Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda görüşülmekte olan Vergi Kanunu üzerine söz alan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Muğla Milletvekili Cumhur Uzun, “Bugün saray bu anlayışın bir ürünü olarak, kıt kaynaklarımızı yine; karada ayrı, havada ayrı konvoylarla tüketmeye devam ediyor” dedi.
CHP Muğla Milletvekili Cumhur Uzun, TBMM Genel Kurulu’nda Vergi Kanunu üzerine bir konuşma yaptı.
Uzun, konuşmasının başında şu ifadelere yer verdi:
“Günlerdir vergi yasalarında değişiklik yapılmasına dair yasa teklifi üzerinde görüşmeler yapmaktayız. Elbette vergi toplamak, bir ülkenin düzenli işleyişinin sürdürülebilmesi için gerekli ve zorunlu bir gelir temini yöntemidir. Ancak toplanan bu kaynağın nasıl ve niçin kullanıldığı, kullanılırken hoyratça harcanıp harcanmadığı, tasarruflu davranılıp davranılmadığı da bir o kadar önemlidir.”
“TEK AKLIN, DAMADIN VE GÖZLERİ IŞILTILI BAKANIN NELER YAPTIĞINI HEP BİRLİKTE YAŞADIK VE GÖRDÜK”
Konuşmasında halkın iktidara güvenmediğini dile getiren Uzun, “Vergiler doğru yere harcanırsa, bu kadim halk, yastığını yorganını satar ve devletine verir. Ama size güvenmiyorlar. Bunu çok iyi biliyorsunuz. Bu vergilerin nereye gideceğini de halkımız çok iyi biliyor. Tek aklın, damadın ve gözleri ışıltılı bakanın neler yaptığını hep birlikte yaşadık ve gördük” ifadelerini kullandı.
Toplanan vergilerin sarayın değirmeninde ve yandaşların arasında yok olduğunu söyleyen Uzun, “Yapmaya çalıştığımız işin temeli, bütçe gelirlerini arttırmaktır. Ancak bu gelirler sarayın değirmeninde hiç, yandaşların arasında iç edildiği müddetçe olan yine halkımıza olacaktır” dedi.
Uzun, vergilerin ne kadar artırılırsa arttırılsın, harcamalarda israf olduğu sürece tekrar gelir arttırıcı vergi düzenlemeleri yapılmak zorunda kalınacağını ifade etti.
“İKİ TEMEL YANLIŞ; İRRASYONEL POLİTİKALAR VE İSRAF”
İktidarın iki temel yanlış ile ülkemizi iflas noktasına getirdiğini dile getiren Uzun, şu ifadeleri kullandı:
“Birincisi; dünyanın hiçbir ekonomi literatüründe olmayan, ‘faiz neden, enflasyon sonuç’ şeklindeki ve akıl dışı olduğu mevcut bakan tarafından da itiraf edilmek zorunda kalınan bir inat, cumhurbaşkanının bu akıl dışı, iktisadi söylemle ‘irrasyonel’ tutumu nedeniyle, faizleri olması gerektiği seviyenin çok çok altına çekmesi, dünyanın faiz artırarak yaptığı mücadeleyi, tam tersi bir uygulama ile faiz indirmek suretiyle yapmaya çalışmasıdır. Bunun sonucunda, ülkemizin neredeyse tüm kaynakları yok edilmiştir.”
Uzun, uygulanan politikaların Türkiye’yi iflasa götürdüğünü, iflastan kurtulmak içinde kur korumalı mevduat uygulamalarıyla tüm yurttaşların vergileriyle oluşan devlet gelirinin parası olanlara dağıtmak suretiyle fakirden al zengine ver şeklinde bir sonuç yaratığını vurguladı.
“KIT KAYNAKLARIMIZI YİNE; KARADA AYRI, HAVADA AYRI KONVOYLARLA TÜKETMEYE DEVAM EDİYOR”
Uygulanan politikaların sonucu olarak maliye hazinesinde para kalmadığını belirten Uzun, şunları söyledi:
“Tabi bu uygulamanın sonucu, maliye hazinesinde para kalmadı ve biz şimdi burada devletimizin gelirlerini arttırmak zorunluluğu ile uğraşıyoruz. Bugün saray bu anlayışın bir ürünü olarak, kıt kaynaklarımızı yine; karada ayrı, havada ayrı konvoylarla tüketmeye devam ediyor.”
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin bir günlük harcamasının 33.6 milyon TL olduğunu ve yurt dışına beş uçakla seyahat edildiğini belirten Uzun, “Yurt içinde ucu bucağı gözükmeyen konvoylar; israf, hoyratlık ve savurganlık. Oysa biz ‘ayağını yorganına göre uzat’ diye öğütleyen bir kültürün çocuklarıyız. Oysa biz, insanımızı mutlu edebilmek için bu meclise görevlendirilerek gelen milletin vekilleriyiz” ifadelerini kullandı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin emekliler ve emekçiler için mesai yapması gerektiğini söyleyen Uzun sözlerini şu şekilde sonlandırdı:
“Emeklimiz 10 bin lira açlık maaşı alırken, ülkede 17 bin lira olan asgari ücret artık ortalama ücret halini almışken, yoksul her geçen gün daha da yoksullaşırken ve hatta artık aç yatarken, nasıl olur da rahat uyuyabiliriz. Bizim bu mesaileri, emeklilerimize en azından asgari ücret verebilmek ve ülkemizdeki asgari ücreti de 25 bin liraya çıkartmak için yapmamızın, üzerimizde bulunan bu kutsal milletvekilliği görevinin bir zorunluluğu olduğunu düşünüyor ve genel kurulu saygıyla selamlıyorum.”