Muğla’nın Bodrum ilçesi Peksimet Mahallesi’nde yaşayan yurttaşlar, bölgedeki taş ocağına yeniden ruhsat verilmesine karşı imza kampanyası başlattı. Bölgedeki iki ocak ve Muğla Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı çöplükten gelen tozlar, patlatılan dinamitler ve sürekli geçen kamyonlar mahalle sakinlerinin yaşamını zorlaştırıyor. Gündem Fethiye muhabiri Songül Karadeniz, bölgede yaşayan yurttaşlarla konuştu.
Muğla’nın Bodrum ilçesi Peksimet Mahallesi’ndeki taş ocağı ruhsatının iptal edilmesi için imza kampanyası başlatıldı.
Bölgede yaşayan yurttaşların başlattığı kampanya metninde aktarılana göre, 21166 sicil numaralı Dost Madencilik tarafından işletilen taş ocağının 22 Mayıs 2025’te 10 yıllık ruhsatı bitti. Ancak söz konusu ruhsatın yeniden uzatıldığı aktarılıyor.
Taş ocağının yerleşim yerlerine yakınlığının oluşturduğu risklerin vurgulandığı metinde şu ifadeler yer alıyor:
“Son beş yılda bu taş ocağının çevresindeki bölgede konut yapılaşması ciddi şekilde artmaya ve nüfus çoğalmaya başlamıştır. Dolayısıyla, söz konusu taş ocağının faaliyetleri 10 yıl öncesine göre, doğal çevre üzerinde ciddi olumsuz etkiler yaratmaya başlamış olup bu olumsuz etkiler zaman içinde artmaya devam edecektir.
Bölge halkı olarak toprağın, suların, havanın ve çevrenin göreceği muhtemel zararlar nedeniyle ileride telafisi güç zararlara yol açabileceği endişesi içindeyiz.”


Bu taş ocağının yanı sıra bölgede 7274 sicil numaralı Bilak Madencilik tarafından da bir ocak işletildiği ifade ediliyor. Bilak tarafından işletilen ocağın ruhsatının ise 24 Ağustos 2027’de sona ereceği aktarıldı.
İmza kampanyası için hazırlanan toplu dilekçe metninde işletilen iki ocak için de verilen ruhsatların iptal edilmesi talep ediliyor. Söz konusu imza kampanyası için yüzden fazla imzalı dilekçe toplandı.
Peksimet Mahallesi’nde faaliyet gösteren taş ocağıyla ilgili hazırlanan dilekçede, şirket faaliyetlerinin çevreye ve bölge halkına ciddi zararlar verdiği belirtiliyor.
Ocaktan yayılan toz ve gürültünün halk sağlığı açısından risk oluşturduğu, dinamit patlatmaları ve ağır iş makinelerinin çalışmasının hem işçiler hem de çevrede yaşayan yurttaşlar için tehdit yarattığı ifade ediliyor.
Faaliyet alanının su kaynaklarına yakınlığı nedeniyle kirlilik tehlikesi bulunduğu, yıllar süren kazı ve taş çıkarma işlemlerinin toprağın doğal yapısını bozarak erozyon riskini arttırdığı kaydediliyor.
Tozun hava kalitesini düşürdüğü ve bölgedeki bitki çeşitliliğini olumsuz etkilediği, gürültü kirliliğinin ise hayvan yaşamını da tehdit ettiği vurgulanıyor.
Dilekçede ayrıca Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu ve ruhsat koşullarının çevre mevzuatına uygun olmadığı, ocağın mera ve sit alanlarına yakınlığının da ekolojik denge ve can güvenliği açısından ciddi endişelere yol açtığı belirtiliyor.
Dilekçeye iliştirilmiş olarak Yapıtaşı Madencilik firmasının ÇED sürecinin sonlandırılması belgesi de yer alıyor. Bu karara istinaden eski maden ocaklarına ruhsat yenilemesi yapılırken yeni ocak kurulmasının uygun bulunmamasının yarattığı çelişkiye de atıf yapılıyor.
MAHALLE SAKİNLERİ TAŞ OCAĞINDAN ŞİKAYETÇİ, KAPATILMASINI TALEP EDİYOR
Peksimet Mahallesi’nin Dereköy tarafına yakın kısmında oturan Meltem Çelik, şunları kaydetti:
“Hemen hemen 20 senedir bu mahalledeyiz. Bu şantiyeler ben taşındığımda vardı ama bu kadar toz çıkartmıyordu. Burada yürüyüşe çıkıyorduk. Biz şu tepelere oturmaya gidiyorduk. Piknik yapıyorduk. Çocuklarımızla ailecek, komşularımız da gidiyordu ama şimdi çıkamıyoruz.
Neden çıkamıyoruz? Bu hafriyat kamyonları yüzünden kışın çok zor durumdayız çünkü biz yola hiç inemiyoruz. Çocuklarımızın da veli olarak gidip başlarında bekliyoruz. Arabaya koyuyoruz ve tekrar servis geliyor. Bekliyoruz, alıp getiriyoruz. Eskiden biz burada yürüyüşe gidiyorduk ama şu an gidemiyoruz.”


Resmi kurumlara başvurduklarından ve haber kurumlarının da daha önceden geldiğinden fakat bir sonuç alınamadığından bahseden bir mahalle sakini ise “Her yerde çöp, inşaat. Tozdan balkonda oturamıyoruz. Burayı tozdan dolayı her gün yıkıyoruz olmuyor. Kamyonlar o kadar hızlı geçiyor ki peş peşe. Kaç defa Belediye’ye gittik, CİMER’e başvurduk bir şey çıkmadı” dedi.
Peksimet Mahallesi’nin Turgutreis’e yakın tarafında oturan Ali Olgan, taş ocağında sürekli olarak dinamit patlatıldığını belirterek şunları söyledi:
“Devamlı patlatma yapıyorlar. Jandarmalar geldi gitti. ‘Ölüm olursa biz bakabiliriz’ diyor. Vali’ye, CİMER’e, Kaymakam’a gittik. Yapacağımız hiçbir şey kalmadı yani. İmzalar toplandı. Her şey sonuçta onların lehine. Bizim lehimize hiçbir şey yok. Biz çok mağdur durumdayız. Elimizden bir şey gelmiyor.
Artık hiçbir can güvenliğimiz yok. Biz kapanmasını istiyoruz. Hiçbir sonuç alamadık. Her şey onlardan yana. Neymiş? ‘Ruhsat almışlar. Biz bir şey yapamayız’ diyor. Şaşırdık artık. Başvuracağımız her yere başvurduk. Şu anda yapacağımız hiçbir şey yok.”
Bu durumdan şikâyetçi olduklarını belirten Olgan, taş ocaklarının kapatılmasını istediklerini belirterek ekledi:
“Binada çatlaklar var. Binadaki parapetler çatladı. Üstleri çatlak, yanları çatlak. Her tarafta çatlak var. Üstten su alıyor bina. Almıyordu önceden, şimdi bina sallandıkça depreme alıştık biz artık. Bina su almaya başladı. Tepenin arkasında yapılıyor. Hemen arkasında dinamit atıyorlar. Ev yerinden çok oynama yapıyor.”


“DİNAMİT PATLATMALARINDAN EVLERİMİZ ÇATLADI”
Alim Şaşmaz ise şunları aktardı:
“Benim evim taş ocağının içinde. 20 metre altındaki yolda. Zaten bütün araçlar benim evimin yanından geçiyor. Biz ne kapı ne pencere açabiliyoruz. Evin içindeki bütün duvarlarımız kabardı rutubetten, tozdan dolayı kapı açamıyoruz.
Dinamit patlatmalarından evlerimiz çatladı. Duvarlarımız hep çatladı. Taş ocağı kapatılsın ne olursa olsun. Artık istemiyoruz burada taş ocağı. Şimdi narenciye bahçelerimizden verim alamıyoruz. Hep hastalık var tozdan dolayı.”


Taş ocağına giden yolların yapıldığı dönemde başta asfalt dökülecekten son gece değişen kararla beton döküldüğünü aktaran Şaşmaz, şunları söyledi:
“Biz son gün akşama kadar sıcak asfalt dökülüyor diye bekledik. Geceleyin 12’de program değişiyor, burası betona dönüldü. İBAK’tan beton aldı, buraya beton döküldü. Beton dökülünce burası ne oldu? Beton yıkanıp, kurudu mu yine toz oluyor. Yani orada da arada bir şeyler döndü.”
Orta derece astımı olan ve ciğerinde leke bulunduğu için sık sık bayılan Ali Olgan’ın eşi ise betonun içinde de bulunan Nikel’e alerjisi olduğunu belirterek “Bu yüzden ciddi bir reaksiyon yaşıyorum. Anjiyoödem yaşıyorum. Üst solunum yolum tıkanıyor. O da kalp durmasına kadar giden, ani ölüme varan sonuçlar doğurabiliyor” şeklinde konuştu.
Peksimet’te doğup büyümüş olan Erdal Işık, diğer mahalle sakinleri gibi tozdan ve sürekli geçen kamyonlardan şikayetçi olduğunu ifade etti. Işık, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ağaçlarımız şu an verimsiz. Bunu belediye başkanıyla görüştük dile getirdik. İlgileneceğiz dediler ama bugüne kadar ilgilenen kimse olmadı. Yani bilmiyorum bu saatten sonra ne olur ne kalır bu tozdan, dinamik patlamasından. Her türlü şeyden zarar görüyoruz. Sabaha, gece yarılarına kadar kamyonlar vızır vızır evimizin dibinden geçiyor.”
Işık, yine toz kalktığı bir zamanda tozun çöplükten mi yoksa taş ocağından mı kaynaklı olduğunu öğrenmek için Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Daire Başkanlığı’nı aradığını belirterek şunları kaydetti:
“Aradığımda ‘Bizden de kaynaklı olabilir ben yok demiyorum’ dedi kadın. Ondan sonra, ‘Abi ben size 5-10 dakika sonra arkadaşlarla görüşüp dönüş yapayım’ dedi. 10 dakika geçmeden dönüş yaptı ‘Doğru bizim çöplükten çıkıyor toz, arazöz çağıracaklar’, ‘Bir, iki saat sonra sulama yapacaklar’ dedi ve bir, iki saat sonra toz kayboldu.”












