Yazarlar

Yarım yüz yılı geride bırakan bir insanım. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunuyum. 23 yıl Cumhuriyet Savcısı olarak çalıştım. 10 yıldır avukat olarak mesleğimi sürdürüyorum. Torunlarım için 1984 yılından bu yana yazıyorum. Okumayı, yazmayı ve paylaşmayı seviyorum. Gündem Fethiye severek katıldığım alanlardan biri oldu.
27 Mayıs 1966 doğumluyum. Biyoloji ve İktisat mezunuyum. Felsefe bölümü öğrenciliğim devam ediyor. Hak savunucusuyum. Marmaris'te 2021 yılından beri yaşam alanlarının savunan bir mücadele içindeyim.
Yaşar Üniversitesi Psikoloji Bölümü mezunuyum. 2022 yılının ocak ayından itibaren Fethiye’de özel olarak çalışıyorum. Çocuk ve ergen alanında çalışmalar yürütüyorum. Bireysel çalışmalar dışında çocuklar için atölyeler düzenlemekteyim.
Mezuniyet (ODTÜ-İşletme) sonrası bir süre büyük şirketlerde profesyonel olarak çalıştım. Profesyonel yaşamdan çabuk bıktım ve alışıldık iş yaşamından kopup, daha önce pek denenmemiş, niş alanlarda yazılı ve görsel/işitsel yayıncılık faaliyetlerine kalkıştım. Basılı ya da dijital ortamlarda dergiler, gazeteler, çeviri ve derleme kitaplar ile interaktif eğitime dönük kurgu videolar hazırladım, sundum. Kitap yayıncılığının yanı sıra, meslek odaları ve örgütlerde yayıncılık-iletişim ve örgütlenme alanlarında hizmet vererek yaşamını idame ettirdim. Datça’ya yerleştim. Bir süredir doğrudan ya da katılımcı demokrasinin işletildiği, hiyerarşisiz/şiddetsiz yerel meclisli yapılarla hak ve yaşam alanlarının savunuculuğunda arayışlar içindeyim.
1965 Edirne doğumluyum. Uzun yıllar dokuma işçisi olarak çalışıp, işçi tiyatrosu yaptıktan sonra, hayatta bir dönüm noktası sayılan bir yaşta; 40 yaşında üniversiteye girdim. İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetimi okudum ve Sosyoloji yan dal yaptım. Ardından aynı okulda Felsefe ve Toplumsal Düşünce bölümünde Yüksek Lisansı bitirdim. Kendi okulumda 5 yıl boyunca öğretim görevlisi olarak ‘Uygulamalı Etik’ dersini verdim. Üç yıl önce Muğla'ya geldim ve sanki yıllardır burada yaşıyormuş gibiyim...
Makina mühendisiyim. İstanbul'dan Muğla'ya bir otel şantiyesinde çalışmak için 1991 yılında geldim. Geliş o geliş. O günden bu yana Muğlalıyım. İnşaat faslından sonra turizmde teknik müdür olarak 17 sene çalıştım. Arada 3 sene Antalya merkezli çalışma var ama o zaman bile Muğla ile bağım kopmadı. Muğla'ya yerleştiğim yıldan bu yana Muğla'nın havasına, suyuna, taşına, toprağına sahip çıkma mücadelesine elimden gelen desteği vermeye çalışıyorum. Gündem Fethiye ile bu vesile ile tanıştık, yazılarımla da bir nebze katkıda bulunabilirsem ne mutlu bana.  
Dünyaya soldan bakan, bir sosyalist, yeşil perspektifli yurtsever, devrimci ve demokratım. İstanbul Üniversitesi’nde Siyasal Bilimler eğitimi aldım ama hayatımı yazılım yaparak idame ettiriyorum. Her türlü mücadele alanının gerekliliğine ve zorunluluğuna inanıyorum.
Bodrum Kadın Dayanışma Derneği aktivisti ve feminist bir avukat olarak özellikle erkek şiddeti içeren davalarda gerek dernek gerekse Muğla Barosu Kadın Hakları ve Toplumsal Cinsiyet Eşitlik Komisyonu üyesi olarak dava takibi ve kadınların adalete erişiminin sağlanmasını odağa alarak çalışmaktayım.
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği mezunuyum. Uzun yıllardır Gökova Bölgesi’nde yaşıyorum. Ne yazık ki ülkemizin birçok yerinde olduğu gibi bölgemizde de yaşam alanlarını, doğayı yok ederek daha fazla rant elde etmek için büyük bir ekokırım faaliyeti yürütülüyor. Doğal olarak bu talana karşı yaşamı savunanların içinde mücadeleye katkı vermeye çalışıyorum.
1963 yılında doğdu; orta öğrenimini Adana'da tamamladı. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdikten sonra Ankara ve İstanbul'da avukatlık yaptı. Emekli olduğunda yerleştiği Datça'da yaşıyor. Muğla Çevre Platformu ve Şezlongsuz Datça İnisiyatifi gönüllüsü. Ekoloji başta olmak üzere, çeşitli sosyal-hukuksal konularla uğraşmaktadır.

Yazılar

Bütün kadınların başı sağolsun

Hayır, bu bir ilan değil. Bu bir sesleniş. Ya da değil, bu bir iç sesin tezahürü. "İlan" kelimesi çok resmî duruyor zaten, ne de olsa bizim topraklarımızda şiddet "resmî" bir

Kalıntılar üstünde

Hiçbir şey tarihin mahzeninde sonsuza dek saklı kalamaz; er ya da geç her şey gün yüzüne çıkar. Olayları kayıt altına almak -ki bir zamanlar bunu yapanlara vakanüvis deniyordu; olayları yazıya

Cumhuriyetimizim 101. yılında Türkiye’m

Cumhuriyet bayramı çerçevesinde cumhuriyet ve demokrasi için karşılaştırmalı okuma yapmak 40 yıl önce nasıl sansürlüktüyse, halen öyle. Peki biz nereye gidiyoruz? Yıllar önce lise öğrencisi iken, bir edebiyat hocasının yazısı

Sürü/leş/mek!

Sürü, her şeyden önce sayısal bir çokluk demektir; ancak bu çokluk, ögeleri yek-diğerine benzeşen bir çokluktur; heterojen/çok türlü görünen türlerinde de tam anlamıyla homojen/tek-tür olma özelliğini taşır. Sayısal çokluklar bir

Dünya Mimarlık Günü’nde Fethiye’den görünenler

Dünya Mimarlık Günü, Uluslararası Mimarlar Birliği (UIA) tarafından, Birleşmiş Milletler’in Habitat Günü’ne de denk gelecek şekilde Ekim ayının ilk Pazartesi günü olarak 1985’ten beri kutlanıyor. Bu denk gelişte mimarların kentsel

Datça Yat Limanı’nda bilirkişi raporu düzenlendi

Datça’da çoğu aşaması halkı bilgilendirmeden ve kaçak olarak devam eden Yat Limanına, Datça Belediyesi, Muğla Büyükşehir Belediyesi ve MUÇEP Derneği ile birlikte bazı Datçalı yurttaşlar da ÇED onayının iptali için

“Kadın cinayeti failleri birbirilerini örnek alıyor”

Hatırlayacağınız gibi haberimizin ilk bölümünde 2024 yılının ilk altı ayı içerisinde İzmir'de işlenen kadın cinayetlerini ve sebeplerini ele almıştık. Bu bölümde ise Ege bölgesinin başka bir kıyı şehri olan Muğla'da

Yaşasın “Barış Mücadelesi”

“Barış için Savaş” diye bir pankart süzülüp geliyor eskilerden, aklımın ücra köşelerinden. Barış ile Savaş, bir tezat. Bu tezattan bir başlık çıkartmak da ayrı bir maharet! Barış’ın barışçıl bir dile

Bakıp görememek

Bilgi ne kadar sınırsız ise insan o kadar tutsaktır. Bu tutsaklık biçimi zincirsiz bir tutsaklıktır ve adına “tutku” denilmektedir. Tutkular körlemesine bir bağlılık gerektirirler; bu duruma, Elias Canneti “Körleşme” adını

KCDP: Kadın cinayetleri azalmadı, artıyor!

Kadın cinayetleri denildiğinde genel algı hep ülkenin doğusunu anımsatır ve bu algı yıllardır değişmedi. Fakat Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun yayınladığı 2024 yılının ilk altı aylık raporu bunun böyle olmadığını gayet