Bodrum Belediyesi’nin deniz suyu arıtma projesinin ekolojik ve ekonomik boyutunu, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nden Doç. Dr. Ceyhun Özçelik, Gündem Fethiye’den Songül Karadeniz’e anlattı. Özçelik, “Her halükarda deniz suyundan çektiğiniz su bu bölgeyi kalıcı olarak tuzlandırır” dedi.
Bodrum Belediyesi, 31 Temmuz’da “Yenilikçi Yüzer Deniz Suyu Arıtma Platformu” projesinin açılışını yaptı.
Önceki dönem Bodrum Belediye Başkanlığı yapan Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras da kendi döneminde Bodrum’daki su sorununu çözmek için deniz suyu arıtma projesi önermişti. Fakat o dönemde de böyle bir projenin uygulanmasının ekolojik boyutu tartışılmıştı.
Gündem Fethiye olarak Bodrum Belediye Başkanı Tamer Mandalinci’ye, deniz suyu arıtma sistemlerin ekolojik açıdan tartışmalı boyutuna değinerek atık suyun deşarjı konusunda ne tür önlemler alınacağını sorusunu yönelttik.
Mandalinci, gelişmiş ülkelerin ve su kıtlığı yaşayan ülkelerin birçoğunda ‘reverse osmos’ teknolojisinin en çok kullanılan teknoloji olduğunu belirterek “Önemli olan burada suyu derine deşarjda ne kadar bir alana deşarj ettiğiniz ve deşarj edilen suyun deniz ekosistemini ne kadar değiştirip değiştirmediğidir” ifadesinde bulundu.
Mandalinci, şöyle devam etti:
“Biz yağmurlama metoduyla veriyoruz, yani bu salamura suyu yoğun bir şekilde tek bir noktaya dağıtmıyoruz. O yüzden kendi yapmış olduğumuz laboratuvar ortamındaki incelemelerde hem tatlı suda hem de denizdeki suda herhangi bir sıkıntıya rastlanmadı.
Tabi ki Bakanlık ekiplerimiz de gelecek, yerinde incelemeler yapacak ve o sonuçlara göre de artık biz seri bir şekilde bu suyu vatandaşın kullanımına, kafede ihtiyaç sahiplerinin kullanımına açıyor olacağız.”
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Su Kaynakları Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ceyhun Özçelik ise, Bodrum’da açılışı yapılan yüzer deniz suyu arıtma platformunun ekolojik ve ekonomik boyutunu değerlendirdi.
“BU SİSTEMİN SU TEMİNİNDE İŞLEVSEL BİR KATKISI OLAMAZ”
Doç. Dr. Özçelik, Bodrum Belediyesi’nin tanıttığı projeyi bir ‘demonstrasyon’, yani bu sistemin nasıl olabileceğine ilişkin görsel bir çalışma olarak değerlendirdiğini belirterek şunları kaydetti:
“Belediye’nin tanıttığı şey, yüzer deniz suyu sistemlerinin küçük bir örneği olarak görülebilir. Bu çalışma veya sistemin su temininde işlevsel bir katkısı olamaz çünkü birincisi, bu iş Bodrum Belediyesi’nin yetkisinde değil. Yetkisi olmayan bir kurumun suyu arıtıp sisteme verme veya verdiği suyu faturalandırma şansı yok.”
Özçelik, ayrıca çok küçük bir kapasiteye sahip olduğuna değinerek şunu aktardı:
“20 ton olarak ifade ediliyor ama ben üst üste hesapladığımda 10 ton civarında olabileceğini düşünüyorum. Diyelim ki 20 ton olsun, bu aylık 600 ton demektir. En yüksek tarifeden fiyatlandırsanız bile bu, yaklaşık 60 bin lira eder. Bu da bir işçinin bir aylık maaşı kadardır.”
Elektrik tesisatı, batarya şarj sistemi, rüzgar türbinleri, membran bakımı, platformun karaya çekilmesi ve tuzun denize verilmesi gibi işlere değinen Özçelik, bu platformu işletmek için beş, altı farklı branştan personele ihtiyaç olduğunu belirtti.
“EN FAZLA 15 HANENİN SU İHTİYACINI KARŞILAYABİLİR”
Özçelik şöyle devam etti:
“Dolayısıyla Bodrum’un içme suyu açısından konuşmaya bile değmez. En fazla 15 hanenin su ihtiyacını karşılayabilir. Bodrum’un yaz nüfusunun 750 bin olduğunu düşünürsek, bu 749 bin küsür kişinin ihtiyacının yine karşılanmayacağı anlamına gelir.
Sulamada kullansanız bile, en fazla 100 metreye 25 metrelik bir alanı sulayabilirsiniz. Kaldı ki, deniz suyu arıtma sisteminin mutlaka denizde yüzen bir platform olması da şart değil.”
Çözüm için bütüncül bir yaklaşıma ihtiyaç olduğunu vurgulayan Özçelik, öncelikle ne kadar suya ihtiyacın olduğu ve kayıp-kaçak miktarının değerlendirilmesi gerektiğini aktardı.
Özçelik ayrıca, Bodrum’a su sağlayan iki büyük baraj olduğunu hatırlatarak şunları kaydetti:
“Teorik olarak 50-60 milyon metreküp civarında su depolanabilmesi lazım. Yeraltı suları da dahil edildiğinde bu miktar artıyor ama mevcut durumda bu suları tutamamışız. Barajları tasarlarken gelecek suya göre inşa ederiz.
Bugün Geyik Barajı’nda yüzde 33, Mumcular Barajı’nda yüzde 22 doluluk var. Bu da yaklaşık 15-16 milyon metreküp su demek. Barajlarda 15 milyon metreküp su varken, siz 50-100 litre/saniye kapasitede bir arıtma yapmak istiyorsunuz. Bu en fazla 1-2 milyon metreküp su eder.”
AYLIK BİN KAMYON TUZ
Projenin çevresel etkilerini Turgutreis örneği üzerinden değerlendiren Özçelik, şunu aktardı:
“Marina, balıkçı barınağı, sahil güvenlik limanı derken kıyı zaten yapılaşmış durumda. Buna bir de deniz suyu arıtma tesisi eklenirse bölgenin doğal güzelliği yok olur. Ayrıca tuz konusu başlı başına sorun.
Aylık 250 bin metreküp su işleyecek bir tesis, 10 bin metreküp tuz üretir. Bu aylık bin kamyon tuz yapar. Tuzu da Turgutreis’in hangi yolundan götürüp getireceksiniz, o da ayrı bir mesele.”
“HER HALÜKARDA DENİZ SUYUNDAN ÇEKTİĞİNİZ SU BU BÖLGEYİ KALICI OLARAK TUZLANDIRIR”
Özçelik, Bodrum Belediyesi ile Muğla Su ve Kanalizasyon İdaresi’nin (MUSKİ) deniz suyu arıtma projesiyle ilgili yaptığı birbirinden farklı açıklamalar arasında kaybolduğunu belirterek şöyle değerlendirdi:
“Bodrum Belediyesi’yle MUSKİ arasında bağlantı var mı bu konuda ya da Bodrum Belediyesi MUSKİ adına mı açıklama yapıyor ya da ortak bir strateji mi yürütüyorlar bilemiyorum ama Bodrum Belediyesi’nin tanıttığı sistem, yüzer sistem, denizden suyu alıyor.
MUSKİ’nin öne sürdüğü sistem, deniz suyu arıtması ama yeraltı suyundan suları çekeceğini ifade ediyor. Tekrar Bodrum Belediyesi diyor ki, biz suları karıştıracağız. Her halükarda deniz suyundan çektiğiniz su bu bölgeyi kalıcı olarak tuzlandırır.”
“MALİYETLİ PROJELER DEĞİL, ETKİN VE BÜTÜNLEŞİK SU KAYNAKLARI YÖNETİMİ GEREKİYOR”
Ekonomik boyutu değerlendiren Özçelik, deniz suyu arıtma maliyetinin ortalama üç dolar olduğunu ancak Bodrum için bunun yedi dolara kadar çıkabileceğini öngördüğünü belirtti.
Özçelik şöyle devam etti:
“Üç dolar bile olsa, suyun metreküp maliyeti 250 liraya çıkar. Bu, mevcut fiyatın çok üzerinde. Böyle bir yük, Bodrumlulara ek vergi ve harç olarak yansır. İşletme zorlukları, filtre değişim maliyetleri, enerji ihtiyacı da cabası. 100 litre/saniyelik kapasite için bir buçuk, iki megavatlık bir enerji santrali gerekir. Bu elektrik nereden sağlanacak?”
Bodrum’un asıl sorununun susuzluk değil, mevcut su kaynaklarının kötü yönetimi olduğunu belirten Özçelik, çözümün deniz suyu arıtma gibi maliyetli projeler değil, etkin ve bütünleşik su kaynakları yönetimi olduğunu vurguladı.
Ayrıca Özçelik, “Temiz suyu termik santrallere verip, Bodrum halkı için tuzlu su istiyoruz. Yeraltı suyu kuyularımızı kontrolsüz kullanıyoruz, havuzlar ve oteller büyük tüketici olmalarına rağmen onlara suyu cazip hale getiriyoruz” dedi.












