1. Derece Arkeolojik Sit alanı kapsamında olan ilçemiz Kargı ve Çiftlik mahalleleri sınırları içerisinde bulunan Çalış Tepe’de bu yıl Ocak ayında kazı çalışmaları başladı. Yapılan kazı çalışmasını duyunca tarih ve kültür değerlerimize neler kazandıracak diye meraklanmış ve sevinmiştim.
Çünkü; babam okula başlamadığım yıllarda kırmızı bez kaplamalı kalın karton kapaklı büyük dünya atlası almıştı. Bütün günüm ülkemiz ve dünya ülkelerinin tüm haritalarını, bayraklarını, başkentlerini, dağlarını, ovalarını, denizlerini, kıyılarını incelemekle geçerdi. Okul hayatımda da coğrafya dersini çok sevmişimdir. Severek yaptığım kurumsal iş hayatım da hep arazide geçti, hafta sonları ise doğa yürüyüşü yapardık, nerdeyse Fethiye ve Seydikemer’in mahallerinin görmediğim patikası bile kalmamıştır.
Merak ettim, bir ara gittim baktım. Ne göreyim yeni kazı teknikleri kullanıyorlar. “Bir sürü iş makinesi ve kamyonlar.” O kadar hassas yapılan arkeolojik kazılar nasıl oldu da iş makinaları ile yapılıyor diye düşünerek merak ettim.
Neyse, işin gerçeğini anlamak uzun sürmedi. Yapılan ıslah kazısı ile kanalın güzergahı değiştiriliyormuş. Çalış Tepe’nin yanındaki Karataş plajına halkın erişimi ve kullanımını engelleyecek ama otelin kullanımına açılacak çalışmalar yapılıyormuş.
Otel kimin diye araştırıyorum. Sonuç hiç de şaşırtıcı olmuyor. Çalışmayı sorumlusu olan bir devlet kurumu ki yakından bildiğim çünkü emek verdiğim kurum yapmıyor. Peki kim yapıyor/yaptırıyor? Evet bildiniz otel sahibi. Diğer kurumlardan izin (!) alınmış deniyor ama o kurumlar suskun, belediye yetkim yok diyor. Ne ala bir iş. Ama halk rahatsız, bağırıyorlar ‘yapmayın’ diye ama dinleyen yok. Şubat ayı gelmeden iş bitiyor. Otel inşaatı devlete ait kurumun kamulaştırdığı alan üzerinde ilerliyor.
Üşenmedim açtım bilgisayarı; Arkeolojik Sitler, Koruma ve Kullanma Koşulları‘nda; Arkeolojik Sit tanımı “İnsanlığın varoluşundan günümüze kadar ulaşan eski uygarlıkların yer altında, yer üstünde ve su altındaki ürünlerini, yaşadıkları devirlerin sosyal, ekonomik ve kültürel özelliklerini yansıtan her türlü kültür varlığının yer aldığı yerleşmeler ve alanlardır”, 1. Derece Arkeolojik Sit ise “Korumaya yönelik bilimsel çalışmalar dışında aynen korunacak sit alanlarıdır” diye tanımlanıyor.
Arkeolojik Kazılarda ve Kazı Alanlarında Yapılacak Düzenleme, Restorasyon ve Konservasyon Proje ve Uygulamalarında Uyulacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönerge‘nin 6. Maddesi ise “Kazı alanlarında mevcut taşınmaz kültür varlıkları ile kazılar sonucunda açığa çıkartılan taşınmaz kültür varlıklarının korunması ve restorasyonuna yönelik projeler kazı başkanlıkları tarafından hazırlanır veya hazırlattırılır ve uygulanır” diyor.
Yasalar neredeyse eksiksiz ama uygulayıcılar işin nasıl yapılacağını iyi öğrenmişler bravo! Eski arkeologlara soruyorum. Bu nasıl iştir diye. Bizim zamanımızda çivi çakılmasına bile izin verilmezdi diyorlar. İmar değişikliği konusuna gelince; talimat yok, yetki yok diyor başkan, hatta çalışmalar yasal.
Anlamak zor mu? Günümüzde değil.
Denizimiz, kıyımız, ormanlarımız, derelerimiz yani doğamız elimizden birer birer alınıyor. Ne uğruna, yine doğru bildiniz “rant” uğruna.
Şerafettin Hoca vardı, arkadaşımın babası, şimdi toprak altında. Öğretmendi, Çalış Tepe’ye çok yakın yerdeydi evi, çok severdi Fethiye’yi, özellikle Çalış’ı, her gün sabah süreli Koca Çalış sahili önünden denizde yüzerdi, doğal beslenirdi, arada sırada da Çalış Tepe’ye tırmanır yüksekten denizi ve Karataş Sahili’ni seyrederdi. Bu günleri görseydi okkalı bir küfür gönderirdi yapanların sahiplerine, hem de en yakışanından.
