİL, HİZMET EDENLER KAZANIR”
Yatay mimari hedefi kapsamında imar planlarında yapı yüksekliklerinin iki ila dört kat olarak belirlendiğini belirten Girgin, “Bu hayati önemdeki öngörü Mart 2020 tarihinde birçok bilim insanının katılımıyla gerçekleşen deprem çalıştayında da ortaya konmuştu. Bilim insanı Profesör Naci Görür çalıştayda yaptığı sunumda Muğla’da en büyük depremin yedi şiddetinde olabileceğini; bu şiddette bir depremin Muğla’ya çok zarar vermeyeceğini, Muğla’nın Türkiye’deki diğer illere göre düşük katlı yapılar sayesinde daha avantajlı olduğunu ve deprem bölgesi olmasına rağmen çok zarar görmeyeceğini açıklamıştı. Yaşadıkları şehirlere dikey mimari ile ihanet edenler değil her zaman halkın yanında olan ve şehirlerini koruyanlar kazanır” açıklaması yaptı.
“MUĞLA BAKANLIĞIN TAKDİRİNE BIRAKILACAK BİR ŞEHİR DEĞİL”
Muğla Büyükşehir Belediyesi yerel yönetiminin halkın can ve mal güvenliğiyle ilgili karara hassasiyet gösterdiğini belirten Girgin, “Toplu Konut İdaresi (TOKİ) 2’nci etabında Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yüksek emsal ve altı kat olarak resen imar planını onaylamış ve inşaatlarını tamamlamıştır. TOKİ Menteşe merkez ilçemizin bütüncül planına aykırı bir şekilde kat yüksekliğini artırarak, imar planını onaylamış ve plan bütünlüğünü bozmuştur. Ayrıca, kentin oluşmuş olan yapı kültürünü ve siluetine de hançer saplanmıştır. Özellikle şehirlerle ilgili alınan imar kararları Ankara’da oturulan koltuklardan değil ya yerel yönetimlerle konuşularak ya da tamamen yerel yönetimlere bırakılarak uygulanmalıdır” dedi.
“MUĞLA DEYİNCE AKLA GELMESİ GEREKEN ŞEY, UYGULADIĞI BELEDİYECİLİK ANLAYIŞIDIR”
Muğla denince akla gelmesi gerekenin uyguladığı belediyecilik anlayışı olduğunu ifade eden Girgin, “Muğla denince iktidarın aklına rant, koyların Muğla Turizm Çevre Vakfı (MUÇEV) eliyle talanı, en güzel arazilerin özelleştirme idaresi eliyle peşkeşi geliyor ancak halkını düşünen bir iktidarın Muğla deyince akla gelmesi gereken şey, uyguladığı belediyecilik anlayışı olmalıdır. Bu nedenle yerel yönetimlerin üzerinden iktidar elini çeksin, yerel yönetimler hizmet ettiği kentin tarihî, geçmişi ve kültürel yapısına uygun olarak yapıların tipini, yoğunluğunu ve yüksekliğini sizden daha iyi belirlemektedir. Afetlerle mücadele içinde merkezi yönetim ağırlığı yerine güçlü yerel yönetimler için altyapı oluşturalım” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE HAK ETTİĞİ LİYAKATLİ KADROLARLA YÖNETİLECEK”
14 Mayıs’tan sonra Türkiye’nin liyakatlı kadrolarla yönetileceğini savunan Girgin, “Yangında, salgında, depremde iktidar tam anlamıyla sınıfta kalmış, liyakatsız kadrolarla hareket edilmeyeceğini ne yazık ki ülkemize acı bir şekilde yaşatmıştır. 20 yıllık iktidarlarında değerli kurumların bir bir içini boşaltan AKP’nin yerine 14 Mayıs’tan sonra alanlarında uzman, bilimi temel alan ve ülkesini seven kadrolar gelecek, Türkiye Atatürk’ün izinde aydınlık yarınlara fikri, vicdanı, irfanı hür olarak yürüyecektir” diye konuştu.