Muğla’nın Bodrum ilçesinde hem canlı yaşamı ve ekolojik dengeler hem de tarihsel ve kültürel miras açısından önemli alanlardan biri olan Cennet Koyu’nda 678 bin metrekarelik hazineye ait arazinin Cengiz Holding’e satılmasına karşı Muğla Çevre Platformu’nun çağrısıyla yurttaşlar bir araya gelerek basın açıklaması yaptı.
Mehmet Cengiz’in Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Cengiz Holding’in Bodrum Cennet Koyu’nda yer alan 678 bin metrekarelik araziyi Özelleştirme İdaresi’nden satın aldığı ve araziye yaklaşık 100 villa ve bir otel inşa etmek için İtalyan Bulgari şirketi ile anlaştığı geçtiğimiz günlerde basına yansımıştı.
Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) Bodrum Meclisi, Bodrum Cennet Koyu ve Gökburun Adası’nın imara açılmak istenmesine dair Cennet Koyu’nda dün (19 Temmuz 2022) basın açıklaması yaptı.
Basın açıklamasını okuyan MUÇEP Eş Sözcüsü Umay Karabaş, Bodrum’un kıyılarının ve doğal yaşamının son 20 yılıdır tehdit altında olduğuna dikkat çekti ve “Bodrum’un işgal altında, gasp edilmiş, peşkeş çekilmiş kilometrelerce kıyısından bizlere ve doğal yaşamına kalmış ufacık alanlarından birisinde, Cennet Koy’dayız” dedi.
“10 MİLYON YAŞINDA BİR KAYAYA BİR MÜZEDE DEĞİL DOĞAL VAROLUŞU İÇİNDE DOKUNMAK İSTEMEZ MİSİNİZ?”
Gökburun Yarımadası’nın jeolojik tarihine ve bitki örtüsüne değinen Karabaş, “Siz hiç mesela Gökburun Yarımadası’ndaki kayalara dokunup Bodrum Yarımadası’nın, yaşadığımız evimiz dediğimiz yerin jeolojik tarihini şöyle bir hayal ettiniz mi? Gökburun’un kayaları yaklaşık 10 milyon yaşında. 10 milyon yaşında bir kayaya bir müzede değil de doğal varoluşu içinde dokunmak istemez misiniz?” diye sordu.
Gökburun’un tamamının Finike Ardıcı için nadir yaşam alanlarından olduğunu belirten Karabaş, “Finike ardıçları, meşeler ve delice zeytinler ile sıkı dayanışma ve komşuculuk içinde kim bilir kaç on yıldır Gökburun’u yuva bilmiş. Yeni yetmesinden ihtiyarına Finike ardıçlarıyla tanışmak istemez misiniz?” dedi.
Gökburun kıyılarının Akdeniz fokları için dinlenme alanı olduğunu belirten Karabaş, “Hiç rahatsız etmeden, yaklaşmadan kıyıda bir Akdeniz foku görseniz; kendi alanında, güvende hissettiği, soluk alıp beslenebildiği bir yerde, kendinizi çok şanslı saymaz mısınız? Akdeniz foklarının ne derece tehdit altında olduğunu, varlıklarının nasıl azaldığını, Türkiye karasuları içinde artık koloni halinde bulunmadıklarını, 16 milyon yıllık geçmişleri olan bu canlıların, sadece habitat kaybı yüzünden bile nesillerinin tükenmekte olduğunu bir kez daha söyleyelim. Bu canlılar, üzerinde yapılaşma olmayan kara parçalarının kıyılarını tercih ediyorlar ve başka evleri yok” ifadelerine yer verdi.
“BULUNDUĞUMUZ ALAN YOK OLAN YÜZLERCE CANLI İÇİN SON SIĞINAKLARDAN BİRİ”
Karabaş, Bodrum Yarımadası’nın Akdeniz’İn geri kalanına bağlanan ekolojik bir koridor niteliğinde olduğunu vurgulayarak “Gerek turizm adı altında niyetlenilen sözde yatırımlarla gerek çeşitli madencilik faaliyetleri nedeniyle gerek yangınlarla yaşam alanları gittikçe daralan, yok olan yüzlerce canlı için son sığınaklardan biri. Sadece canlı yaşamı ve ekolojik dengeler değil, Gökburun Yarımadası Bodrum’un tarihsel ve kültürel mirası açısından da en önemli alanlardan biri. Burada gerek yüzey araştırması gerekse daha derinleşen çalışmalar yapan arkeologlar, örneğin Küdür’den hiçbir farkının olmadığını, aynı hassasiyet ile korunması gerektiğini belirtiyor.
“BİZ HALKIZ VE BURADAYIZ”
Bu anşattıklarının karar vericiler tarafından bilindiğini vurgulayan Karabaş, planların doğal ve kültürel hayatı korumaya yönelik yapılmadığını ifade etti ve “Bugün Gökburun’un sesini duyurmaya uğraşırken yarın Kissebükü Adalıyalı’nın, Torba’dan Yalıçiftlik’e turizm yatırımcıları için satışa çıkarılan 18 milyon metrekarelik orman arazisinin, Ortakent’in feryadı için de uğraşacağız. Bu bizim hem anayasal hakkımız hem yurttaşlık ödevimiz olduğu kadar, kendileri bu ödevden muafmış gibi davranan karar vericilere esas görevlerini hatırlatmanın da bir parçası. Bu karar vericiler ister yerel yönetimlerde olsun ister merkezi yönetimde ister A partisinden ister B partisinden” dedi.
Cengiz Holding’in faaliyetlerini eleştiren Karabaş “Cennet Koy ve Gökburun için yükselen feryadın, Artvin’den İstanbul’a, Çanakkale’den Hasankeyf’e, Mersin’den Giresun’a sayısız yıkım projesinin biricik şirketlerinden birisiyle doğrudan bağlantılı olduğunu biliyor ve bunu paylaşıyoruz. Açıkça bilinmesini isteriz ki, ülkenin dört bir yanında verilen mücadelelerin destekçisi olduğumuz gibi bugün onların gücünü de yanımızda hissediyoruz.
2015 yılında Çamlıhemşin’de ‘yeşil yol’ projesinin önünde dimdik duran Havva teyzenin sözüyle bitirmek isteriz: Biz halkız ve buradayız” dedi.