Cumhuriyet Halk Partisi Muğla Milletvekili Süleyman Girgin, limanların özelleştirilmesinde 49 yıldan az süreli sözleşmelerin 49 yıla kadar uzatılabilmesini içeren torba kanun halkında konuşarak, teklifin kamunun zarara uğramasına sebep olacağını ve bir daha teklif edilmemek üzere geri çekilmesi gerektiğini söyledi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Muğla Milletvekili Süleyman Girgin, içinde limanların işletme sürelerine dair düzenlemenin de yer aldığı “Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” görüşmeleri teklifin görüşüldüğü komisyonda konuşma yaptı.
“Torba kanun” Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nda 16 Aralık’ta görüşülmüş ve kabul edilmişti. Zeytinliklerde madenciliğin önünü açacak kanun teklifinden tartışmalı birinci madde, İkizköylüler ve ekoloji örgütlerinin mücadelesi sonucunda iptal edilmişti.
Girgin, torba kanundaki teklifle Türkiye Denizcilik İşletmeleri Anonim Şirketi ve Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yolları İşletmesi Genel Müdürlüğü’ne ait bazı limanların işletme hakkı verilmesi veya devri yöntemiyle özelleştirilmeleri neticesinde imzalanan 49 yıldan az süreli sözleşme sürelerin, 49 yıla kadar uzatılması hakkında Komisyon’da söz aldı.
“ÖZELLEŞTİRMENİN GEREKÇESİ LİMANLARIMIZIN ÖNEMİYLE ÇELİŞİYOR”
Girgin, düzenlemenin gerekçelerinden birinin koronavirüs pandemisinden sonra, küresel tedarik zincirinde kara yolu, hava yolu ve demir yolundaki sorunlardan dolayı temiz ve ucuz deniz yolu taşımacılığının öneminin arttığı ve bu konuda hazırlıklı olan ülkelerin avantajlı konuma gelmesinin gösterildiğini söyledi.
Bu dönemde Türkiye limanlarının başarısının ve öneminin arttığını ifade eden Girgin, “Ayrıca, Rusya-Ukrayna savaşında da tahıl krizinde limanların önemi de bir kez daha anlaşılmıştır. Hâl böyleyken stratejik olarak çok kıymetli limanlarımızın işletme sürelerinin uzatılması örneğin, Antalya Limanının işletme hakkının 2047 yılına kadar Katarlıların elinde olmasıyla sonuçlanacaktır. Yani limanın işletme hakkının 2047 yılına kadar Katarlı şirketin elinde olması aslında özelleştirmeye gerekçe olarak gösterilen limanlarımızın önemiyle çelişmektedir” dedi.
“BİR LİMANIN İŞLETMESİNİN 2047’YE KADAR KATARLILARA VERİLMESİ NE KAMU YARARIYLA BAĞDAŞMAKTADIR NE DE REKABET GÜCÜNÜN SAĞLANMASIYLA ALAKALIDIR”
Kanun teklifinin Katar Emiri Şeyh Temim Bin Hamad Al Sani’nin 14 Ekim’deki Türkiye ziyaretinden altı gün sonra Meclis’e sunulduğunu söyleyen Girgin, konuşmasına şöyle devam etti:
“Düzenlemenin gerekçelerinde yine, işletme hakkı süresi kısalan liman işletmelerinin gerekli yatırımları yapabilmesi ve bu yatırımların karşılığını alabilmesi için işletme sürelerinin bu şekilde uzatılması gerektiği, ülkemizin dünyada ara vermeden büyüyen lojistik ve turizm sektörüne paralel olarak rekabet gücünü koruması açısından bu süre uzatımının elzem, hayati ve stratejik olduğu belirtilmiştir.
Düzenlemenin amacının ülkemizin lojistik ve turizm sektörüne paralel olarak rekabet gücünü koruması böylelikle de kamu yararının sağlanması olduğu belirtilse de ülkemizdeki limanların birini işletme hakkının 2047 yılına kadar Katarlılara verilmesi ne kamu yararıyla bağdaşmaktadır ne de rekabet gücünün sağlanmasıyla alakalıdır. Dolayısıyla kamunun zarara uğramasına sebep olacak bu düzenleme bir daha teklif edilmek üzere geri çekilmelidir.”
“KAMU LİMANLARI ZARAR EDEN LİMANLAR DEĞİL, ZARAR ETTİRİLEN LİMANLARDIR”
Girgin düzenlemenin amacını ise şöyle değerlendirdi: “İktidarın giderayak yapmaya çalıştığı, kendinden sonraki dönemi de bağlayan limanların Anayasa’ya aykırı biçimde özelleştirme sürelerinin uzatılması iktidarın içine düştüğü siyasi bir açmazdan kaynaklanmaktadır. Bir yanda acilen kaynak bulma ihtiyacı, diğer yanda verilen sözler ve sonuna gelinen bir iktidar dönemi.”
Halkın kaynaklarının günübirlik siyasi hesaplarla yıllarca talan edilmesine göz yummayacaklarını belirten Girgin, limanların verimli kullanılması yerine elden çıkarılmasının siyasi gaflet olduğunu söyledi.
Daha önce de limanların ekonomide verimlilik artışı ve kamu giderlerinde azalma sağlamak iddiasıyla özelleştirildiğini söyleyen Girgin, “Bu iddia temelsizdir, limanlarımız işlevsiz değildir ancak yanlış uygulamalarla limanlar kâr etmeyen kuruluşlar hâline getirilmiş ve âdeta özel sektöre peşkeş çekilmiştir. Konu özelleştirme olunca gerçeklerle uzaktan yakından alakası olmayan hep aynı hikâye. Kamu limanları zarar eden limanlar değildir, zarar ettirilen limanlardır. Zira, 2004-2012 döneminde Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarına bağlı limanların gelirlerinin giderlerini büyük oranda karşıladığı da görülmektedir” dedi.
Girgin konuşmasının devamında şunları söyledi:
“Limanlarımızın dünya ticaretinde, ürün ve hammadde dolaşımında stratejik bir öneme sahip olduğunu söyledik. Liman sektörü devlerinin ellerini ovuşturarak ülkemize yönelmesi gerçeği gün gibi ortadayken kamu limanlarının veriminin düşüklüğü iddiası düşündürücüdür. Örneğin, Haydarpaşa Limanı bugün konumu itibarıyla dünya limanları arasında nadide bir yerde dururken sürekli personel azaltılmakta ve iş olmadığı gerekçesi sunulmaktadır. Yine, Alsancak Limanı gibi liman ve iskelelerimiz de işletilme konusunda sorunlar yaşanmaktadır. Oysa bu limanları kapasitesine göre kullanmak mümkündür. Yapılması gereken özelleştirme değil, doğru ve çağımızın kurallarına uygun limanların desteklenmesi ve gerekli yatırımların yapılmasıdır.
Özelleştirilen tüm limanlar bugün yaklaşık günlük 1 milyon TL ciro yapmaktadır. Bu kadar kârlı bir sektörde limanların satışı neredeyse yıllık cirolarına yapılıyor ve bu sürdürülmek isteniyor. Görülüyor ki kamu yararı gözetilmeyip devletin zarara uğratıldığı bu durum sürdürülmek isteniyor. Sorumuz şu: Kim için? Halkımız için olmadığı kesin. Âdeta bir kapitülasyon imtiyazına dönüşecek şekilde özelleştirme sürelerinin kırk dokuz yıllığına çıkarılmasının altında yatan sebep nedir?
Kamu limanlarına personel alımı yapılmalı ve işletme yönetimleri güçlendirilmelidir. Kamu kurumlarına da gerekli altyapı yatırımları yapılmalı ve kamu limanlarımızın tanıtımı yapılmalıdır. Kamu limanlarının saha ve ekipmanları yenilenmeli ve teknolojisi günün ihtiyaçlarına uygun hâle getirilmelidir. Özelleştirilen limanlara yönelik bir yasal düzenlemeye ihtiyaç vardır ancak bu düzenleme Anayasa’ya aykırı bir şekilde devleti zarara uğratarak özelleştirmelere ısrar etmek değildir.
Şayet bir düzenleme yapılacaksa özel sektördeki limanlarda sendikal örgütlenme özgürlüğünün fiilen engellenmemesi yönünde yapılmalıdır. Özel sektör limanlarda birçok işletme sahibi, çalışanların sendikaya üye olması haklarına engel olmakta ve üye olan arkadaşları hukuksuz bir şekilde işten çıkarmaktadır. Gelin, devleti zarara uğratacak yasalara aykırı düzenlemeler yerine, iş cinayetlerinin yaşanmadığı, sendikal hakların özgürce kullanılabildiği, kayıt dışı çalışmanın önüne geçildiği ve insan onuruna yaraşır ücretlerin olduğu bir çalışma hayatının düzenlenmesi için çalışmalar ve düzenlemeler getirelim.”