CHP Muğla Milletvekili Süleyman Girgin, TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada; “İktidar, evlatlarımızın boğazından kesip sarayın evlatlarının vakıflarını besleme aracı değildir. Bakanlık da bunları seyretme yeri değildir” ifadelerini kullanarak, “Çocuklarımızın boğazından kestiğiniz her bir lokmanın hesabını tek tek vereceksiniz” dedi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı 2023 bütçesi görüşmeleri devam ediyor.
TBMM Genel Kurulu’nda konuşan CHP Muğla Milletvekili Süleyman Girgin, Türkiye’de ikili bir yapı olduğunu belirterek, bu yapıları ‘sarayda yaşayanlar, sarayın dışında yaşayanlar’ olarak tanımladı. Girgin, vergi dağılımında eşitsizlik olduğunu da vurgulayarak, “İktidar, evlatlarımızın boğazından kesip sarayın evlatlarının vakıflarını besleme aracı değildir” dedi.
“BU VAKFI ŞU AN İTİBARİYLE KAPATMANIZ GEREKİYOR”
Konuşmasının başında, İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızını 6 yaşında ‘evlendirdiği’ iddiasıyla ortaya çıkan fotoğraflar hakkında konuşan Girgin, “Altı yaşında çocuk, şeytanı uzakta aramayalım. Arkadaşlar altı yaşında çocuğa cehennem ceketi dikildi ülkemizde kınıyorum. Lanet olsun. Bu vakfı bugün değil anında şu an itibariyle kapatmanız gerekiyor Sayın Bakan” ifadelerini kullandı.
“KISA ÇÖP UZUN ÇÖPTEN HAKKINI ALACAK”
Türkiye’de ikili bir yapı olduğu ve bunların ‘sarayda yaşayanlar, sarayın dışında yaşayanlar’ olarak ayrıldığını söyleyen Girgin, “Saray ve şürekasının, beşli çetelerin yaşadığı Türkiye’de her şey çok mükemmel. Orada yaşayanların bir eli yağda bir eli balda. bir de ikinci Türkiye var, trajik Türkiye var. Bu trajik Türkiye’de günlük hayatta kalma kavgası var. Açlık, yoksulluk var. İş bulamadığı için kendini yakan insanlar var. Borçlarını ödeyemediği için intihar edenler var.
Birinci Türkiye’nin ikinci Türkiye’yi sadakaya bağlama programını yırtıp atmak için geliyoruz arkadaşlar. Hor gördükleri, üstten baktıkları, vergilerini en temel haklarını gasp ettikleri o ikinci Türkiye yarattıkları saray Türkiye’sini yenecek ve kısa çöp uzun çöpten hakkını alacak” dedi.
“MAKASIN KESKİN TARAFI EMEKÇİLERİN HAYATINI DİLİM DİLİM KESİYOR”
Emeğin milli gelirden aldığı pay üzerine bir tabloyu kürsüden gösteren Girgin, “Size bu ikili Türkiye’nin rakamlar oluşmuş bir tablosunu, emek sermayenin milli gelirden aldığı payı göstereceğim. 2016’dan beri emeğin milli gelirden aldığı pay yüzde 40 dan yüzde 26’ya iniyor. Sermayenin milli gelirden aldığı pay yüzde yüzde 41’den yüzde 55’e çıkıyor. Bu açılan makas sadece rakamları değil, aynı zamanda birbirinden uzaklaşan dünyaları işaret ediyor ve makasın keskin tarafı emekçilerin hayatını dilim dilim kesiyor” diye konuştu.
“ZALİMSİNİZ, ZALİMSİNİZ, ZALİMSİNİZ”
Sorunun verginin toplanmasında değil, dağılımda olduğuna dikkat çeken Girgin, “İktidar, evlatlarımızın boğazından kesip sarayın evlatlarının vakıflarını besleme aracı değildir. Man Adası’na çil çil para göndermenin aracı hiç değildir. Bakanlık da bunları seyretme yeri değildir. Ey, siz yoksul halk için bu kara tabloyu yaratanlar ve bu tablonun karşısına geçip seyredenler. Çocuklarımızın boğazından kestiğiniz her bir lokmanın hesabını tek tek vereceksiniz. Sadece bu yıl 2 trilyon 182 milyar TL vergi ödeyeceğiz. Bu kadar verginin toplandığı bir yerde hala ekmek kuyruğu varsa pazarın artıkları toplanıyorsa asıl sorun verginin toplanmasında değil, gelirin dağılımındadır. Süt içmek, yumurta yemek, benim çocuğumun hakkı değil mi? Çaya ekmek banıyorum, bu şekilde besliyorum çocuğumu diyorsa bir anne; zalimsiniz, zalimsiniz, zalimsiniz” dedi.
“HİÇ Mİ ÇARŞIYA, PAZARA ÇIKMIYORSUNUZ?”
Zamlar devam ettikçe asgari ücrete yapılacak olan zammın halkın geçim sıkıntısına etkisi olmayacağını söyleyen Girgin, şu ifadeleri kullandı: “Sayın Bakan, gerçi kendisi burada yok. Bugün Türkiye’de, dört kişilik bir ailenin her üyesi asgari ücretli çalışsa dahi yoksulluk sınırına ulaşamıyor. Mevcut asgari ücret açlık sınırının 2 bin 200 TL altındadır. Zamlar durmadıkça asgari ücret 10 bin TL olsa ne yazar? Türkiye, çalışan yoksullar ülkesi olmaya devam edecektir. Sayın Bakan evlere şenlik bir TÜİK var, ‘talimatla üfürükten istatistik üretme kurumu’ ona göre yüzde 85 enflasyonun olduğu yerde iktidar işçiyi enflasyona ezdirmedik diye laf ediyor. Hangi enflasyona ezdirmiyorsunuz Sayın Bakan? Silindir gibi eziyorsunuz. Hiç mi çarşıya, pazara çıkmıyorsunuz?”
“ADALETSİZ VERGİ DİLİMİNİ ACİLEN GÜNCELLEMEK ZORUNDASINIZ”
Asgari ücret velirleme çalışmaları hakkında da konuşan Girgin, şunları söyledi: “Bakanlık olarak 2023 yılında geçerli olacak asgari ücreti belirleme çalışmaları için anket yaptırmışsınız. İşverenlerin asgari ücret beklentisi 7 bin TL çıkmış. 2023 yılı için ortak beklenti 7845 TL çıkmış. ne güzel bir kurgu, tek adam da ‘öyle şey olmaz’ diyecek falan. Sonra 150 TL ekleyecek üstüne öyle mi? Sonra da ‘beklentinin üzerinde verdik’ diye söyleyeceksiniz. Bırakın bunları Sayın Bakan ankette asgari ücret belirlenmez. Daha bir yıl önce yine bu kürsüden söyledik: ‘Esas olan alım gücünün artmasıdır’ dedik. Soruyorum size; geçen yıl 2 bin 800 TL asgari ücret ile alınan ihtiyaçlar bugün 5 bin 500 TL’ye alınıyor mu? Buna cevap verin Sayın Bakan.
Yapılması gereken tüm sendikalar katılımıyla insan onuruna yarışır bir şekilde asgari ücret belirlemek ve eşel mobil sistemini getirip asgari ücretin enflasyon karşısında erimesinin önüne geçmektir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Türkiye’de çalışma barışını işverene teşvik, işçiye vergi zulmü ile mi sağlayacaktır? 2002 yılında brüt asgari ücret 222 TL, gelir vergisi tarifesinin ilk basamağı 3 bin 800 TL’ydi. Yani tam 17 katı. Bu oran 2010 yılında 12 katına, günümüzde ise beş katına kadar gerilemiştir. 2000 yılından bu yana yeniden değerleme oranı kuruşu kuruşuna uygulansaydı. Önümüzdeki yıl gelir vergisinin ilk dilimi 71 bin TL değil 182 bin TL olacaktı. Emekçilerin dilim dilim soyulmasının önüne geçmek için adaletsiz vergi dilimini acilen güncellemek zorundasınız.”
“İŞÇİLERE ACİLEN KADRO VERİLMELİDİR”
Acilen taşeron işçilere kadro verilmesi çağrısı yapan Girgin, “Ülkeyi kararnameler ülkesi haline getiren iktidar işçiler arasındaki eşitsizliği derinleştirmeye devam ediyor. Dün taşerona kadro sorunu kökten çözüleceği sözleri verilirken 10 binlerce işçi kapsam dışı tutuldu. 696 sayılı KHK ile kadroya geçilen işlere tayin hakkı tanınmaması, meslek kodu mağduriyetleri gerekli koşulları sağlayanların zorunlu olarak emekli edilmesi sorunu devam etmektedir. Türkiye’de çalışma barışı verilen sözler ile uygulamanın çeliştiği yamalı taşeron düzenlemesi ile mi sağlanacaktır? Amasız fakatsız, şartsız şurtsuz işçilere acilen kadro verilmelidir” dedi.
“’SEÇİM KAYBETSEK DE YOKTUR’ DİYORDUNUZ”
Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) düzenlemesi ve bu düzenlemeye ilişkin talep ve itirazları gündeme getiren Girgin, “Sayın Bakan, Genel Başkan’ımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun ısrarla gündeme getirmesi ve EYT’lilerin mücadele sonunda EYT’yi gündeme almak zorunda kaldınız. ‘Seçim kaybetsek de yoktur’ diyordunuz. Ne demişler, büyük lokma ye, büyük laf etme. Ne yapsanız da çaresi yok. Telaşınızden belli gidicisiniz. Yeni mağduriyetler yaratmadan artık ertelemeyin, oyalamayın bir an önce çözün. Haklarını tastamam teslim edin. Yoksa biz zaten hakkıyla çözeceğiz. Ayrıca; staj ve çıraklık mağduriyeti yaşayan bir buçuk milyona ulaşan insan var. Staj mağdurları konusunu staj sigortalılık başlangıcı olacak şekilde EYT ile birlikte ele almak zorundasınız.
Bir de sadece EYT’yi değil, depreme de takıldık diye sesleri duyurmaya çalışanlar var. 17 Ağustos depremi üzerinden tam 21 gün sonra göçük altında arama kurtarma çalışmaları halen devam ederken, insanlar can derdindeyken. 8 Eylül 1999 tarihli yasa ile mağdur olanlar var. Deprem yüzünden pek çok işleri yıkılmış. Resmi sigorta girişleri işveren tarafından ileri tarihlere atılmış, deprem öncesi işe girişler, evrak kayıpları başta olmak üzere farklı sebeplerle sskaya bildirilememiş. Dolayısıyla EYT’yi günle kaçıranlar var. Ne yapılmalı EYT kapsamı Gölcük ve Düzce depreminden etkilenenleri de kapsayacak şekilde genişletilmelidir” ifadelerine yer verdi.
“ADALETİN EKMEĞİNİ, HALKIN KENDİSİNİ PİŞİRECEĞİ GÜNLER YAKINDIR”
Girgin, konuşmasını şu ifadeler ile sonlandırdı: “Halkın bütçesini, iktidarın yırttığı gömleğe yama yapmak kimsenin hakkı değildir. Bu iktidarın milletle bağı kopmuştur, halkın bütçesini halka teslim etmek bize nasip olacaktır. Adaletin ekmeğini, halkın kendisini pişireceği günler yakındır. Biz döşte bıçak yarasından, güneş toplayanlarız; biz emekçileriz, emeğin hakkı için dövüşenleriz. İnanıyoruz ki yepyeni bir güneş doğacak dağların ufuklarından.”